BIST 9.673
DOLAR 35,17
EURO 36,60
ALTIN 2.962,18
HABER /  POLİTİKA

Davutoğlu'ndan Öcalan için üç şart!

Başbakan Davutoğlu'nun başkanlığında toplanan Akil İnsanlar Heyeti, taleplerini iletti.

Abone ol
Başbakan Davutoğlu, Dolmabahçe'deki 10 saatlik Akil İnsanlar Heyeti toplantısında, Öcalan'ın doğrudan kamuoyuna mesaj iletmesiyle ilgili teklifi değerlendirdi. Davutoğlu, kamu düzeni sağlanmadan ve normalleşme olmadan heyetin Öcalan ile görüşmesinin mümkün olmayacağını söyledi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Kürt sorununa çözüm süreci kapsamında Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde biraraya geldiği Âkil İnsanlar Heyeti'yle toplantısı saat 12.30'da başladı, bittiğinde saat 23.00'e yaklaşmıştı. Heyet üyelerinin dile getirdiği konuların başında, Abdullah Öcalan'ın görüşlerinin aracılar üzerinden değil de doğrudan doğruya, süzgeçten geçirilmeden kamuoyuna iletilmesinin sağlaması geldi. Bazı üyeler Akil İnsanlar Heyeti'nin İmralı'ya gitmesini önerdi. 

ÖCALAN TEKLİFİNE NET CEVAP

"Öcalan’ın mesajlarının doğrudan ulaştırılması konusunda hükümetin yaklaşımı nedir?" sorusuna Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun verdiği yanıtı çıkışta toplantı katılımcılarından Fuat Keyman gazetecilere şöyle aktardı:

"Şu anda kamu düzeni sağlanmadan belli bir normalleşme sağlanmadan bu tür konularda adımlar atılmayacağı vurgulandı. Eğer kamu düzeni sağlanırsa normalleşme olursa Âkil İnsanlar Grubu'nun farklı oluşumlar içinde çözüme katkı verecekleri bu tür toplantıları tekrar yapacakları söylendi. Ama şu anda direkt temasların olmayacağı vurgulandı. Kamu düzeni sağlanmadan, normalleşme sağlanmadan Âkil İnsanlar Grubu olarak da İmralı ile görüşme gibi konularda devletin bu konudaki iradesinde bir zayıflama gibi görüleceği için şu anda mümkün görünmüyor."
Akillerin 10 isteği

Akiller sürece ilişkin taleplerini de 10 maddede toparlayarak şöyle sıraladı:
1 Çatışmasızlığın devam etmesi.
2 Öcalan’ın cezaevi şartlarının iyileştirilmesi, sekreterya kurulması.
3 Süreci izlemek üzere ‘3. Göz’ kurulması.
4 Öcalan’la görüşme çeşitliliği sağlanması.
5 Tarafların ve hükümetin dilini değiştirmesi.
6 Negatif dil kullanılmaması.
7 Parlamentonun devreye sokulması.
8 Sivil aygıtların devreye sokulması.
9 Akil Heyetin yeniden yapılandırılması.
10 Toplumsal desteğin güçlendirilmesi.

Keyman, bugüne kadar olduğu süreçteki esas aktörlerin görüşmelere devam edeceğini söyledi. Keyman, "Çözüm sürecinde hükümetin iradesi devam ediyor. Fakat kamu düzeninin sağlanması, 6-7 Ekim olaylarının önemi, bu tür olayların olmaması kamu düzeninin sağlanmasının önemi de vurgulandı. Burada kamu düzeni dendiği zaman devlet otoritesi olmadığı kamu düzeninden; sokaklarda esnafın, insanların kahvelerde şehirlerde güvenliği ile ilgili bir anlayış olduğu" ifadesini kullandı.  
 
