Seçim sonuçlarını değerlendiren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, AK Parti'nin geleceği üzerine iddialı açıklamada bulundu.
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Bundan sonraki 10 yılda, hatta yüz yıllar içinde AK Parti kurumsallaşarak devam edecek. Çünkü bu sadece bir siyasi parti hareketi değil, büyük bir tarihi harekettir" dedi.
Davutoğlu, AK Parti Konya İl Teşkilatınca Anemon Otel'de düzenlenen toplantıda, seçim sonuçlarının sorumluluklarını bir kat daha artırdığını söyledi.
Yerel seçimlerin önemli bir göstergesinin daha olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Türkiye'nin sosyo politik yapısı çok açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Bu yapı şunu göstermiştir; 'Türkiye'nin kaderiyle AK Parti'nin kaderi artık birbirine paralel seyretmektedir. Birbiriyle doğrudan etkileşim içindedir" diye konuştu.
AK PARTİ BÜYÜK BİR TARİHİ HAREKETTİR
Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın haksız şekilde eleştirildiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"(Kutuplaştırıcı ve sert bir dil kullanılıyor. AK Parti toplumu kutuplaştırıyor, gerginlik oluşturuyor) gibi bir kanaat uyandırılmaya çalışılıyor. Düşünün ki bu ülkede AK Parti yok. Bir an yokluğunu farz edin. İnşallah böyle bir dönem olmayacak. Bundan sonraki 10 yılda, hatta yüz yıllar içinde AK Parti kurumsallaşarak devam edecek. Çünkü bu sadece bir siyasi parti hareketi değil, büyük bir tarihi harekettir. Bugün AK Parti olarak siyasi hayatta tecessüm etmiştir. Geçmişte başka şekillerde tecessüm etmiştir. Bu yürüyüş, bu hareket Horasan'dan başlayıp, Konya'da tohumları ekilen, Selçuklu mirasını burada şekillendiren, Osmanlı ile cihan devleti haline gelmiş olan bu hareket, Türkiye Cumhuriyeti ile istikbalini kazanmıştır. İnşallah kıyamete kadar da durdurulamayacak, engellenemeyecektir."
AK PARTİ YÜZDE 30'LARA GERİLEMİŞ OLSAYDI
Bu hareketin bugünkü sözcüleri, hizmetkarları olmaya çalıştıklarını anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Yarın başka isimler gelecek. Onlar bunu daha ileri noktalara götürecekler. Ama kesinlikle bu durdurulamayacak. Ama düşünün ki onların arzu ettiği olmuş olsaydı, olmazdı ya, AK Parti yüzde 30'lara gerilemiş ve siyasi tabloda bir boşluk alanı oluşmuş olsaydı, Türkiye'nin siyasi tablosu nasıl şekillenirdi? Bugün neyi konuşur olurduk? Bir takım kaos senaryolarını isteyenler, Anadolu tabiriyle, ellerine kına yakmış olurlardı. Ama millette derin bir karamsarlık ve üzüntü olurdu. AK Parti'nin Türk siyasetindeki omurga niteliği bu seçimlerde öylesine teberrüz etti ki kimse artık bunu reddedemez. Hem mitinglerdeki katılım hem de seçim neticeleri itibariyle bakıldığında ülkenin her yerinde oy alan, her yerinde belediye başkanlığı kazanan tek partidir."
BUNLAR HALKIN KALBİNE GİREMEDİLER
"Ana muhalefet partisi, 'yarın iktidara talibim' demesi gereken parti, Anadolu'nun birçok yerinde yüzde 5'i bulamamıştır" diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bazı yerlerde yüzde 1'in altındadır. Yüzde 1'in altına düşmüş bir muhalefet partisinin mevcudiyeti, Türk demokrasisi için en önemli handikaplardan biridir. Ama bu duruma gelmenin mesuliyeti de onlara aittir. Çünkü halktan uzaklaşan, halkın kalbine giremeyen hiçbir parti ve lider siyasette rol oynayamaz. Bunlar halkın kalbine giremediler. O dili kullanamadılar. Gönülden gönüle konuşamadılar. Hep istediler ki 'birileri perde gerisinden oyunlar çevirsin, onlara iktidar nimetini altın tepsi içinde versin', olmadı."
