BIST 9.470
DOLAR 34,58
EURO 35,99
ALTIN 3.005,27
HABER /  POLİTİKA

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan net mesajlar faiz enflasyon ve asgari ücret açıklamaları

Cumhurbaşkanı Erdoğan, asgari ücret tartışmalarına ilişkin "Asgari ücret arttı diye işçi çıkarma gibi bir durumla karşılaşacağımızı zannetmiyorum. Kimsenin mağdur olmasına müsaade etmeyiz" dedi.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkmenistan ziyareti dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Yeni ekonomi modeli

Erdoğan, "Üretim, istihdam ve ihracatı güçlendirmeye yönelik yeni bir ekonomi modelini hayata geçirdiniz. Faizi olabildiğince düşük tutmayı hedefliyorsunuz. 19 yıllık iktidarınızda hangi şartların olgunlaşmasıyla bu modeli hayata geçirdiniz? Yeni modelin artıları yakın vadede ortaya çıkar mı? Bu süreçte dar gelirlileri rahatlatacak yeni adımlar olacak mı?" sorusu üzerine, iktidara geldikleri ilk günden itibaren, belki de tarihlerinde ilk kez kendi ihtiyaçları, öncelikleri ve gerçeklerine uygun bir ekonomi politikası izlediklerini, buna aynı kararlılıkla devam ettiklerini vurguladı.

Ekonomik olarak da bağımsızlaşma mücadelesi verdiklerini, bu adımları attıkça, içeriden dışarıdan vesayetçilerin dirençleriyle, ekonomiye yönelik türlü saldırılarla karşılaştıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunların her birini milletimizle birlikte bertaraf ettik. Bizi kendi istedikleri çizgiye çekmek isteyenlerin kur, faiz oyunlarına prim vermedik, vermiyoruz. Büyüme yolculuğumuzda yatırım, üretim, istihdam, ihracat hep önceliğimiz oldu. Felaket tellallarına, mandacı iktisatçılara, ekonomik tetikçilere aldırış etmeden hedeflerimize yürümeyi sürdüreceğiz. Bu ülke bizden önceki yıllarda dünya ortalamalarının çok üstünde oranlarla, yüksek maliyetlerle borçlanmak zorunda bırakıldı. Bu, bağımlılık demekti. Ekonomik olarak bağımlı bir ülke kendi politikalarını elbette hayata geçiremez. Belirlenmiş çizginin dışına çıkmaya çalıştığınız zaman karşılaşacağınız şey şantajdır. Buna karşı koyacak dirayetiniz yoksa istikrarsızlığa mahkum edilirsiniz. İşte biz ülkemizi bu durumdan kalıcı olarak kurtarmak için son 19 yılda sergilediğimiz güçlü siyasi irade ve özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi sayesinde bu mücadeleyi gösterebilecek dirayete, imkana kavuştuk. Son günlerde kur üzerinde iktisadi temelleri bulunmayan hareketler nedeniyle yaşanan fiyat artışlarının oluşturduğu sorunları da milletimizin lehine yatırım, istihdam ve üretimle çözeceğiz. Büyüyeceğiz, büyüdükçe milletimiz kazanacak."

Erdoğan, iktidara geldikleri ilk günden bu yana ekonomideki tezlerinin özellikle düşük faiz olduğunu, faiz-enflasyon ilişkisini devamlı "faiz sebep, enflasyon neticedir" diye işlediğini, bu tezinin değişmediğini aktardı.

Bugün de aynı tezi savunduğunun ve buna inandığının altını çizen Erdoğan, "Eğer ben de ekonomi tahsili görmüşsem ve bu ekonomi tahsilinden de öte bazı değerler silsilesi içerisinde de inandıklarım, bilgim varsa, faiz sebeptir, netice değildir. Enflasyon neticedir. Tabii burada bazıları bunun tam aksini savunuyorlar. Bunlar enflasyonun sebep, faizin netice olduğunu savunuyorlar. Peki öyleyse dünyaya şöyle bir bakalım. Şu anda küresel ekonominin egemen olduğu dünyada acaba enflasyon sebep, faiz netice midir? Yoksa faiz mi sebep, enflasyon mu neticedir? Şu anda işte Amerika'da, Avrupa'da enflasyonun geldiği nokta ortada. İsrail’e bakalım… İsrail'de faiz nedir, enflasyon nedir, oranlar ne durumdadır? Buna bakalım. Buna baktığımız zaman bizim tezimizin doğru olduğunu oralarda zaten görüyoruz. Şu anda da ben yine iddiamdayım." diye konuştu.

