BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  DÜNYA

Cumhurbaşkanı küstah sözleri sonrası Lübnan'da Türk Büyükelçiliği'ne provakatif saldırı

Osmanlı karşıtı açıklamalarıyla büyük tepki çeken Cumhurbaşkanı Mişel Avn'a yakın grupların başkent Beyrut'taki Türk Büyükelçiliği'ne saldırdığı bildirildi.

Abone ol

Arapça yayın yapan Türkiye Haber Ajansı'nin haberine göre bu sabah Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'a yakın gruplar, Beyrut'taki Türkiye Büyükelçiliği'ne saldırdı. Elçilik kapısına, üzerinde kurukafa olan bir pankart astılar.

Provokatif eylem, pankartın Büyükelçilikte görevli polisler tarafından kısa sürede indirilmesiyle sona erdi.

Söz konusu kişilerin ise Cumhurbaşkanı Avn'ın siyasi partisi Özgür Yurtseverler Hareketi'ne bağlı Omega Grubu mensupları olduğu ifade ediliyor.

Osmanlı karşıtı Cumhurbaşkanının skandal ifadeleri

Cumhurbaşkanı Avn, Lübnan Devleti'nin kuruluşunun 100. yıl dönümü dolayısıyla geçen hafta yaptığı televizyon konuşmasında, "Osmanlı boyunduruğundan kurtulma girişimlerinin tümünün şiddet, cinayet ve mezhep çekişmesiyle sonuçlandığı" iddiasına yer vermişti.

"Osmanlıların özellikle 1. Dünya Savaşı yıllarında Lübnanlılara uyguladığı devlet terörünün, kıtlık ve zorla çalıştırma dahil yüz binlerce kurbanla sonuçlandığını, 1. Dünya Savaşı'nın sona ermesiyle Osmanlıların hezimeti ve Fransız nüfuzuyla birlikte ülke tarihinde yeni bir döneme geçildiğini" öne süren Avn, söz konusu gelişmelerin ardından 1920'de büyük Lübnan'a ve sonrasında bağımsızlığa kavuştuklarını iddia etmişti.

Türkiye, Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın Osmanlı dönemine ilişkin ifadelerini şiddetle kınayarak reddetmişti.

Lübnan Dışişleri'nden açıklama

Lübnan Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın Osmanlı dönemini hedef alan skandal ifadelerinin ardından "Cumhurbaşkanı'nın yaşanmış bazı tarihi hadiseleri dile getirdiğini ve iki ülke halklarının tüm bunları geride bıraktığını" savundu.

Lübnan Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Avn'ın Osmanlı döneminde yaşanmış bazı hadiseleri dile getirdiği savunularak, bunun iki ülke halkları tarafından geride bırakıldığı belirtildi.

Açıklamada, "Türkiye Dışişleri Bakanlığının, Lübnan'ın 100. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın yaptığı konuşmaya ilişkin tepkisinin hayretle karşılandığı" ifade edildi.

"İki ülkenin birlikte hareket etmesi gerekiyor"

Lübnan Dışişleri Bakanlığının açıklamasında, şu ifadelere yer verildi:

"Gelecekte siyasi ve ekonomik ilişkilerini en iyi düzeyde tutmaya istekli Lübnan ve Türk halkları, söz konusu gelişmeleri aşmıştır. Her iki halkı, ayıran değil bir araya getiren ortak noktalar var. Büyük ortak zorluklarla karşı karşıya oldukları için iki ülkenin ayrılma değil birlikte hareket etmesi gerekiyor."

Türkiye ve Lübnan ilişkilerinin abartılmış bir tepkiden daha derin ve büyük olduğu dolayısıyla Türkiye Dışişleri Bakanlığının, Cumhurbaşkanı Avn'a yönelik üslubunun reddedildiği ve bu hatanın düzeltilmesi gerektiği iddia edildi.

Açıklamada, bunun düzeltilmesi ve her iki ülke ilişkilerinin zarar görmesini önlemek için diplomatik usullere göre gerekli adımların atılacağı kaydedildi.

Türkiye Dışişlerinin açıklaması

Türkiye, Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın Osmanlı dönemine ilişkin ifadelerini şiddetle kınayarak reddetmişti.

Türkiye Cumhuriyeti'nin, Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasına sahip olmaktan gurur duyduğu vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Osmanlı İmparatorluğu'nun tarihinde 'devlet terörü' yoktur. İddia edildiğinin aksine, Osmanlı dönemi, Ortadoğu'da uzun bir istikrar dönemi olmuştur. Bu dönem, farklı din ve dilden toplumların barış içinde bir arada yaşadığı ve hoşgörünün hakim olduğu bir dönemdir. Birinci Dünya Savaşı'nı takiben Sykes-Picot temelinde nüfuz alanlarına bölünen bölge, bir daha barış yüzü görmemiştir. Bugün de istikrarsızlık kaynağı olan sorunların tohumları o dönemde atılmıştır.

Cumhurbaşkanı Avn'ın hezeyanla tarihi çarpıtarak bugünkü her türlü musibetin kaynağı olan sömürgecilik döneminde olup bitenleri yok sayması ve bunların sorumluluğunu Osmanlı idaresine yüklemeye kalkışması, müstemleke hayranlığının trajik bir tezahürüdür. Bu şuursuz yaklaşımın objektif tarih anlayışında ve bölge halklarının vicdanında hiçbir karşılığı yoktur ve olmayacaktır."