Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçim sürecini, AK Parti'nin projelerini, dış politikada yaşanan gelişmeleri ve merak edilen bütün konuları katıldığı canlı yayında değerlendirdi. Erdoğan, 31 Mart'a kadar piyasaların düzene girmemesi halinde ise tanzim satışı tüm illere yayabileceklerini kaydetti.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yaklaşan 31 Mart yerel seçimleri ve gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Erdoğan, önceki seçimleri örnek göstererek, "Anketlere güvenim kalmadı" dedi. Öte yandan Erdoğan, 31 Mart'tan sonra ABD'yi ziyaret etme durumunun olabileceğini de ifade etti. FETÖ ile yürütülen mücadelede önemli noktalara gelindiğine vurgu yapan Erdoğan, Pensilvanya ile Kandil'in iletişim ağlarının kesilmediğine vurgu yaptı. Kaşıkçı cinayetinde delilleri gizlemeye çalışan Suudi Arabistan yönetimine de tepki gösteren Cumhurbaşkanı, ''Sağa sola dolar, petrol dağıtmakla bu iş çözülmez" dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CNN Türk-Kanal D ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
''Şimdi Haliç'in kıyısında muhteşem bir proje önümüzdeki 2020'nin Kasım'ında hayata geçecek. Bugün onun temel atma törenini gerçekleştirdik. Maalesef bataklık, kokudan geçilmeyen Haliç'i temizlemiştik. Haliç Kongre Merkezi'ni yaptık. Bu merkezle tüm çevre farklı bir değer kazandı. Şimdi Haliç Tersanesi ilim, sanat, kültür merkezi olacak. Camialtı Tersanesi'ydi, benim 6 yıl futbol oynadığım kulübü vardı. Benim semtimdi. Muhteşem bir eser meydana gelecek.''
"HALKIM İDEOLOJİK FORMATLAMA TUZAĞINA DÜŞMEYECEK"
Biz şu anda seçim kampanyası sebebiyle erken başladık. Gerçekten meydanlar şu anda gayet iyi. Tabii bütün bu meydanlarının dilinin yanında halkın özellikle şu anda seçimi hazmetmesi hangi konumda? Bunu masaya yatırmak lazım. Gün geçtikçe bu kızışıyor, vatandaşın özellikle verilen mesajları alması, mesajlar üzerinden belirlemesi var. Bir de formatlamayla siyasi partileri değerlendiren bir kesim var. Yapılan yatırımlar eserler üzerinden değerlendirenlerin durumu mu, yoksa ideolojik formatlamayla bakanların durumu mu? İdeolojik formatlama tuzağına benim halkıma düşmeyecek, buna inanıyorum.
"BODRUM PLANDA YOKTU VE ORAYA GİTTİM"
Bu süreç içerisinde milletimizle çock ciddi, kararlı bir kucaklama şansını bulduk. Fırsat bulursak ilçelere de gittik. Dün Muğla'daydım. Önce Fethiye ilçesine uğradım. Planda yoktu hemen haber gönderdim. 'Ben şimdi Bodrum'a geliyorum'. Onlar için çok büyük sürpriz oldu.
"KENTSEL DÖNÜŞÜMDE KİRAYA ÇIKIN YIKALIM DEDİK"
Kartal'da yaşanılan felakette üç kat izin almış, sekiz kata çıkarmış. Sadece o değil ki, İstanbul'un, Türkiye'nin değişik yerlerinde hepsinde buna benzer kaçak yapılaşmalar var. Bu bizi tehdit ediyor. Hele hele deprem bölgelerinde. İstanbul'un deprem bölgelerinde bu sıkıntılar var. Bu tehdit büyük depremde faturası bunun ne olur, belli değil. Ben bundan endişeliyim, korkuyorum. Kentsel dönüşüm dedik, bir çalışma başlattık. Dedik ki, 'Biz burada oturanlara kiralarını verelim, kendileri kiraya geçsinler, ondan sonra gönüllülük esasına dayanarak bu bölgeyi yıkalım, TOKİ'nin koordinesinde konutlar yapalım ve kendilerini oturtalım'.
