PKK'lı teröristlerin düzenlediği ve 12 askerimizin şehit olduğu Dağlıca saldırısıyla ilgili önemli bir ayrıntı daha ortaya çıktı.
Abone olDört yıl önce 12 askerin şehit olduğu Dağlıca saldırısıyla ilgili ciddi bir iddia daha gündeme geldi. Dönemin Tabur Komutanı Onur Dirik'in bu sözleri yine çok konuşulacak.
21 Ekim 2007'deki saldırı sırasında Dağlıca'da tabur komutanı olan eski Albay Onur Dirik'in Van Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı'na şüpheli sıfatıyla verdiği ifadesinde üç komutanla ilgili ciddi suçlamalarda bulunduğu öğrenildi. Bu isimler, Yüksekova 3. Taktik Tümen Komutanı Tümgeneral Yurdaer Olcan, 21. Jandarma Sınır Tugay Komutanı Tuğgeneral Süleyman Yüksel ve 3. Taktik Jandarma Sınır Alay Komutanı Albay Metin Yerlikaya...
ASKERİN İHMALİ
Onur Dirik, üç komutanın da askerlik doğasına aykırı ihmallerinin olduğunu dile getiriyor. Dirik'in özellikle Yurdaer Olcan hakkındaki sözleri dikkat çekici. 3'üncü Motorlu Piyade Taburu'nun Çukurca'dan Dağlıca'ya taşınması esnasında Tümgeneral Olcan'ın kendisine "Ben sizi oraya aslında yem olarak gönderiyorum. Teröristler sizi zayıf görerek saldırmaya teşebbüs ettiklerinde böylece onlarla temas sağlanmış olacak ve onları imha edeceğiz." dediğini anlatıyor. Dirik, ayrıca saldırının gerçekleştiği esnada Olcan'ın, "Ben o adama (Onur Dirik) Kobra değil toplu iğne dahi göndermem." dediğini ileri sürüyor.
12 ASKER ŞEHİT OLMUŞTU
Dağlıca 3. Motorlu Piyade Taburu, 21 Ekim 2007'de teröristlerin saldırısına uğradı. Baskında 12 asker şehit düştü, 8 asker de kaçırıldı. Saldırının üzerinden 4 yıl geçti. İhmal ve ihanet iddiaları şehit ailelerinin suç duyurusu üzerine yargıya taşındı. Dağlıca saldırısı sonrası adı sıkça ön plana çıkan dönemin Tabur Komutanı eski Albay Onur Dirik, 1 ve 2 Aralık'ta Van Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı'nda 14 saat ifade vermişti.
'ASKERİ FOTOĞRAF GÖNDERMEDİM'
Dirik'e Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından Ayşe Asuman Özdemir ile yaptıkları görüşme ve Çukurca'ya ait paylaştığı fotoğrafların da sorulduğu öğrenildi. Çukurca'ya atandığı sırada Özdemir'in kendisini aradığını söyleyen Dirik, görev yaptığı yer ile ilgili bilgi vermek için Çukurca ilçesinde bulunan dağlık bölgeye ait manzara fotoğraflarını gönderdiğini savunuyor. Dirik, basında yer aldığı gibi Özdemir'e Dağlıca bölgesindeki askerî stratejik yerlere ait fotoğraflar göndermediğini söylüyor.
'MUSA'NIN ÇOCUKLARI'NI YAKTI
Ayrıca saldırıdan 2 ay sonra askerlere dağıtılmak üzere Ergün Poyraz'ın "Musa'nın Çocukları" adlı çok sayıda kitabın tabura Tugay Komutanı Yüksel tarafından gönderildiğini anlatan Dirik, bu kitapları askerlere dağıtmayıp kalorifer kazanında yaktığını ifade ediyor.
İSTİHBARAT VERİLMEDİ
Zaman'ın haberine göre Dirik, üst komutanlar tarafından tabura yönelik bir saldırı olacağına yönelik bir istihbarat bilgisinin kendisine iletilmediğini ve herhangi bir tedbirin alınması yönünde bir bilginin gönderilmediğini ifade etti.
ÇATIŞMA VARKEN OYUN OYNAYIP FACEBOOK'A GİRDİ
Ayrıca yazılı ifadenin devamında Tuğgeneral Yüksel'in küçük çapta olsa da çatışmaların devam ettiği Dağlıca'da tabur komutanının odasına çekilerek, saatlerce bilgisayarda uçak simülatör oyunu oynadığı ve o günlerde yeni kullanılmaya başlanan Facebook isimli sosyal paylaşım sitesi ile ilgilendiği belirtiliyor.
ŞOK DİYALOG!
Dirik'in ifadesine göre, saldırıdan yaklaşık bir ay sonra tabur tarafından sınır bölgesinde teröristlerin kullandıkları ağır silahları Kuzey Irak'tan getirdikleri kamyonetlerle taşımaya yönelik hareketlilik içerisinde oldukları tespit ediliyor. Bunun üzerine keşif amaçlı Tugay Komutanlığı'ndan helikopter istediklerini, Tuğgeneral Yüksel ile arasında geçen diyaloğu ise işte böyle anlatıyor: "Beni adeta talebi yaptığıma pişman etmiş ve orada o kişilerle görev yaptığıma isyan noktasına getirmiştir. Bana Tuğgeneral Yüksel, 'Irak içerisinde görülen araçlardan bize ne? Kobra istemeye ne gerek var? Bir Kobra'nın uçuş maliyetinin ne kadar olduğunu biliyor musun? O Kobralar orada uçarken arıza yapıp düşerse ne olacak? Kobra isteyeceğine neden kendin gidip bakmıyorsun? (En az 10 saatlik intikal mesafesinden bahsediyoruz)' şeklinde hâlâ anlam veremediğim bazı sorular sormuştur."