BIST 9.962
DOLAR 35,19
EURO 36,69
ALTIN 2.973,33
HABER /  POLİTİKA

Davutoğlu'ndan CHP'ye çok sert sözler

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kanal 7'de gazetecilerin sorularını cevapladı.

Abone ol
Başbakan Davutoğlu, çözüm sürecinin Ortadoğu'daki karmaşalara rağmen yürütülmesini büyük bir başarı olarak nitelendirdi. 90'lı yıllarda yasaklanan çok şeyi kendilerinin değiştirildiğini buna rağmen hala silah kullanıldığını söyleyen Davutoğlu, "Dersim'i bombalayan CHP ile Diyarbakır'ı yakan HDP'nin zihniyeti aynıdır" diye konuştu.

CHP'nin hükümetin Suriye ve Kobani politikasıyla ilgili eleştirilerini de "alfabe düzeyinde" olduğunu iddia eden Davutoğlu, Kılıçdaroğlu'nun insanlığa ihanet ettiğini iddia etti. İşte Davutoğlu'nun CHP ve BDP'ye bugüne kadar yönelttiği en sert sözlerin yer aldığı o açıklaması;

Ahmet Davutoğlu, Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet ve Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk'ün sorularını cevapladı. İskele Sancak'ta konuşan Davutoğlu, çözüm sürecinin sürdüğünü ve Ortadoğu'daki sorunlara rağmen devam ettiğini söyledi. Davutoğlu şöyle konuştu:

"Dışişleri Bakanı olacağım, sonrasında bu ülkenin başbakanı ve evimin önüne gelen bacakları, kırılmış Nur diye bir kız gördüm 17 yaşında. Kılıçdaroğlu o kızı görmedi, gözlerine bakmadı, saçlarını okşamadı. Eğer biz o kızı içeriye almamış olsaydık, o kız bugün ölmüştü. Sürünerek bu ülkeye gelenler var. Bir kere ya bir kere, git ve o mültecileri bir gör. Kim o insanlar? Bir yetimin saçını okşa. Bir insani duyguyu hisset. Sonra dön bizi eleştir. 

"GİDİN SONRA BİZİ ELEŞTİRİN"

Şimdi soruyorum Suriye'ye giden o heyet. Halep'te Humus'ta hiçbir şeyin kalmadığı. Ben söylüyorum: Kılıçdaroğlu'nun mantık sıralaması yok, unutuyor. Hangi olay önce oldu, hangi olay sonra oldu. Şimdi, o günlerde onlar yaşandı. O heyete soruyorum, hiç gittiniz mi kamplara? Bir yetimin başını okşadınız mı da şimdi vatana ihanet ettiler diyorsunuz. 

Kobani'deki mültecileri alalım diyorlar. Neden biliyor musunuz? Çünkü, günü kurtarmaya yönelik. Şimdi popüler ya Kobani'yi savunmak. Peki Araplar'ın ne suçu vardı, Türkmenler'in ne suçu vardı? PYD'ye mensup olmayan Kürtler'in ne suçu vardır? Biz sorduk mu gelenlere hangi dindensiniz hangi milliyettesiniz?



"İBRETİ ALEM İÇİN DİNLEYİN"


Dünkü programda Kılıçdaroğlu'na soruyorlar, Kobani nerede diyor? Cevabını ibreti alem için dinleyin Allahışkına! Sınırdaki bir yer, Suriye'nin içerisinde çatışmalarda oluyor galiba. Bu alfabe düzeyinde bir zihin. Yani benim 8-10 yaşındaki torunuma sorsanız, daha iyi cevap verir.

"KILIÇDAROĞLU'NUN Kİ LİSE DÜZEYİNDE BİLGİ"

Bir romanla bir dünya keşfedilmez. Yine de bunu hayırlı görüyorum, en azından kitap sevgisini tanımaya başlıyorlar. Bunlar lise düzeyinde bilgiler. Eğer Ortadoğu'yu da o yolla tanıyacaklarsa çok eksikler. 



ŞİDDETİN SEBEBİ NE?

"Çözüm süreci ortadoğudaki karmaşalar içinde büyük bir başarıdır. Daha önce 90'lı yıllarda yasaklanan bir çok şeyi biz değiştirdik, getirdiğimiz yeni anlayış, bireylerin devletle ilişkisinin yeniden restore edilmesi için adımlar attık. Bütün bunlar olmuşken şiddetin sebebi ne niye hala silah kullanılıyor?

"ZİHNİYETLERİ AYNI"
 
90'lı yıllarda köyleri yakıp, Dersim'i bombalayan ve bunları yaparken devlet otoritesini koruduğunu sanan CHP zihniyetiyle, o güzelim Diyarbakır'ı Mardin'i Batman'ı savaş alanına çeviren HDP zihniyeti aynıdır.
 
