BIST 9.625
DOLAR 35,26
EURO 36,77
ALTIN 2.964,00
HABER /  GÜNCEL

Davutoğlu’na tam destek

AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, “AK Parti’de bir nefer olmakta, AK Parti’de Başbakan olmakta aynı derecede onurlu bir görevdir....

Abone ol

AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, “AK Parti’de bir nefer olmakta, AK Parti’de Başbakan olmakta aynı derecede onurlu bir görevdir. Hiçbir zaman görev beklentisi içinde olmadım ve bu düşünce ile bu partide siyaset yapmadım” dedi.
Parlamentoda basın toplantısı düzenleyeceğinin duyulmasından sonra adına çeşitli spekülasyonların yapıldığı AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, basın toplantısında istifa edeceği yönündeki beklentileri boşa çıkardı. Kurucusu olduğu AK Parti’nin bir neferi olmaktan her zaman gurur duyduğunu belirten Binali Yıldırım, 2002 yılından bu yana AK Parti’ye gösterilen desteği anlattı. Binali Yıldırım, “10 Ağustos’ta da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde partimizin kurucu Genel Başkanı, Başbakan, değerli liderimiz Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’nin seçilmiş 12. Cumhurbaşkanı oldu. Cumhurbaşkanlığı devir teslimi ile beraber, bir gün önce yapılacak olağanüstü kongre ile birlikte bir genel başkanlık seçimi gerçekleşecek. 10 Ağustos ve 21 Ağustos arasında geçen sürede olağanüstü genel kurulda kimin AK Parti Genel Başkanı olacağına dair parti içindeki temayül yoklamaları, istişareler ve parti mekanizmalarının çalışma sürecini hep birlikte izledik. Bu süre içinde birçok arkadaşımızın ismi gündeme geldi. Bu soru ile her bir arkadaşımız muhatap oldu. Bana da bu soralar yöneltildi ve şöyle denilmişti, ‘muhtemel genel başkan adayları arasında isminiz geçiyor ne diyorsunuz’ dediler. Benim verdiğim cevap , ‘bizim AK Parti grubu olarak 313 milletvekili var, hepsi genel başkan olacak kalite ve kapasiteye sahiptir. Bizde bir liderlik kavgası olmaz. Yapılacak istişareler, parti için yapılacak temayüller neticesinde en uygun sonucu elde ederiz’ demiştim. İlk olarak MKYK toplandı, daha sonra partimizin genişletilmiş il başkanları toplantısı yapıldı, arkasından da milletvekili grubumuz bir araya geldi ve kendilerine ‘genel başkan olarak kimi görmek istersiniz’ sorusu soruldu. Muhtemel genel başkan adayları ortaya çıktı. Sonuçta dün itibari ile genel başkanımız, seçilmiş Cumhurbaşkanımız, 27 Ağustos olağanüstü kongrede genel başkanlığa aday olacak arkadaşımızı resmen açıkladı Bu isim Ahmet Davutoğlu” diye konuştu.

