İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Olağan Genel Kurulunda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Artık ihracatçılarımız döviz alırken binde birlik kambiyo vergisi ödemeyecekler." dedi.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İhracatın Şampiyonları Ödül Töreni ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Olağan Genel Kurulunda konuştu.
"Bizim değerlerimizde Babalar Günü her gün, Anneler Günü de her gün. Ama bu maalesef dışarıdan ithal bir anlayış. Dışarıdan ithal bir anlayışla Anneler Günü'nün senede bir gün, Babalar Günü'nü de senede bir gün olarak takdim ediyorlar. Biz, 'her gün Babalar Günü her gün Anneler Günü' diyerek babalarımıza, annelerimize saygı duyduk, sevdik. Saymaya ve sevmeye devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
TİM'in 26. Genel Kurulunun Türkiye'ye, ekonomiye, ihracatçılara hayırlar getirmesini dileyen Erdoğan, ihracatın şampiyonları olarak ödül alacak olan firmaları ve iş insanlarını tebrik etti.
Güçlü Türkiye, güçlü ekonomi, güçlü ihracat, güçlü insan kaynağı, güçlü alt yapı ve ihracat ekosistemi olarak ifade edilen 5-G vizyonu ile yürüttükleri çalışmalarla daima ihracatçıların yanında olduğunu ve olmayı da sürdüreceğini dile getiren Erdoğan, dün, Asya Güvenlik ve Ekonomik İşbirliği Toplantısı için Tacikistan'da toplantıya katılan tüm cumhurbaşkanlarıyla Türkiye ile ülkeleri arasındaki işbirliğinin daha nasıl geliştirilebileceğine ilişkin kararlar aldıklarını, süreci de ilgili bakanlarla birlikte başlattıklarını anlattı.
Küresel düzeyde Asya'nın şu anda önemli bir yer oluşturduğunu aktaran Erdoğan, "Asya, yüz ölçümü itibariyle baktığınızda devasa bir kıta. Bu kıtada Çin'in çok çok farklı bir yeri var. Artık Çin'in dünyada hangi konuma ulaştığını görüyorsunuz. Öbür tarafta Rusya'nın çok çok farklı bir konumu var, Hindistan aynı şekilde farklı bir konuma sahip. Bunların hepsiyle orada yaptığımız görüşmelerle birlikte geleceğe nasıl alt yapı oluştururuz, siz değerli ihracatçılarımız için nasıl bir akıncı rolünü oynarız, bunun adımlarını attık." diye konuştu.
"1 milyar dolar ve üzerinde ihracat yapan firma sayısı 10'dan 13'e çıktı"
Geçen yıl, 1 milyar dolar ve üzerinde ihracat yapan firma sayısının 10'dan 13'e çıktığını belirten Erdoğan, aynı şekilde 100 milyon dolar ve üzeri ihracat yapan firma sayısının da 145'ten 171'e yükseldiğini, ihracat yapan ilk bin firmanın ortalama çalışan sayısının, bir önceki yıl 704 iken, geçen yıl 781'e ulaştığını belirterek şöyle devam etti:
"Bir başka ifadeyle ihracatta ileri doğru atılan her adımın on binlerce, yüz binlerce istihdam olarak ülkemize katkısını görüyoruz. İhraç birim fiyatlarındaki olumlu yükseliş de sürüyor. Geçtiğimiz yıl ilk bin ihracatçımızın ülkemizin 50 şehrine yayılıyor olması, Türkiye'nin topyekün bir kalkınma içinde olduğunun da işaretidir. 2018 ihracatını 168 milyar dolar olarak kapatmıştık. Şimdi hedef büyüttük. Bu yıl mayıs ayı itibariyle ihracatımız 171,4 milyar dolara çıkmış bulunuyor. İhracattaki yükseliş olumlu ancak yetersiz. Bir an önce 200 milyar dolar sınırını geçmemiz gerekiyor. Size de bu yakışır, Türkiyemize bu yakışır."
