Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ortadoğu'da demokrasi yerine terörü destekleyenlerin olduğunu söyleyerek Türkiye dahil tüm dünyanın tehdit altında olduğunu söyledi.
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu, birçok ülkenin Arap toplumu içerisinde Ortadoğu'da demokratik ve sağlıklı bir dönüşüm olsun diye çok çaba sarf ettiğini ve bu nedenle Arap gençliğinin demokratik taleplerini desteklediğini söyledi. Ortadoğu'da demokrasiyi desteklemek yerine bazı otokratik yaklaşımları ve terörist grupları destekleyenlerin olduğunu anlatan Davutoğlu, ortaya çıkan yeni durumun hem Türkiye'ye hem de dünya için çok büyük tehdit oluşturduğunu söyledi.
Davutoğlu, Uluslararası Finans Enstitüsü'nce The Four Seasons Bosphorus Hotel'de gerçekleştirilen "Türkiye'nin Dönem Başkanlığında G-20 Gündemi" konferansı kapsamındaki akşam yemeğinde konuklara hitap etti.
Başbakan Davutoğlu, krizleri ve kriz yönetimini anlatmak için "deprem" kavramının iyi bir benzetme olduğunu belirterek, son 25 yılda 4 büyük deprem yaşandığını, ilk depremin SSCB'nin 1990'daki çöküşünden sonra yaşanan jeopolitik deprem olduğunu dile getirdi.
"TERÖR BİR SEÇENEK DEĞİLDİR"
Davutoğlu, dördüncü büyük depremin siyasi ve güvenlik konusunda Arap Baharı'ndan sonra Ortadoğu'da başlayan radikalleşme olduğunu aktararak, şöyle konuştu;
"Şimdi de DEAŞ tipi bir sıkıntı var önümüzde. Birçoğumuz esasında çok çalıştık, çok çaba sarf ettik Arap toplumu içerisinde Ortadoğu'da demokratik ve sağlıklı bir dönüşüm olsun diye. Bu nedenle Arap gençliğinin bu demokratik taleplerini destekledik. Ama maalesef Ortadoğu'da demokrasiyi desteklemek yerine bazı otokratik yaklaşımları ve terörist grupları da destekleme durumları ortaya çıktı. Şimdi hem Türkiye için hem bölgedeki bütün ülkeler ve dünyadaki ülkelerin geri kalanları için çok önemli bir tehlike, tehdit var.
"Şimdi de DEAŞ tipi bir sıkıntı var önümüzde. Birçoğumuz esasında çok çalıştık, çok çaba sarf ettik Arap toplumu içerisinde Ortadoğu'da demokratik ve sağlıklı bir dönüşüm olsun diye. Bu nedenle Arap gençliğinin bu demokratik taleplerini destekledik. Ama maalesef Ortadoğu'da demokrasiyi desteklemek yerine bazı otokratik yaklaşımları ve terörist grupları da destekleme durumları ortaya çıktı. Şimdi hem Türkiye için hem bölgedeki bütün ülkeler ve dünyadaki ülkelerin geri kalanları için çok önemli bir tehlike, tehdit var.
İşte bu travma Ortadoğu'da bu büyük şok, sadece Ortadoğu'yu değil, Suriye'de belki bir Japonu veya Ürdünlü bir pilotu etkiledi. Bu insanların hepsi tehlike altında artık. Türkiye de tüm bu olup bitenin tam da merkezinde. Jeopolotik bir şoktan bahsettim 1990'larda. Biz gene merkezdeydik o zaman. 11 Eylül olduğunda yine merkezdeydik. İspanya ile Medeniyetler İttifakı hareketini başlattık. Dışlayıcı bütün yaklaşımları önleyebilmek için ortak bir kaderimiz olduğu hissiyatını insanlığa yayabilmek için buna başladık. Türkiye, finansal ve ekonomik krizle başa çıkma konusunda performansı en iyi olan nadir ülkelerden bir tanesiydi. Son 12 yıl içerisinde siyasi istikrar sayesinde ve sürekli devam eden demokratik süreç neticesinde ki üç genel, iki yerel, bir cumhurbaşkanlığı ve iki referandum yapıldı, bu 11-12 yıl içerisinde -ve ben de İstanbul il kongresinden geliyorum haziran ayında da yeni seçimler var- bizim başarımız hep test edildi, sınavlardan geçti bu demokratik seçimler vasıtasıyla."