"İZMİR KOKUDAN GEÇİLMİYOR"
Biz sürekli olarak belediyelerimize bu ikazları hep yapmışızdır. Örneğin Başakşehir'de millet bahçesi ortaya çıkmıştır. Çevre Şehircilik Bakanlığı olarak Ataköy'de sahilde biz bir yere ruhsat vermedik. Tarihi eserin olduğu bölgeyi millet bahçesine dönüştürdük. Yüzde 100 başarılı olamadık, bu dönem tespit ettiklerimiz eksiklikleri gidermek suretiyle bu adımları atalım diyoruz. Atık suların kesinlikle denize deşarj edilmemesi noktasında çok çok büyük uyarılar yaptık. İzmir körfezinde kokudan geçilmiyor. O kadar konuşulduğu halde, söylendiği halde. Burası CHP'nin. Kalkıp da bu hassasiyet orada gösterilememiştir.
"YATAY MİMARİDE İŞBİRLİĞİNE GİDİLMESİ LAZIMDIR"
Diyelim ki belediye başkanları, meclis üyeleri sizler gibi düşünmüyor. Biz burada zemin artı 3, zemin artı 4 gibi yatay mimariyle hareket edecek olursak buradaki vatandaşın konut ihtiyacını karşılayamayız diyorlar. Onun için dikey mimariyi savunuyorlar. Devletin güçlü bir kuruluşu var, TOKİ. Medya ile şunu işlememiz lazım. Bize yardımcı olun, TOKİ'nin yapmış olduğu binalar var, gayet kaliteli. Buralarda halkımızla rahatlıkla, uyum içerisinde bu adımları atabiliriz.
"SU İHTİYACI 2050'YE KADAR GİDERİLDİ"
Çatalca'dan su getirdik. Boğazın dibinden su geçirdik. Istranca, Melen'in gelişiyle beraber 2040'a kadar, o zamanki hedefti, İstanbul'un suyunu çözdük. Şimdi hedefi daha da büyüttük. İstanbul'un şimdi 2050'ye kadar su ihtiyacı giderilmiş vaziyette.
"10 KAT OLURSA BU BEDEL ÇOK AĞIR OLUR"
Bir defa depremin sebep-netice ilişkisi çok çok önemli. Şu anda kentsel dönüşüme niye geldik? Bu soruya cevap bulmamız lazım. Eğer biz kaçak yapılaşmalarla devam edersek deprem faturası bize çok çok ağır olur. Japonya'da 8,5-9 şiddetinde depremler oluyor neticeye baktığınızda neticesi çok ağır değil. Çünkü zemin etüdleri yapılıyor, inşaatlar ona göre yapılıyor. Depreme karşı alınan tedbirler muvacehesinde yapıldığı için orada bu faturalar ortaya çıkmıyor. Bizde ise kullanılan malzemeden, işte Kartal'da gördük, inşaat demirlerine varıncaya kadar, kullanılması gereken çimentosu, bunlar da hassasiyet yok. 3 kat olması gereken yer 8-10 kat olursa bedel ağır olur.
"VATANDAŞLARIMIZIN YARDIMCI OLMASI LAZIM"
Arkadaşlarımızı bu konuda sıkıştırıyoruz. Burada en ufak taviz, fire vermememiz lazım. TOKİ'yi biz para kazansın diye kurmadık. şehirleşmede güzelliği, güveni, emniyeti yakalayalım diye kurduk. Vatandaşım burada rahatlıkla yaşasın. Kentsel dönüşüm dediğimiz olay bu. Vatandaşın bize yardımcı olması lazım. Şehir planlarını yapıyoruz, nerede konutlaşma olacak. Zemin etüdleriyle yapılıyor. Vatandaşım geliyor diyor ki 'benim burada 5 tane dairem var, bana 5 daire vermeniz lazım, 5 çocuğum var her biri için birer daire vermeniz lazım' diyor. Benim binam kalitelim değil noktasında bakmıyor. Sizin bana vereceğiniz bina çok daha değerlidir açısından bakmıyor.