Kurdaki yükseliş...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, döviz kurundaki yükselişin, finans sektörü gibi kimi alanlarda sıkıntıya yol açarken ihracatçılar için çok büyük imkanları beraberinde getirdiğine işaret ederek, aynı şekilde dövizdeki yükseliş sebebiyle ithalatın pahalı hale geldiğini de vurgulayarak, "Çünkü biz ithalata dayalı bir ihracatı prensip olarak kabul etmişiz. Adımlarımızı bu şekilde attık, bu şekilde atıyoruz. Çözeceğiz bunu." dedi.
İthalatın pahalı hale gelmesinin, pek çok ürünün içeride üretilmesi ve ihraç imkanlarının zorlanması yolunu açtığını ifade eden Erdoğan, "Nitekim nisan ayı itibariyle yıllık cari işlemler açığımız, 8,6 milyar dolara kadar gerilemiştir. Hatta altın hariç baktığımızda bu rakam, 2,6 milyar dolara kadar iniyor. Bu hesaptan altının yanında enerjiyi de çıkardığımız zaman son 12 aylık dönemde neredeyse 36 milyar dolar cari fazlamız ortaya çıkıyor. Doğrudan yabancı yatırımlar ise ülkemiz aleyhindeki tüm kampanyalara, bölgemizdeki tüm olumsuzluklara rağmen son 12 ayda 13 milyar doları buldu. Dünyada yatırımların gerilediği bir dönemde ulaştığımız bu rakamlar, Türkiye'nin hala cazibe merkezi olmayı sürdürdüğünü gösteriyor." değerlendirmesini yaptı.
"2023'te hedef 70 milyon turist"
Turizmde geçen yıl hareketli bir sezonun geride kaldığını, bu yıl da 50 milyon turist hedefinin yakalanacağına işaret eden çok güzel haberler aldıklarını ifade eden Erdoğan, "2023'te hedef 70 milyon turist ve 70 milyar dolar turizm geliri hedefi artık bizler için hayal olmaktan çıkmış, her geçen gün yaklaştığımız bir gerçeğe dönüşmüştür." dedi.
Dış finansman ihtiyacını azaltan bütün bu gelişmelerin en çok da ihracatçılar için avantaj sağladığını vurgulayan Erdoğan, ihracatçılardan bu imkanları en iyi şekilde değerlendirmesini beklediğini belirtti.
"Dik duruşumuzu, tutarlı duruşumuzu bozmayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye'nin, Çin'in ve Rusya'nın yaptığı gibi sürekli olarak örtülü veya açık devalüasyon ile parasının değerini aşağıda tutma şansı yoktur. Çünkü Türkiye, bu tür yollara başvuran ülkelerin aksine, dünya ekonomisiyle özellikle de Avrupa ile çok fazla iç içe girmiş, bütünleşmiş bir ülkedir. Bunun için attığımız adımları, serbest piyasa ekonomisi kuralları içinde yürütmemiz gerekiyor. İhracatımızın yarısından fazlasını yaptığımız ülkemize gelen uluslararası yatırımların büyük çoğunluğunda imzası olan AB ile siyasi ilişkilerimiz ne kadar dalgalı olursa olsun, ekonomi boyutunu sağlam tutmak zorundayız. Her ne kadar aynı Avrupa son dönemde ülkemize yönelik spekülatif kur ataklarına karşı sessiz kalmış olsa da biz, dik duruşumuzu, tutarlı duruşumuzu bozmayacağız. Hem Avrupa başta olmak üzere gelişmiş ülkeler de yürüttüğümüz ticaretin kurallarına uyacak hem de sürekli yeni pazarlar arayarak, mevcut pazarları genişleterek ihracatımızı arttıracağız."
