BIST 9.686
DOLAR 34,59
EURO 36,42
ALTIN 2.988,51
HABER /  POLİTİKA

Davutoğlu o gün 24 saat hiç uyumamış

Başbakan Davutoğlu, kaçırılan Türk konsolosluk çalışanlarının kurtarılışıyla ilgili süreci NTV'de anlattı.

Abone ol
Başbakan Davutoğlu, IŞİD'in kaçırdığı 49 Türk rehinenin kurtarılışıyla ilgili kimsenin tek kelimelik bir sihrin peşinde olmaması gerektiğini söyledi. Konsolosluk çalışanlarının kaçırıldığın günden kurtarılışlarına kadar 24 saat süreyle takip ettiklerini ve operasyonu ilmek ilmek hesapladıklarını anlatan Davutoğlu, rehinelerle ilgili en kritik dönemde kendisiyle ilgili gensoru verildiğini hatırlattı.

Türk vatandaşlarının kurtarılmasıyla ilgili olarak fidye hariç her türlü pazarlığın yapılması için bizzat MİT'e kendisinin talimat verdiğini söyleyen Davutoğlu, rehinelerin burunları bile kanamadan Türkiye'ye getirilmesinin kendileri için hayati önem taşıdığını ifade etti.


Başbakan Ahmet Davutoğlu, NTV canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.
Davutoğlu'nun açıklamalarınsan satır başları şöyle:
 
"Bu tür süreçler çok kritik süreçler. 11 Haziran'dan bu yana hepimiz çok kritik sınavdan geçtik. Bu ilk sınavımız değildir. Şu ana kadar 200'ün üzerinde vatandaşımızı tereyağından kıl çeker gibi aldık. 
 
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşalarını ülkeye getirmişse herkes bu sevinci yaşamalı. Bu şartlardan vatadanşını alan her ülkenin bireyi kazanır. Dikkatsiz sarf edilen bir sözve süreç sadece vatandaşların kaybına değil, ülkenin itibarının kaybına da yol açar.

FİDYE TARTIŞMALARINA SON NOKTA 
 
Prensip olarak hiçbir zaman fidye ödemedik. Fidye ödemek bir vatadaşı kurtarırken başkalarını tehlikeye atar. Ailelerin psikolojilerini, kalan elemanların psikolojilerini, kaçıranları dolaylı müzakere ile psikolojilerini yöneteceksiniz.
 
Vatandaşlarımız kaçırıldıktan sonra bir süre rehine tabirini kullanmadık. Rehine tabiri kullanıldıktan sonra pazarlık başlar. Vatandaşlarımızın rehine psikolojisine girmelerini istemedik. 'Onlara rehine muamelesi yaparsanız, başka muamele görürsünüz' dedik.
 
Musul halkı Türklere zarar vermeyi düşünmez. MİT müsteşarı ve ben etkili kişilerle görüştük. Günbegün nakış gibi işleyen bir strateji uyguladık.

"SABAHA KADAR HİÇ UYUMADIM"
 
Sabah 06.00'ya kadar 1 dakika uyumadım. Hiç uyumadan Şanlıurfa ve Ankara'ya gidiyorum. Bu bir operasyondır, şimdi söylüyorum. 2 gündür insanların yüzündeki tebessümü görmek bize yetiyor. Büyük bir iş başarıldı. 
 
Önemli olan vatandaşlarımızın ülkeye dönmesidir. Operasyonun neticesi önemli. Kardeşlerimizden birinin saç teline zarar gelseydi bildiğimiz her şeyi unuturuz. Zikrettiğimiz tek şey fidye ödemedik, ödemeyiz. Bu milli bir operasyondur. Elimizden gelse ilk gün alırdık. Bir an bile bırakmazdık. 
 
Çok yaklaştığımız anlar da oldu. THY'ye iki uçağı hazır tutun diye söyledik, Temmuz ayında ama olmadı. Birçok kere çok yaklaştık. Ne gerekiyorsa o yapıldı. Her zaman risk vardır. Her yer değişiminde her seçenek masadaydı.

"AZERBAYCAN GEZİSİNİ İPTAL ETMEYİ DÜŞÜNDÜM" 
 
O gece Hakan Bey (MİT Müsteşarı) aradı ve 'beklediğiniz müjdeyi kısa bir süre içinde verebiliriz' dedi. Azerbaycan gezisini iptal etmeyi düşündüm. Sonra Öztürk (Musul Başkonsolosu ) aradı. Telefonu açar açmaz 'hoşgeldiniz Öztürk' dedim. O anda bu operasyonun arkasında Türkiye Cumhuriyeti olduğunu anlamasını istedim. Saat 05.30 civarı, Hakan Bey arayarak bizim sınıra geçtiklerini ve güvende olduklarını söyledi. Benzer olaylara bakıldığında sonuca erken ulaştığımızı söyleyebiliriz."