DAVUTOĞLU’NA TAM DESTEK
Genel Başkanlığa aday olacak Ahmet Davutoğlu’ndan övgü ile bahseden Binali Yıldırım, “Ahmet Davutoğlu bey ile beraber biz 60. ve 61. hükümetlerde birlikte çalıştık. Aynı Bakanlar Kurulu’nda görev yaptık. Kendisi birikimli, akademik kariyeri geniş, çalışkan ve gayretli bir arkadaşımız. Kendisinin bu göreve layık görülmüş olmasından dolayı duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum ve kendisine başarılar diliyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra AK Parti ülkemiz için, milletimiz için, 2023 hedeflerinin gerçekleşmesi için çalışmaya gayret edecektir” şeklinde konuştu.
Basın toplantısını duyurduğu andan itibaren sosyal medyada çok çeşitli bir haber trafiğinin başladığını söyleyen Yıldırım, “Yoğunlaşılan şey, ‘acaba Binali Yıldırım ne diyecek, aykırı çıkış mı yapacak’ gibi bir takım spekülasyonları maalesef izledim. Şunu paylaşmak istiyorum, 10 Ağustos ile birlikte Türkiye yeni bir siyasi yola girmiş durumdadır. Bu yol yeni Türkiye yoludur. Yeni Türkiye’de hedef demokrasimizi daha da geliştirmek, yeni Türkiye’de hedef halkımızın refahını artırmak, büyük Atatürk’ün bize işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmaktır. Ülkenin, bölgesinde istikrarın, güvenin timsali, dünyada da sözü dinlenen bir Türkiye oluşturulması ve Türkiye’nin dünyanın 10 büyük ekonomisi arasında yerini almasıdır. Bu hepimizin, bütün vatandaşlarımızın ortak hedefi ve arzusudur. Yeni Türkiye’de kardeşlik ve çözüm var, barış var, Bugünlerde ülkemizde var etmeye çalıştığımız bu barış ve kardeşlik ortamını bozmaya çalışan bazı sorumsuz davranışlar meydana gelmektedir, bunu esefle karşılıyoruz. Barış olacaksa, kardeşlik olacaksa herkesin sorumlu davranması ile mümkün olacaktır. Çözüm süreci demek her şeyden vazgeçmek, Türkiye’nin değişmezleri, bu toprakların kuruluşundaki ilkelerinden vazgeçmek demek değildir. Bu ülkenin her karış toprağı şehit kanı ile sulanmış, bu ülkede her inanıştan insanlar birlikte yaşamanın erdemini tarih boyunca göstermiştir. Bizim çözüm sürecinde şartlar ne olursa olsun vazgeçemeyeceğimiz 4 esasımız var; tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek Türkiye. Bunlar geçilmezlerimizdir, hiçbir şart altında, çözüm süreci öne sürülerek Türkiye’nin toprak bütünlüğü üzerinde hiç kimse tartışma açamaz” ifadelerini kullandı.

