BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 35,98
ALTIN 3.009,49
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Davutoğlu: Meclisin vakur ortamını kirlettiler

Başbakan Ahmet Davutoğlu, mecliste yaşanan arbedeye değinerek muhalefeti suçladı, "Meclisin vakur ortamını kirlettiler" dedi.

Abone ol

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Ak Parti İstişare Toplantısı'nda belediye başkanlarıyla biraraya geldi. Muhalefete yüklenen Davutoğlu, mecliste yaşanan arbede ile ilgili olarak "Meclisin vakur ortamını kirlettiler" dedi.

Belediye Başkanları ile yaptığı istişare toplantısında Özgecan'ın ailesine taziyelerini bildiren Başbakan Davutoğlu, şehir kültürünün yeniden imar edilmesi gerektiğini söyledi. 6-7 Eylül olaylarının şehir kültürünü tahrip etmeye çalışan bir hareket olduğunu belirten Davutoğlu, Türkiye'nin her yerinde şehir kültürünü yeni formlarla inşa etmeye devam edeceklerini söyledi.

ŞEHİRLERDE AİDİYET DUYGUSU

Aidiyet, nezaket, şehir kültürü ve şehir ahlakı. Ahiliğin şehir kültürü içinde yerleştiğini belirten Davutoğlu, ahlakın zayıf olduğu yerde şehir kültürünün bir omurga olarak çıkamayacağını belirterek, "Ahlak şehir kültürüne nüfuz etmeli" dedi.

Şehirde yaşayanlara yaklaşırken adalet terazisinin bırakılmaması gerektiğini hatırlatan Davutoğlu, Ak Partili belediyelerle Ak Partili olmayan belediyeler ayırım yapılmadığını belirtti. 12 yıl içinde adil bir yaklaşım belirlendiğini söyleyen Davutoğlu, belediye başkanlarından adalet konusundaki ilkeli uygulamalarını devam etmesini, istimlak ve diğer uygulamalarda adaleti elden bırakmamalarını istedi.

Şehir idaresinde ehil ve liyakat sahibi insanların görevlendirilmesini de belirten Davutoğlu, "Bu devlet ahlakımızın da şehir kültürümüzün de temelini teşkil eder" diye konuştu.

BELEDİYE BAŞKANLARINI UYARDI

Kentsel dönüşüm çerçevesinde dönüştürülen yeni şehrin önce zihinde kurulmasını belirterek, "Sonra 300 sene sonra torunlarımız bu şehirde yaşarken kendilerini bu şehre ait hissedecekler mi düşünelim. Bütün bu unsurlarla Ak Parti belediyeciliği son 12 yılda attığı mucizevi adımları çok daha öteye taşıyacaktır"  dedi.

Ak Parti döneminde yerel yönetimlerde çok önemli adımlar attığını da hatırlatan Davutoğlu, yapılan çalışmaların cumhuriyet tarihi boyunca yapılan en büyük yerel yönetim reformu olduğunu söyledi. Yerinden yönetime geçiş anlamında dev bir adım da atıldığını söyleyen Davutoğlu, "Bu devrimle şu anda bütün Büyükşehir Belediye merkezleri, bulundukları yerden bütün şehre makro bir planlama yapabiliyorlar" diye konuştu.

KAPANAN BELEDİYELERİN BORCU

Eskiden şehir kültürü anlamında estetik planlama yapılamazken, şimdi bütünü gören bir anlayışın hakim kılındığını da söyleyen Davutoğlu, ilçelerin oluşturduğu büyükşehirlerin Türkiye'nin temel taşları olacağını belirtti.

Kapanan belediyelerin borçlarının bir yıl boyunca ertelendiğini anlatan Davutoğlu, bu borçların diğer belediyelere devredildiğini söyledi.

Diğer partilerin ellerinde bulunan büyükşehir belediyelerinden şikayetler aldıklarını da söyleyen Davutoğlu "Buna biz taviz vermeyiz. Büyükşehir Belediyeleri ilçe belediyeleri kime ait olursa olsun hizmet etmek zorundadır. O ilçeye hizmet götürmek sizin görevinizdir. Siz yapıyorsunuz ama bazı belediyeler yapmıyor. Bunu İzmir'de gördük. Neredeyse Ak Parti'ye oy verdi diye bazı ilçeler cezalandırılmaya kalkılıyor. Biz hiçbir belediyeye bu anlamda uygulama yapmadık. Biz şu belediye bize ait, şu belediye başka partiye ait ayırımı yapmadık. Biz ayırım gözetmeyiz. Kim nereye siyasi olarak tercihte bulunmuşsa biz saygı duyarız. Onlar ne kadar partizanca davranırsa davransın, biz aynı şekilde muamele etmeyeceğiz" dedi.

