Darbe girişimine katılmakla suçlanan sanıklardan eski uzman erbaş Ziya Özgür Çiçek, "darbede sorumluluğu bulunan başta terörist başı Fetullah Gülen'den ve kalleşçe hareket eden mensuplarından şikayetçiyim" dedi.
Abone olFetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Mamak 28. Piyade Tugay Komutanlığına bağlı tank taburu personelinin katıldığı eylemlere ilişkin 64 kişinin yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam ediliyor.
Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Cezaevi Kampüsü'nde görülen duruşmanın öğleden sonraki bölümü, tank sürücüsü eski uzman erbaş Uğur Aymaya'nın savunmasıyla başladı.
Evde bulunduğu sırada birliğin yazışma grubuna, herkesin ivedi şekilde karargaha gelmesini isteyen mesajın geldiğini belirten Aymaya, kısa süre sonra benzer içerikli bir mesajın da 4. Kolordu Komutanlığından geldiğini anlattı.
Bunun üzerine karargaha gittiğini ifade eden Aymaya, burada büyük bir hareketliliğin yaşandığını, daha önce görmediği bir kargaşanın birliğe hakim olduğunu belirtti.
Herkesin teçhizatlı şekilde tanklara geçmesi emrinin verildiğini kaydeden Aymaya, sanık eski bölük komutanı Yüzbaşı Hüseyin Nişancı'nın emriyle tanka bindiklerini bildirdi.
Tankta kendisiyle Astsubay Mehmet Cankurt, nişancı Uzman Çavuş İsmet Uğurlu ve doldurucu er F.T'nin bulunduğunu söyleyen Aymaya, öndeki tankları takip ederek nizamiyeden çıktıklarını anlattı.
Tanklarla Genelkurmay Başkanlığı karargahına gelmelerine ilk başta anlam veremediğine dikkati çeken Aymaya, komutanlarıyla yaptığı görüşmede terör saldırısını önlemek için geldiklerini öğrendiğini iddia etti.
İlerleyen saatlerde emekli bir astsubayın uyarısıyla darbe girişiminden haberdar olduğunu savunan Aymaya, kandırıldıklarını anlayınca hiçbir şey yapmadan sabaha kadar sığınakta beklediklerini belirtti.
Buldukları ilk fırsatta polise sığındıklarını anlatan Aymaya, darbe girişiminde yer almadığını, yasa dışı bir emri yerine getirmediğini öne sürdü.
Uzman erbaş olarak hiyerarşide en alt sırada yer aldığını, bu nedenle verilen emirleri sorgulama konumundan olmadığına işaret eden Aymaya, "Benim tek suçum disiplinli bir asker olmak. Meslek hayatım boyunca komutanlarımın takdirini kazandım. Her şeyimiz komutanlarımızın iki dudağı arasında. Kimi komutanlar vardır astlarını kahraman yapar, 15 Temmuz'da olduğu gibi. Kimi komutanlar ise gördüğünüz gibi askerini böyle mağdur eder. Askerlik yeminime sadık kaldım, bir yanlışın içinde olmadım. Tahliyemi istiyorum." ifadelerini kullandı.
PEYGAMBER OCAĞINDAN CEZAEVİNE DÜŞÜRDÜLER
Sanık er M.M.G. de hazırlık aşamasında verdiği ifadelerini kabul ettiğini belirterek, savunmasına başladı.
Yat içtimasından kısa bir süre sonra alarm verildiğini ve garajlar bölgesine geldiklerini anlatan M.M.G, neler olduğunu anlayamadan tanklara bindirildiklerini ifade etti.
İlerledikleri sırada dışarıdan insan ve silah seslerinin geldiğini bildiren M.M.G, daha sonra Genelkurmay Başkanlığı karargahına gittiklerini söyledi.
Darbe girişiminden habersiz olarak verilen emirleri yerine getirdiğini savunan M.MG, "Darbenin ne olduğunu o ana kadar bilmiyordum. Ben erim, verilen emri sorgulayamam. 'Araca bin.' dediler, bindim ve bu hale geldim. Vatani görevimi yapmaya geldiğim peygamber ocağından, cezaevine düşürdüler. Adalete güveniyor, tahliyemi istiyorum." dedi.
DARBENİN NASIL YAPILDIĞINI BİLE BİLMEM
Sanıklardan eski uzman er Ziya Özgür Çiçek de suçsuz olduğunu, Genelkurmay'ın emniyetini sağlamak için kışladan çıkarıldığını ve emirler doğrultusunda hareket ettiğini öne sürdü.
Savunmasını verirken ağlayan Çiçek, ailesinin hiçbir geliri bulunmadığını, komşularının yardımıyla geçindiklerini dile getirdi.
Tahliyesi ve beraatini isteyen Çiçek, "Beni cezaevine düşürenlerden, ailemi, evlatlarımı benden ayrılanlardan, darbede sorumluluğu bulunan başta terörist başı Fetullah Gülen'den ve kalleşçe hareket eden mensuplarından şikayetçiyim." şeklinde konuştu.
Sanık er Y.E.Ö ise ortaokul mezunu olduğunu, vatani görevini yaptığını ve FETÖ ile hiçbir bağının olmadığını söyledi.
Beraatini isteyen Y.E.Ö, şunları kaydetti:
"15 Temmuz'da garajlar bölgesine geçmemiz emredildi, geçtik. Yunus Parakazan, silahlarımızı almamızı istedi. Tanklara bindik, yola çıktık. Bir vatandaşın tankın önüne durduğunu gördüm. Ben kapaktan indim, Mehmet Akdeniz yukarıya çıktı. Bu sırada havaya ateş etmiş olabilir. Genelkurmaya geçtik. Ben darbeci değilim, darbenin nasıl yapıldığını bile bilmem. Vatani görevimi yapmak için geldim. Ankaraya gelmeyi de tankçı olmayı da ben seçmedim. Aynı durumdaki er arkadaşlarımız tahliye oldu, sadece biz kaldık. Ben ve ailem perişan olduk."
Savunmaların ardından duruşmaya öğle arası verildi.