BIST 9.550
DOLAR 34,53
EURO 36,18
ALTIN 3.016,97
HABER /  POLİTİKA

'Davutoğlu 4 meydan okumayla yüzleşecek'

SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, 7 Haziran sonrası Davutoğlu’nun önünde dört meydan okumanın olduğunu ve bunlarla yüzleşeceğini ileri sürdü.

Abone ol

7 Haziran genel seçimleri sonrası, AK Pati'nin oy oranındaki düşüşün sorumlularından biri olarak gösterilen Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu neler bekliyor? Davutoğlu, kritik koalisyon sürecinde nasıl bir tutum sergileyecek? 

DAVUTOĞLU NELERLE YÜZLEŞECEK...

SETA Genel Koordinatörü ve İstanbul Şehir Üniversitesi öğretim üyesi Burhanettin Duran, Al Jazeera'de yer alan analizinde, Başbakan Davutoğlu'nun önünde 'dört meydan okuma' olduğunu ileri sürdü. AK Parti’nin dönüşümünü koalisyon ortamında ve görece “düşüş” hissiyatında yapacak olması, muhtemel koalisyonda dış politika perspektifinde değişiklik talebi, Cumhurbaşkanı-koalisyon hükümeti ilişkisinin yönetilmesi bunlardan bazıları...

DAVUTOĞLU BU MEYDAN OKUMALARI AŞABİLİR Mİ?

Duran, Davutoğlu'nun bu zorlu medyan okumaların üstesinden gelip gelemeyeceğine ilişkin ise 'olumlu' görüş belirtirken, Başbakan'ın 'özgüven, entelektüel perspektif ve pro-aktif yöneticilik' gibi özellikleri sayesinde bu meydan okumaları aşmasının mümkün olacağını, bu zorlu mücadeleye de Davutoğlu'nun, Erdoğan ile paylaştığı dünya görüşü, dava misyonu ve tecrübenin buna büyük katkı sunacağını belirtti.

davutoglu-ak-parti-grup-toplantisi.20150702164923.jpg
BAŞBAKAN'IN 'MUHASEBE' VURGUSU

Başbakan Ahmet Davutoğlu, 25. Dönem parlamentosunda partisinin salı günü gerçekleşen ilk grup toplantısında AK Parti’nin “bir muhasebe hareketi” olduğunu vurgulamıştı. Duran, Davutoğlu’nun  "muhasebeye" yaptığı vurgunun "süreklilik içinde değişim" niyetini gösterdiğini belirterek, Başbakan'ın yine aynı grup toplantısında dillendirdiği "2001’deki Erdemliler Hareketine dönüş" söyleminin, köklerden yeniden hayat bularak iktidar yorgunluğunu ve yıpranmışlığını telafi etme çabası olduğunu; yani AK Parti'nin hem kendi iktidar mirasıyla hesaplaşmak istediğini ileri sürdü.

"AK PARTİ'NİN HENÜZ TAMAMLAYAMADIĞI 2 HESAPLAŞMA"

Bunun zor bir iş olduğunu vurgulayan Duran, AK Parti'nin henüz tamamlayamadığı iki hesaplaşma olan 'Kemalist sistemin restorasyonu' ve 'uluslararası sistemde Türkiye’ye biçilen rol'ü yeniden yazması gerektiğini ifade etti. Duran'a göre, AK Parti bu iki hesaplaşma sırasında destek gördüğü stratejik elit gruplarının (liberaller, bazı solcular, Gülen grubu, Kürt milliyetçileri ve İslamcıları) desteğini 2013’ten bu yana teker teker kaybetti. 

İŞTE DAVUTOĞLU'NU BEKLEYEN O MEYDAN OKUMALAR

Duran, bu bağlamda Davutoğlu’nun önündeki meydan okumaların zorluğunun, yapılması gerekenlerin teorik içeriğiyle ilgili değil, pratiklerde, aktörleri iknada ve geçmişin mirası ile hesaplaşmada olduğunu söyleyerek, bahsettiği meydan okumaları dört noktada sıraladı:

17-25 ARALIK'IN İZLERİ

İlk olarak, AK Parti tek başına iktidarda iken mevcut siyasal sistemi kriz çıkarmayacak bir dönüşüme uğratamadı. Mesele, sadece 1982 Anayasasının cumhurbaşkanına verdiği geniş yetkilerin 2007’deki referandumla halk tarafından doğrudan seçilmesi ile pekiştirilmiş olması ile ilgili değil. 17-25 Aralık darbe girişimleri ile zarar gören kurumların hukuk devleti çerçevesinde yeniden yapılandırılması da tamamlanamadı.