Dışarıdaki ve onların taşeronluğunu yapan kimi kesimlerin, eskiden beri milletin ve iş dünyasının moralini bozmak için ellerinden geleni yaptığını bildiklerini ifade eden Erdoğan, "Hiç kimse yalan, çarpıtma, art niyet taşıyan bu tür haberlere itibar ederek ne yatırımını ertelesin ne de ticaretini büyütme konusunda tereddüde düşsün." dedi.
Girişimciler, iş insanları, sanayiciler, tüccarlar ve üreticilere seslenen Erdoğan, "Ülkenize güvenin, devletinize güvenin, geleceğinize güvenin, elinizdeki tüm imkanları yatırıma, üretime, istihdama, ihracata yöneltin. Böylece hem kendiniz kazanın hem de evlatlarınızın hayallerinin inşasına katkıda bulunun." diye konuştu.
Türkiye'yi cari açık veren bir ülkeden, cari fazla veren bir ülkeye taşımaya çok yaklaştıklarını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz sizlere güveniyoruz. Sizlerin de bizlere güvenmenizi istiyoruz. Gelin hep birlikte ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştıralım. İşte o zaman hep birlikte bambaşka, özlediğimiz, hayal ettiğimiz büyük ve güçlü Türkiye'yi karşımızda bulacağımızdan hiç şüpheniz olmasın."
İktidara geldikleri günden beri Türkiye'yi demokrasi ve ekonomi temelleri üzerinde büyütmenin mücadelesini verdiklerini dile getiren Erdoğan, ekonominin üretimiyle, istihdamıyla özellikle de ihracatıyla hep önem verdikleri bir alan olduğunu söyledi.
Erdoğan, ihracatçılara destek olmak için her alanda çok büyük reformları hayata geçirdiklerine işaret ederek, hem dış ticaret altyapısında hem de gümrük süreçlerinde yaptıkları iyileştirmelerle ihracatı artırmaya yönelik çalışmaları kararlılıkla sürdürdüklerini kaydetti.
Gümrük kapılarının fiziki modernizasyonunun kesintisiz sürdüğünü, bunun yanında gümrüklerde dijitalleşmeye yönelik projelere de hız verdiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İhracat işlemlerinde kağıdı ortadan kaldırarak gümrük beyannamesi ve eklerinin elektronik ortamda verilebilmesini temin ettik. İhracatta kullanılan menşe ispat ve dolaşım belgeleriyle tır sistemine kabul işlemleri artık elektronik ortamda düzenlenebiliyor. Serbest bölgelere giriş-çıkışa ilişkin işlemleri de elektronik ortama aldık. Karayoluyla ihracatta, ihracat refakat belgesi bu uygulamayı başlatarak ihracat operasyonlarında zaman ve maliyet tasarrufu sağladık. Tek pencere sistemiyle dış ticaret ürünleri için gerekli tüm bilgi ve belgeleri artık tek bir başvuru noktasından sunuyoruz. Konteyner ve liman takip sistemiyle konteyner trafiğinin yüzde 92'sine tekabül eden limanlarımızı etkin bir şekilde izleme imkanı elde ettik. Ticaretimizin yoğun olduğu ülkelerle yaptığımız girişimlerle ihracat ve transit verilerini elektronik yolla paylaşıyor böylece gümrük işlemlerini basitleştiriyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan müjde
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracatçıları desteklemek için geçen yıl 2 milyar lira, bu yıl ise 3,1 milyar lira kaynak ayırdıklarına dikkati çekerek, Türk Eximbank'ın sermayesini 3 milyar liradan, 10 milyar liraya çıkardıklarını söyledi.
Geçilen yıl sektöre kredi ve sigorta destekleriyle birlikte toplam 44,2 milyar dolar tutarında finansman desteği sağladıklarını, böylece toplam ihracatın yüzde 26'sını finanse etmiş olduklarını dile getiren Erdoğan, KOBİ'lerde birlikte, ihracatçılara sunulan desteklerden 11 bin 489 firmanın faydalandığını, üretime ve istihdama verilen her desteğin doğrudan ve dolaylı olarak ihracatçıya da katkı sağladığını aktardı.
