BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Cumhurbaşkanlığına aday olacak mı ?

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda yaptığı açıklamada, "Bu makama ancak adaylık görevi ve...

Abone ol

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda yaptığı açıklamada, "Bu makama ancak adaylık görevi verilir, bu benim için söz konusu değil. Ne bir görüşme ne bir talep oldu" dedi.
Feyzioğlu, Eskişehir Gazeteciler Cemiyetini ziyaret ederek Başkan Yılmaz Karaca ve Yönetim Kurulu üyeleri ile görüştü. Ziyaret için teşekkür eden Cemiyet Başkanı Karaca, Anadolu’da gazetecilik yapmanın zorluğuna değinerek, “Küçük ilçelerde daha da zor bu. Biz yine şanslılar arasındayız. Küçük şehirlerde kaymakamın, belediyenin aleyhinde yazarsanız buraların önünden geçemezsiniz. Her 2 ayda bir yaptığımız toplantılarla arkadaşlarımıza bu yönde cesaret veriyoruz” dedi.
Anadolu basını olmazsa Türk basınının olmayacağını ifade eden Karaca, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Eskişehir’de cemiyet dışında faal bir dernek yok, sadece ÇGD’nin bir şubesi var ama çok faal değil. Cemiyetimiz, Türkiye’de ilk kurulan cemiyetler arasındadır. Zaman zaman sekteye uğrasa da 1979 yılından bu yana bu görevi yürütmekteyiz. Cemiyetlerin en büyük sorunu geçim sıkıntısıdır, bunun ortadan kaldırılması için mücadele veriyoruz. Kendi kaynaklarını oluşturmaya çalışan cemiyetimizdir 100’e yakın üye vardır. Çatı kurum olarak Türkiye Gazeteciler Federasyonu olarak bölünmemek için önemli mücadeleler veriyoruz."

"ANADOLU ÖĞRETMENDİR"
Daha sonra söz alan Feyzioğlu da yerel basının çok önemli olduğunu belirterek, “Türkiye’de Anadolu’ya ayaklarını basmayan, Anadolu’dan gücünü almayan hiçbir hareketin başarılı olma imkanı yoktur. Türkiye Ankara ve İstanbul’dan kucaklanamaz, dizayn edilmez. Türkiye’yi anlayabilmeniz için Anadolu’yu anlamanız gerekir, Türkiye’yi anlamınız için Trakya’nın yollarına düşmeniz gerekir” diye konuştu.
Büyük şehirlerin lüks semtlerinde ancak elitist yaklaşımlarla planlar yapılabileceğini ancak bunların hiçbirinin sahada tutmayacağını kaydeden Feyzioğlu, “Anadolu bambaşkadır, sıcaktır, siz bir adım atarsınız o üç adım atar. İnsan insan gibi değer verilmesinin ne demek olduğunu bilir, buna da açtır ve öğretmendir, gerçek öğretmendir. Benim umutlu olmamın nedeni siyasi partilerin, yargının, yürütmenin içinde bulunduğu ve giderek baskıcı hale gelen durumu değil, yasamanın içinde bulunduğu durum değil. Yasamanın teslimiyeti belli. Benim gülümsememin bir tek nedeni var; ben bu millete güveniyorum, bu milletin sağduyusu her zaman çözümü bulmuştur, yine de bulacaktır” ifadelerini kullandı.

"ANLAMAK İÇİN GEZİYORUM"
Feyzioğlu, seçim döneminin çok kırıcı geçtiğini, kendisinin seçilmek için gezmediğini, Cumhurbaşkanlığına da aday olmadığını belirterek, “Aday değilim biliyorsunuz, şaşırıyordur profesyoneller, ’Niye geziyorsunuz’ diye. ‘Vallahi muhtar adaylığım bile yok’ deyince gülüyorlar. Ben anlamak ve öğrenmek için geziyorum. Bir yerden öğrendiğimizi de öbür tarafa aktarabilmek için geziyorum” şeklinde konuştu.