"Ben hiçbir zaman faizin yükseltilmesini savunmadım"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte Türkiye'de gecelik faizlerin 7500'lere vardığını gördüklerini, o dönemde iktidarda CHP'nin olduğunu anımsattı.

CHP’nin olduğu bir dönemin faturasını milletin ödediğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Tabii şimdi 18 yaş altı genç kesim, genç kuşak bunları yaşamadı ama bunları biz yaşadık, gördük. Şu anda bu CHP'nin sözcüsü de o dönemin faillerindendir. Hatırlayın bay Kemal, grup konuşmalarında 'Faizi 1'e indirin, biz de gelip sizi destekleyeceğiz' dedi. Bir insan akşam sabah bu şekilde bir değişiklik gösteremez. 'Faizi 1'e indirin, biz de gelip sizi destekleyeceğiz' diyeceksin, ondan sonra da kalkıp şimdi de faiz indirimine tepki göstereceksin. Tayyip Erdoğan'ın böyle zikzakları yok. Tayyip Erdoğan, zaten en başından beri düşük faizden bahsediyor ve bu faiz inecek diyor. Hiçbir zaman faizin yükseltilmesini savunmadım, savunmuyorum ve savunmayacağım. Farklı düşünenler de çıksa Tayyip Erdoğan aynı noktadadır. Asla bu konudan taviz vermem. Çünkü bu benim aynı zamanda değerler silsilesi içindeki yapımdır. Bundan taviz veremem ve vermeyeceğim. Biz bu işi başaracağız. Göreceksiniz enflasyon inşallah seçim öncesi nerelere düşecek.

İstihdam, üretim, ihracat

Çok açık net bütün delilleriyle her şeyiyle ortada. Çünkü faiz lobileri kuduruyor. Ben ne dedim TÜSİAD'a? Hadi buyurun, para sizde, finans sektörü sizde. Niye yatırım yapmıyorsunuz? Arkadaş, sen zengin misin, para sende mi, finans sende mi? Biz sizden bir şey istiyoruz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat, büyüme. Ama biz size bunu söyleyince siz tam aksini söylüyorsunuz. 'Faizi düşürelim' yok… Başta kamu bankaları olmak üzere biz yatırım yapacak olanlara gerekli destekleri vermeye hazırız. Yeter ki yatırım yapın, mevcut yatırımlarınızı büyütün ve bununla birlikte de istihdam oluşsun. İşsizliğin en önemli çözümü istihdam, üretim, ihracat. Arkadan da büyüme geliyor. Büyümede de biz şu anda gayet iyi bir konumdayız ve bu böyle gidecek. Bu işi de başaracağız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu ekonomik argümanı bir model şeklinde aktaracak mısınız halka, yoksa eylem düzeyinde mi kalacak?" sorusu üzerine, "Elbette aktaracağım. İnşallah, 15'er gün arayla bazı televizyon gruplarında ortak yayınlara bizzat çıkacağım. Bazı arkadaşlarımı ayrıca çıkaracağım. Onlar da bazı açıklamalar yapacaklar." dedi.

Erdoğan, şu anda ihracatta hiçbir dönemde olmayan bir sıçramayı yaptıklarını, Ticaret Bakanı'nın bunlarla ilgili nereden nereye gelindiğini anlatacağını, aynı şekilde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı'nın enerjide nereye gelindiğini göstereceğini vurguladı.

"Düşünün, enerjide bırakın bir gemiyi bir sandal yoktu." diyen Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Şimdi sismik araştırma gemilerimiz var. Üç tane sondaj gemimiz vardı. Şimdi ona bir de dördüncüyü ilave ettik. Dördüncü de sıfır kilometre. Bunları gayet uygun fiyatlarla aldık ve bunlar kendimize ait. Böyle bir şey yoktu. Kiralama ile gidiyorduk. Diyelim ki BP ile anlaşıyorduk. BP geliyordu bizde araştırma yapıyordu. Ama tabii uyanıklık bizdeydi. Biz para vermezdik, 'Araştırmayı yap, kazanırsan yarısı senin yarısı benim.' Shell’e de aynısını söylerdik. Ama şimdi biz kendi gemilerimize sahip çıktık. Onlarla birlikte kendi sularımızda hamdolsun keşifler yapıyoruz. Dünyaya da gemilerimizi kiralama yaparız ve bu kiralamayla yine paramızı kazanmaya devam ederiz."

