12 askerin şehit edildiği Dağlıca baskınındaki ihmaller her geçen gün biraz daha aydınlığa kavuşuyor.
Abone ol
Dağlıca baskınında istihbarat bilgilerinin ihmal edildiği ve savsaklandığı iddialarıyla ilgili yeni bir belge ortaya çıktı. Baskından sadece üç gün önce teröristlerin bölgeye 6 katırla malzeme taşıdığı, bu bilginin 'çok ivedi' olarak Alay Komutanlığı'na bildirildiği anlaşıldı. Ancak bu bilgi bile 24 saat bekletildikten sonra Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı'na iletilmiş.
12 askerin şehit edildiği Dağlıca baskınından önce üst komutanlıkların defaatle uyarıldığı ve bunlar arasında istihbarat ihmalini gösteren bilgiler ortaya çıkmıştı. Söz konusu yeni belgelere göre, terör saldırısından üç gün önceye denk gelen 18 Ekim 2007'de Dağlıca 3. Motorlu Piyade Taburu, 6 katır ve bir şüpheli şahıs görüntüsünün tespit edildiğini Yüksekova Taktik Jandarma Alay Komutanlığı'na bildirdi.
İç Güvenlik Harekâtı Günlük Durum Raporu'nda görüntü alınan bölgeye 10 adet obüs top atışının yapıldığına yönelik bilgi de yer aldı. Ancak rapor, Alay Komutanlığı tarafından bir üst komutanlık olan 21. Jandarma Sınır Tugay Komutanlığı'na 19 Ekim, 16.50'de iletildi. 'ivedi' notuyla gönderilen faksın 24 saat gecikmeli olarak ulaştırılması, istihbarat zafiyetini gözler önüne serdi.
Zaman Gazetesi'ne bir mektupla birlikte gönderilen belgeler, dün yayımlanan haberin ardından Dağlıca'da yaşanan istihbarat zafiyetine ilişkin yeni raporlar da ortaya çıktı. 18 Ekim günü saat 17.00 tarih ve saatli raporda, Dağlıca Taburu'nun Keri Üs Güvenlik Tepesi'nde 6 katır ve bir şüpheli şahıs görüntüsü alındığını anlatılıyor. Rapora göre görüntü alınan bölgeye 10 adet 103 mm'lik obüs top atışı yapılmış. Rapor 'çok ivedi' olarak bir üst komutanlığa geçilmiş. Ancak Yüksekova Alay Komutanlığı bu çok ivedi raporu bir gün bekleterek 19 Ekim saat 16.50'de bir üst makama iletmiş.
Eski Dağlıca Komutanı Onur Dirik: Bu raporlara rağmen keşif amaçlı helikopter gönderilmedi.
İhmal iddialarını değerlendiren eski Dağlıca Komutanı Onur Dirik, habere konu olan raporları doğruluyor. 9-20 Ekim 2007 tarihleri arasında buna benzer altı farklı rapor bulunduğunu, kendilerinin saldırıya yarım saat kala da üst komutanlığa faks çektiklerini belirtiyor.
Dirik, bu raporlara ve ısrarla keşif amaçlı helikopter istemelerine rağmen bir tane bile helikopterin bölgeye gönderilmediğini savunuyor. Katırların sınırdan geçişine ait alınan görüntüyle ilgili Albay M.Y.'yi bizzat aradığını anlatan Dirik, "Bu durumu uygun bir dille Tümen Komutanı'na aktarmamı istedi. Ben bunu garipsedim. Çünkü onun bir üst makamı 21. Sınır Jandarma Tugay Komutanı. Ben bu komutanlığı atlayarak daha bir üst komutanlığı aradım. Tümen komutanına bölgede teröristlerin olağandışı bir hareketlilik içerisinde olduğunu izah ettim. Fakat komutan bu bilgiden daha çok inşaat işlerinin nasıl gittiği üzerinde durdu." diyor.
Bilinçli bir şekilde taburun ve kendisinin hedef haline getirildiğini iddia eden Dirik, rütbelerinin sökülmesinde ve ceza almasında bu komutanların payı olduğunu ima ediyor.
Emekli Başçavuş Mehmet Eğilmezgil: Bize destek yerine Ergün Poyraz'ın kitapları gönderildi.
Hakkâri Dağ ve Komando Tugay Komutanlığı tarafından Dağlıca Taburu'na destek amaçlı gönderilen Başçavuş Mehmet Eğilmezgil de 9 Temmuz 2007'den saldırı gününe kadar bir tane bile keşif amaçlı veya operasyonel faaliyet için helikopter gönderilmediğine dikkat çekiyor. Dağlıca'da o dönemde askerlerin çadırlarda yattığını belirten Eğilmezgil, taburun operasyonel faaliyetlerinin törpülendiğini vurguluyor.
Ayrıca saldırıdan sonraki aylarda Ergenekon davasından tutuklu sanık Ergün Poyraz'ın kitaplarının Alay Komutanlığı tarafından dağıtılmak üzere tabura gönderildiğine dikkat çeken Eğilmezgil, bu kitapların Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında yazılan kitaplar olduğu için Onur Dirik'in emriyle yakıldığını belirtiyor. Eğilmezgil, bu kitapların kasıtlı olarak gönderildiğini yıllar sonra anladığını belirtiyor.