"CUMHURBAŞKANLIĞINA ADAYLIĞIM SÖZ KONUSU DEĞİL"
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine de değinen Metin Feyzioğlu şunları söyledi:
“İlk kez millet seçim yapacak. Cumhurbaşkanlığı talip olunacak bir makam değil, bu makama ancak adaylık görevi verilir, bu benim için söz konusu değil. Ne bir görüşme ne bir talep oldu. Türkiye Barolar Birliği Başkanı 83 bin avukatı temsil eden biri olarak Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığına millet tarafından yakıştırılmamdan bütün meslektaşlarımı temsilen onur duyarım. Bizim makamımız, 79 baronun çatı örgütü ve bu barolara bağlı 83 bin avukat var. Bugün hukuk devleti mücadelesini kim yürütüyor? Yargıda 14 bin hakim ve savcı adına da biz yürütüyoruz, biz konuşuyor ve biz mücadele ediyoruz ve belli noktalara da getirdik. Dolayısıyla milletimiz hizmet yapanı, proje üretene ortaya koyduğu hedefe ulaşmayı başarana teveccüh gösteriyor. Ben burada bir temsilciyim. Türkiye’nin en büyük örgütünün başıyım. Dolayısıyla bu teveccüh ancak temsilen gördüğüm bir teveccüh. Eminim her meslektaşım da başkanlarının böyle bir yere millet tarafından layık görülmesinden mutlu oluyorlardır ancak bu talip olunacak bir yer değildir.”

"CUMHURBAŞKANI TÜRKİYE’NİN YÜZDE YÜZÜNÜ KUCAKLAMALI"
Cumhurbaşkanlığı adaylarının belirlenmesinde de geç kalındığını dile getiren Feyzioğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Anlıyorum Adalet ve Kalkınma Partisi birtakım başka dengeler içerisinde hesaplar yapmaktadır. Sayın Cumhurbaşkanı devam edecek midir, Başbakan mı talip olacaktır? Bu hesaplar yapılmaktadır, iktidar gücünü kullananların adaylarını diğerlerinden daha geç belirleme lüksü vardır ama muhalefettekilerin adaylarını daima iktidardan önce belirleme şanssızlığı ve zorunluğu vardır çünkü katedilecek mesafe daha çoktur. Bu yüzden genel bir söz söylemek gerekirse ben muhalefet ya da iktidarın karşısında değil, hukukun yanında bir insanım ama muhalefetin etkin olmadığı bir sistemde de demokrasinin büyük zaaf içinde olduğu ortada. ’Bir ülkede demokrasi var’ diyebilmemiz için muhalefetin seçimlerde iktidara gelme umudu yaratabilmesi lazımdır. Bu nedenle muhalefetin her zaman bir yere ulaşmak istiyorsa daha önce ve daha fazla çalışması gerekir çünkü kapatacağı mesafe vardır. İktidarın başarısızlığına güvenerek muhalefetin yükselmesi beklenemez, muhalefetin yükselmesi ile iktidar aşağı iner. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine 3 ay kaldı. 1 ay sonra aday belirlense 2 aylık çalışma vakti var. Umuyorum muhalefet partilerinin benim bilmediğim, onların bildiği bir husus vardır ama geç kalındığını bir yurttaş olarak gözlüyorum. Bu seçimde önemli bir husus var. Biz bir partinin temsilcisini seçemeyeceğiz, yasama, yürütme, yargının, bütün devletin üstünde 76 milyonu kucaklayacak bir cumhurbaşkanı seçeceğiz. Milleti kucaklayacak. Televizyonlarda bir harita yayınlandı. Belli bölgeler kırmızı, sarı, mavi, algının çok bölündüğü bir harita. İlçeler gösterilmemiş, algıda bölünmüşlüğe neden oluyor, bunu tehlikeli görüyorum. Cumhurbaşkanının Türkiye’nin yüzde yüzünü kucaklaması, sarıp sarmalaması lazım. Aksi takdirde içinde bulunduğumuz süreç ülkenin bir arada yaşama dinamiklerini zorlayacak bir noktaya getiriyor. Bunu adayların seçim propaganda sürecine getirirsek çok birleştirici ve kucaklayıcı, kimseyi düşmanlaştırmayan bir propaganda sürecinin geçirilmesi lazım. Seçim sürecinde verilen zararı balkonda kuleye de çıksanız kolay kolay gidermezsiniz. Propagandanın kucaklayıcı bir propaganda olması gerekir. Benim talebim 76 milyonunda bir kişiyi bile dışlamadan propaganda yürütülmesidir. Seçilecek cumhurbaşkanı kokteyller verecek bir cumhurbaşkanı değil, Türkiye’yi bir arada tutacak bir cumhurbaşkanı olmalıdır.”