Asgari ücret

Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun aralıkta toplanacağı hatırlatılarak, "asgari ücretin artmasıyla işverenlerin, bazı çalışanlarını işten çıkartma" olasılığının ortadan kaldırılması için ne gibi tedbirler alınacağı sorulan Erdoğan, "Görüşmelerin akışına göre inşallah biz de kararımızı hayırlısıyla vereceğiz. Asgari ücret arttı diye işçi çıkarma gibi bir durumla karşılaşacağımızı da zannetmiyorum. Biz alt gelir grupları başta olmak üzere milletimizin bütün kesimlerinin hayat şartlarını iyileştirmek için mücadele ediyoruz. İstenmeyen durumların oluşmasını engellemek için elimizdeki araçları kullanırız. Kimsenin mağdur olmasına müsaade etmeyiz." dedi.

Stokçuluk

Erdoğan, "Son dönemde özellikle un ve şeker gibi bazı gıda maddelerinin, hizmet ve üretim sektöründe bazı mal ve hizmetlerin piyasada bulunamadığına, karaborsa ve stokçuluğun yaygınlaştığına dair çokça şikayet var. Bu konuda cezai yaptırımların artmasına yönelik bir ek tedbir alınabilir mi?" sorusu üzerine, bu konuyla ilgili Ticaret Bakanlığının gerekli tedbirleri aldığını vurguladı.

Bu tür stokçuluğun yapılmasının kesinlikle yasak olduğunun altını çizen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Örneğin, şekerle ilgili yapılan açıklamaların ardından Tarım ve Orman Bakanlığımız depolarda ne kadar şeker olduğunu göstermek suretiyle herhangi bir sıkıntının olmadığını çok açık net ortaya koydular. Böyle bir sıkıntı yok. Bunun dışında sanayide bakıyorsunuz bazı parçaların, yedek parçaların vesaire satışı veya bunların piyasaya sürülmesi noktasında da ne yazık ki depolama yöntemiyle bunu piyasadan çeken ve bu konularda da üretimi engelleyen ahlaksızlar var, edepsizler var. İlgili bakanlıklarımızla bütün bunların üzerine gitme kararlılığımız var. Arkadaşlara şunu da söyledim, 'eğer cezai müeyyideleri düşükse, bunların cezai müeyyidelerini artırmak suretiyle biz bu işin üzerine gidelim.' Stokçuluk dinimizde de yasaktır."

"TEKNOFEST kuşağına ihtiyacımız var"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Z kuşağı diye bir kavram var. Z kuşağına ne mesaj vermek istersiniz?" sorusuna, "Bizim TEKNOFEST kuşağına ihtiyacımız var. TEKNOFEST kuşağı zekalarıyla, teknolojik ve bilimsel çalışmalarıyla şu anda çok ciddi bir yarış içerisinde ve maşallah her tarafı duman ediyorlar." yanıtını verdi.

TEKNOFEST'in Azerbaycan'da da önemli bir programının olacağını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Samsun'da da bir program var. TEKNOFEST'i özellikle devam ettireceğiz. Şu nokta da çok çok önemli, biz geldiğimizde seçme ve seçilme yaşı 30'du. Biz bu seçme ve seçilme yaşını önce 25'e, sonra 18'e indirdik. Gençleri düşünen, gençlerle yatıp gençlerle kalkan parti AK Parti'dir. Niye bizden önce 25 ve 18 yaş grubu gündeme gelmedi? Biz getirdik. Bütün belgeler, tarih, her şey ortada. Çünkü bizim hareket merkezimiz şuydu, bizim ecdadımız Fatih, İstanbul'un fethini 21 yaşında gerçekleştirdi. Bu milletin büyükleri 20'li yaşlarında büyük bir fetih gerçekleştiriyorsa bu milletin tevarüs ettiği emanetle biz Allah'ın izniyle her işi başarırız."

BAE ile ilişkiler

Erdoğan, "Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın Türkiye'ye yaptığı ziyarette bir dizi anlaşmaya imza atıldı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile yeni bir döneme girildi diyebilir miyiz?" sorusu üzerine, "Muhammed bin Zayid'le 2011 yılında bir görüşmemiz olmuştu. Ondan sonra bazı değişik dönemler yaşadık ama biz tamamen ipleri koparmadık. En azından istihbarat teşkilatları karşılıklı olarak görüşmelerine devam etti. Bu arada ticari olarak da ilişkilerimiz devam etti." dedi.