"ANKET ŞİRKETLERİ BU İŞİ TUTTURUMADILAR"
Benim anketlere güvenim kalmadı.Doğru dürüst bir tanesi yaklaşıyor. Açık ara bu işi tutturamadılar. Ankara'da tecrübe ve dürüstlük önem arzediyor. Ankara'ya çok çok önemli bir ismi aday olarak koyduk. Mehmet Özhaseki Bey 5 dönem Kayseri'de belediye başkanlığı yapmış arkadaşımız. HDP'nin belediyeleri olduğu, terör örgütlerinin olduğu yerlerde Mehmet Bey gitti. Diyarbakır'a bakın, tanıyamazsınız. İstanbul'dan bazı yerlere göre çok daha iyi bir konumda.
"MANSUR YAVAŞ KİMİN ADAYI?"
Şimdi Ankara'da Mehmet Özhaseki Bey yoğun bir çalışma içerisinde. Ankaralılar sayın Özhasekiler devam kararını verirse inanıyorum ki, Ankaralılar çok şey kazanacak. CHP'li adayın afişlerinde CHP'nin logosu yok. CHP'nin adayı olduğu bilinirse oy alamayacağını o biliyor. Tabii siyaset bir defa şeffaf olarak yapılır, gizli yapılmaz. Burada kendine güveni olmayanların oluşturdukları beraberlik. CHP'nin yanında HDP var. HDP'nin arkasında kim var; PKK var. Şu anda İYİ Parti bunlara destek veriyor. Saadet bunlara destek veriyor. Özhaseki ise Cumhur'un adayı. Peki Mansur Yavaş kimin adayı? Çık açık açık söyle. Onu dediği anda benim vatandaşım değerlendirmesini ona göre yapacaktır, 'bunun arkasında terör örgütü var' diyecektir.
"DEVLETTEN ALDIĞI PARALARI KANDİL'E BOCA ETTİLER"
Bizim terör olayına bulaşmayan, terörle ilişkisi olmayan seçim kazanmış olursa o insanlara yönelik herhangi bir adımımız olmaz. Ama terörle ilişkisi seçim öncesi olmuş, tespit edilememişse, terörle ilişkisi varsa onu orada tutmayız. Bunu ben değil yasalar söylüyor. Onlar devletten aldığı paraları Kandil'e boca ettiler. Milletin parasını kalkıp da terör eylemlerinde kullansınlar diye bunlara vermiyoruz ki, yatırım yapsınlar diye veriyoruz. Aldıkları araç gereçle o çukurları açan bunlar. Bu fırsatı onlara nasıl veririz? Böyle bir durum söz konusu olursa tabii ki kayyumlar atanabilir. Orada yaşayan vatandaşımızı zulme mahkum edemeyiz.
''KANDİL'İN TALİMATLARI VAR''
Biz kayyum atamalarında geç kaldık. Daha önce yapsaydık, böyle olmazdı. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Bu yapılanları ne tarih ne millet affetmeyecektir. Herhangi bir ittifakımız yok diyenler kalkarlar aday gösterirler. HDP'nin aday gösterdiği yerde CHP a day gösteriyor mu? İYİ Parti aday gösteriyor mu? Hayır. İYİ Parti'nin aday göstermediği yerde CHP, HDP aday göstermiyor. İstanbul'da aynı şekilde CHP'nin adayı var. İYİ Parti'nin, HDP'nin adayı var mı? Yok. Mersin'de, Adana'da durumlar yine aynı. Birinin olduğu yerde biri olmuyor. Bazı yerlerde hesap şaşırması gibi bir şey oluyor. Hatta olay daha ileri gidiyor. Bir Pensilvanya'nın talimatları var daha ileride Kandil'in talimatları var.
