BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,19
ALTIN 3.004,45
HABER /  GÜNCEL

Danıştay kilidini kim çözecek?

Hangi Alparslan Arslan doğru? İki farklı görüş çarpışıyor. Sorular ve cevaplar ışığında bulmaca çözülmeye çalışılıyor.

Abone ol

Danıştay saldırısıyla ilgili davayı karara bağlamayan Ankara’daki mahkeme, saldırıyı ‘dinci’ unsurların gerçekleştirdiğine hükmetti. Ancak saldırının tetikçisi Alparslan Arslan’ın Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklananlarla ilişkisi ve hazırlanan iddianame, Ankara’daki mahkemenin kararıyla 180 derece farklı. Milliyet'ten Tolga Şardan ve Gökçer Tahincioğlu dava sürecinde yaşananları yazdılar. Soru ve cevaplarla saldırıya ışık tuttular.

1. Alparslan Arslan kimdir, hangi suçlardan mahkum oldu?
- Arslan 17 Mayıs 2006’da Danıştay 2. Daire’ye, daire üyesi Mustafa Yücel Özbilgin’in ölümüne, daire başkan ve üyelerinin yaralanmasına neden olan silahlı saldırıyı düzenleyen suikastçıdır. Aynı zamanda Osman Yıldırım, İsmail Sağır, Erhan Timuroğlu gibi isimlerle 5, 10 ve 11 Mayıs 2006 tarihlerinde Cumhuriyet gazetesini hedef alan el bombalı saldırıları da düzenleyen kişidir. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, geçen ay kendisini iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum etti. Aynı Arslan, Savcı Zekeriya Öz’ün hazırladığı Ergenekon iddianamesinde de kilit isimlerden biri olarak karşımıza çıkacak.

HANGİ ALPARSLAN?
2. Arslan’ın nasıl bir kimliği var? Köktendinci mi, yoksa ulusalcı mı?
- Mesleği avukat. Oldukça muhafazakar bir aile çevresinden gelen Arslan, 1977 doğumlu. 1998’de mezun olduğu Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki öğrencilik günleri oldukça hareketli geçmiş. Öğrencilik yıllarında Arslan’ı Türk-İslam sentezine yakın çizgide bir eylemci olarak görüyoruz. Satırlı-bıçaklı kavgalarda ön saflarda yer alıyor.
Üniversiteyi bitirip avukatlığa soyununca yer altı dünyasının önde gelen isimlerinden olan, o yıllarda Ergenekon isimli bir internet sitesi de kuran Sedat Peker’in avukatlarının yanında çalışmaya başlıyor. Arslan, bu dönemde özellikle hayali ihracat, çek-senet dosyalarına bakıyor.
Arslan’ın Hizbullah’a yakın bazı kesimlerin basın açıklamalarına da katıldığı biliniyor. Danıştay saldırısından sonra üzerinden bir yandan Vakit gazetesi kupürleri, diğer yandan ulusalcı çizgideki Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi (VKGBH) ile Ulusal Kanal’ın kartvizitleri çıkıyor. Mahkeme süresince kendisini hep dindar bir kişi olarak tanıttı. Bazı dinci gazeteciler kendisi için ulusalcı olduğu yolunda yayımlar yapınca, babası İdris Arslan yaptığı bir açıklamayla bu yayınları iftira olarak nitelendirdi, oğlunun gerçek bir Müslüman olduğunu söyledi.

ULUSALCILARI TANIYOR
3. Bu kadar karmaşık bir profil çizen Arslan, saldırıları hangi amaçla düzenlediğini söyledi? Danıştay saldırısı soruşturmasında ulusalcılar gündeme nasıl geldi?

- Arslan, Cumhuriyet ve Danıştay’a yönelik saldırıları “türbana saygısızlık etmeleri” nedeniyle düzenlediğini anlattı. Danıştay 2. Daire türbanı yasaklayan bir karara imza atmıştı. Arslan’ın bu gerekçeyi getirmesine karşılık, sonradan kendisinin bazı ulusalcı çevrelerle bağlantısının olduğu ortaya çıktı. Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin’in ismi Türkiye’nin gündemine bu şekilde girdi.
Hakkında “azmettirici” sıfatıyla arama kararı çıkan Tekin, gözaltına alınacağını öğrendikten sonra saklandığı arkadaşının villasında intihara teşebbüs etti. Kaldırıldığı hastanede gözaltına alınan Tekin’in yanında sonradan Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk vardı.
Tekin, taburcu olduktan sonra Ankara Emniyeti’nde verdiği ifadede, Arslan’la 2 yıl önce 3-4 kez bürosuna gelmesi üzerine tanıştığını, kendisini bir kez de VKGBH’nin 2004’te yapılan bir toplantısında gördüğünü ifade etti. Tekin, dünya görüşlerinin farklı olduğunu, dolayısıyla Arslan’a bu eylemi yaptırtmasının mümkün olamayacağını söyledi. Bu arada teknik izleme sonuçları, Tekin’in 2004-2006 yılları arasında Arslan’la telefonda tam 27 kez görüştüğünü ortaya koydu. Tekin, polise verdiği ifadede, kendisinin Doğuş Factoring şirketiyle bağlantılı olduğunu, Arslan’ın da bir dönem bu şirketin avukatlığını yaptığını, bu çerçevede iş ilişkileri nedeniyle görüştüklerini ileri sürdü.

