BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55
POLİTİKA

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na tepki: Siyasi eşkıya

Cumhurbaşkanı Erdoğan, MEB'e giden CHP lideri Kılıçdaroğlu'na sert tepki göstererek, siyasi eşkıyalık yapmakla suçladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yılın son gününde, İstanbul'da ASKON Genel Kurulu'nda konuştu. 

Erdoğan'ın gündeminde, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun Milli Eğitim Bakanlığı'na gitmesi de vardı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülke için böylesine büyük ve tarihi devrimleri hayata geçirmenin gayretiyle gece gündüz koştururken, birilerinin de akla ziyan iddialarla, çocuksu davranışlarla kendi kalibrelerini sergilediklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

"CHP'nin başındaki zat, son günlerde terör örgütünün güdümündeki partiyle kurduğu sıkı fıkı ilişkilerin de etkisiyle olsa gerek kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankası'na randevu istedi. Merkez Bankası, kendisine randevuyu verdi, gitti. Kendisi brife edildi fakat çıktı, çıktıktan sonra da yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibiliyet bozuk. Arkadan İstatistik Kurumu'ndan randevu istedi. Tabii İstatistik Kurumu, randevu vermedi. Ne dedi Dedi ki 'Siz imtihanı kaybettiniz.' Niye 'Merkez Bankasına gittiniz. Orada içeride başka, dışarıda başka hareket ettiniz. Dolayısıyla İstatistik Kurumu, sır bir kurumdur. Siz burada da aynı yollara başvurursunuz. Talebiniz neyse bize bildirin. Biz sizin talebinize gerekli cevabı veririz.' dedi. Ve bunlar kalktılar İstatistik Kurumunun önüne geldiler, orada gösteri yaptılar. İçeri giremediler. Şimdi bir süredir helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini ne kadar demokrat, özgürlükçü, kucaklayıcı göstermeye çalışırsa çalışsın, başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada işte böyle hortluyor."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Milli Eğitim Bakanlığı önünde yaptığı açıklamaya da değinen Erdoğan, şunları aktardı:

"Sosyal medyadan 'Yarın şuradayım' diyerek, kapısına dayandığı kamu kurumlarına, emrivaki ile gittiği için tabii olarak kapıda kalıyor. Bunun son örneğini Milli Eğitim Bakanlığı'nda yaşadık. Halbuki, aynı partinin TBMM Eğitim Komisyonu Üyesi olan milletvekilleri, davet edildikleri 20. Milli Eğitim Şurası'na katılma tenezzülünde bile bulunmadılar. Aynı şekilde Meclis açıldıktan sonra da eğitim meselelerini görüşmek üzere komisyon üyeleri, Bakanlığımıza davet edilmişlerdi. Bu davete de sadece CHP'li milletvekilleri iştirak etmedi. Milli Eğitim Bakanımız, çeşitli vesilelerle sık sık Meclis'e gidiyor. Kendisine orada da her zaman ulaşmak ve konuşmak mümkündür. CHP'nin amacının, Milli Eğitim Bakanlığı'na gidip orada Bakan'la ve Bakanlık bürokrasisiyle eğitimimizin meselelerini konuşmak, görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Kendi evladının evine bile haber vermeden, karşı taraftan davet almadan gidemeyen CHP'nin başındaki zatın, bu eşkıyavari baskınlarla derdi, kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmaktır. Bay Kemal, bak devletin kurumlarını yozlaştırmak, yıpratmak asla mümkün değildir ve bundan sonra devletin kurumlarına da böyle rastgele gidemeyeceksin, bitti artık. Her şeyden önce, devletin kurumlarına gidebilmek dürüstlük gerektirir. Sende bu dürüstlük yok. Sana bugüne kadar yeri geldi, Savunma Bakanlarımı gönderdim. Yeri geldi Dışişleri Bakanımı gönderdim. Gidin brife edin, bilgilendirin diye ama sen adam değilsin ya. Dürüst değilsin dürüst. Sana Dışişleri Bakanı'nı gönderen, sana Savunma Bakanı'nı gönderen bu Cumhurbaşkanı her noktada 'Merkez Bankası bağımsız değil' diyordun. Hem Merkez Bankası da seni kabul etti, buyur demek ki bağımsız ama sen bağımsız değilsin. Ben senin ipinin kimlerin elinde olduğunu çok merak ediyorum. O da meydana çıkacak tabii. Bakanlarımız ve diğer kamu görevlilerimiz de bu kifayetsiz muhterise böyle bir fırsatı vermeyerek doğrusunu yapıyor."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, genel başkanlık ve milletvekilliği sıfatını bir kenara bırakarak, herhangi bir vatandaş olarak istedikleri kuruma, istedikleri zaman gidip diledikleri bilgiyi alma hakkına sahip olduklarını belirterek, şunları kaydetti:

"Ama dert başka olunca ortaya işte böyle can sıkıcı görüntüler çıkıyor. Atalarımızın 'Üzüm üzüme bakarak kararırmış' dediği gibi bunlar da Kandil'in kuklası, yoldaşlarıyla otura kalka, edebiyle siyaset yapmayı unutmuşa benziyorlar. Kandil'i bombalayacakmış iktidara geldiğinde. Ya sen iktidara mı geleceksin? Kandil'deki yoldaşlarınla kol kola, dirsek dirseğe dolaşan adam sen değil misin ya? Ankara'dan İstanbul'a onlarla birlikte yürüyen sen değil misin ya? Senin neren onlardan kopuk? Onlar sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Kandil'dekiler sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Bu kadar yavrularımız bizim şehit edildi hiç umurunda değil. Zevkten dört köşe oluyorsun. Sana nasıl güvenecekler ya? Mümkün mü? Eh şimdi de ittifakınızı kurdunuz bakalım bu ittifakla nereye kadar gideceksiniz Milletimiz kendi değerlerine düşmanlığı, kamu görevlilerine ve kurumlarına saldırıyla bir adım öteye götüren bu zorbalara hak ettikleri dersi inşallah ilk fırsatta sandıkta verecektir."

Sitene Ekle