SURİYELİ MÜLTECİLER İÇİN 4 ŞEHİRE EK BÜTÇE

Bütün büyükşehir belediye başkanlarına seslenen Davutoğlu, "Eğer herhangi bir ilçeye ayırımcılık yapılırsa, gerekli hukuki işlem hemen yapılacak ve o hizmet merkezden yapılıp büyükşehir belediyesine mahsup edilecek" dedi.

Belediyelerin sadece merkezi bütçeden talepte bulunması haline gelmesini istemediklerini de belirten Davutoğlu, ilçelerin kendi öz gelirlerine sahip olması gerektiğini ifade ederek, "İnşallah seçim sonunda atacağımız adımları planlıyoruz, bu öz gelirleri nasıl arttıracaklarına ilişkin planlaraları yapıyoruz"

Bazı şehirlerde, beklenenden fazla yükle karşı karşıya kaldığını, örneğin Suriye'den gelen mültecilerin bazı illerde yoğunlukla bulunduğunu anlatan Davutoğlu, "Bu bizim için bir vazifedir. Bize onlar Allah'ın emanetidir. Burada gerek bizim hükümetimizin belirlediği politikalar dolayısıyla AFAD yetkililerine, gerekse bu misafirlerimizi ağırlayan ilçelerimize, şehirlerimize teşekkür ediyorum. Kilis'te gelen Suriyeli nüfusu Kilis nüfusunu aşmışsa ama hala Kilisli onları bağrına basıyorsa bu milletin büyüklüğünü gösterir. Kılıçdaroğlu onları en kısa zamanda geri göndereceğiz diyebilir. Ama bizim mahallerimize doğru bir zalimden kaçan masum kadın ve çocuklara gönlümüzü açmak insani bir görevdir. Bugün, 4 ilimizden başlamak üzere, Hatay, Gaziantep, Şanlıurfa ve Kilis'e ek yükü karşılamak üzere 60 milyon TL bu sabah gitti. Bu dört ilimizde ilçelere de adil bir şekilde dağıtılarak bu yük hafifletilecek. Önümüzdeki dönemde ek tedbirler alınması gerektiğinde hiçbir tereddüt göstermeyeceğiz. Sizler yanlız bırakılmayacaksınız"

HDP VE MHP BİRARAYA GELİRSE BİZ DOĞRU YOLDAYIZ

Siyasi hareketlerin ihya, inşa veya tahrip etmek üzere yola çıktıklarını belirten Davutoğlu, Ak Parti'nin şehir estetiği ve ahlakı bağlamında ihya edici bir hareket olduğunu söyledi. Bazı partilerin de tahrip edici olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Mecliste iç güvenlik paketi konuşulacak. İnşallah onlar nezaketle dinlerler. 6-7 Eylül'de neler yaşadık, Diyarbakır ne hale getirildi? Mardin'de Van'da nasıl bir vandalizm yaşandı? Bazılarının hafızası çok zayıf. Biz hiçbir tecrübeyi unutmayız ve siyasi hayatımıza geçiririz. 6-7 Eylül olaylarında şehirlerimizi yakıp yıkanlar ve MHP ve CHP yetkililerine soruyorum, biz Özgürlüklerin Korunması ve İç Güvenlik Yasası ile herkesin toplantı ve gösteri yapmasının önünü açıyoruz. Ama kimse toplantı ve gösteri yapma hakkını istismar ederek elde molotof kokteyli, taşlar sopalarla bir kalkışma psikolojisiyle şehirlerimizi Suriye, Irak şehirlerine çevirmeye kalkışırsa,Devlet o konuda tedbir alır ve alacağız. Birileri Diyarbakır'ı Halep'e çevirmeye kalkarsa biz bir dakika dur deriz. Meclis'te çok ilginç bir koalisyon oluştuğunu ibretle izliyoruz. Dün AK Parti'ye saldıran 6-7 Ekim olaylarının provokatörü HDP'liler ile o günlerde bu provokasyona çanak tutan Anamuhalefet partisi görünümünde, aslında bu rolü hiçbir zaman doğru dürüst oynayamayan CHP yan yana geldi. Birlikte Meclis'in o vakur ortamını kirlettiler. Arkasından da bunlara MHP destek verdi. Eğer bir yerde toplumsal karşıtlığı körükleyen HDP ve MHP aynı anda karşı çıkıyorsa biz doğru yoldayız demektir." "