"PENSİLVANYA VE KANDİL'LE İLETİŞİM AĞLARI KESİLMEDİ"
15 Temmuz'da uğradığımız bir olay var. 7 Ağustos'ta Yenikapı ruhu teşkil ettik. Bundan sonra da terörle mücadelede aynı ruhla mücadele etmeye devam ediyoruz. Bu tür şeylerde Kandil, Pensilvanya'da iletişim ağı kesilmiş değil. Yeri geliyor Pensilvanya söylem ve siyaset anlayışıyla bunlarla koordine vaziyette. Bunların siyaset etme anlayışını etkiliyor. Aynı şekilde Kandil de bu şekilde verdiği mesajlarla bunları etkiliyor. Nerede aday çıkaracaklarını belirleme noktasındalar. 17-25 yargıya darbe girişimidir. Buradan edinilen bazı tecrübeler var. Orada nerede durduysalar şu anda aynı yerde duruyorlar.
"BAY KEMAL'İN KULLANDIĞI O SÖZÜ İLK FETÖ ELEBAŞI KULLANDI"
Bay Kemal'in bu söylediği anlayış, 'kontrollü darbe' diyor. Kontrollü darbe girişimi ise Bay Kemal, senin 7 Ağustos'ta ne işin var? Cuma akşamına kadar gelmeyeceğini bildirdin, seni o kadar sıkıştırdılar ki Yenikapı'ya Cumartesi geldin. Ben gece 01.15'te Atatürk Havalimanı'na iniyorum, sen 23.15'te FETÖ'nün kontrolündeki tankların arasından geçip Bakırköy'e gidiyor kahveni yudumluyorsun. Biz oraya geliyoruz halkımızla bütünleşiyoruz. Orada darbe girişimine karşı aldığımız tedbirleri uygulamaya koyuyoruz, Bay Kemal'in kullandığı bu sözü FETÖ elebaşısı da aynı sözü kullandı. Ne zaman 16 Temmuz'da kontrollü darbe dedi ve herşeyi ile açığa çıktı. Bunu ilk önce FETO kullandı ondan sonra o kullandı. Burası manidardır. Bay Kemal kendini güvence altına almak istedi. Havalimanından kaçışı görüntülendi ve bu görüntüler ortaya çıktı. Bay Kemal niçin FETO ile aynı kelimeleri kullanıyor. Açıkları var. Bütün hayatı yalan ve iftira üzerine kurulu olduğu için de bunlardan kurtulamıyor, sıyrılamıyor. Buradaki açıklama net ifadesidir.
"DÜZELMEZSE 81 VİLAYETTE TANZİMLERİ AÇARIZ"
Biz burada 31 Mart'a kadar süreci devam ettireceğiz. Zincir marketlere ne oluyor? Niye rahatsız oluyorsunuz. Siz 300-350 çeşit ürün satıyorsunuz. Biz vatandaşımızın günlük temin etmek zorunda kaldıklarını orada satıyoruz. Et kıymada da siz aynı oyunu oynadınız. Bir ara 35'e çıktı biz devreye girince 28'e düştü. Biz devletsek bu zulmü ortadan kaldırmamız lazım. Bu iş böyle gidersek kalkarız Türkiye'de 81 vilayette tanzim satışları oluşturur ve vatandaşa ucuz ürün teminine çalışırız. Bunu yaygınlaştırarak, ürün çeşitlerini arttırarak. Devlet olarak bizim ne işimiz var piyasada? Bizim denetim görevimimiz var. Bunu yapmamız lazım.