BAŞBAKAN ERDOĞAN’IN ANAYASA MAHKEMESİ’NE MÜRACAATI
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın sosyal medya ile ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı müracaatla ilgili soruya Feyzioğlu, “Şu an onu inceliyorum. Bireysel başvuru olabileceğini sanmıyorum. Sanıyorum yanlış yönlendirilmiş. Bireysel başvuru mahkemelerden geçip mahkeme kararlarının etkisiz kalması durumunda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nden önceki son çare ama şunu anlatmaya gayret ediyorum. Sosyal medyada şerefi, haysiyeti ihlal eden bir durum varsa ilgili sayfa yasaklanır. Tabii bu şeref ve haysiyet konusu da, ‘Bana ağır geldi, ben üzüldüm’ şeklindeki cümlelerden değil, gerçekten eylemi değil, kişiyi hedef alan söylemlerde, yani küfürde, sövmede kullanılır. Sosyal medyayı bir bütün olarak kapatmayı bizim kanunumuz da kabul etmiyor. Dünyanın en geri internet kanununu çıkardık. Ona bile aykırı yapmışlar. İş Anayasa Mahkemesi’ne kadar gitti ve açıldı. Onun süreci de şöyle oldu. Türkiye Barolar Birliği, Twitter’in açılması için müracaat etti, yürütmeyi durdurma kararı aldı ama yürütmeyi durdurma kararını uygulamadı TİB. Bunun üstüne Anayasa Mahkemesi, ’Türkiye Barolar Birliğinin almış olduğu yürütmeyi durdurma kararını idare uygulamadığı için artık benim dışımda bir iç hukuk yolu kalmamıştır’ dedi. Bizim kararımıza atıf yaptı. Yani bir kısmına kadar biz getirdik. Ondan sonra Anayasa Mahkemesi doğru olanı yaptı. Sayın Başbakanın başvurusunda böyle bir şey yok. Sayın Başbakan eğer rahatsızlığı varsa ilgili şirkete tazminat davasını açar. ‘Bunu niye kaldırmıyorsun?’ der. Gereğini o şekilde yapar. Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağı bir şey yok. Anayasa Mahkemesi’ne başvuru şudur. Devlete karşı başvurursunuz. O zaman Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı devletinden tazminat istiyor. Anayasa Mahkemesi’nde davalı olan Türkiye Cumhuriyeti’dir. Başbakanımız Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni dava etmiş oluyor bireysel başvuruyla. Sanıyorum yanlış yönlendirildi. Başbakanımızın bu hukuki ayrıntıyı şahsen bilmesi mümkün değil ama yanında en iyi bilenlerin olması gerekir. Benim Allah’ıma hep yakardığım bir dua var: Allah’ım beni bana, ’Yanlış yapıyorsun’ diyecek dostlardan mahrum bırakma, mahrum kalmama sebebiyet verecek davranışlarımdan alıkoy beni.”
Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Yılmaz Karaca da Feyzioğlu’na ziyaretinden dolayı teşekkür etti.
(İHA)