BIST 9.960
DOLAR 35,01
EURO 36,78
ALTIN 2.979,52
HABER /  MEDYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağındaki gazeteciden iddialara yanıt

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağında bulunan gazetecilerden Türkiye gazetesi yazarı Yücel Koç, soruların önceden hazırlandığı ve bazı soruların sordurulmadığı iddialarına yanıt verdi.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yurt dışı temaslarını takip eden gazetecilere yönelik akıllara ziyan suçlamalar, medya dünyasında tartışılmaya  devam ediyor.

Erdoğan'ın ziyareti sonrası muhalif bazı isimler, Erdoğan'ın uçağında gazetecilere soru sorma özgürlüğü verilmediğini iddia etti.

İddialara uçakta bulunan isimlerden olan Türkiye yazarı Yücel Koç'tan yanıt geldi. Yücel Koç, 'Bitmeyen uçak yalanları' başlıklı yazısında, "Neymiş; bize sorular önceden İletişim Başkanlığı tarafından hazırlanıp veriliyormuş, biz de uçakta sadece bunları sorabiliyormuşuz. Ahlaksızlığa bakın" dedi.

Uçağa binme dışında otel, yemek gibi bütün masraflarını gazetecilerin kendi ceplerinden ödediğini yazan Koç, "Hâlâ bu tezvirata inanan varsa Emin Çölaşan gibi yalanı ağzında sakız eden fütursuzlar yüzünden." diye yazdı.

"Cevabını almak için sorular yöneltebiliyormuşuz"

Gazeteci Ertuğrul Özkök'ün uçaktaki röportaj ve gazetecilerle ilgili eleştirilerine tepki gösteren Koç, şu ifadelere yer verdi:

"Riyad’daki zirvede Esad’la aynı kareye girmesi sorulduğunda “Hayır girmedim” demiş, bunun üzerine gazeteci arkadaşımız Banu El iki parmağıyla ekran büyütme işareti yapıp “Ama kadrajı genişletince Esad da görünüyor” demiş. 

Doğru. 

Ertuğrul Özkök, Banu El’in bu hareketi ‘yapabiliyor’ olmasına hayret etmiş, uçaktaki mürettebat gazetecilerin bu cesareti hayret dolu bakışlarla izlediğini düşünüyormuş! 

La havle! 

Bu gevşeğe bilgileri kim aktardıysa eksik anlatmış. 

Ya da anlattı da o bilgiyi özellikle saklamış ki, kurduğu senaryo çökmesin! 

*** 

Evet, Erdoğan “Hayır girmedim” dedi, sonrasında geniş karede en uçlarda Esad’ın da olduğu söylenince “O kadar genişletirseniz kimler girmez ki” esprisini de yaptı... 

Hatta konu Esad’ın konuşmasını beklemeden salondan ayrılmasına kadar gitti. Nitekim röportajda bunlar da var zaten. 

Bunların akabinde ben söz alıp, aynı kadraja girme konusunun havada kaldığını düşünerek “Efendim, Esad’ın sizinle aynı kareye girmesi çok da önemli değil olarak mı algılayalım?” sorusunu yönelttim. 

Cumhurbaşkanı’mız da “Hayır öyle de demeyelim. Ben Esad’dan hâlâ umutluyum” cümlesini sarf etti ve ertesi gün pek çok gazetenin manşeti bu soru üzerine çıktı. 

Yani demek ki neymiş? 

Sorular önceden elimize veriliyor, biz de papağan gibi bunu tekrar etmiyormuşuz. 

Bir konu iyice anlaşılmadıysa araya giriyor, cevabını almak için sorular yöneltebiliyormuşuz. 

Bunları 28 Şubat’ın kalemşorlarına anlatmak zor tabii, kafaları basmaz.