Arzu edilmeyen gelişmeler olmasına rağmen sonunda işin iyi bir noktaya geldiğini belirten Erdoğan, önce Veliaht Prens Muhammed bin Zayid'in kardeşinin Türkiye'ye gelerek ilgili birimler ve Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi ile bazı görüşmeler yaptığını, yatırım için hazır olduklarını söylediğini aktardı. Erdoğan, daha sonra da Muhammed bin Zayid'in özellikle istemesi üzerine Türkiye'yi ziyaret ettiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Hakikaten adeta aile hassasiyeti içerisinde bir ziyaret oldu. Bu ziyarette de bu anlaşmaları gerçekleştirdik. Bu anlaşma metninde olan maddeler inanıyorum ki Türkiye ile Birleşik Arap Emirlikleri arasında yeni bir dönemin başlamasına ve bunu kalıcı kılmaya vesile olan bir adım oldu. Gerek ikili gerek heyetler arasındaki görüşmelerimiz çok çok iyi geçti ve orada imzaları attık. Bundan sonraki sürece yönelik de nasip olursa şubat ayı içerisinde benim bir iadeiziyaretim olacak. Benden önce gerek Dışişleri Bakanı'm gerek Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı'mın ziyaretleri olacak. Ön hazırlıklar olacak. Arkasından şubatta da inşallah ben geniş bir heyetle gideceğim ve bazı adımları çok güçlü şekilde atacağız. 10 milyar dolarlık bir yatırım planı sundular. Bu yatırım planını da uygulamaya koymak suretiyle çok daha farklı bir geleceği inşa etmiş olacağız. Bu konuda da güzel gelişmeler olacak. Tabii Bay Kemal saçma sapan şeyler konuşup duruyor."

Mısır ve İsrail'e pozitif sinyaller

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Birleşik Arap Emirlikleri ile başlayan ilişki ister istemez İsrail ve Mısır'la ilişkileri akla getirdi. Siz bu ilişkilere nasıl bakıyorsunuz? İsrail ve Mısır'a büyükelçileri atayacak mısınız?" sorusunu, "Zaten kararımızı verdiğimiz zaman tabii ki büyükelçileri de belli bir takvim içinde atama durumunda olacağız. Bu söylediğiniz ülkelerin kiminde maslahatgüzar olarak atılmış bazı adımlar var. Büyükelçi yok ama maslahatgüzar var. Bu adımları da peyderpey belli takvim içinde atmış olacağız. Birleşik Arap Emirlikleri ile aramızda nasıl bir adım atıldıysa, diğerleriyle de buna benzer adımları atacağız." şeklinde yanıtladı.

"Bu şekilde saygısızlık yapan, bizden asla helallik beklemesin"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Veliaht Prens Muhammed bin Zayid'in ziyaretine ilişkin "Hakiki Müslümanların sarayın yanında yeri yoktur." ifadesi ile "gayri milli" açıklaması hatırlatılan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Her şeyden önce bu aralar Bay Kemal helalleşmeden bahsediyor. Bir sorun bakalım helal nedir, haram nedir? Madem helalleşmeden bahsediyorsun, helalleşmek isteyen kalkıp da helalleşmek istediklerine bu şekilde gayri milli diye hitap eder mi? Gayri milli diye hitap ettiğin kişiye oy verenler, bu ülkede yüzde 52. Yüzde 52 ile Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi mi? Seçildi. O sebeple 'Helalleşmek nedir Bay Kemal?' diye sormak lazım. Helal ve haramı öğrenmesi lazım. Şu anda parti kuran eski arkadaşları bile 'Bay Kemal'e hakkımı helal etmeyeceğim.' diyorlar. Yani Tayyip Erdoğan'a kalkıp bunu söyleyen adam, sen kiminle helalleşeceksin? Bir defa önce benim sana hakkımı helal etmem lazım. Neden? Kazandığım davalar var. Avukatlarıma 'Daha üzerine gitmeyeceğim, bu davaları iptal edin.' dedim. Ben böyle yaklaşmış birisiyim. Ama görüyorum ki sen şu anda bana ve bize oy veren tabanımıza gayri milli dersen biz seninle asla helalleşemeyiz. Bu şekilde saygısızlık yapan, bizden asla helallik beklemesin."

