BIST 9.660
DOLAR 34,60
EURO 36,35
ALTIN 2.927,37
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Davutoğlu'ndan füze kalkanı tepkisi

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, füze kalkanı tartışmalarına tepki gösterdi, haberi yalanladı.

Abone ol

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, füze kalkanı tartışmalarıyla ilgili çıkan haberlere tepki gösterdi. Davutoğlu, "Sanki füze savaşları başlıyor, Türkiye'de bir füze kalkanına evsahipliği yapacak. Böyle bir durum sözkonusu değil" dedi.

Temaslarının ardından Türkiye'nin Brüksel Büyükelçiliği'nde basın toplantısı düzenleyen Davutoğlu, NATO içinde, yeni stratejik konsept bağlamında tartışılan füze savunma sistemi konusunda Türkiye'nin üç ilkesi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Terörizm de bir güvenlik riskidir, biz bu konudaki görüşlerimizi ifade ettik. Yine nükleer silahların yayılması da bir güvenlik riskidir. Bu konuda da görüşler ifade edildi. Yani sanki bütün NATO zirvesinin, bir tek balistik füzelerin bugünkü durumuyla ilgiliymiş gibi algılanması doğru değil. Önümüzdeki 20-30 yıl içinde ortaya çıkabilecek risklerin sıralanması esnasında bu konu da ilkesel bazda gündeme geldi.

Ayrıca uygulama anlamında, kesinlikle herhangi bir uygulama projeksiyonu ya da tartışması olmadı. Bugün bazı gazetelerimizde bu şekilde ifadeler var. İlkesel bazda bu güvenlik riskleri sıralanır ve NATO bir bütün olarak bu güvenlik risklerine karşı nasıl tedbir alacağını düşünür. Bunun doğru algılanması önemli."

"CEPHE ÜLKESİ GİBİ ALGILANMASI DOĞRU DEĞİL"

İkinci önemli ilkelerinin ise dış politika vizyonuyla bağlantılı olduğunu anlatan Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Biz Soğuk Savaş şartlarını doğrudan ya da dolaylı şekilde ortaya çıkaracak bir uluslararası konjoktürün doğmasını istemiyoruz. NATO'nun da bu yeni uluslararası konjonktürde, kanat ve merkez ülkeler gibi ayrılmasını ve Türkiye'nin Soğuk Savaş'ta olduğu gibi sanki bir kanat veya cephe ülkesi gibi algılanmasını doğru görmeyiz.

Türkiye yürüttüğü dış politikası ve diplomasisiyle bütün çevre bölgelere, ülkelere istikrar yayan, sadece güçlü askeri gücüyle güvenlik unsuru olarak istikrar yayan değil, yumuşak gücüyle, diplomasisiyle, yaptığı faaliyetlerle de Orta Asya'dan Ortadoğu'ya, Balkanlardan Kafkaslara ve Karadeniz'den Akdeniz'e kadar bir bölgeye istikrar yayan ve ekonomik kalkınmasıyla da bölgeye ciddi bir ekonomik refah alanı oluşturan bir politikamız var.

Bu birinci ilkede balistik füze veya nükleer gelişmeler veya terörizm tehdidine karşı alınacak güvenlik tedbirleriyle, savunma sistemleriyle bizim bu dış politika vizyonumuz arasında bir çelişki olmasını istemeyiz. Biz çevremizdeki hiçbir komşumuzdan bir tehdit algılaması içinde değiliz, NATO'ya dönük de bir tehdit algılaması veya tehdit oluşturduğu kanaati içinde değiliz. Ancak NATO da bütün güvenlik unsurlarını gözönüne alarak geleceğe yönelik planlama yapmakla yükümlüdür. Biz de bu planlamaların içinde oluruz, olmaya devam edeceğiz."

"HİÇBİR ÜLKE TEHDİT OLARAK GÖSTERİLMEMELİ"

Davutoğlu, NATO'nun yeni stratejik konsept ya da başka bir belgede bazı ülkeleri tehdit göstermek isterse Türkiye'nin buna nasıl yaklaşacağının sorulması üzerine, "İhtimaller üzerinde konuşmayalım ama ilkeler üzerine konuşabiliriz. Biz Soğuk Savaş mantığı veya yaklaşımı içinde, herhangi bir bloklaşmaya yol açabilecek tanımlamalardan uzak kalınması gerektiğini düşünüyoruz" şeklinde konuştu.

Türkiye'nin yeni stratejik konseptte tehditlerin ilkesel düzeyde yer almasına önem verdiğini belirten Davutoğlu, 20-30 yıl sonrasındaki şartların bugünden bilinemeyeceğini vurguladı.

Davutoğlu, "Kamuyou açısından söylüyorum. Bu tartışmaları bugünün konjoktürel şartları içerisinde değerlendirmeyelim. Yani İran'la Batı arasında gerilim var ve Türkiye de bunun parçası oluyor gibi bir görüntü kesinlikle doğru değil. Böyle bir durum da yok. Bunun ilkesel düzeyde, uzun dönemli bir stratejik konsept çalışması olduğunun herkesin farkına varması lazım. Ne bizim ne de NATO'nun herhangi bir ülke ismiyle bir tehdit algılaması şeklinde zikredilmesini doğru bulmayız" ifadesini kullandı.

FÜZE KALKAN TARTIŞMASI

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'nin füze kalkanına evsahipliği yapmaya ne kadar istekli olduğunun sorulması üzerine, şu cevabı verdi:

"Bakın bu tabirler de doğru değil. Bir füze kalkanı var, sanki böyle evsahipliği yapılacak. Bunlar bir algı da oluşturuyor. Ben bugün basını takip ettiğimde bizim dün yaptığımız tartışmalarla bugün basına yansıma şekli arasında bir uçurum gördüm. Yani teknik olarak bu konuyu bilenler ve takip edenler de bunun farkında olması lazım. Sanki füze savaşları başlıyor, Türkiye'de bir füze kalkanına evsahipliği yapacak. Böyle bir durum sözkonusu değil. Varolan şey bir füze savunma sisteminin çok uzun dönemli ve aşamalı olarak planlanmasıdır.

Bunun herhangi bir ülkeye karşı olması gibi bir durum sözkonusu değil ve sadece Türkiye'de olması gibi birşey de sözkonusu değil. Hatta Türkiye'de olması (da sözkonusu değil) Yine gazetede gördüm. Bölgelerimizin adları da veriliyor. Şuraya yerleştirilecek, buraya yerleştirilecek diye. Yani biz sürecin içindeyiz, bizim bilmediğimiz bilgilere bazı arkadaşlar sahipse onu bilemem tabii ki. Ama bizim bilgimiz dahilinde ne böyle bir uygulama planı var, ne de bu konuda herhangi bir aşamaya gelinmiş.

Yani bir kere işin esası yanlış olunca nereyi düzeltelim demek icap eder. Esası yanlış çünkü tartışılan daha ilkesel düzeyde bir konsept geliştirme çabası. Ondan sonra bunun güvenliğin bölünmezliği ilkesi etrafında NATO içerisinde nasıl bir yapılanmaya kavuşturulacağı müzakerelerle varılacak bir sonuç. Onun için bu konuda basınımızın çok daha dikkatli ve özenli yayın politikası takip etmesine doğrusu önem veriyoruz."