Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, düzenlediği basın toplantısında İmralı'daki görüşmeleri değerlendirdi
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu İmralı görüşmlerinin yeni bir süreç olmadığını ifade ederek 'Esas itibariyle Sayın Başbakan'ın 2005'te Diyarbakır'da yaptığı konuşma sonrası da sürekli aynı yöntemi takip ettik' dedi.
Davutoğlu, 5. Büyükelçiler Konferansı kapsamında Swiss Otel'de düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorusu üzerine İmralı'daki görüşmeleri değerlendirdi.
İMRALI'DAKİ GELİŞMELER
Bir basın mensubunun terörün sona erdirilmesi yönünde son dönemde yapılan girişimler ve Barzani başkanlığındaki Kürt yönetimine destek verilmesine yönelik değerlendirmesini sorması üzerine Bakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
''Son dönemde belli hareketlenme var ama yeni başlamış bir süreç değil. Esas itibariyle Sayın Başbakan'ın 2005'te Diyarbakır'da yaptığı konuşma sonrası da sürekli aynı yöntemi takip ettik. Bazen yöntemi sanki farklı yöntemler görüntüsü şuradan çıkıyor, biz bu yöntemi çözüm üretmek için kullanırken, terör örgütü sürekli saldırdığı için bazen mücadele dozu müzakere dozunun ötesine geçmiş olabilir. Ama biz hiçbir zaman bunu terk etmedik. O günden bugüne 'Türkiye demokratik bir ülke olarak bütün meseleleri tartışıp çözer ve bu konuda etkili olabilecek her muhatabı muhatap olarak görür ve ciddiye alır' tezinden hareket ettik.
TERÖR ÖRGÜTÜ VAHİM BİR GÖRÜNTÜYE YOL AÇTI
Son haftada bu konuda yürütülen çalışmalar tam bir koordinasyon içinde bütün kurumların kendi üzerine düşeni yaptığı, Dışişleri Bakanlığı'nın da üzerine düşeni yaptığı süreçtir. Maalesef geçen sene içinde Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler terör örgütünde vahim bir görüntüye yol açmıştır. 2011 seçimleri sonrası da o kadar olumlu bir atmosfer vardı ki Silvan saldırısı ile sabote edilmemiş olsaydı belki bu kadar kayıp yaşanmayacaktı.
BİZ HİÇ AYRIM YAPMADIK
Şu anda önemli olan bu sürecin başarıya götürülmesi. Sayın Barzani değil sadece, diğer bütün çevre aktörleri ile temasımız sürüyor. Bir ülke içinde demokratikleşme ne kadar sağlanır, insanlarımızın aidiyetleri ne kadar sağlamlaştırılırsa dışarıda da o kadar etkin olabiliriz. Ortadoğu'ya bakarken Arap, Türk, Kürt, Sünni, Şii ayrımı yapmadık. Temel insan hakları çerçevesinde baktık.''