Erdoğan, konuşması sırasında bir müjde daha vermek istediğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bugün imzaladığım, inşallah yarın da resmi gazetede yayınlanacak bir Cumhurbaşkanlığı kararıyla Sanayi Sicil Belgesi sahipleri ve İhracatçı Birlikleri üyelerine yapılan döviz satımlarına muafiyet getiriyoruz. Bir başka ifadeyle artık ihracatçılarımız döviz alırken binde birlik kambiyo vergisi ödemeyecekler. Böylece döviz spekülasyonlarını önlemek için aldığımız tedbirlerin, ihracatçılarımızı etkilemesinin de önüne geçiyoruz. Bu Cumhurbaşkanlığı kararının ekonomimiz ve sizler için hayırlı olmasını diliyorum. Tabii bunun bir özelliği daha var, işte bu yönetim sistemindeki değişikliğin faydası bu. Eğer bunlar böyle Meclisten geçme yoluna gitseydi aman Yarabbi, uğraş dur. Ne kadar zaman alacaktı. Ama bu konuda kararı verdik, hemen Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle işi bitirdik, çünkü beklenti buydu ve bu beklentiyi de süratle başarmış olduk, hayırlı olsun."
Japonya'daki G-20 Zirvesi
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi ve ekonomik olarak küresel düzeyde yeni bir dünya düzeninin inşa edildiğini, bu sürecin dünya ekonomisinde, Amerika, Avrupa Birliği, Çin Halk Cumhuriyeti, Rusya, Japonya, Hindistan gibi ülkelerin hemen ardından gelen grupta yer alan Türkiye'yi çok yakından ilgilendirdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü bizim 2023 hedeflerimizin en önemli başlıklarından biri dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmektir. Şimdi bu ay sonu Osaka'da G-20 toplantısı var ve Osaka'daki G-20 Zirvesi'nde orada olacağız. Şu anda zaten önceden ilgili bakanlarımız, Merkez Bankamız, bütün yetkililer ön görüşmeleri yapmak için buralara gidiyorlar. Biz de nasip olursa ay sonu oradayız ve ay sonu orada dünya devleriyle Sayın Trump olsun, Şi Cinping olsun, Sayın Putin olsun, Almanya vesaire hepsiyle onlarla tekrar ikili görüşmeler yapmak suretiyle G-20'deki konuları ikili ele alma ve her iki ülke arasındaki birçok konuyu değerlendirme fırsatını bulacağız. Dolayısıyla G-20'den bir yıl önce ve bir yıl sonrasına yönelik neler yapacağız bunları konuşma fırsatını yakalamış olacağız ve tabii ardından da temmuz 2, inşallah oradan Çin Halk Cumhuriyeti'ne geçeceğiz ve burada inşallah çok önemli bir Türkiye-Çin müzakeresini yapma fırsatını bulacağız. Nitekim dün de yine Şi Cinping ile bir görüşme yaptık ama asıl görüşmeyi Çin'e bıraktık. Çin'de asıl görüşmemizi yapacağız. Neler yapmamız lazım ki Türkiye-Çin arasındaki bu ilişkileri, siyasi, ekonomik, ticari, kültürel bunları daha da geliştirelim ve yoğun bir süreç önümüzde var ve bunları devam ettiriyoruz. Zaten ardından da eylül ayında malum Birleşmiş Milletler Genel Kurulu geliyor. Orada da yine ayrıca bu yoğun süreç devam edecek. Tabii biz bunları hedeflerken başka birilerinin de ülkemizle ilgili daha farklı hesapları ve niyetleri var. Hep söylediğim gibi önemli olan başkalarının ne dediği değil, bizim ne istediğimiz, ne yaptığımızdır."
Erdoğan, kendi hedeflerine sıkı sıkıya sahip çıkmaları ve bunun gereklerini yerine getirmeleri halinde hiç kimsenin önlerini kesemeyeceğini söyledi.