"HÜKÜMETİN ÖNCELİKLİ TEKLİFİ KAMU DÜZENİ"

Toplantıya katılan Can Paker ise toplantıda ki Akil İnsanların hepsinin aynı fikirde olmadığını ve açıkça fikirlerin dile getirildiğini söyledi. Paker toplantıyla ilgili şunları söyledi:

"Çok açık konuşuldu. Tabii ki Akil İnsanların hepsi aynı fikirde değil. Herkes sürecin başarılı olmasını sonuca gelmesini istiyor. Toplantılar yapacağız yine bu bir sivil inisiyatif olacağı için herkesin gelmesini bekleyeceğiz. Bütün siyasi aktörler ile tabii ki Abdullah Öcalan ile de konuşmalı. Ancak Başbakan'ın hükümetin görüşü önce kamu düzeninin sağlanması, üçüncü göz olarak ifade ediyorlar. Ama şu an bizden bekledikleri bireysel olarak objektif fikirlerimizi paylaşmak. Çalışma tarzı da tartışıldı ancak hükümet bu konuda hiçbir adım atmayacak kamu düzeni sağlanana kadar. Yakın bir tarihte toplantı görünmüyor. Anladığım kadarıyla hükümet önce saldırıların önlenmesi, kamu düzenin sağlanması ondan sonra barış görüşmesi... Akil İnsanlar görevini bitirmiş bir şey. Biz aslında tecrübe kazanmış insanlarız. Toplumun sürece katılması akil insanlarla sınırlı kalamaz. Kamu düzeninin sağlanmasından kasıt ise çatışma ve saldırganlık olmaması, 6-7 Ekim olaylarının bir daha akla gelmemesi." 

ÖCALAN'IN SEKRETARYASI OLSUN

78'liler Vakfı Başkanı Celalettin Can, Abdullah Öcalan'ın şartlarının iyileştirilmesi ve sekreteryası olması gerektiğini toplantıda Başbakan Davutoğlu'na ilettiklerini belirterek, "Kendi arkadaşlarıyla doğrudan iletişime geçmesi gerektiğini, akil insanlarla da doğrudan görüşmesi gerektiği konuşuldu. Bu eğilim çok güçlüydü" dedi. 
 
Başbakan'ın gerek Kobani'yle, gerek de İmralı'yla ilgili söylediklerini dinlediğini anlatan Can, "Olumsuz bir tepki almadık" dedi. 
 
"EN NİTELİKLİ TOPLANTI"
 
Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğu Ergil de, bu kadar nitelikli bir toplantıya ilk defa şahit olduğunu söyleyerek, "Akil İnsanlar denilen heyetin de şimdiye kadarki çalışmalarında ve öğrendiklerinde çok ciddi bir tecrübe kazandıklarını, doğruy ile yanlışı, duygusal ile akli olanı ayırabilecekleri olgunluğa geldiğini gördüm ve umudum arttı" dedi.
 
"KÜRT SİLAHLI KUVVETLERİ"
 
Sürecin sadece "devlet memurları" ile Abdullah Öcalan arasındaki görüşmelerle sürdürülmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ergil, "Birbirine sürten iki sert zemin, yani Türk Silahlı Kuvvetleri ile 'Kürt Silahlı Kuvvetleri' veya siyasi bir örgüt olan devlet ile Kürt siyasetinin temsilcileri şu anda birbirlerine çok güveniyor gözükmemektedirler. O yüzden, bu güven ortamının sağlanması, iki sert zeminin birbirine sürterek yıpratmaması için, aranın açılması ve bu açılan araya da sivil inisiyatifin girmesi, böylece şiddetin, öfkenin sesiyle değil; aklın sesiyle, itidalin sesiyle bir gelecek oluşturmak ihtiyacı dile getirildi" diye konuştu.
 
KAYNANASI "VATAN HAİNİ" GÖZÜYLE BAKMIŞ
 
Kayınvalidesinin Akil İnsanlar Heyeti'nde görev aldığı için kendisine "vatana ihanet etmiş" muamelesi yaptığını ve ailesi içinde müthiş bir gerilimin oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Ergil, bu konuda kayınvalidesi ile hayranı olduğu Kadir İnanır'ı telefonda görüştürdüğünü anlatarak, "Aileler içinde bile kutuplaşmanın oluştuğu bir toplumda olumsuz enerjinin boşaltılması lazım. Bu yolda bize düşen neyse, ama Akil İnsanlar Heyeti adı altında değil, yeni görev tanımlarıyla oluşturulacak sivil toplum kuruluşlarında yer almaya hazır olduğumuzu söyledik" dedi.