"TRUMP BENİ DAVET ETTİ BEN DE 'ÖNCE SİZ' DEDİM"
Trump'la ikili görüşmelerimiz ılımlı geçer, ılımlı geçmektedir. Şu anda Savunma Bakanımız Washington'daydı, görüşmelerini yaptı. İş daha da farklı bir konuma gelecek. Daha net bilgileri sayın bakanımızdan alacağım. Görüşmemizde Suriye özellikle öne çıkarken, ikili ilişkilerimizde 75 milyar dolar hedefi çok çok önemliydi. Patriotlar meselesi. 'Bu sizin döneminizin değil sayın Obama döneminin getirdiği bir neticedir. Sayın Obama bu işi kongreden halledebilseydi bugünkü duruma gelmeyecektik. Maalesf bu olumlu olmadı'. dedim. Kendisi de bana çok çok hak verdi. 'Çok çok haklısınız' dedi. Sayın Trump'la ılımlı bir ilişkiye sahibiz. Bu da birçok sorunu daha kolay çözmemizi sağlıyor. Kendisinin daveti oldu, ben de kendisine 'önce ben sizi bekliyorum' dedim. Bu denli sıcak ilişki sözkonusu. Sayın Trump'la görüşmelerimizde hamdolsun iyi neticeler alabiliyoruz.
"TRUMP 'ÖNEMLİ BİR ELÇİMİ ANKARA'YA ATIYORUM' DEDİ"
Uzun zamandır Amerika'nın Türkiye'de büyükelçisi yoktu. Şu anda çok önem verdikleri bir ismi Türkiye'ye büyükelçi olarak atıyorlar. Kısa bir zaman içerisinde belki 1 belki 2 hafta içinde büyükelçi göreve başlayacak. Maslahatgüzarla büyükelçinin çalışması aynı değil. Kendisi 'çok önemli bir büyükelçimi gönderiyorum Türkiye'ye' dedi. Bu da kendi aramızda ayrıca bağlarımız var. Benim için bu işleri kim yürütecek, sayın Trump'ın kim
"GÜVENLİ BÖLGE KONTROLÜMÜZDE OLACAKTIR"
Güvenli bölge noktasında sayın Trump'la ılımlı bir noktaya taşıdık. Bizim dışımızda bir yere taşınırsa bunu kabul etmemiz mümkün değil. Güvenli bir bölge olacaksa o bizim kontrolümüzde olur. Çünkü benim sınırım. Havan topu, füze benim ülkeme geliyor. Ben tedbirimi karşı ülkede alacağım. Yoksa benim ülkeme füze düştükten sonra bunun tedbiri alınmaz. Yerinde bu işi imha etmek zorundayız. Bunda da başaracağız. Afrin, Cerablus, El Bab'da inşa ettiğimiz huzur ve istikrarı sınır bölgesinde kurmamız lazım. Göçmenlerden korkan Avrupa'nın Suriye'de varlık göstermesini beklemiyoruz. Bir taraftan 'aman ha kapıları açmayın' diyeceksin. Öte taraftan Türkiye'nin kapılarını açık tutmasını istiyeceksin.
"23 BİN TIR DOLUSU SİLAH GİTTİ"
ABD'den sürekli takviye devam ediyor. ABD'den 23 bin TIR silah gitti. Bu silahlar PKK'nın yan kuruluşuna gidiyor. Biz bunları sayın Bush zamanında da yaşadık. Bu silahların alınacağı söylendi. Mücadelede bu silahlar bizim elimize de geçti. Bu silahlar Irak'ta satıldı. Bu silahlar zaman içerisinde satılacak, satılmaya başladı. Bundan sonraki süreçte bu iş nereye varır, ayrı konu. DEAŞ bir çok silahı buralardan alıyor. DEAŞ artık bitiyor, bu konuya geldi. Temennim odur ki, silah desteği kadar önemli bir şey varsa o da siyasi destektir. Biz 'siz bizim stratejik müttefiğimiz olarak burada dayanışmamızı sürdürelim ki, askerinizi madem çekiyorsunuz, doğacak boşluğa YPG/PYD teröristleri girmesin'... Örneğin Münbiç. Münbiç halkı yüzde 90 Arap'tır. Sayın Obama da aynı şekilde söz vermişti. 'Bunlara bırakmayız' demişlerdi. Ne yazık ki, sayın Trump döneminde 'böyle bir şey olmayacak' dendi. Pompeo sayın Çavuşoğlu'na 90 gün dendi. Kaç gün geçti.
"BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİZ"
Rejimin PYD-YPG unsurlarının Münbiç'e sokulma gayretlerine izin vermeyiz. Belli bir süre bekleriz. Bir gece ansızın gelebiliriz. Türkiye-Rusya liderlerinin altındaki ekipler görüşmelerini sürekli devam ettiriyorlar. İdlib'i boşalttığınız zaman gelecek yer neresi? Türkiye. Biz bunu kabul edemeyiz. Bu rahatsızlığı ortadan kaldırmamız için istihbaratımızın çalışması var. Madem ki biz dayanışma halindeyiz. O zaman Rusya-Türkiye-İran birlikte sükunet suhuletinin sağlanması lazım. O bölgede, İdlib'in çevresinde bir hat var. iç kısmını bizim gözlem kuleleri oluşturuyor, dış kısmını Rusya oluşturuyor.
"'SİZ MÜSLÜMANSINIZ ALMAZLAR' DEDİ
AP'nin almış olduğu bu kararın herhangi bir kıymeti harbiyesi yok. AB aslında büyük bir kriz içerisinde. Bunun ilk adımı Brexit'di. Bunu başka ülkelerin de takip edeceğe benziyor. Fransa'daki olayları bir kenara koyamazsınız. Bir boşluk sebebiyle bunlar yaşanıyor. Türkiye'yi niye almıyorsunuz arkadaş dediğinizde söyledikleri 'sizin 82 milyon nüfusunuz var' diyorlar. Bir kere ağzınızdaki baklayı çıkartın. Fransız Dışişleri Bakanı'ndan bizzat dinledim, 'Siz müslümansınız sizi AB'ye almazlar' dedi. Bu kadar açık. Sürekli oyalama.
"KAŞIKÇI CİNAYETİNİ İŞLEYENLER BU 15'İN İÇİNDE"
Bizim partimizin adı adalet, ikincisi kalkınma. Bir devlet veya liderler adalet üzere ayakta dururlar. Adalet yoksa çökmeye mahkumdurlar. Türkiye her zaman olduğu gibi adaleti savunmaya devam edecektir. Adalet mülkün temelidir, devletin ikamesi için ifade edilen bir anlamdır. Cemal Kaşıkçı cinayetini örtbast etmek, yok saymak mümkün değildir. Elimizdeki belgelerle bunu gösteririz. Biz bunu Suudi yetkililere dinlettik. Kendileri feveran ettiler. Bunu Kral Selman'la da görüştük. Veliaht prensle de görüştük ama netice alamadık. Hep söylüyorlar 'gereken neyse yapacağız'. 2 tane uçakla buraya gelen 15 kişi bu işi icra edenler. Bunun katilleri 15 kişinin içinde. Burada ortak bir eylem var. Bu ortak eylemin talimatını veren kim? Bu 15'e talimatı kimin verdiğini bu 15 biliyor zaten. Dışişleri Bakanları çok daha ileri gitti, dedi ki 'yerli işbirlikçilerle bunu yaptık' dedi.
"BEN KESMEYİ İYİ BİLİYORUM DİYEN BİR AHLAKSIZ"
Veliaht prens ise arka kapıdan Cemal Kaşıkçı'nın çıktığını söyledi. Nasıl bir işse Cemal Kaşıkçı arka kapıdan çıkıp, dışarıda bekleyen nişanlısını almadan gidiyor. Bunlar dünyayı enayi mi zannediyorlar. Ben kesmeyi çok iyi bilirim diyen bir ahlâksız, bir adi var orada. Bu adli tıp mensubuymuş. Bunu veliaht prens bilmeyecekse kim bilecek? Talimatı veren belli.