Türkiye'nin özellikle son yıllarda yaşadığı hadiselerin tamamının bu büyük mücadelenin tezahürlerinden başka bir şey olmadığını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Eğer hala 15 Temmuz darbe girişimini tiyatro olarak veya ordu içindeki bir grubun yoldan çıkması gibi görenler varsa gafil değilse art niyetli demektir. Eğer hala S-400 meselesini sıradan bir savunma sistemi tartışması olarak görenler varsa, bu büyük fotoğrafı okuyamıyor demektir. Eğer hala Suriye meselesini ülkemizdeki Suriyelilerin sahilde dolaşmaları seviyesinde tartışan varsa bölgemizdeki acımasız oyundan tümüyle bihaber demektir. Hatta hatta kusura bakmasınlar, yani bizim devletimizin bunlara aylık maaş bağladığını söyleyecek kadar gaflet içerisinde olanlar varsa bu nadanları da hep birlikte uyaralım diyorum. Biz hiçbir Suriyeliye maaş bağlamadık. Biz sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan yetim, öksüz, fakir, fukaraya valiliklerimiz ve kaymakamlıklarımız vasıtasıyla maaş veriyoruz. Bunu zaten benim vatandaşım da biliyor."
Erdoğan, eğer hala Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon arama tartışmalarını basit bir petrol doğalgaz kavgası olarak görenlerin bu işlerden hiç anlamadığı anlamına geldiğini dile getirerek, "Biz Doğu Akdeniz'de bu sularda münhasır ekonomik bölgelerde blokların içeresinde biz, bize ayrılmış olan yerlerde aramalarımızı devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. Bizim 4 tane gemimiz var. Bunlardan 3 tanesi sondaj, iki tanesi aramadır. Eskiden kiralık arıyorduk, bulamıyorduk birçok sıkıntılarımız vardı ama şimdi kendimize ait 4 tane gemimiz var. Biz şimdi bunlarla yapıyoruz bu işi. Hep söylüyorum ya 'nereden nereye geldik.' Artık bunlar bize ait gemiler, bunlarla bunu yapıyoruz. Birileri, kaşını gözünü oynatırsa biz de bütün fırkateynlerimizle beraber, gerektiğinde uçaklarımızla beraber hemen o gemilerimizin yanında yerimizi alıyoruz ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
"Avucunuzu yalarsınız"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Talimat vermiş bir tanesi, tutuklatacaklarmış o gemideki personeli, avucunuzu yalarsınız, neyi tutuklatıyorsunuz, neyi tutuklatıyorsunuz. Bizim silahlı kuvvetlerimiz, bütün buradaki imkanlarımızla biz de Doğu Akdeniz'de şu anda zaten yerimizi almış vaziyetteyiz, oralardayız, o personeli korumak bizim görevimizdir ve sonuna kadar, baştan sona kadar bunu devam ettiriyoruz, ettireceğiz. Şu anda bu çalışmalarımız devam ediyor, aralıksız. Bunun yanında eğer hala Filistin, Kudüs meselesini Libya meselesini, Irak, İran, Körfez'deki gelişmeleri mahalli çekişmeler olarak değerlendirenler varsa hiç kusura bakmasın ayakta uyuyor demektir."
"Dikkat edin, biz Türkiyeyiz" diyen Erdoğan, "Dün de uçakta gelirken gazeteci arkadaşlarıma söyledim, biz bir kabile devleti değiliz. Biz Türkiye Cumhuriyetiyiz. Bunu bir defa çok iyi bilmemiz lazım. Bizim devraldığımız tarih 2 bin 200 yıla dayanıyor, öyle sıradan değil. Bunu çok iyi bilmemiz lazım. Türkiye'nin tüm bu tartışmaların merkezinde yer alıyor olmasının sebebi geleceğimizin buradaki gelişmelerin yönünün belirleyecek olmasıdır." ifadelerini kullandı.
