Başbakan Ahmet Davutoğlu, Şanlıurfa'da Harran Üniversitesi öğrencilerinin gündeme ilişkin sorularını cevapladı.
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu, uygulanan sosyal medya yasaklarının çoğunluğunun terör olaylarıyla ilgili alındığını ve dünyanın her yerinde bu tür uygulamaların olduğunu söyledi. Bazı terör örgütlerinin sosyal medya üzerinden şifreli biçimde haberleştiklerini ifade eden Davutoğlu, başkanlık sistemiyle ilgili tartışmaları da değerlendirdi.
Ahmet Davutoğlu, Habertürk TV'de üniversite gençliğinin sorularını cevapladı. İşte Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları:
"Bizi şu veya bu kimlikle bölmek isteyenler, karşısında gençleri bulacaklardır. Benim size mesajım budur. Şanlıurfa'ya İstiklal Madalyası
helal olsun. Bu gençlerimizin koruyacağı şeydir. Şehirlerinizin öykülerine sahip çıkın ki bu ülkede size sahip çıksın.
SOSYAL MEDYA YASAKLARI
İletişim teknolojisinin geliştiği bir dönemde engellemek mümkün değil. Bir akademisyen olarak bir fikrin engellenebileceği düşüncesinde değilim.
Düşünün Ankara'daki saldırı... Bir pazar günüydü ve Kızılay'da otobüse binip evlerine gitmek arzusunda olan insanlara karşı bir saldırı oldu. O anda öylesine kötü görüntüler oldu ki... Bir yakınınızın böyle bir olayda bedeninin etkilendiğini ve olay yerinde olduğunu düşünün. Bu görüntülerin bir anda sosyal medyada yayınladığını düşünün.
Paris'teki saldırıda siz böyle bir görüntü gördünüz mü? Durdular hemen bu yayınları. Biz de bazı durumlarda bu kararları almak zorundayız. Bunun bir diğer boyutu da teröristlerin amacına ulaşmasını engellemek.
Bu tür durumlarda insanların can güvenliğini sağlamak için bu tür önlemler alınabilir. Zaten alınan yasaklarda kalıcı değil. Bir kaç saat sürebiliyor.
Teknoloji en nihayetinde bir araçtır. Bazı terör olaylarının organizasyonu genellikle şifreli olarak sanal medya üzerinden yürütülüyor. İstihbarat birimlerimizi yoğun biçimde bunu çözmeye çalışıyor. Ne yazık ki olumsuz kullananların bu anlamda kısıtlanması gerekiyor.
TAŞERON İŞÇİLERİN DURUMU
Taşeronlarla ilgili kafaların karışmaması gerekiyor. Taşeron işçiler konusu uzun bir dönem statüleri konusunda çözülmeyen bir sorundu. Asli iş ile yardımcı personel arasında bir ayrıma gidildi ve asli çalışanlara kadro verelim düşüncesi belirdi. Sözümüzde zaten bu yöndeydi. Sonrasında bu sistemin getireceği bir takım adaletsizliklerin oluşacağını gördüm ve tüm taşeron işçilere bu imkanı tanıma kararı verdik. Kamuda istihdam hakkını verdik. Şu ana kadar sözleşmeleri devam eden taşeron işçileri kamuda istihdam sözü verdik. Bunu yaparken bir takım adaletsizliklerin yaşanmaması gerekiyor. Öncelikle bir güvenlik araştırması yapılması gerekiyor. İkincisi de sınav yapılacak. Ardından da taşeron işçilere bu imkan tanınmış olacak.
MB BAŞKANININ ATAMASI
Bizim iktidarlarımız döneminde ehil isimlerin kadrolara gelmesi önemsendi. Ekonomik başarılarımızda Merkez Bankası'nın büyük payı oldu. Erdem Başçı, Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakan iken göreve başladı. Çok kıymetli bir akademisyen ve önemli bir isimdir.