"MAALESEF SON 60 YIL İÇİNDE..."
“Türk demokrasisi ve Türk siyasi hayatı maalesef özellikle son 60 yıl içinde zaman zaman demokrasi dışı, milli irade dışı bir takım girişimlerle sekteye uğratılmıştır” ifadelerini kullanan Yıldırım, bu girişimlerin bazen açık, bazen de kapalı, örtülü darbeler şeklinde olduğunu söyledi. Yıldırım, “ Dost modern, postmodern darbeleri bu ülke yaşamıştır. 17 Aralık süreci ile başlayan, milli iradeye, milli güvenliğe yönelik paralel darbe girişimini bu ülke yaşadı. 30 Mart’ta yapılan seçimler tamamen paralel yapının milli iradeye karşı ortaya koyduğu girişim ile mücadele ederek geçirilmiştir. 30 Mart’ta halk paralel yapıya sandıkta cevabı vermiştir. Cemaatler irşat eder, siyaset ülkeyi idare eder. Türkiye bir hukuk devletidir, bu mücadele bu hükümetin işi değildir, bu mücadele Türkiye Cumhuriyetinin istiklal ve istikbal mücadelesi. Hiçbir kayıtsız örgüt, hiçbir yapılanma milli irade adına güç kullanamaz, milli irade adına güç kullanacak olan ancak milletten sandıkta desteği alanlardır. Millet getirir millet götürür. Türkiye artık bu dönemleri geri bırakacak demokrasi olgunluğuna erişmiştir” açıklamasında bulundu.
Beklentide olanların beklediği şekilde açıklama yapmadığını kaydeden Yıldırım, “Bu basın toplantısında bazılarının ümit ettiği gibi herkesi şaşırtacak bir açıklama ne yazık ki yapamıyorum. Bu beklentide olanlar kusura bakmasın. Farklı amaç ve niyet aramak isteyenler, AK Parti içine nifak sokmayan isteyenlerin maalesef bu seferde elleri boş dönmüşlerdir” açıklamasında bulunarak AK Parti’nin ülkenin daha ileriye gitmesi, halkın refahının daha da artırılması için, elde edilen güven ve istikrarının devamının kalıcı hale getirilmesi için var gücü ile çalışacağını belirtti. Yıldırım, “62. Hükümet 28 Ağustos’tan sonra göreve başlayacak. Yeni Başbakan 27 Ağustos olağanüstü kongrede seçilmiş olacak ve ataması yapılacak. Artık seçimler dönemini bir tarafa bırakacağız ve tekrar gerçek gündeme döneceğiz. Milet seçimlerin konuşulmasından, her gün yeni bir beklentinin oluşmasından ziyade geleceğe, ekonomiye, kalkınmaya, reformlara yönelik çalışmaların biran önce başlamasını bizlerden bekliyor. Bu süreçte şahsıma bu göreve bizi gönüllerinde layık gören milletvekillerimize, MKYK üyelerimize, MYK üyelerimize, il başkanlarımız, belediye başkanlarımıza, kadın örgütlerimize gençlik örgütlerimize gönüllerinde bize yer verdikleri için teşekkür etmek istiyorum. Bugüne kadar partim içinde görevlere talip olmadım, hep verilen görevleri layığı ile yapmanın gayreti içinde oldum. Benim anlayışım partide Başbakanlık da çok onurlu bir görevdir, partinin düz bir neferi olmak da onurlu bir görevdir. Dört cumhuriyet hükümetinde kesintisiz görev yapan bir Ulaştırma Bakanıydım. Bu süre içinde milletimizin verdiği destek. Ülkemizde sağlanan güven ve istikrar ayrıca 12. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bize yol göstermesi ve liderliğinde ülkemizde kalıcı eserleri yapan ekibin içinde yer almanın da onurunu yaşıyorum. Türkiye’nin gündeminde onlarca yıl bulunan bütün projeleri hayal olmaktan gerçeğe dönüştüren AK Parti iktidarının sorumlu bir bakanı olmak benim için en büyük mutluluktur. 100 yıllık Marmaray rüyası, Ankara İstanbul hızlı treni, üçüncü köprü, üçüncü hava limanı, modern hava limanları, hızlı tren yolları, bilişim yolarının Türkiye’nin Afrika seviyesinden Avrupa’nın önde gelen ülkeleri arsında yer alması bu dönemde yapılmış çok önemli hizmetlerdir. Bu hizmetlerin halkımızın gönlünde kalıcı yer bıraktığını bugün görmüş olmanın mutluluğunu yaşıyorum. 10 Ağustos artık Türkiye’de yeni bir dönemin başlangıcıdır. Yeni dönem yeni Türkiye’dir. Bu yol daha fazla demokrasi, daha refahını artırmış bir Türkiye, kardeşliğini, birliğini ve beraberliğini daha da kuvvetlendirmiş bir Türkiye’dir. Her şeyden fazla ihtiyacımız olan kardeşliğimiz birliğimiz ve beraberliğimizdir. Bölgemizdeki olan olaylara baktığımızda bunun ne kadar hayati olduğunu bir kez daha görmekteyiz. Bir kez daha genel başkan adayı olarak, müstakbel Başbakan adayı olarak ismine karar verilen Ahmet Davutoğlu kardeşimizi kutluyorum. Bu partinin bir milletvekili olarak bugüne kadar olduğu gibi hiçbir görev ve mevki beklentisi olmadan tüm desteğimi 62. Hükümetin başarısı için gayret edeceğim” dedi.