MUHALEFETE ŞANS VERDİK

Muhalefet partisi seçime girmeden önce, seçim güvenliğini önceleyeceğini belirten Davutoğlu, bu partinin sonra meydana inerek halkı sandığa teşvik etmesi gerektiğini söyleyerek, "Bunlar halkı sandıktan uzaklaştırıyor. Biz halka gidiyoruz. Bu yasayı iki kez erteledik. Niye erteledik, bir şans verdik muhalefete, deyin ki biz şu maddeden rahatsızız deyin, dinlemeye hazırız. Bakın iki hafta oldu, herhangi bir spesifik teklif gördünüz mü? Şimdi sorma vakti, molotof kokteylinin silah olarak görülmesine neden karşısınız? İngiltere'de 1893'ten beri bütün molotof kokleylerini taşımak suçtur. ABD'nin bütün eyaletlerinde patlayıcı taşımak suçtur. Bunun karşılığı 4 yıl hapis ve 2 milyon dolara kadar para cezasıdır. Bir tek ülke göstersinler molotof kokteylinin serbest olduğu yer, biz yeniden düşünmeye hazırız. Hadi HDP molotof kokteylini kabul etti, MHP nasıl kabul ediyor? Şehirlerin ateşe atılmasını mı istiyorlar? Genç kızlarımızın yüzünü yakan molotof kokteyline kimse cevaz veremez. El bombası neye yol açıyorsa molotof kokteyli de aynı şeye yok açıyor. Molotof kokteyli savunmak siyasi partilerin işi olamaz. Terör örgütlerinin işi olabilir, ama siyasi partiler bunu kabul edemez. Polis devletine gidiyormuşuz, Kılıçdaroğlu'da Bahçeli de Demirtaş da aynı şeyi söylüyor. 6-7 Ekim olaylarında gördük ki polis görevini yapıyor, savcıya götürüyor, savcı o anki delil eksikliğinden serbest bırakıldığında, iki saat önce molotof kokteyli atan kişi tekrar sokağa çıkıyor. Biz ne yaptık, Avrupa'daki standartları gözden geçirdik."

ŞEHİRLERİMİZİN TAHRİP EDİLMESİNE İZİN VERMEYECEĞİZ

Polisin İngiltere'de 36 saat göz altına alabileceğini, Fransa'da polisin 24 saat, Belçika ve Avusturya'da polisin 48 saat gözaltında tutabildiğini belirterek, "Şimdi hal böyleyken, getirdiğimiz teklifi nasıl otoriterleşmeyle eşdeğer bulabilirler. Eğer böyleyse, Avrupa'nın hepsi polis devleti. Avrupa'nın güvenlik tehtidi bizimkiyle aynı değil, çevremizde üç ülkede iç savaş yaşanıyor. Bir daha şehirlerimizin tahrip edilmesine izin vermeyeceğiz. Hakkari'yi de koruyacağız, Diyarbakır'ı da Konyayı'da. Ama demokratik haklarını kısıtlamayacağız. Bize molotof kokteylini savunmasınlar"

MUHALEFETİ DİNLEMEYE HAZIRIM

Bütün şehirlerin aziz, bütün milletin bir bütün olduğunu söyleyen Davutoğlu, bu çerçevede adımlar atılmasının hükümetin görevini söyledi. Herkesi muhasebeye davet eden Davutoğlu, "Eğer bir düşünceleri varsa anamuhelefet partisi, dinlemeye hazırız. Ana muhalefet partisi liderinin görevi değildir direniş çağrısı yapmak. Molotof kokteyli taşıyan, yüzüne maske takan gereken tepkiyi görür. Bahçeli'nin devletin güvenliği meselesi yok. Bizi zaafa uğratamazlar. Niye HDP ile aynı çizgide duruyorsun. Kendisi Tunceli'ye girdiğinde acaba o tedbirler alınmasaydı, girebilir miydi oraya? Eğer millete seslenmek istiyorlarsa barış dilini kullansınlar.

DEMİRTAŞ'A SESLENDİ

Konuşmasında HDP Lideri Demirtaş'a da seslenen Davutoğlu, "Biz çözüm sürecinde böyle mesafe kaydetmişken, neden milleti tahrik ediyorsun. Sorumsuzca 5 Ekim'de insanları tahrik ederek, Güneydoğu'da insanların ölmesine zemin hazırladın. Sizin meseleniz özgürlükler mi, çözüm sürecini provoke etmek mi? Eğer özgürlüklerse, 90'lı yıllarda geliştirdiğiniz retoriğe karşı jandarmanın iç işleri bakanlığına bağlanmasına neden karşısınız? Şimdi Türkiye tam bir kader seçimine giderken, 7 Haziran seçimlerini etkileyecek bir kaos peşindeler. Buradaki üçüzler, pensilvanyadakiyle dördüzler biraraya geldi. Şimdi sivil bir anayasayı yapmak üzere 7 Haziran'da vakur bir şekilde sandığa gidecek ve son sözü söyleyecek"