"Senin orada hiçbir hüviyetin yok"
Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı'nın Türkiye'nin bu aramalardan çekilmesini istediğini aktararak, şunları kaydetti:
"Sen ne diyorsun? Senin orada ne işin var bir defa? Biz buralara kıyıdaşız. Biz Kıbrıs'ta garantörüz, Yunanistan garantör, İngiltere garantör. Peki sen nesin? Senin orada hiçbir hüviyetin yok. Total şirketi adına sen böyle bir açıklama yapıyorsan o zaman vekaletini göster. Demek ki Cumhurbaşkanlığını bırakmış avukatlığa başlamışsın. Ama Tayyip Erdoğan konuştuğu zaman garantör ülke olarak konuşuyor. Yunanistan konuşursa garantör ülke olarak konuşur, İngiltere konuşursa garantör ülke olarak konuşur. Sen ne olarak konuşuyorsun ve biz yükümüzün ağırlığını iyi biliyoruz ama sen bu yükün farkında değilsin."
Ne siyasi, ne diplomatik, ne de toplumsal olarak gerilime, tartışmaya, kavgaya, acıya meraklı olmadıklarını anlatan Erdoğan, her şehit haberiyle yüreklerinin dağlandığını söyledi.
Erdoğan, ekonomide sıkıntıya düşen her firmanın, her vatandaşın derdini kendi sırtında hissettiğini anlatarak, şunları kaydetti:
"Kaybettiğimiz her toplumsal ve ekonomik değerimizle biz de hüzünleniyoruz. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak geçmişte nice haleflerimizin yaptığı gibi gayet rahat bir programla hayatımızı sürdürmeyi biz de bilirdik. Bu ülkenin en kıdemli siyasetçisi olarak sahip olduğumuz desteği ve prestiji hiç riske atmadan iktidarın keyfini sürmeyi biz de biliyoruz. Şayet böyle davransaydık şahsen belki rahat bir dönem geçirirdik ama ülkemizin ve milletimizin kayıplarını da seyrediyor olurduk. Biz kendi çıkarımız için olup bitenleri seyretmeyi değil, ülkemiz ve milletimiz için mücadele yolu seçtik, bu yola böyle çıktık.
Sonuçlarını bilerek ve isteyerek her taraftan darbe almamızın, her tarafımızın adeta kan revan içinde kalmamızın kaçınılmaz olduğu bir mücadele döneminin içine girdik çünkü tarihte öyle dönemler vardır ki ancak fedakarlıklar, verdiğiniz mücadeleler ve çektiğiniz sıkıntılar, aldığınız riskler ölçüsünde kazanımlar elde edersiniz. Türkiye tam da işte böyle bir dönemden geçiyor. Bize de ülkemize ve milletimize karşı sorumluluğumuzun gereği olarak bu dönemi zaferle sonuçlandırmak için var gücümüzle çalışmak düşüyor. "
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasetçinin gücünün halkından aldığı destekle ölçüldüğünü dile getirerek, kendilerinin de bu tarihi mücadelede en büyük desteği milleten aldığını söyledi.
"Mecliste partimiz açık ara önde"
Erdoğan, 31 Mart'ta milletin, İl Genel Seçimlerinde yüzde 60'lık, Büyükşehir Belediye Başkanlıklarında yüzde 52'lik, İl Belediye Başkanlıklarında yüzde 55'lik bir oranda kendilerinin yanında olduğunu gösterdiğini belirtti.