56 KEZ GÖRÜŞMÜŞLER
4. Doğuş Factoring, soruşturmalar sırasında hiç gündeme geldi mi?

- Evet, geldi... Bu şirketin sahibi Ayhan Parlak’ın Danıştay saldırısından bir süre sonra Arslan’a 20 bin YTL’lik bir çek verdiği saptandı. Parlak bunun üzerine gözaltına alındı. Ancak ifadesinde bu parayı Arslan’a, şirketine sağladığı avukatlık hizmetlerinin bedeli olarak ödediğini anlattı. Benzer şekilde Arslan da bu parayı Parlak’tan “avukatlık hizmeti” olarak aldığını açıkladı. Aynı dönemde, Tekin’in de bu şirketle bağlantılı olduğu anlaşıldı.
Gözaltına alınan Parlak’ın Muzaffer Tekin ile 63 kez, emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile 3 kez görüştüğü saptandı. Daha önemli bir bilgi ise, Parlak’ın Danıştay saldırısından önceki 12 gün içinde Arslan’la tam 56 görüşme yaptığının anlaşılmasıydı. Ancak Parlak, Danıştay davasında beraat etti.

5. Arslan’ın ulusalcı bağlantılarıyla ilgili başka bilgi var mı?
- Bazı gazetelerde son günlerde bu konuda yeni iddialar ortaya atıldı. Bu çerçevede VKGBH’nin etkili isimlerinden Kuvai Milliye Derneği kurucularından Hüseyin Görüm’ün de Alparslan Arslan’la bağlantılı olduğu ileri sürülüyor. Görüm, Danıştay soruşturması sırasında hiç sorgulanmamıştı. Görüm, Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan isimlerden biri. Görüm-Arslan bağlantısı da muhtemelen iddianameyle birlikte daha net bir hale gelebilir.

VE İFADE DEĞİŞTİRİYOR...
6. Ankara Başsavcılığı, tüm bu bilgilere rağmen Danıştay ve Cumhuriyet saldırılarının dinci bir örgüt tarafından gerçekleştirildiği sonucuna nasıl ulaştı?

- Emekli Yüzbaşı Tekin “azmettiricilik” iddiasından delil yetersizliği nedeniyle serbest bırakıldıktan bir süre sonra Arslan, cezaevinde garip bir ifade verdi. Yakalandıktan sonra 36 gün boyunca “saldırıları ben düzenledim” diyen Arslan, tutanağa “hiçbir kamu görevlisiyle cezaevinde görüşmedim” notu düşmesinin ardından verdiği ifadede kendisini yakın arkadaşı avukat Süleyman Esen’in yönlendirdiğini, Esen’le birlikte sürekli ziyarete gittikleri şeyh Salih Kurter’in fikirlerinden etkilendiğini anlattı. Savcılık, saldırılarla ilgili dinci örgüt motifini bu iki ismi gözaltına aldıktan sonra tamamladı. Arslan’ın 36 gün boyunca tekrarladığı ifadesini neden değiştirdiği konusunda pek çok teori mevcut.

7. Arslan, yargılamalar sırasında bu iddialarla ilgili ne dedi?
- Arslan, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada Esen ve şeyh Kurter’in azmettirici olduğu konusunda sürekli çelişkili beyanlarda bulundu. Arslan, önce bu iki ismi suçladı, daha sonra bu suçlamaların doğru olmadığını söyledi. Arslan, ilerleyen duruşmalarda “akıl hastası” gibi davranmaya başladı.
Zaman zaman saldırıların kendisiyle ilgisi olmadığını da söyleyen Arslan, sevk edildiği hastanede “sağlam” bulundu. Arslan, sonraki duruşmalarda genellikle sessiz kaldı. Mahkemeyi izleyen gazeteciler her seferinde duruşma salonuna farklı bir senaryoyla gelen, çelişkili beyanlarıyla sürekli kafa karıştıran muamma bir Alparslan Arslan kimliğiyle karşılaştılar.

