Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriyeli üstü kapalı muhaliflerin silahlandırılması gerektiğini savundu
Abone olEsad yönetimine karşı Ankara tavrını giderek sertleştiriyor. Esad'ın askerlerinin muhaliflere karşı üstünlük kurması ve katliamlara girişmesi Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nu kızdırdı. Davutoğlu, "Silahlanma dahil olmak üzere Suriye yönetimince bilinmeli ve bu vahşet durdurulmalıdır'' mesajını verdi.
Davutoğlu, İtalya Dışişleri Bakanı Giulio Terzi ile Four Seasons Otelinde çalışma kahvaltısında bir araya geldi. Daha sonra düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Davutoğlu'nun hedefinde Suriye'de kan döken Baas rejimi vardı.
DUR DEMENİN VAKTİ GELMİŞTİR
Ortadoğu'daki gelişmeleri de ele aldıklarını dile getiren Davutoğlu, şöyle devam etti:
''Humus'ta, Bab Amro'da yaşananlar bir insanlık faciasıdır. Hiçbir devlet, hiçbir otorite hiçbir gerekçeyle kendi vatandaşlarına yönelik böylesine bir toplu saldırıyı, toplu katliamı haklı gösteremez. Artık uluslararası toplumun bu konuda sesinin daha gür çıkması ve bu katliama 'Dur' demesinin vakti gelmiştir.''
HER TÜRLÜ BASKI YAPILMALI
Davutoğlu, Türkiye'nin yürüttüğü aktif diplomasi ve İstanbul'da tertip edilecek Suriye'nin Dostları toplantısı öncesinde rejimin böylesine pervasızca saldırılara ve katliamlara yönelmiş olması ve bunu cesaretlendiren gelişmeler olmasını büyük talihsizlik ve hata olarak gördüklerini ifade ederek, ''İstanbul Konferansına giden süreçte bir taraftan insani yardım koridorlarının açılması ve süratle insani yardımların başta Humus olmak üzere bütün Suriye şehirlerine ulaşması konusunda Suriye üzerinde her türlü baskının yapılmasının sağlanması gerekir'' dedi.
HALKINA KARŞI KATLİMA KAMPANYASI
Bakan Davutoğlu, ''Suriye Ulusal Konseyi artık silahlandırmadan bahsediyor. Siz bu duruma nasıl bakıyorsunuz'' şeklindeki soruya verdiği yanıtta, son günlerde yaşananların artık düzenli bir ordunun kendi halkına karşı yürüttüğü katliam kampanyasına dönüştüğünü, bunun tansiyonu ve dozunun gittikçe arttığını kaydetti. Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
HERKESİN ÜZERİNE DÜŞEN GÖREVLER VAR
''Maalesef uluslararası toplumdaki mutabakat eksikliği de rejime bu yöntemi sürdürme cesareti vermektedir. Suriye yönetimi her gün bir insanlık suçu işlemektedir. Şimdi bizim uluslararası toplum olarak, bir bütün halinde, uluslararası değerleri birlikte savunmamız gerekir. Özellikle de böyle bir vahşet sürerken insani yardımın yollarının kesilmiş olması, BM temsilcilerinin Suriye'ye kabul edilmiyor olması ayrı bir suçtur. Dün Suriye Ulusal Konseyi temsilcileriyle bütün bunları detaylı olarak ele aldık. Herkesin üzerine düşen görevler var.
MUHALİFLER DAHA GÜÇLÜ HALE GELMELİ
Suriye Ulusal Konseyi, İstanbul'daki Suriye'nin Dostları toplantısına giderken, kendi yapılanmasını çok daha güçlü hale getirmek durumundadır. Uluslararası topluma düşen görev de bu vahşetin sürdürülemeyeceği konusunda en kararlı mesajı Suriye yönetimine iletmesidir. Bu kararlı mesajın hangi yöntemlerle iletileceği konusu ise bahsettiğiniz hususlar (silahlanma) dahil olmak üzere Suriye yönetimince bilinmeli ve bu vahşet durdurulmalıdır.''
YEMEN MODELİ TARTIŞILABİLİR
Ahmet Davutoğlu, ''Suriye yönetiminin geçiş sürecine dahil edilip edilemeyeceği''ne ilişkin bir soru üzerine, geçen sene Türkiye'nin barışçıl geçiş için Suriye yönetimiyle temaslarını yoğun olarak sürdürdüğünü anımsattı.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
''Her türlü muhalefeti 'terörist', her türlü toplantıyı 'ihanet' olarak görürseniz, yapacağınız reformların anlamı kalmamış olur. Suriye yönetimi hep istedi ki 'kendi denetiminde kozmetik bazı reformlar yapılsın ama sistem aynı işlemeye devam etsin'. Son yapılan referandum da böyle bir referandum niteliği taşıdığı için Suriye halkı bunu kabul etmedi. Şimdi ise bu kadar çok katliam yapıldıktan sonra bir diyalog şansını tümüyle kapatıyor Suriye yönetimi. Ama bir geçiş süreci ön görecek şekilde Yemen modeli gibi modeller her zaman tartışılabilir. Biz Suriye devleti iflas etmeden, devlet yapısı çözülmeden devletin halkla barışmasını istiyoruz. Artık vakit geçirilmeden Arap Ligi planı uygulamaya konmalı. Arap Ligi planı, bir barışçıl geçişin ana unsurlarını ortaya koyuyor.''