BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  POLİTİKA

Cumhuriyetin kara darbesi

Cumhuriyet gazetesi'nden, Ak Parti'ye ağır eleştiri: AK Parti seçimle değil darbe ile iktidara gelmiştir!

Abone ol

Cumhuriyet gazetesi yeni bir kapmanya başlatarak okuyucularına "Cumhuriyet'inize sahip çıkın" çağrısı yaptı. Dün ters başlıkla çıkan gazete bugün ise logo altı siyah manşetle çıkarak "Tehlikenin farkında mısınız" başlığı kullandı. Türkiye'nin 2002 yılından itibaren çok ciddi sorunlarla karşı karşıya kaldığını iddia eden gazete, AK Parti'nin iktidarını ise seçimden çok darbeyle iktidara gelen siyasal bir oluşum olarak niteledi. 2002 yılından buyana ilk kez bu kadar ağır bir niteleme kullanan gazete, Küreselleşme'nin Türkiye'ye yansımasını ise "Yeşil Devrim" olarak degerlendirdi.

Cumhuriyet gazetesinin bugünkü konuyla ilgili başyazısı şöyle;
--------------------
Durum!..
Sovyetler'in çöküşüyle birlikte gündeme giren 'Küreselleşme' eski deyişle bir 'vakıa' yeni deyişle bir 'olgu' dur. Doğu-Batı ikilemi üzerine kurulu dünya düzeninde kendine göre bir güvence sağlamış bulunan Türkiye 'Küreselleşme' sürecinde yaşamsal soru işaretleriyle karşı karşıyadır.

Bu soru işaretlerini aşmak yolunda, AB (Avrupa Birliği) kapsamında yer almak bir çıkış yolu sayılabilir. Ancak AB'nin ağırlıklı güçleri Türkiye'yi üyelik yolunda sonu belirsiz çok uzun bir sürece bağlamışlar; Ankara'nın önüne -Kıbrıs'taki gibi- kabul edilmesi olanaksız siyasal talepler koymuşlardır.

AB yolu çok uzun ve çetindir; bu ortamda Türkiye'nin kendisini boşlukta ve güvensiz hissetmesi yanlış bir algılama değildir. Ne var ki 'Küreselleşme' olgusu bu arada ABD'nin dünya politikası olarak da sürüyor; savaşlar, işgaller, parçalanmalarla yeni koşullar ortaya çıkıyor.

Yeni koşulların yarattığı olaylardan biri Sovyetler'in parçalanmasından sonra ortaya çıkan Ukrayna'da gerçekleşen 'Turuncu Devrim' di. 'Beynelmilel sermayedar' Soros' un adının karıştığı bu sözde devrim, ancak bir seçim süreci ayakta kalabildi.

Bu en yakın örnek Amerikan liderliğindeki Küreselleşme'nin kolay olmadığını ve olamayacağını vurguluyor. Küreselleşme'nin Türkiye'ye yansıması 'Yeşil Devrim' adı verilebilecek 2002 seçimleriyle gerçekleşti.

Seçimden çok darbeye benzeyen bir operasyonla, kurulalı bir yılı geçmiş geçmemiş AKP tüm seçmenlerin 4'te 1, sandığa giden seçmenlerin 3'te 1 oyuyla Meclis'in 3'te 2 çoğunluğunu ele geçirdi. Ancak olayın daha 'vahim' yanı oranlardan ve sayılardan çok içerikteydi.

AKP'nin siyasal niteliği şeriatta geçerli 'takıyyeci' likle vurgulanıyor, laik
Türkiye Cumhuriyeti'ni ''Ilımlı İslam Devleti'' ne dönüştürmek misyonunu ABD'nin desteğiyle üstlendiği ileri sürülüyordu.

Aradan geçen dört yıl süresinde, AKP'nin bu misyonu üstlendiği savı zayıflamamış, güçlenmiştir. 'Yeşil Devrim' amacına doğru adım adım yürümeye çalışmaktadır.

Küreselleşme sürecinde, Türkiye, Avrupa ile Ortadoğu arasında kalmış, Amerika'nın ekonomik ve siyasal ağırlığı altında ezilmiştir; 'dincilik' ile 'etnikçilik' dış desteklerden güç alarak içerde yükselmekte, toplum bir deprem, devlet ağır bir bunalım yaşamaktadır. Ülkenin yazgısına etkisi olabilecek güçler 'Soğuk Savaş' koşullanmasından sıyrılarak Küreselleşme'nin şartlarını algılayabilmiş değildirler.

Bu ortamda, eski siyasal partiler, devleti hızla ele geçirmeye çalışan iktidar partisine karşı bir alternatif yaratamıyorlar; elbette bu boşluk Amerikan yönetiminin Türkiye'deki tercihiyle de derinleşiyor.

Türkiye, Küreselleşme sürecinde, çoğu örneklerde görüldüğü üzere kurban mı edilecektir? Emir ''Yeni Dünya Düzeni'' nde en yüksek yerden mi çıkmıştır? Ülkenin yurtseverleri bu sorunun yanıtını düşünerek karar vermek ve bir an önce harekete geçmek zorundadırlar.

Siyasal fantezilerin peşinde gün ve zaman öldürmek Türkiye'nin yazgısını yabancılara emanet etmekten gayrı bir anlam taşımıyor.

Cumhuriyet