"TBMM BAŞKANLIĞI SEÇİMİ 17.00'DE BİTER"
Şu anda Savunma Bakanımız yurtdışında o da gelecek. Meclis'te büyük ihtimalle. Yarın Meclis Başkanlığı seçimi var. O turlar bitince. Yarın herhalde 17.00 gibi biter diye düşünüyoruz.
"BATI DARBECİ SİSİ'YE NEDEN SESİNİ ÇIKARAMIYOR?"
Mısır'la münasebetlerimiz niye kesildi acaba? Üst düzeyde liderler olarak niçin görüşmüyoruz? Burada bazı şeyleri çok açık, net konuşalım. Ben net konuşmayı severim. Dünyada darbecilere karşı olduğunu söyleyenler, Mursi'yi darbe ile indiren Sisi'ye bir tavır koydular mı? Kırmızı halılarla karşıladılar. Aynı şekilde 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaydı bu ülkeler. Sisi'yi de bunlar bu şekilde. Mursi halkın yüzd 52 oyuyla gelmişti. Sisi'nin darbeci olduğunu hep söyledim, gizlemedim. Batılı ülkeler darbecileri desteklemekte devam ediyorlar. Bütün açık, net olan bir şey var, bir defa bu insanlık suçudur. Sayısal olarak baktığımızda Sisi göreve geldiğinden bu yana, 42 kişiyi idam ettiler. En son 9 genci idam ettiler. Bu yenilir yutulur bir lokma değil. Uluslararası Af örgütü müracat etti. Netice alamadı. Bize cezaevinde öldüğü zaman kıyamet koparıyorlar. Halbuki bizde idam yok. Geçen sabah 9 genç idam edildi. Nerede Batı? Bu noktada ne yaptı? Hele hele bir gencin ifadesi ki, çok çok dokunaklıydı. 'Eğer bana verilen elektrik sana verilseydi Enver Sedatları sen çokta idam ederdin' diyor, bunu hakime söylüyor. 20 yıl Mısır'ı aydınlatırdı diyor bana verilen elektrik. Bu genç idam edildi. Bu nasıl işkencedir?
"SİSİ'YLE ASLA GÖRÜŞMEM"
İşkence yapılan insandan ne istersen onu konuşur. Ben Türkiye'nin Cumhurbaşkanı olarak şu anda Sisi'nin yapmış olduğu bu eylemi, şimdi yargı verdi bu kararı diyecek. Orada yargı, seçim falan yok,bunların hepsi hikaye. Orada otoriter, totaliter bir yapı var. Kimi istersen getiriyorsun. Arada olanlar oluyor, geliyor zaman zaman. Böyle bir kişiyle asla görüşmem. Onun genel afla içerideki bütün bu insanları serbest bırakması lazım. Mısır halkı bizim canımız ciğerimizdir ama kendisi asla!
"MUSTAFA ŞENTOP BU İŞE LAYIK BİR İSİMDİR"
İşi yarışa sokmamızın gereği yoktur dedik. Milletvekili arkadaşlarımızın çoğunluğu ile görüşme yapıldı. Grup başkanımız yaptılar. Böyle bir durum çıktı. Biz adeta tek isimde seçime gidelim dedik ve sayın Şentop'un aday olmasını kendisinden rica ettik. O da müracaatını yaptı. Yüzde şu kadar, yüzde bu kadar böyle bir şey sözkonusu değil. Zaten şu anda başkanvekili olarak Meclis'te görev yapan aynı zamanda Anayasa hukukçusu olan Mustafa Şentop arkadaşımız bu işe layıktır dedik.