Bazı kişilerin bu neticelere "dudak büktüğünü" ancak bu neticelerin Türk siyasi hayatında eşi benzeri olmayan bir başarının ifadesi olduğunu kaydeden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Şimdi önümüzde bir İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yenileme seçimi var önümüzdeki pazar. Sadece bir belediye başkanlığı, yani vitrinde bir değişiklik. Mecliste kahir ekseriyetle zaten partimiz açık ara önde. Komisyonların tamamı partimizde. Bunun yanında yine aynı şekilde temsil noktasında vekaletler bizde. Böyle bir konum. Şimdi bu seçimde sadece bir vitrin, 39 belediyenin 25'i partimizde. Böyle bir durum. Burada 1 hafta sonra yapılacak seçimle sadece bir belediye başkanı, sadece bu seçilecek. Seçimdir. Daha doğrusu olması gereken neyse o olacak. Milli iradenin bir tecellisidir ama tabii öyle bir şey var ki şu anda yurt dışındaki medya İstanbul seçimiyle acaba niye bu kadar ilgileniyor, bu soruyu bir sormak lazım. Onların siyasetçileri acaba sadece bir belediye başkanlığı seçiminin yapılacağı bu süreçte niye bu kadar ilgileniyor? Sivil toplum kuruluşu görünümlü mahfiller, bunları takip edenler varsa gayet iyi bileceklerdir ki bazıları niçin bu seçime böyle bakıyor? Yine terör örgütlerine, onların yaptığı açıklamalara baktığımız zaman acaba bu terör örgütleri niçin İstanbul'daki bu seçimi bu kadar masaya yatırarak biz filancanın yanındayız diyerek öne çıkıyorlar? Bunlar terör örgütü. Kendileri aday göstermiyor. Aday göstermenin yanında da biz filancanın yanındayız diyorlar. Herhalde bunlar bize bir şeyler vermesi gerekir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimine verdiğimiz önem işte biz bu terör örgütlerine karşıyız, bu terör örgütlerinin destekledikleri yapılara da karşıyız. Farkımız bu."
Terörle mücadeleye değinen Erdoğan, "Hamdolsun, gene bugün 8 tane terörist etkisiz hale getirildi ve şu Pençe Harekatı'nda sayı şu anda 60'a doğru yaklaştı. Çünkü 'İnlerine kadar kovalayacağız.' dedik. Hem içeride hem dışarıda. Şimdi neredeyiz? Irak'ın kuzeyinde, bütün oralardaki teröristlerle mücadele içindeyiz. İnşallah bu seçimin yenilenmesi kararı tamamen hukuki sebeplerle alınmıştır, demokrasiye ve hukuka saygısı olan herkesin pazar günkü seçimin sonucuna rıza göstermesi, teslim olması da şarttır. Sonuç ne olursa olsun inşallah kazanan Türkiye olacaktır." diye konuştu.
Sürekli olarak demokrasi ve ekonomiyi birlikte zikrettiğini hatırlattığını Erdoğan, "Bu iki ayaktan biri eksik olduğunda bir ülkenin gerçek anlamda ve sürekliliği sağlayacak şekilde kalkınması mümkün değildir. Tek başına zenginliğin de tek başına özgürlüğün de toplumları mutlu etmeye yetmediğini çevremizdeki pek çok örnekten biliyoruz. Türkiye'yi hedefleri konusunda öne çıkartan en önemli husus, her iki alanda da gelişme iradesini ortaya koyabiliyor olmasıdır. İnşallah küresel düzeyde yaşanan değişim sürecini, ülkemiz lehine en iyi neticeleri alacak şekilde değerlendireceğiz. Bunun için siz ihracatçılarımıza çok önemli görevler düşüyor. Hep birlikte çalışarak üretimi ve istihdamı artıracak, ekonomide hedeflerimize ulaşmamızın en başta gelen şartı olan cari açığımızın fazlaya dönüştürülmesini inşallah sağlayacağız, bundan hiç endişeniz olmasın." dedi.
"Dünyanın dört bir yanında ülkemizin bayrağını dalgalandıran siz ihracatçılarımızla bizi yol arkadaşı yapan Rabbime hamdolsun diyorum" diyen Erdoğan, TİM'in 26. Genel Kurulunun başarılı geçmesini diledi. Erdoğan, bugün ödüllerini alacak Türkiye geneli ilk 10 ihracatçı ile 27 farklı sektörde ilk sırada yer alan ihracatçıları tebrik ederek konuşmasını tamamladı.