"DEMİRTAŞ BİLİYORDU"
 
Bize verilen hiçbir söz yerine getirilmemiş olmasına rağmen çözüm sürecini kararlılıkla sürdürdük. Selahattin Demirtaş'la yaptığım görüşmede kendisi çözüm süreci haritasını biliyordu ve ona defalarca bunu nihayete erdirelim dedim.

"GÖSTERİLERDE KOBANİ BAHANEYDİ"
 
Kobani bahane edildi, tıpkı Gezi'de yapıldığı gibi. Tam bir terör alanı estirildi. Okullar yakıldı, belediyeler taşlandı, Kuran kursları yakıldı. Sonra partilerimize saldırdılar. Yasin Börü, 3 arkadaşıyla kurban eti dağıtırken 3. kattan atılıp, kafası taşla ezilerek öldürüldü. Bunun faili kim? Bu faile karşı çözüm sürecini Kürt kardeşlerimize emanet ediyoruz. Onlar soracak Yasin Börü'nün faillerini çıkarın diye?

"BAĞRIMIZA BASACAĞIZ"

Kimse 90'lı yılların şiddet anlayışını bu devletten görmeyecekler. Ama mücadele mi evet. Mücedele edeceğiz hem de sonuna kadar. Kürt kardeşlerimizi bağrımıza basacağız.

"KENAN EVREN YASALARINI BİLMİYORLAR"

Bu eleştirileri yapanlar 80'lı yılları bilmiyorlar. Ya onlar yurt dışındaydılar yahut o dönemde doğmamışlardı. Ben 80'lı yıllarda özellikle üniversite yıllarında her gün ayrı evlerde kalıyorduk. 28 Şubat sürecinde de benzerlerini yaşadık.

Benim anlattığım hususlar dışında kamuoyuyla herhangi bir şey paylaşılmadı. İnşallah hazırlıkları tamamlayabilirsek bunu özgürlük ve reform paketi olarak Salı günü grubumuzda paylaşacağız. 

YENİ GÜVENLİK REFORMUNDA NELER VAR?

Son olayların getirdiği unsurlardan aldığımız dersler oldu. Makul şüphe, somut delil arasındaki fark ne? 15 gündür bu konuda hata yapılmaması için hem İçişleri Bakanlığı'ndan hem Adalet Bakanlığı'ndan sürekli bilgi alıyorum. Dolayısıyla bu konuda herkesin emniyet içerisinde olmasını diliyorum. Bazen bizim aramızda da fikir ayrılıkları oluyor. Keşke bunları görebilseniz. Tam bir özgürlük içerisinde yapılıyor.

"AMAÇ SUÇ İŞLENMEDEN DURDURMAK"

Benim gördüğüm, bir çizgi var ve görünmez bir çizgidir. Tedbir ile hukuk arasında. Yani tıbta da bu vardır. Korucuyu sağlık tedbirleri gibi. Bizim amacımız burada suç işlenmeden önce bunu durdurmamız gerekiyor. Eğer bunu yapamıyorsak zaten öldürülmüş oluyor bir kişi ya da uyuşturucu yerine gitmiş oluyor.

BİNGÖL'DEKİ PKK SALDIRISI

Gördüğümüz şey bu ince hat netleşmektedir. Bir uyuşturucu taşıyan araç geçiyor olsa ve ihbar da gelse, bunu da bilsek engellemek için arabayı durdurup arayamıyorlar. Nedeni ise somut delilleri yok. Emniyet güçleri savcıyı arayacak ama savcılıkta somut delil olmaması nedeniyle müdahale edemeyecek. Size daha somut bir örnek vereyim. Bingöl'de şehit düşen polislerimiz failleriyle ilgili istihbarat geliyor; ancak savcılık somut delil olmadığı için işlem yapılmıyor. Bu konuda iyi niyetli olanlar var, iyi niyetli olmayanlar var. İyi niyetli olmayanları tek tek tespit ediyoruz. Örnekleri de var. Bir ilçede 50-60 gösterici gözaltına alınıyor ve bir tanesi bile tutuklanmıyorsa ben burada başka bir şey ararım.

"POLİSİN YETKİSİ AVRUPA'NIN ÜZERİNDE OLMAYACAK"

Yeni düzenlemede kesinlikle polisin yetkisi, Avrupa ülkelerinin üzerinde olmayacak. Bu konuda biz gerekli düzenlemeyi yapacağız. Eğer buna karşı çıkan gazetenin önüne molotoflu birisi gelirse o zaman polisi aramayacaksınız. 

