BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Dar alanda kısa paslaşmalar

Hem İran hem de Türkiye için, Suriye'nin parçalanması ve ülkenin Terör örgütleri tarafından bölünmesi, kendi toprak bütünlüğü ve ulusal birliği için bir tehdit oluşturan kaygan bir eğime yol açabilir.

2015 İran nükleer anlaşmasının ardından, Washington tarafından desteklenen bölgesel güçlerin mollaları tecrit etmede başarılı olacağı kesin gözüküyordu.

Ancak, uzun süredir devam eden bu statükoyu ortadan kaldırmak için sayısız yerli, bölgesel ve uluslararası faktörler birleşti. Bu gelişmelerin en önemli sonucu, küresel bir aktör olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Türkiye'nin bölgede kendi çıkarları doğrultusunda bazen ABD’ye karşı, bazen İran’ın yanında, bazen Rusya ile hareket ediyor olması bir çok denklemi alt üst ediyor.

Kaşıkçı’nın ölümünü çevreleyen olayların raporları gittikçe dehşet verici bir hal alırken, Suudi Arabistan Suriye’yi sözüm ona istikrara kavuşturmak için ABD’ye 100 milyon dolar aktardı.

Ancak Riyad'ın bu durumdan çıkışını sağlayamayacağı anlaşılıyor. Bu para, ABD-Suudi ilişkilerini bir süre daha uzatmak için yeterli olabilir. Fakat İran, Rusya ve Türkiye'nin uyumlu bir blok olarak ortaya çıkması bir çok planı ters düz ediyor.

ABD’nin Orta Doğu’daki politikasını uzun zamandır eleştiren Başkan Donald Trump, bölgeye dair yeni bir yaklaşımın hatlarını çizdi. Geçen aylarda Trump yönetimi yeni Suriye stratejisini açıkladı ve İran'ı hedefe koydu.

On yıllar boyunca, özellikle de İran, Irak, Suudi Arabistan, İsrail ve Türkiye gibi bölgesel güçler, Rusya, Birleşik Krallık ve daha sonra Amerika Birleşik Devletleri gibi küresel güçteki devletlerin müdahalelerinin zeminine karşı gücü en üst düzeye çıkarmak için rekabet içindeydi. Yakın zamana kadar, Birleşik Devletler ve bölgesel müttefikleri İsrail ve Körfez ülkeleri İran'a karşı uyumlu bir biçimde hareket ediyordu...

Türkiye ile Suudi Arabistan’ın arasını açmaya çalışanlar iki ülke ilişkilerini yıpratmak adına inceden inceye çalışıyor. Kaşıkçı meselesi de bu durumlardan sadece biri. Aslında Türkiye ile Suudi Arabistan arasındaki gerginliği artıran bir dizi gelişmenin sadece sonuncusu.

Suudi Arabistan ve müttefiklerinin Katar'la bağlarını kopardığı özellikle de Katar'ın iddialı ve bağımsız bir dış politikası bir çoğunu ters köşeye yatırdı. Bu arada İran'nın Suud’lara yaklaşımından ve Yemen'deki savaştan kaynaklanan gerginlikler yüzünden İran Körfezi'nde devam eden sürtüşme ve son olarak Ankara’nın Doha’ya desteği bölgede tansiyonu yükseltti.

Türkiye için Körfez devleti, bölgesel görünümü kendi doğrultusunda olan önemli bir müttefik. İki ülkenin ekonomik ilişkileri de Ankara için önemli. Türkiye, Katar ile askeri bir protokol imzalamış ve 2015 yılında bölgedeki ilk askeri üssünü açmıştı.

Yakın tarihte Türkiye, Rus yapımı S-400 füze sistemlerini satın almak için bir anlaşma imzaladı ve ABD Savunma Bakanı James Mattis'e göre Türkiye, savaş sırasına NATO’ya bu silahları entegre edemeyeceğinden, bu satın almayı yeniden gözden geçirmesi gerektiği konusunda uyarıyor.

