BIST 9.448
DOLAR 34,42
EURO 36,38
ALTIN 2.835,26
HABER /  GÜNCEL

Cüneyt Özdemir'i tehdit eden o gazeteciler kim?

Cüneyt Özdemir kendisine yapılan tehdit ve baskıyı anlattı!

Abone ol

Radikal si yazarı , yakın zamanda iki farklı köşe yazarı tarafından tehdit edildiğini söyledi. Özdemir, bir yazarın “Bu paralel yapıyı yazmalısın yoksa…” diye kendisini tehdit ettiğini belirtti. Benzer bir başka ‘uyarı'yı başka bir yazardan bir süre önce almıştım diyen Özdemir, "Telefonuma mesaj atıp komplo teorileri ile ünlü bir köşe yazarını CNNTÜRK'e çıkartmamı istiyordu. Gelin görün ki karşıt görüşten kimse o köşe yazarı ile ekrana çıkmayı kabul etmiyordu. Saygınlığı sıfırın altındaydı. Bunu söyleyince mesajlar sıklaşmaya, ‘uyarılar' artmaya başladı." ifadelerini kullandı.

Cüneyt Özdemir'in Radikal gazetesinde "Alo, BÜF!" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

YAKIN ZAMANDA TEHDİT EDİLDİM 

Peki, itiraf edeyim, yakın zamanda tehdit edildim. Bir gazetenin köşe yazarı tarafından açıktan ‘paralellere çakmam' istendi. Telefonun ucundaki köşe yazarı hakkımda dosyalar olduğunu ve bunları bizzat kendisinin gördüğünü söyledi. O dosyaların ortaya çıkması durumunda zor durumda kalacağımı söylerken tatlı tatlı tehdit ediyordu. Baktı ben tınmıyorum ve ortada durmaya kararlıyım bu sefer benim adımın Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda geçtiğini söyledi. “Nasıl geçiyor” diye sordum. “Cemaatin seni kafeslediği yazıyor o raporlarda ben gördüm” dedi. “Bu nasıl bir Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu ki hem benim için ‘kafeslenmek' gibi bir kelimeyi kullanıyor hem de sen görüyorsun” dedim. Sessizlik oldu.

“Bu paralel yapıyı yazmalısın yoksa…”

“Yoksa…” dedim.

Yoksasını geçen gün gördüm… İktidara yakın bir gazetede benim hakkımda sağdan soldan ne topladıysa yazılmaya başlanmış.

AKLIMIZI VE VİCDANIMIZI RAFA KALDIRMAMIZI TALEP EDİYORLAR 

Bir varoluş savaşına tutuşmuş bu insanları bizim tarafsız olduğumuza ikna etmemiz imkânsız. Zaten onlar da tarafsızlık istemiyorlar. En şahin adamlarını ekrana çıkartmamızı, onlar ne istiyorsa yazmamızı, aklımızı ve vicdanımızı rafa kaldırmamızı talep ediyorlar.

SAYGINLIĞI SIFIRIN ALTINDA OLAN BİRİ 

Benzer bir başka ‘uyarı'yı başka bir yazardan bir süre önce almıştım. Telefonuma mesaj atıp komplo teorileri ile ünlü bir köşe yazarını CNNTÜRK'e çıkartmamı istiyordu. Gelin görün ki karşıt görüşten kimse o köşe yazarı ile ekrana çıkmayı kabul etmiyordu. Saygınlığı sıfırın altındaydı. Bunu söyleyince mesajlar sıklaşmaya, ‘uyarılar' artmaya başladı. Sonuçta değişen bir şey olmadı. Aynı konuları daha düzeyli ifade eden köşe yazarları programa çıktı, o köşe yazarı benim programa çıkmadı.

Baktım geçen gün ‘benim artık tarafsızlığımı yitirdiğim' yazıları bir başka köşeden yazılmaya başlanmış bile…

BEN BU TEHDİTLERDEN SONRA ÇITANIN DÜŞECEĞİNDEN EMİNDİM 

Ben bu tehditlerden sonra çıtanın daha da düşeceğinden, her türlü itibarsızlaştırma taktiğinin uygulanacağından eminim.

“Peki bu insanlar bu cüreti nereden alıyorlar?” derseniz, nereden aldıklarını yayımlanan telefon sızdırmalarından anlıyoruz.

Türkiye bugün basın özgürlüğünde dünya liginde Gambiya veya Irak'ın bile gerisindeyse bu öyle durup dururken bir günde olmadı.

Sadece ben bile geçmişe baktığımda onlarca gazeteci gibi daha önce bizzat Başbakan Erdoğan tarafından ‘uyarıldığımı' görüyorum.

BENİ PATRONUMA ŞİKAYET EDİYORDU 

Ama öyle geceyarısı gelen bir ‘Alo Cüneyt!' telefonu ile değil.

Güpegündüz, binlerce kişinin izlediği bir mitingde her zamanki gibi 16 kanal canlı yayına geçmişken, milyonların huzurunda! Başbakan Erdoğan Radikal'de yazdığım bir yazıyı beğenmemiş bizim patrona fırça atıp işten atılmamı istiyordu. Beni gazetede tuttuğu için ‘Yazıklar olsun'du. Daha önce programa çıkarttığım tinerci konuğu beğenmediğinde yaptığı gibi ya da öncesinde yine defalarca medya karşısında başka haberlerden dolayı ‘uyardığı' gibi…

HELAL OLSUN DOĞAN GRUBU'NA 

Şu anda Başbakan Erdoğan'ın yayımlanan diğer ‘uyarı' ses kayıtlarına baktığım zaman kendimi hâlâ şanslı hissediyorum. Zira uyarılar kapı aralarında, gece yarısı telefonları ile değil açıktan yapılmış. Bizim patron ve yöneticiler her şeyi göze alarak ben ve benim gibi gazetecilerin işten atılmaması için direnmişler. Diğer gruplarda ortaya saçılanları görünce “Helal olsun Doğan Grubu'na” diyorum.