İkitelli'de bunları yazmak çok kolay. Birisi gazetenizin önüne gelse, molotof atsa ve ateş gözünüzün önünde büyüse, ilk aracağı polis olur. Bu eleştiriyi yapanlar bir kere de o saldırıların içerisinde düşünsünler.

MOLOTOF VE BENZERİ PATLAYICILAR

Molotof, patlayıcı olarak kabul edilmesin istiyorlar. Bunu biz ortaya koyduk ama bazı hakimler bunu yorumla kabul etmedi. Bankaya atıyor, iş yerine atıyor. Bir gün gelip senin evine atılıyorsa bu eylemleri savunabilecek misin? Biz sadece molotof değil benzeri tüm unsurları bu kanunun içerisine alacağız. Bir de maske meselesi var. Kim neden maste takar. Gençliğin içerisinde bunlar olabilir. Eğer siz maske takıyorsanız, suç işlemeye yakınsınızdır demek. Adam maske takacak ve çekip birini vuracak sonra da siz bunun peşinden koşacaksınız. Bu mudur? Hukuk bu noktada önleyici olmak zorundadır. Bu denetimle birlikte, biz kolluklar için de getiriyoruz. Yani kanunu, suistimal eden varsa onlarda cezalandırılacak.

PARALEL YAPI İDDİASI

Paralel yapı dinleyebilmek için öncelikle devlet kurumlarının iletişim birimlerine sızdılar. Bu yüzden de operasyonlar ilk buralarda başladı. 

Dinlemenin kendisi delil olmayacak bu yeni düzenlemede. Eğer bu dinlemeden sonra bir suç işlenmişse bu o zaman bunun peşine düşülecek. Eğer bu durum istismar edilirse o zaman da kolluk kuvvetleriyle ilgili düzenleme devreye gidecek.

HSYK SEÇİMLERİ

Yargı insana sadece sığındığı zaman ona güven vermelidir. Bu HSYK seçimleri neden önemlidir? Kongre konuşmamda yargıya seslendim. Tek başına adalet veremeyen bir kişi hakim olmamalı. Bir hakimin eğer, tek başına karar verecek ahlaki bir sisteme ve akli bu beceriye sahip değilse bu kararı vermemeli. Biz 2010 yılında bu kararımızı aldık. Tek tek kendi başlarına hakaret etsinler diye getirdiğimiz insanlar, başkalarının akıllarıyla hareket etti. Bir savcı bir de şuraya soruyorum diyorsa, melek dahi olsa ihanet işlemiş olacaktır. Burada önemli olan şey o yetkiyi kullanabilmesi, kendine olan inancını koruyabilmesi gerekmektedir.

Yargıyı bir çevre güç aracı olarak kullanmak istedi. En sonunda da hükümete de öyle bir baskı kurarım ki kaybettiğim mevzileri geri alırım. Biz kimseyle savaş yapmıyoruz. Adalet herşeyin hakkını vermektir. Şimdi HSYK seçimleri rahatlattı mı evet rahatlattı ama keşke böyle olmasaydı. Keşke bizi hiç ilgilendirmeseydi. HSYK seçimlerinden çıkan tablo gayet renkli bir tablo.

Yargıda Birlik Platformu'nu kabul ettim, eleştirildi. Ama ben görmek istedim. Gördüm ki aralarında çok farklı ideolojiler var. Bunları söylemek bile doğru değil. Hakimler aklı ve vicdanını kullanır. Ben hiçbirini tanımıyorum. 

"IŞİD MEVZİLERİNİ VURDUK"
 
Biz Orta Doğu coğrafyasına bütüncül bakıyoruz, demokrasiyle istikrara kavuşur diyoruz. Bu birilerini rahatsız ediyor. Esed Şam'da otururken, IŞİD unutulur yarın başkası çıkar. Güvenlik boşluğu doğan bölgelerde IŞİD çıktı. IŞİD ile PYD 1,5 senedir komşuydu. Biz geçen sene Kasım ayında IŞİD mevzilerini vurduk, terör örgütü ilan ettik.
 
Tel Abyad'ı önce rejim vurdu sonra IŞİD girdi, Resulayn'ı rejim vurdu PYD girdi, ama Kılıçdaroğlu bunu unutuyor. Bacakları kırılmış 17 yaşındaki kız geldi sınırımıza, Kılıçdaroğlu onu görmedi. Bir kere git gör, kim bu insanlar? CHP heyeti 2013'te Esad'a gitti. Kamplara, Ceylanpınar'a gittiniz mi de şimdi vatana ihanet diyorsunuz.