Bu gelişmeler, ABD ve Suudi Arabistan'ın uzun zamandır devam eden bir ortaklık ve İran'a karşı düşmanlığı ve Yemen'de devam eden savaş nedeniyle birleştiği Suriye ihtilafının zemininde gerçekleşti. Şu sıralar Türkiye için, İran-Rusya bağlantı noktası NATO'dan daha iyi bir uyum gibi görünüyor.

Beşar Esad'ın iktidarda kalması anlamına gelse de, Ankara Suriye'yi istikrara kavuşturmak istiyor. Bu amaç İran ve Rusya hedefleriyle uyumlu. Moskova ve Tahran, hem Esad’ın iktidarı ele geçirme hem de kendi bölgesel statüsünü güvence altına almak için, Suriye’de İran’ın toprak birliklerine hava desteği sağlayan Rusya’yla yakın bir işbirliği içinde çalışıyorlar.

Hem İran hem Rusya hem de Türkiye, Suriye'nin toprak bütünlüğünü korumaya ilgi duyuyor, bu da, onların hayatta kalmasını tehdit edebilecek olası bir bölgesel parçalanma ve devlet başarısızlığından kaçınmasına yardım ediyor.

Türkiye bölgede terör örgütü YPG/PYD ve uzantılarıyla bölgede mücadelesini veriyor. Bu arada İran ve Rusya, ABD ve Suudi Arabistan'dan daha fazla uyum içinde. Şu durumda İran, bölgedeki terör meselesinden ötürü Türk devletinin kaygılarının giderilmesi konusunda yardımcı olmak için ABD ve NATO’dan daha iyi bir konumda olabilir.

Hem İran hem de Türkiye için, Suriye'nin parçalanması ve ülkenin Terör örgütleri tarafından bölünmesi, kendi toprak bütünlüğü ve ulusal birliği için bir tehdit oluşturan kaygan bir eğime yol açabilir.

Bu arada, geride kalan bir DAEŞ varlığı, Ankara,Tahran ve Moskova’nın askerlerini orduda aktif tutmak için bir sebep sunuyor.

Tüm bu gelişmeler ışığında şunu da eklemekte fayda var. İran, Rusya ve Türkiye coğrafyada birbirlerine rakip daha doğrusu rekabet içinde olan ülkeler. Konjektörel meselelerden dolayı bir arada gibi görünselerde hala birbirlerine karşı güvensizliğini koruyorlar. Bu güvensizlik rekabet tarihinde kök salmıştır.

Ne de olsa, üç ülke yıkıcı savaşlarda birbirleriyle savaştı ve bölgedeki güç için yarıştı. Aynı zamanda, şu anda bir takım ortak çıkarlara ve ortak tehdit algılarına sahipler, dolayısıyla askeri ve ekonomik alanlar da dahil olmak üzere çeşitli alanlarda birlikte çalışmaya yöneliyorlar.

Gerçekten de, ABD Suriye politikasının başarısı kısmen Türkiye'ye bağlıdır. Sonuç olarak Washington, Ankara'nın ana bölgesel hedeflerini anlamalı ve NATO’nun bölgesel güç dengesinde istenmeyen bir değişimi önleme yeteneğini değerlendirmelidir.

Sonuç;
Türkiye'nin görünürdeki tertibatı muhtemelen Suriye'deki yeni ABD propagandasını ve Washington’un Ortadoğu politikasının bir bütün olarak uygulanabilirliğini etkileyecektir. Bu gelişmeye karşılık olarak, ABD, istikrarlı bir Suriye'ye katkıda bulunmanın gerekliliğini ve politik iradesine sahip olduğunu göstermek için masadaki yerini kullanmayı düşünmelidir.

Dürüst bir oyuncu olabileceğine işaret etmelidir. Bu neredeyse her türlü barış anlaşmasının Esad'ı yerinde bırakacağı göz önüne alındığında, muhtemelen bu hazmedilmesi zor bir durum ortaya çıkaracaktır. Esad, kendi halkına karşı kimyasal silah kullanmak da dahil olmak üzere sayısız zulüm gerçekleştirdi. Sonuçta, Birleşik Devletler'in onu iktidardan uzaklaştırması olasılığı giderek azaldı.