Aralarına herhangi bir fitnenin girmesine izin vermeyecek şekilde AK Parti’nin kurumsallaşmasını temin etmeleri gerektiğine işaret eden Davutoğlu, "Baktılar ki; sayın Başbakanımızı ve AK Parti'yi 30 Mart'ta tasfiye etmek mümkün olmadı ve olmayacak, o zaman AK Parti'nin geleceği üzerinde ve AK Parti içindeki ihtilaflara oynamaya dönük bir başka kurnazca taktik içine girdiler. Hiç heveslenmesinler! Bu kadrolar bu yollara fedakarlık etmek üzere çıkmıştır. Makam ve mevki paylaşmak üzere değil. Fedakarlık varsa biz tüm ekip olarak her zaman her yerde olmaya hazırız" diye konuştu.
MİLLET HİÇBİR ZAMAN FIRSAT BEKLEYENLERE BU FIRSATI VERMEZ
"AK Parti kadrolarında, mevki makam hesabıyla birbirleriyle ihtilaf edecek, hukuklarını zedeleyecek bir süreci bekleyenler daha çok beklerler. Buna hiçbir şekilde izin verilmez. Sayın Başbakanımızın başlattığı istişareler bunun işaretidir" ifadesini kullanan Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"CHP veya diğer partilerde böyle bir istişare ihtiyacı hissediliyor mu? Bu kadar geniş problemli dönemlerden geçtiler. Aslında onların şimdi tek tek toplanması lazım. 'Neyi neden kaybettik' diye sormaları lazım. Seçimi büyük bir ezici çoğunlukla kazanan partinin lideri 'bundan sonraki süreçleri nasıl yönetiriz' diye önce milletvekilleri ile sonra il başkanlarıyla, belediye başkanlarıyla, sonra teşkilatın her bir ferdiyle, tüm kongre üyeleriyle istişare etme kararı alıyor. O lidere otokratik tanımı yakıştırılıyor. Bu kadar demokratik bir şekilde teşkilatın tümüyle konuşan bir lidere… Öbür tarafta, seçimi kaybedenler pişkin bir şekilde hiç istişareye ihtiyaç hissetmiyorlar. Kimse onlara 'partinizin geleceğiyle ilgili niçin konuşmuyorsunuz, niçin demokratik bir istişarede bulunmuyorsunuz' demiyor. Çünkü mesele herhangi bir şekilde demokratik kültür meselesi değil, mesele sayın Başbakanımızın yıpratılması, AK Parti kadroları arasında mümkünse bir ihtilaf çıkarılması meselesidir. İhtilaf çıkarma konusunda elhamdülillah bizler ve bu millet hiçbir zaman fırsat bekleyenlere bu fırsatı vermez."
HİÇBİRİMİZ ZAFERLE ÇIKTIK DİYE BİR KENARA ÇEKİLMEDİK
Mesajın alındığını, milletin kaderi, ülkenin ve devletin bekasıyla ilgili kararı sadece milletin kendi iradesiyle vereceğini vurgulayan Davutoğlu, şunları ifade etti:
"Bu iradeyi, Türkiye’nin her bir yerinde kendisini temsil edebilen, her yerinde al bayrağı dalgalandıran, Türkiye’nin her yerinde, her kesimden, her düşünceden, her etnik kesimden, mezhebi kesimden oy alabilen ve onlarla konuşabilen AK Parti üzerinden kullanır. Kullanmıştır ve Allah’ın izniyle bize emaneti bir kere daha tevdi etmiştir. Hiçbirimiz 'seçimden zaferle çıktık' diye bir kenara çekilmedik. Sayın Başbakanımız istişarelere başlıyor. Ben gidemediğim yurt dışı programları nedeniyle 1 hafta içinde 38 bin kilometre yol yapıp, dünyada tur atmam gerekiyordu. Oralara gittik. Hiç kimse 'biraz dinlenelim' demedi."