ÇÖZÜM SÜRECİ

Ayrıca muhalefetin Hükümetin reform çabalarını ve Çözüm sürecini sekteye uğratacak ölçüde güçlenerek AK Parti’yi güvenlikçi-statükocu bir eleştiriye hapsetmesi engellenemedi. PKK-KCK çizgisinin Güneydoğu’da baskı ortamı kurması ve PYD’nin Kuzey Suriye’deki ilerlemeleri çözüm sürecini kilitledi.

Şimdi AK Parti hem siyasal sistemin dönüşümünü koalisyon ortamında gerçekleştirmek durumunda hem de muhtemel koalisyon ortağının kendi geçmişine yönelik suçlamaları ve güvensizliği ile halleşmek mecburiyetinde.

KOALİSYON KARMAŞASI

İkinci meydan okuma,
AK Parti’nin kendi dönüşümünü de koalisyonların karmaşık dünyasında ve görece “düşüş” hissiyatı içerisinde yapacak olması. AK Parti oylarının düşüşünde sorumluluğun kimde ya da nerede olduğu sorusu ister istemez parti içi tartışmayı yoğunlaştırıyor. Bu tartışmanın mevcut dağınıklığı değil, iç bütünlüğü pekiştirecek bir şekilde yapılması lazım.

YIPRATICI SÜREÇ

“Muhasebe” ve “yenilenme” arayışının “yeni bir atılım” yerine Erdoğan dönemi icraatlarını sorgulamaya dönüşmesi halinde AK Parti için yıpratıcı bir süreç başlayacak. Bu süreçte parti elitinin ve teşkilatının Reis-Hoca taraftarlığına ve daha kötüsü çekişmesine savrulması ihtimali mevcut. Bunun da her iki aktörün çevrelerinin medyadan kadrolaşmaya kadar birçok mikro alanlarda iktidar kapışması ile sonuçlanacağını kestirmek zor olmasa gerek.

"DAR GELİRLİLERLE BAĞLARI GÜÇLENDİRME"

AK Parti’nin medeniyet söylemine dayalı iddialı dış politika performansında Davutoğlu’nun kritik rolünü hatırlamak, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin ortak kaderini ve sorumluluğunu gözler önüne serecektir. AK Parti içindeki yenilenme, toplumun farklı kesimleriyle ve en önemlisi dar gelirlilerle bağları güçlendirme formatında algılanmalı.

erdogan-davutoglu.jpg

ERDOĞAN-DAVUTOĞLU İLİŞKİSİ

Üçüncü meydan okuma, olası koalisyon hükümeti başbakanı Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki ilişkinin mahiyetiyle irtibatlı. Muhalefet partileri AK Parti ile koalisyona girme şartları arasına cumhurbaşkanı Erdoğan’ın etkinliğini sınırlandırmayı koyuyor. Bu sebeple Davutoğlu’nun önünde cumhurbaşkanı-koalisyon hükümeti arasındaki ilişkinin yönetilmesi gibi zorlu bir gündem var.

Mevcut parlamenter sistem içerisinde de Erdoğan’ın klasik cumhurbaşkanlarından daha aktif olacağı ortada. Hatta anayasal yetkilerini geniş bir şekilde yorumlamayan bir profil çizse bile etkin siyasetçi Erdoğan’ın açıklamalarının ve tasarruflarının (dış politikadaki rolü dahil) muhalefetin eleştiri odağı olma ihtimali söz konusu.

Bu yüzden, “Erdoğan karşıtlığı” sermayesini tüketmeyi kolayca terk etmeyecekleri anlaşılan CHP ya da MHP, Davutoğlu’nu cumhurbaşkanı ile ilişkilerinde sürekli “kendini ispatlamaya” çağıracaktır.

Muhalefetin Erdoğan karşıtlığının farklı bir yansımasının az da olsa AK Parti içine sirayet etmesi, partinin temsil ettiği dönüştürücü siyaseti sınırlandıracak en önemli olgulardan birisi olacak. Erdoğan, AK Parti tabanı ve seçmeni için bir güvence olarak görülmektedir. Ayrıca, 2019’da seçimlere girecek bir siyasetçi olarak Erdoğan’ın kurucusu olduğu hareketten kopmamasının duygusal ve reel bir zemini mevcut.

TÜRKİYE'NİN YENİ DIŞ POLİTİKASINDA OLUŞACAK DEĞİŞİM

Davutoğlu’nun önündeki dördüncü meydan okuma muhtemel koalisyonda Türkiye’nin yeni dış politika perspektifine getirilmek istenecek değişikliktir. Sözgelimi CHP’nin dış politikada istediği “restorasyon” bizzat Davutoğlu’nun mirasını hesaba çekmektir. İsrail ve AB ile ilişkiler gibi konularda daha rahat bir uzlaşma oluşması beklenirken Suriye başta olmak üzere Ortadoğu politikasında koalisyonu sancılı bir süreç bekliyor.