"UCUNDA HİZMET YOKSA..."
Yıldırım; “AK Parti’de bir nefer olmakta, AK Parti’de Başbakan olmakta aynı derecede onurlu bir görevdir. Hiçbir zaman görev beklentisi içinde olmadım ve bu düşünce ile bu partide siyaset yapmadım. Düşündüğüm her şey benim için siyaset demek, millete hizmet demektir. Ucunda hizmet yoksa, milletin hayatını kolaylaştırmak yoksa, bu ülkenin insanlarının Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduğundan gurur duymalarına sebep olacak yollar yapmadıysanız bakan olmuşsunuz, başbakan olmuşsunuz neye yarar. Önemli olan insanlara faydalı olabilmektir, bunun için çalıştım” açıklamalarında bulunduktan sonra gazetecilerin soruları üzerine üç dönem kriterinin çok önceden verilmiş bir karar olduğunu bu kararın kararlılıkla devam ettiğini söyledi.
Başbakan adayının belirlenmesi için yapılan temayül yoklamalarında kendisinin de adının çıktığını ifade eden Yıldırım, “Temayüllerde bütün arkadaşların yanı sıra bizim ismimizin de çıktığı muhakkaktır. Biliyorsunuz temayüller konusunda elimizde açık bir bilgi yok, bunlar sadece genel başkanımızın indindedir. Bu aşamada bana fazla çıktı, öbürüne az çıktı diye bir spekülasyona girmek istemem. O şekilde yorumlanacak bir şey söylemedim. Bu süreçte beni böylesine güzel bir göreve layık gören gönüllerinden böyle bir görev için beni tercih eden arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. Davutoğlu’nu belki de en önce tebrik edenlerden birisi benim. Dolayısıyla bir kırgınlık yok” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrunnisa Gül’ün değerlendirmelerine yorum yapmayan Binali Yıldırım, internetin gelişmesinin suçlusunun kendisi olduğunu belirtti. Yıldırım, “Bu internetin gelişmesinin suçlusu da benim. Ben bunu yaparken bu mecranın çok daha kaliteli, faydalı işlerde kullanılması için yaptığımızı düşünüyorum, dedikodu alanı olması aklımızda olan bir şey değildi. İnsanlar birileri hakkında bir şey söyleyecekse yüzlerine söylemesi en doğru olandır. Sosyal medyanın sorumsuz medya olmadığını, büyük faydaları olmasına rağmen yan etkilerinin olduğunu da görüyoruz. Yeni nesil eski nesil diye bir sorun bizde olmaz. Bu partinin kurucuları biziz ama bizde beşeriz. Bizimde bir dönemimiz var, bayrağı devralacak genç kardeşlerimiz de var. Onları kendimize rakip görmedik, tecrübe kazanmaları için bildiklerimizi her türlü desteği verdik ve vereceğiz” şeklinde konuştu.
İzmir’de düzenlenen operasyon ile ilgili sorulan soruları yanıtlayan Yıldırım, “İzmir Valisi gerekli açıklamayı yaptı. Bu yapılan tasarrufun ne liman operasyonu ile ne de askeri casusluk davasıyla bir ilişkisi olmadığını, yasa dışı dinlendiğini iddia eden 60 yakın vatandaşın müracaatı üzerine yapılan bir şey olduğunu söylediler. Ben bu tip komplo teorilerine itibar etmem. Bu süreç kullanılarak bizim yıpratılacağımızı düşünerek haraket ettiler diye aramıza nifak sokmaya çalışanlara itibar edecek birisi değilim” dedi.

KÖŞK’E Mİ GİDİYOR
Yıldırım; “Köşk ile ilgili bir görevlendirme olabilir mi?” şeklindeki soruya esprili bir şekilde cevap verdi; “Sağ olun ben işsiz bir adam olduğum için hepiniz bana iş bulmak için gayret gösteriyorsunuz. Her şey zamanı gelince ortaya çıkar.” Kariyer planının sorulması üzerine Yıldırım, “Bugüne kadar bir şey yapmadıysak artık bundan sonra bir faydası yok, yaş 60’a yaklaştı” dedi.
Yıldırım; “Bir kırgınlığınız var mı?” şeklindeki soruya ise, “Sayın Başbakanımız üç dönem kuralını sürekli kararlılıkla vurguluyor. ‘Üç dönem olanları yazmayın’ şeklinde bir beyanı asla olmadı. Bunu bilmenizi istiyorum. Hiç bir şekilde kırgınlığım yok, olsa burada olmazdım. Şuana kadar söylediklerim benim bu süreçle ilgili ne düşündüğümü, ortaya çıkan durumla ilgili bakış açımı en iyi şekilde ifade etmekte” ifadeleriyle cevap verdi.
(İHA)