BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Darbe sanığı albay öyle bir savunma yaptı ki

FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, aralarında sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin de bulunduğu 221 kişinin yargılandığı "çatı" davasına sanık savunmalarının alınmasıyla devam edildi.

Abone ol

Silahla karargahta devriye görevi yerine getirdiği öne sürülen sanıklardan eski kurmay albay Turğut, silahı terk edilmiş halde yerde bulduğunu ve "yanlış kişilerin eline geçmesin, emniyetsiz bir durum oluşmasın" diye aldığını öne sürdü.
 
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığındaki eylemlerle ilgili, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" üyelerinin de aralarında yer aldığı 221 kişinin yargılandığı "çatı" davasına sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile izleyiciler katıldı.

Duruşmada savunmasını yapan eski Plan Şube Müdürü kurmay albay Cemal Turğut, 15 Temmuz'dan önce YAŞ toplantısına hazırlık nedeniyle sık sık mesaiye kaldıklarını, 15 Temmuz'da da saat 20.00'de gerçekleştirilecek prova toplantısı için kışlada bulunduklarını söyledi.

Saat 20.00 sularında YAŞ provası toplantısının yapıldığı Çakmak Salonu'na geçtiğini ifade eden Turğut, yaklaşık 20-30 dakika sonra salona giren eski General Amiral Şube Müdürü kurmay albay Cemil Turhan'ın toplantıyı bitirip salonun boşaltılmasını istediğini anlattı.

Bunun üzerine odasına geçtiğini belirten Turğut, bir süre sonra silah sesleri duyduğunu, telefonla ilgili diğer birimleri aradığını ancak ne olduğunu öğrenemediğini öne sürdü. Turğut, bunun üzerine, Silahlı Kuvvetleri Harekat Merkezini aradığını, telefonu açan kişinin tatbikat yapıldığını söylediğini iddia etti.

İlerleyen saatlerde hareketliliğin giderek arttığını, bir süre sonra uçak sesleri duyulduğunu aktaran Turğut, ne olduğunu öğrenmek için koridora çıktığını, 26 numaralı kapıya geçtiğini fakat kapı kilitli olduğu için çıkamadığını, bunun üzerine sosyal tesislerin bulunduğu kapıdan bahçeye çıktığını aktardı.

Bahçede sanıklardan eski albay Nuri Gayır ile karşılaştığını belirten Turğut, savunmasını şöyle sürdürdü:

"Albay Gayır'a neler olduğunu sordum. 'Yaralılar var. GATA'ya sevk için helikopter çağırdık ama başkaları bindi.' diyerek yanımdan ayrıldı. Ben de onunla içeri girmek istedim. Özel Kuvvetler personeli beni almadı. Tartıştık. Daha sonra içeri girdim. Komuta katına çıktım. Ardından da odamın bulunduğu alt koridora geçtim. Bir süre sonra tank sesleri de duyuldu. Ne yapacağımı bilmiyordum. Saat 02.00'ye doğru bahçeye çıkıp neler olup bittiğini anlamaya çalıştım. Güney nizamiye sakindi. Kışlaya tank ve zırhlı araçlar girmişti. Kışla dışında sloganlar atan bir grup vardı. Bazıları silahlıydı. Burada 'Ani Müdahale Mangası ve Hazır Kıta yok mu' diye bağırdığımı hatırlıyorum. Dışarıdakiler, 10-15 kişilik grubun kışkırtmasıyla kapıyı kırıp içeri girmeye başladı. Bu sırada silahlı personelden havaya ateş edenler oldu. Halkın çabasıyla, içeri giren 3-4 kişi dışarı çıktı. Saat 02.54'te karargah binasına girdim. Ben dışarıda olanları anlatmak isterken içeride daha büyük olaylar olmuş. Gece 03.00'ten sonra ortalık sakinleşti. Odamda bekledim. Saat 06.00'dan sonra yeniden Kuzey Nizamiye'ye gittim. Güney Nizamiye'ye geçip cep telefonumu alarak odama döndüm. Bundan sonra odamda kaldım. Cep telefonundan olayları takip ettim. Darbe girişimini bu sırada öğrendim."

LİSTENİN GÜNLER ÖNCESİNDEN HAZIRLANMIŞ OLMASI GEREKİR

15 Temmuz'dan itibaren izin planladığını savunan Turğut, tüm hazırlıklarını yaptığını belirterek, "İddianamede geçen 'izne ayrılmadığı, görevine devam edip darbeye katıldığı' suçlaması gerçeği yansıtmıyor. 15 Temmuz'da YAŞ ile ilgili işleri tamamladıktan sonra izin yapacaktım. İzin kağıdı ve devir teslime ilişkin görevlendirmeleri hazırlayıp ilgili birimlere sunmuştum." dedi.

"Genelkurmayda YAŞ toplantısı adı altında toplantı düzenleyip darbecilerin sözde atama listesini görüştükleri" iddiasını da reddeden Turğut, "Bu listenin toplantıdan günler önce hazırlanmış olması gerekir. Saat 21.30'da mesaj olarak çekilecek listeye saat 20.00'de başlayan bu toplantıda karar verilmesi imkansız. 450 kişinin bulunduğu bu liste, bu kadar kısa sürede hazırlanamaz. Sadece isimlerin okunması bile en az yarım saat sürer. Ayrıca toplantıda bu atamalara karar verebilecek rütbede kimse yok. YAŞ toplantısı adı altında örgütün atama listesindeki personelin durumunun değerlendirmesi iddiası son derece gerçek dışı." diye konuştu.

