"Kırmızı fularlı kız" olarak tanınan Ayşe Deniz Karacagil'in PKK'ya katılmasını köşesinde yorumlayan Can Dündar "dağa çıkma sırası Delila'lardan Deniz'lere geldi" dedi...
Abone olİNTERNETHABER.COM
Gezi Parkı eylemlerinde tutukanıp 98 yıl hapisle yargılanan ve kamuoyunda "kırmızı fularlı kız" olarak tanınan Ayşe Deniz Karacagil'in 4 aylık hapis sürecinden sonra PKK'ya katılması çarpıcı yorumlara konu oluyor.
Cumhuriyet gazetesi yazarı Can Dündar, Ayşe Deniz'in kararını yorumladığı yazısında Hasan Cemal'in kitabına konu olan PKK'lı Delila'yı hatırlatarak "Ve dağa çıkma sırası, Delila’lardan sonra Deniz’lere geliyor." dedi. Hükümet politikaları sonucu Doğu'daki declet şiddetinin Batı'ya taşındığını vurgulayan Can Dündar iktidara seslendiği yazısında "Hiç mi ders almaz bu devletin aklı? Yapmayın! Dağlar böyle boşalmaz." dedi.
İşte Can Dündar'ın yazısındaki ilgili bölüm:
DENİZ'İN ÖYKÜSÜYLE DELİLA'YI HATIRLADIM
Deniz’in öyküsünü okuyunca Delila’yı hatırladım.
Hasan Cemal’in kitabında (“Bir Genç Kadın Gerillanın Dağ Günlükleri”, Everest, 2014) tanımıştım onu da…
Lise mezunu, başörtülü, yaşam dolu bir kız...
Sesi güzelmiş çocukken... Saz çalar, Kürtçe söylermiş. Ama kısa zamanda öğrenmiş Kürtçenin yasak dil olduğunu…
15 yaşında “Dörtlerin Gecesi”ni okumuş, Diyarbakır Askeri Cezaevi’ndeki zulmü öğrenmiş oradan… Etkilenmiş.
Okulda öğretmeni “Türk’üm doğruyum”u söylettikten sonra “Bugün kaç terörist öldürüldü” diye sorarmış. Bilemeyeni tokatlarmış.
Bir gün öğretmen olan amcası Silvan’da güpegündüz kurşunlanmış; Silvan’daki 2 bin faili meçhul arasına karışmış.
Cezaevindeki kuzeni tahliye olduğu gün, dağa çıkmış.
Delila da ondan 1.5 ay sonra vurmuş kendini dağ yoluna…
Evden çıkmadan ablasına, “Anneme iyi bak” demiş.
2007’de dağda ölmüş Delila; 25 yaşındaymış. 18 ay sonra vermişler cenazesini…
Annesi Gülsüma Ana, “Bütün bu acılardır çocuklarımıza dağın yolunu açan” diyordu kitapta…
DAĞA ÇIKMA SIRASI DELİLA'LARDAN DENİZLERE GELDİ
Çocukları dağa çıkan aileler isyanda şimdi…
Başbakan’a “Onları bize geri getir” diyorlar; haklılar.
Her ana baba, evladına sarılmak, saçını koklamak, mürüvvetini görmek ister.
Güneydoğu’da bir kuşak, o günleri düşleyerek dağa çıktı.
Bazısı bir şiirden etkilenmişti, bazısı bir ölümden…
Can alıp can verdiler, 30 yıl boyunca…
Şimdi onlar dağdan dönsün, dağlara barış gelsin isteniyor.
Ancak dağda silahları susturmaya çalışan devlet, o silahı şehirde konuşturuyor bu kez…
Poşululara yaptığını, kırmızı fularlılarda tekrarlıyor. Zulmünü yenilere, Batıdakilere de tattırıyor. Orada da kendi düşmanlarını yaratıyor.
Hapishaneler, mahkemeler, dağa sevkıyat ofisi gibi çalışıyor.
Ve dağa çıkma sırası, Delila’lardan sonra Deniz’lere geliyor.
Silvan’dan Gezi Parkı’na uzanan aynı acılar, aynı hatalar, gençlere aynı dağ yollarını döşüyor.
DAĞLAR BÖYLE BOŞALMAZ
Hiç mi ders almaz bu devletin aklı?
Hiç mi bir şey öğrenmez yaşadığından; hiç mi uslanmaz?
Şiddetin dilinden başka dil konuşmaz?
Silvan’a yaşatılanın sonuçları hiç mi Gezi’ye ders olmaz? Deniz Gezmiş’ten Deniz Karacagil’e kadar geçen 40 senede gençleri anlamayan, “Hürriyet” diyenin canına kıyan o kör inat, hiç mi kırılmaz?
Yapmayın!
Dağlar böyle boşalmaz.
CAN DÜNDAR YAZILARI