TEK KLASÖR GELDİ
8. Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davada “ulusalcı yapılanmalar” ya da Ergenekon terör örgütü hiç gündeme geldi mi?

- Evet, geldi Haziran 2007’de İstanbul Başsavcılığı da Ergenekon soruşturmasını başlattı. Ümraniye’deki gecekonduda bulunan el bombalarıyla Cumhuriyet’e atılanların benzer olduğunun açığa çıktığı soruşturmada, isimleri ilk kez Danıştay saldırısından sonra gündeme gelen emekli askerler Muzaffer Tekin, Zekeriya Öztürk, Oktay Yıldırım tutuklandı.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi de bu dönemde savcılıktan bilgi istedi. İstanbul, bilgiyi, ısrarlı yazılar üzerine 3 ay sonra 550 sayfalık tek klasörden oluşan bir dosyayla verdi. Ancak dosyada, bombalarla ilgili benzerliklere işaret eden belge bulunmuyordu. Mahkeme bu sınırlı dosyayı incelemesi açısından yeterli saydı.

9. Peki Ankara’daki mahkeme basına yansıyan iddialara rağmen davayı neden Ergenekon soruşturması bitmeden karara bağladı? Beklemesi davanın seyrini değiştirebilir miydi?
- Değiştirebilirdi; bekleseydi Ergenekon iddianamesinin açıklanması belki de davanın sil baştan görülmesine neden olacaktı... Soruşturmanın genişletilmesi yönündeki tüm talepleri reddeden Ankara’daki mahkeme, Arslan ve sanıklardan Osman Yıldırım’ı iki kez ağırlaştırılmış müebbet hapse, diğer sanıkları çeşitli hapis cezalarına mahkum etti.
Mahkeme, bu tutumunu “gönderilen dosya ile yargılama konusu arasında somut bağlantı kurulamadı” diye açıkladı. Böylece, Ankara’da 11. Ağır Ceza Mahkemesi, Danıştay ve Cumhuriyet saldırılarını “dinci” unsurların gerçekleştirdiğine hükmetti.
İstanbul’daki Savcılık ise bu saldırıları “ulusalcı” yapılanmaların azmettirdiği iddiasında. Bu görüşün Savcı Zekeriya Öz’ün iddianamesinde geniş bir yer tuttuğu anlaşılıyor. Sonuçta Ankara’da mahkemede verilen hüküm ile İstanbul’da hazırlanan iddianame 180 derece çelişiyor.

YILDIRIM KİLİT İSİM Mİ?
10. Ankara’da bu şekilde biten davanın sanıkları yargılama aşamasında Ergenekon’dan hiç bahsettiler mi?

- Sanıklardan Osman Yıldırım, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdiği dilekçede, saldırıları ulusalcı çevreler ve JİTEM’in azmettirdiğini öne sürdü. Mahkeme, bu dilekçeyi dikkate almadı. Yıldırım, davanın karar duruşmasından önce cezaevinde avukat Mehmet Ener’e, saldırıyı Ergenekon terör örgütünün azmettirdiğini anlattı.
Ener’in “mahkemede anlat” dediği Yıldırım, duruşmada sessiz kaldı. Dava boyunca kendisini köktendinci bir kişi gibi gösteren Yıldırım, karar açıklandıktan sonra Atatürk ve cumhuriyete hakaret etti. Aynı Yıldırım, bir süre sonra İstanbul’dan gelen ve Ergenekon’u soruşturmakta olan savcılar tarafından cezaevinde sorgulandı.
Yıldırım’ın Savcı Öz’e, Cumhuriyet’e atılan bombaları Veli Küçük’ten aldığını söylediği ve “tanık koruma” programına alındığı öne sürülüyor. Yıldırım’ın hangi gün, nerede olduğuna yönelik verdiği bilgilerin baz istasyonları verileriyle örtüştüğü de öne sürüldü.
Ayrıca, Yıldırım’ın bu bilgileri Savcı Öz’e verdiği dönemde, Alparslan Arslan’ın babası İdris Arslan’dan bazı şahıslara “Yıldırım konuşacak” mesajını iletmesini istediği, İdris Arslan’ın da Ergenekon soruşturmasında tutuklanan Emin Gürses’in avukatını aradığı, ancak bu aramanın telefon dinlemeye takıldığı iddia ediliyor. Bütün bu unsurlar iddianamenin içeriği açıklandığında netleşecek.