Turğut, Genelkurmaydaki güvenlik kameraları kayıtlarının tutulduğu harddisklerin tanklar tarafından ezilmesine refakat ettiği iddiasını da kabul etmedi. Tankların yanında görüldüğüne dayanak olarak iddianameye giren fotoğrafın çok net olmadığını fakat o sırada oradan geçmiş olabileceğini belirten Turğut, bu konuda görüntüleri izledikten sonra karar verebileceğini dile getirdi. Turğut, aynı saatlerde Kuzey Nizamiye'de bulunduğunu gösteren başka fotoğraflar da olduğunu ifade etti.

"Karargahta silahlı olarak devriye görevi yaptığı" iddiasını da yalanlayan Turğut, sabah saatlerinde elinde silahla güvenlik kamerasına yansımasıyla ilgili şu savunmayı yaptı:

"Sabah saat 06.43'te nizamiye bölgesinde yerde bir silah gördüm. Terk edilmiş halde bulduğum o silahı 'yanlış kişilerin eline geçmesin, emniyetsiz bir durum oluşmasın' diye aldım. Biri bırakıp gitmiş. Albay rütbemle silahlı devriye nöbet görevini, olayların sakinleştiği sabah saatlerinde mi yapıyorum? Bu çok mantıksız. Silah bende 8-10 dakika ancak kalmıştır. Sonrasında Karargah Grup Destek Komutanlığı personeline teslim ettim. Silahı herhangi bir hedefe veya istikamete doğrultmuş değilim. Tutuş şeklim de kullanmaya değil taşımaya yönelik. Elimde su şişesi de var. Ben o silahı hiç kullanmadım, ateş etmedim. Yaptığım tamamen başıboş olan bir silahı 'yanlış kişinin eline geçmesin' diye emniyete almaktır. O sırada kim olsa aynısını yapardı. Sırf bu görüntülerden dolayı tüm suçlardan sorumlu tutuluyorum."

Hakkındaki suçlamaları "uçuk, dayanaktan ve tarafsızlıktan yoksun" olarak nitelendiren Turğut, tahliye ve beraat istedi. Turğut ayrıca malvarlığı üzerindeki tedbirin kaldırılmasını da talep etti.

ÇAPRAZ SORGU
Savunmanın ardından sanık Turğut'un çapraz sorgusuna geçildi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatı Hüseyin Aydın, sanık Turğut'a, "Nuri Gayır, yaralılar için helikopter çağırdığını söyledi. Ama yaralıları bindirecekken helikoptere başkalarının bindiğini söyledi. Siz kimlerin bindiğini gördünüz mü?" diye sordu.

Turğut'un görmediğini beyan etmesi üzerine Aydın, "Soruşturma aşamasındaki beyanlarınızda FETÖ mensupları aleyhineki bazı ifadeleri burada değiştirdiniz. Kendi aleyhinize olan ifadeleri değiştirseniz anlarım. FETÖ mensubu olduğu öne sürülen kişiler aleyhindeki bu beyanlarınızı neden değiştirdiniz?" diye sordu.

Turğut, bu soruya karşılık, önceki ifadelerinin baskı ve yönlendirmeyle alınarak kurgulandığını öne sürdü.

"O gece yaşananların darbe girişimi olduğunu anlamadığı" şeklindeki ifadeleri hatırlatılan Turğut, "Tatbikat dediler." diye konuştu.

Bunun üzerine avukat Aydın sanık Turğut'a, "Böyle bir tatbikat oldu mu daha önce? Siz kurmay albaysınız. Genelkurmayın üstünden jetlerin geçtiği bir tatbikat olmamış tarihte. Siz bunun anormal olduğunu anlamadınız mı? Bunun gerçekten tatbikat olduğuna inandınız mı?" sorusunu yöneltti.

Turğut'un bu soruyu, "Mecburen inandım." diye cevaplaması üzerine şu diyalog yaşandı:

"Aydın: Bir çatışma duyduğunuzdan bahsettiniz.

Turğut: Birkaç el silah sesi duydum ama çatışma şeklinde değil. Tatbikat denildiği için normal karşıladım.

Aydın: O gece kışladan çıkmayın talimatı gelseydi ne değişirdi?

Turğut: O gece darbe olduğuna dair Genelkurmayda bir şey yok.

Aydın: Bülent Aydın şehit ediliyor, koruma müdürü yüzbaşı Burak Akın vuruluyor, ikinci başkan, Kara Kuvvetleri Komutanı yere yatırılıyor. Rehin alınanlar var. Bir şey yok mu, siz söyleyin.

Turğut: KKK Komutanı'nın derdest edilmesi darbe midir? Bütün fotoğrafta tabii ki bunun bir parçasıdır ancak bizim bunu farketmemiz mümkün değil."

Aydın'dan sonra söz alan Başbakanlık avukatı Süleyman Ayhan, sanık Turğut'a, "Avukatın senin tahliyen için çaba sarfediyor ama sen ısrarla içerde kalmaya çalışıyorsun." ifadelerini kullandı.

Turğut'un bu sözlere, "İftira ile tahliye olacaksam içerde kalayım daha iyi." cevabını vermesi üzerine avukat Ayhan, "Önceki söylediklerin iftiraydı yani. İftira ise ben soru sormuyorum." diyerek konuşmasını tamamladı.

Turğut'un bu ifadeleri, izleyicilerin tepkisini çekti. Çapraz sorgunun ardından duruşmaya öğle arası verildi.