BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,72
ALTIN 2.958,26
HABER /  GÜNCEL

Darbeyi haber veren spiker konuştu

Orgeneral Kenan Evren imzasıyla yayınlanan 12 Eylül muhtırasını okuyan TRT'nin ünlü spikeri Mesut Mertcan, 24 yıl sonra o gece yaşananları ik kez kamuoyu ile paylaştı..

Abone ol

Ünlü spikere göre kritik gecenin yorumu şöyle: 'Darbe bildirisi her 10 dakikada bir değişiyordu...' 12 Eylül 1980 sabahı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu’nun yayını alışılmışın dışında sabah 04.00’te başlamıştı. Kuşluk vakti bile gelmeden TRT’nin yayına başlaması o saatte uyanık olanları hayli şaşırttı. Konuşan, kurumun sevilen spikeri Mesut Mertcan’dı. Ancak Mertcan’ın söyledikleri hiç de tanıdık gelmiyordu. Çünkü o, haber gündemini değil, yönetime el koyan Milli Güvenlik Konseyi’nin bildirisini okuyordu: “MGK devlet yönetimine doğrudan el koymuştur.” Darbeyi duyurmak için 27 Mayıs 1960 ihtilalinin aksine bir sivil seçilmişti. Bildirinin bir asker tarafından okunmasının halkta panik oluşturacağını düşünen askerler sivil bir isim olan Mesut Mertcan’da karar kıldı. Mertcan, gece yarısı evinden alınarak TRT’ye getirildi. İlk saatlerde özel bir odada tutulan Mertcan kendisini en çok heyecanlandıran olayın bildiri metninin her on dakikada bir değiştirilmesi olduğunu söylüyor. Bildiriyi okurken biraz korktuğunu ifade eden Mertcan, “Darbe olduğu için ne olacağımız belli değildi. Ancak, askerler bize çok kibar davrandı. Bildiri bittikten sonra ‘Arkadaş-lar elinize sağlık vatana millete hayırlı olsun.’ diyerek teşekkür ettiler.” diyor. Ünlü spiker, o gün yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Darbe gecesi 03.00'e kadar bir odada tutuldum. Bu arada okuyacağım bildiri metni verildi. Ancak, metin her on dakikada bir değiştiriliyordu. Saat 03.45'te Trabzon hariç TRT ve bütün mahalli radyo istasyonlarının denetim altına alındığı haberi geldi. Saat 03.59'da TRT İstiklal Marşı'nın çalınmasıyla yayına geçti. Peşinden anons yapılmadan Harbiye Marşı çalındı. Daha sonra Genelkurmay ve Milli Güvenlik Konseyi Başkanı Orgeneral Kenan Evren imzasıyla yayınlanan bir numaralı bildiriyi okudum. Bildiriyi okurken bir korku vardı. Darbe olduğu için ne olacağımız belli değildi. Ancak, askerler bize çok kibar davrandı. Bildiri tamamlandıktan sonra ‘Arkadaşlar elinize sağlık vatana millete hayırlı olsun.' diyerek teşekkür ettiler.” Spikerliğe gazino, pavyon ve cambazhanelerde sunuculuk yaparak başlayan Mesut Mertcan, 12 Eylül hatıralarını 24 yıl sonra Zaman'a değerlendirdi. O dönemde TRT'nin en tanınmış haber spikerlerinden olan Mertcan, “Çocuklarıma nasıl âşıksam, mesleğime de o kadar âşığım.” diyor. Ancak o, '12 Eylül bildirisini okuyan bir spiker' diye hatırlanmaktansa ‘mesleğine gönül vermiş bir spiker' olarak hatırlanmak istiyor. 12 Eylül ihtilalini ‘Cumhuriyet ve demokrasiyi korumak amacıyla yapılan bir harekât' şeklinde yorumlayan Mertcan, “12 Eylül tarih sayfalarına gömüldü. Onu yargılamak bana düşmez. Kaldı ki, ben bir devlet memuruydum. Askerler tarafından evimden alındım, verilen görevi yaptım.” diye konuşuyor. Kendini esprili bir insan olarak tanımlayan Mertcan, hayatındaki en büyük sıkıntıyı da espri merakı yüzünden çekmiş. Mertcan, darbenin ertesi günü, evinden askerler tarafından alınmasını arkadaşlarına şöyle anlatmıştı: “Doğan Kasaroğlu abi (Dönemin TRT Genel Müdürü) beni o kadar güzel aldırdı ki, nerden bileyim Genelkurmay'a gideceğimi. Gazinoya gideceğimi zannettiğim için kafayı çekmiştim.” Bu espri, kulaktan kulağa yayılarak basına ulaştı ve manşetlere şöyle yansıdı: “Mesut Mertcan, bildiriyi sarhoş olarak okudu.” Bu olayı ‘hayatındaki kara bir leke' olarak gören Mertcan, aradan 24 yıl geçmesine rağmen kendini savunma ihtiyacı hissediyor: “Akıl var mantık var! Askerler bir insana sarhoş olarak bildiri okutur mu? Güya, paşalar başımdan aşağı kovayla su dökerek ayıltmışlar beni. Yok daha neler!” Mertcan'ın basınla ilgili hatıraları bununla bitmiyor: “Yine 1986'da Belçika'dan geliyorum. Yorgunluktan düşüp bayıldığım için hastaneye kaldırmışlar. Basın yine ‘Mesut Mertcan alkol komasına girdi' diye yazdı. Hem bildiriden dolayı hem de yorgunluktan düşüp bayıldığım için boynuma bir yafta yedim. Basının yargısız infazına kurban edildim.” Kaynak: Zaman Gazetesi