"Türkiye artık ilan edilmiş olan seçim tarihlerine alışacaktır"

Erdoğan, "Helalleşme tartışmasıyla alakalı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu çağrısına terör örgütü FETÖ ve PKK'dan olumlu çağrı geldi. Selahattin Demirtaş'ın muhalefet genel başkanlarına miting çağrısı oldu. Bu çağrının aynı gününde Meral Akşener ve Kemal Kılıçdaroğlu miting yapma kararı aldı. 'Erken seçim için elimden gelen her şeyi yapacağım.' dedi. Neler söylersiniz?" sorusunu, şöyle cevapladı:

"Elinden gelen her şey neymiş? Şu anda AK Parti Genel Başkanı olarak ben, MHP Genel Başkanı olarak Sayın Bahçeli, aynı şekilde Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı olarak Sayın Destici açıklamalarımızı yaptık. Bu işin tarihi Haziran 2023 dedik. Bu değişmeyecek. Bunu bir kere de değil, defaatle söyledik. Kulağı var duymuyor, gözleri var görmüyor. Bunları bu kadar açık söyledik. Sizin gücünüz bu ülkede bir erken seçim kararı almaya yeter mi, yetmez mi? Yetmez. Daha neyi konuşuyoruz, neyi tartışıyoruz. Her şey bu kadar açık ve net ortada. Boşuna uğraşıyorlar. Adeta boş teneke çalıyorlar. Allah nasip ederse Haziran 2023 seçim tarihidir. Türkiye artık ilan edilmiş olan seçim tarihlerine alışacaktır."

"İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Sağlık Bakanı'mızın Almanya'da yaşayan vatandaşlarımızın Türkiye'deki tedavilerine yönelik çalışmalarına karşı çıktı. Bu siyasal kültürümüzde olmayan bir şey. Siyasal kültürümüz mü dönüşüyor, bu iş nereye varacak?" soruna Erdoğan, "Bizim böyle bir derdimiz yok. Olsa olsa Millet İttifakı'nın böyle bir yaklaşımı olabilir. Bunlar da kimdir Bay Kemal'dir, Bayan Meral'dir, HDP'dir. Bunlarda nedense mültecilere karşı, ülkemize gelen göçmenlere karşı böyle bir düşmanlık var. Biz ise böyle bir düşmanlığı yapamayız." cevabını verdi.

"Biz o merhametsizliği yapamayız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de 5 milyon civarında mülteci olduğunu belirterek, bu kişilere ev sahipliği yaptıklarını, ellerinden gelen ilgiyi ve alakayı gösterdiklerini dile getirdi. Milletin değerleri içinde ev sahipliğinin farklı bir yer tuttuğuna işaret eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunu da biz devam ettiriyoruz. Bundan sonra da devam ettireceğiz. Biz şu anda Suriye'nin kuzeyinde tek katlı briket evler yapıyoruz. Bu briket evler öyle bir ateşleme meydana getirdi ki, şimdi bazı ülkeler diyorlar ki, 'Bize bir proje sunun, tek katlı değil iki katlı, üç katlı konutlar yapalım, Türkiye'ye gelmiş olan mültecilerin kendi yurtlarına, kendi topraklarına dönmesini sağlayalım.' Şimdi arkadaşlarımızla birlikte bunun çalışması içindeyiz. İçişleri Bakanlığımız bu işi yakından takip ediyor. İnşallah bu adımları da atacağız. Biz o merhametsizliği yapamayız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gasp ve yaralama gibi birçok suçtan kaydı bulunan bir kişinin hiçbir kontrol olmadan metroya bıçakla girebiliyor olması, kamusal alanda şiddetin önlenmesiyle ilgili endişeleri artırdı. Daha önce şiddete karışmış kişileri, HES kodu benzeri bir sistemle çeşitli kamusal alanlardan alıkoymak mümkün olabilir mi?" sorusuna da "Bu söylediğiniz İçişleri Bakanlığımızın gündeminde. Her türlü tedbiri alacağız. Yoğun bir şekilde bunların üzerine gideceğiz. Giriş kontrollerini ya da içeride polisiye tedbirleri artırmak noktasında gerekli adımlar atılıyor, atılacak." yanıtını verdi.