Başbakan Ahmet Davutoğlu, ABD ziyaretinde Ban Ki Mun ile görüşmesinin ardından basın toplantısı düzenledi.
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu, ABD'de yaptığı açıklamada dolardaki önlenemez yükselişle ilgili "Bütün kurumlarımız gereken tedbirleri almaktadır. Hükümet olarak talimat verdik" dedi.
Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları:
İLK BİZ TERÖR ÖRGÜTÜ DEDİK
Irak'taki tüm taraflarla işbirliğimiz sürüyor. Türkiye'nin pozisyonu belli. Kıbrıslı Rumlar müzakere masasına geri dönmeli. Türkiye'nin nasıl bir katkı yaptığını insani durum konusunda neler yapıldığı ortadadır. Uluslararası terör konusunda bizim pozisyonumuz çok açıktır. Türkiye zaten terörden çekmiş bir ülkedir. Türkiye DEAŞ'ı 2013'te terör örgütü olarak gören ve kabul eden ilk ülkedir. Biz hiç bir zaman terör örgütlerinin sınırımıza yaklaşmasına müsade etmemişizdir. Suriye ile Irak dediğimizde Türkiye'nin çok büyük bir sınır hattını oluşturmakta ve orada herhangi bir otorite yok. New York'ta oturarak durumu oradan değerlendirmek, Türkiye'nin sınırları hakkında yorum yapmak kolaydır amadurumu yansıtmamaktadır.
İstihbarat raporlarına ihtiyacımız var. Bu grupların hareketliliği olan bazı ülkeler varsa bu onları sınır dışı edebilmek için istihbarata ihtiyacımız var. Biz istihbarat aldığımızda diğer ülkelerden bu her zaman için birlikte çalışmamızı kolaylaştırmaktadır. Bizim beklediğimiz daha fazla işbirliği ve empati kurmak.
REJİM HERŞEYİ MEŞRU GÖRÜYOR
BMGK'nın esasında Suriye kriziyle alakalı bir açık stratejisi yok. Aynı zamanda rejim tarafında işlenen kimyasal silah suçları ile ilgili de bir yaptırımları yok. A planı nedir ki burada bırakın B planını. Suriye rejimi öylesine bir yaklaşıma sahip ki DEAŞ ile mücadele ettikleri için her şeyi mübah sayabiliyorlar. Sığınmacıların hareketlerini göz önünde bulundurmuyorlar. Halep'e saldırmaya devam ediyorlar. Bütün ülkeler DEAŞ'a karşı mücadele etmekte. Bizim de şöyle bir kaygımız var. Belki yüzbinlerce sığınmacı Türkiye'ye yaklaşacak. Ama BM'nin sorumluluğudur bunu engellemek hem Halep'te hem Suriye'de.
ASKERİ DARBEYİ ASLA KABUL EDEMEYİZ
Mısır esasında bölgedeki istikrarın omurgasıdır. Gerçekten çok büyük medeniyet geçmişi vardır, Mısır halkı da Türk halkının tarihsel dostudur. Ben 1988'de doktora tezimi yazarken bulundum orada. Mısır kültürünün ne kadar derin olduğunu, Mısır halkının ne kadar onurlu bir halk olduğunu da biliyorum. Mısır olmadan kapsamlı bir istikrar olmaz bölgede. Biz de hükümetimiz döneminde Mısır ile çok iyi ilişkiler kurmaya çalıştık ama ilkesel olarak politikalarımız var. Biz hiç bir zaman askeri darbeyi kabul etmiyoruz ki hele bir seçilmiş cumhurbaşkanına karşı. Seçilmiş bir devlet başkanı bugün Mısır'da hapistedir. Binlerce hükümlü vardır. Bunların tutuklanma sebebi de askeri darbeye muhalefet. Bizim Mısır'la ilişkilerimiz bunun dışında gerçekten çok güzel. Siyasi sorunların Mısır halkı tarafından çözülmesi gerektiğine inanıyoruz.
REJİM ATEŞKESE SAYGI DUYMADI
Biraz önce aslında diğer soruya, Suriye'deki ve Halep'teki durumla ilgili çok açık ve net bir stratejisi olmadı. Geçici ateşkesler oldu ama rejim hiç bir zaman buna saygı göstermedi, sözünde durmadı. Nitekim Halep'te de iyi niyet çabaları karşısında rejim saldırılara devam etti. Suriye muhalefeti de çatışmaların durması Şam'da, Hama'da, Humus'ta Dara'daki insanların geleceği anlamında bir şey ifade etmiyor. Çok daha kapsamlı çabalara ihtiyaç var. Biz kalıcı barışın önünü ateşkesler açılacaksa biz her türlü yardıma hazırız.
TÜRKİYE'NİN HAKKI OLAN BİR OPERASYONDUR
Türkiye'nin Şah Fırat operasyonu ile ilgili biz BM'yi bilgilendirmiştik. Şah Fırat'ın olduğu topraklar Türk topraklarıdır. Bu türbenin yeri 3 kez değiştirilmiştir. Bu operasyon BM'de kayda geçmiştir. Herhagni bir olumsuz ifadesi de olmadığı gibi Türkiye kendi şartlarını kullandığı için de BM kayıtlarına bu şekilde geçmiş oldu.
GEREKLİ TEDBİRLERİMİZİ ALMIŞ DURUMDAYIZ
New York ziyaretim önceden planlanan bir ziyaretti. Kasım Aralık aylarında çok kapsamlı bir 25 dönüşüm programını ilan ettik. Bu G-20 projesinde açıklanan en kapsamlı projeydi. Ziyaretimizin ana sebebi bu dönüşüm programları ve Türkiye'deki ekonomik strateji konusunda uluslararası yatırımcıları bilgilendirmekti.
Doların yükselmesi ise dünya para birimleri karşısında yükselmesiyle ilgili bir husustur. Sadece Türkiye'ye bağlanamaz. Bütün kurumlarımız gereken tedbirleri almaktadır. Her türlü tedbir gerektiğinde alınır. Ama bunun dünyadaki genel bir dalgalanmanın Türkiye'ye yansıması olduğu bilinmeli. Esas itibari ile bütün dünyayı etkisi altına alan bir dalgalanma söz konusu. Türkiye olarak da hükümet olarak bütün talimatları verdik gereken tedbirler alınmıştır.