Dün Beşiktaş açılışına giderken tekrar istişare ettik, Murat Çetinkaya'nın atamasına karar verdik. Murat Bey dediğim gibi çok takdir ettiğim, ağır başlı ve güvenimizi kazanmış bir isimdir. Dolayısıyla en iyi şekilde bu görevi ifa edeceği konusunda herhangi bir endişemiz yok. Şimdiden ilan ederek geçiş sürecini sağlamış olduk. Erdem Bey'i de OECD'ye elçi olarak göndereceğiz. Bu işi de layıkıyla yapacağına inanıyoruz.
"KİMLİK BİLGİLERİ CHP'DEN SIZDI"
2009 yılında yerel seçimler öncesinde, yasal olarak bütün partilerin YSK'dan seçim listelerini isteme hakkı var. YSK bunu tüm partilere gönderiyor. Bir vilayetimizde ana muhalefet partisinin yöneticilerinin bu bilgiye ulaştığı görülüyor. Eski bir milletvekiliyle ilgili de yasal bir süreç başlatılıyor.
Öncelikle bu bir devlet kurumundan değil, YSK'nın aracılığıyla bir parti teşkilatına verilen bilgiler sızıyor. Adını da vereyim İzmir teşkilatında oluyor bu olay. Bakanlıklarımızın hiçbir ihmal ve eksikliği yok. YSK bunu yasal olarak vermek zorunda. Tablo bu! Ayrıca siber saldırılar konusunda kapsamlı bir çalışma yürütülüyor."
ÇÖZÜM SÜRECİ
Biz 2002'den bu yana AK Parti hükümetleri olarak bütün vatandaşlarımızın dilini, örfünü, geleneğini hepimizin ortak değeri olarak gördük. Hiçbir vatandaşımızın etnik mezhebi dolayısıyla aşağılanmasına izin vermedik.
Cumhurbaşkanımız iki emanet diyerek Olağanüstü Kongre'de bana hitaben, bir Çözüm Sürece, iki Paralel'le mücadele size devrettiğim iki önemli emanettir diyerek zikretti. Biz bu kadar iyi niyetli çalışmalar yürütürken Başbakan olduktan sonra ben hemen bir mekanizma kurup silahların bir an önce terki üzerine çalışma yaparken, hatırlarsanız 6-7 Ekim olaylarında Kurban Bayramı'nı millete zehir edecek şekilde silah, bomba, molotof kokteylleriyle şehirlerimizi yakıp yıktılar. İki zorlu seçim geçirmemizi fırsat bilerek, o ortamda herkesin oyunu rahat kullanabilmesi için ne kadar zorluk çektiğimizi biz biliriz. Silahlanma çağrısı yaptılar. Her yerde insanları şiddete teröre teşvik ettiler.
7 Haziran'da tek parti hükümeti kuramayınca fırsat bu fırsattır diyip birçok terör örgütü aynı anda harekete geçti. Urfa'yı da bilerek seçtiler. Suruç saldırısı Urfa'da oldu. DEAŞ sol bir gruba karşı, MLKP'ye karşı yaptı. Aynı gün Adıyaman'da PKK bir askerimizi şehit etti. Ertesi gün DHKP-C İstanbul sokaklarında silahlı bir şekilde gösteri yapmaya kalkıştı. Şanlıurfa omurgadır, bu omurgayı kırdırmayacaksınız.
Ceylanpınar'da iki polisimiz evde uyurken şehit edildi. 23 Temmuz'da DEAŞ bir askerimizi şehit etti. 3 günde DEAŞ, DHKP-C, PKK hepsi Türkiye'ye saldırmaya kalktı. Sandılar ki tereddüt gösteririz.
BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMASI
Ben Başbakanım 'Başkanlık sistemine geçersek ben ne olurum' diyemem. Bundan Allah'a sığınırım. Hesabi olanlar değil, hasbi olanlar kazanır. Anayasanın ruhu kısıtlayıcı olmamalı. Anayasanın ruhu Parlamenter sistemde de olur, Başkanlık sisteminde de. Benimle Cumhurbaşkanı'nın düşüncesi bir olmasa çok sıkıntı çıkardı. Şimdi ben bunu bilmeme rağmen Başkanlık olmaz desem ruhumu kaybetmiş olurum. Benim için önemli olan çarpık 12 Eylül anayasasını değiştirmek."