BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Darbeyi Kıvrıkoğlu ve Ateş önlemiş

Gazeteci İrfan Ülkü'ye göre toplantıda Kıvrıkoğlu ve Atilla Ateş, karşıt görüş ile darbeyi önlemiş...

Abone ol

Gazeteci İrfan Ülkü’ye göre bu toplantıda 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu ve 3. Ordu Komutanı Orgeneral Atilla Ateş’in darbe karşıtı görüş sunması 13 Haziran’da yapılması planlanan darbeyi önledi. Aksiyon Dergisi’nin bu haftaki sayısında yer alan haberde gazeteci İrfan Ülkü 3 Haziran 1997 gecesi, dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı’nın İzmir’de yaptığı toplantıda Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu ve Org. Atilla Ateş’in darbeye karşı çıktığını belirtiyor. O gece 28 Şubat sürecinin bittiğini ifade eden Ülkü, Yüksek Komuta Konseyi’nin içindeki anlaşmazlığın 3 Haziran gecesi ortaya çıktığını öne sürdü. Aynı gece 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in sabaha kadar bütün valileri tek tek arayarak askeri birlikler hakkında bilgi aldığını belirten Ülkü, 1. ve 3. Ordu komutanlarının darbeye destek vermemesinin ve Tansu Çiller’in gönderdiği bilgiler doğrultusunda ABD’nin açıkça tavır koymasının bu hareketi başlamadan bitirdiğini ifade ediyor. Ülkü, 4 Haziran’da, darbe toplantısının sabahında komuta kademesinin İzmir’den Antalya Karpuzkaldıran’daki kampa tatile gitmesini de 28 Şubat sürecinin sonu olarak görüyor. Süleyman Demirel gibi Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın da darbeye karşı olduğunu söyleyen Ülkü, Kıvrıkoğlu ve Ateş haricindeki kuvvet komutanlarının kararlılığının o toplantıya sebep olduğunu belirtiyor. 28 Şubat sürecinin 12 Mart muhtırasını örnek aldığını kaydeden İrfan Ülkü, Kıvrıkoğlu’yla Demirel’in parlamentonun devam etmesi fakat bir ‘teknokratlar hükümeti’ kurulması konusunda anlaştıklarını dile getiriyor. İrfan Ülkü, 18 Haziran 1997’de dönemin başbakanı Necmettin Erbakan’ın istifasından sonra Cumhurbaşkanı Demirel’in hükümeti kurma yetkisini Mesut Yılmaz’a vermesinin orduyu şaşırttığını söylüyor. Demirel’in bu şekilde içinde bulundukları belirsiz süreci bitirmek istediğini; fakat en büyük hatasını yaptığını ileri süren Ülkü, Demirel’in ikinci defa cumhurbaşkanı seçilememesini bu olaya bağlıyor. Ülkü, 28 Şubat sürecinin sona ermesiyle Türkiye’de askere dayalı ulusalcılık ve milliyetçiliğin iflas ettiğini savunuyor.