Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı. Rusya ziyareti öncesi tarafları İdlib konusunda uyaran Erdoğan, askeri harekatın devamı halinde sonuçlarının ağır olacağını söyledi.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Soçi'deki zirve öncesi tarafları İdlib konusunda uyardı. Muhaliflerin arasında bulunan terör gruplarına karşı birlikte mücadele edilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, bahane üreterek askeri bir harekata karşı olduklarını kaydetti. Katar Emiri'nin Türkiye'ye hediye ettiği uçakla ilgili de CHP'ye yüklenen Erdoğan, iddialarla ilgili dava açtıklarını söyledi.
Azerbaycan ziyaretinden dönerken uçakta soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün gerçekleştirilecek Soçi'deki ziyarette İdlib'in ele alınacağını söyledi. İdlib'e askeri bir müdahalenin devamının katlanılması ağır sonuçlar doğurabileceğini belirten Erdoğan, Almanya'daki görüşmeyle bu konuda olumlu netice alınabileceğini kaydetti. İşte Erdoğan'ın açıklamalarından bazı satır başları:
"BATI GİBİ DAVRANAMAYIZ"
"İdlib’te durum iki üç gündür sakin. Yapılan girişimlerin bir neticesini aldık gibi görünüyor. Fakat hâlâ biz tatmin olmuş değiliz. İşin siyasi ve insani yükünü Türkiye çekiyor. 3,5 milyon mülteci bizim ülkemizde. İdlib’ten yine bir göç harekâtı olursa insanların geleceği, sığınacağı yer yine Türkiye gözüküyor. Bizler bazı hazırlıkları yapmış vaziyetteyiz. Bu ön hazırlıklarla Suriye tarafında bazı çalışmalarımız var. Biz batı gibi davranamayız. Bizim davranışımız çok daha koruyucu olacaktır. Fakat yük de hafif değil, yük ağır. Bu ağır yükün altından kalkmak da kolay değil. Sabırla bu işi çözmeye, bunun altından kalkmaya gayret edeceğiz.
"ORTADA TERÖR DEVLETİ VAR"
(İnsani koridor için Rusya ile ortak operasyon söz konusu mu?) Biz Suriye’de üzerimize düşeni zaten yapıyoruz. Terör örgütlerinin hepsiyle mücadele ediyoruz. Ha keza, İdlib’te de yine terörle mücadelemiz var. İdlib’te 12 gözlem noktamız var, Rusya’nın 10 gözlem noktası var, İran’ın az sayıda var. Bu gözlem noktaları ile oradaki saf, temiz, masum insanları koruma gayreti içerisindeyiz. Ama şu anda rejimin acımasızlığını, oralarda nasıl terör estirdiğini herkes görüyor. Ortada bir terör devleti var. Orada estirilen bu teröre karşı nasıl tedbir alacağız? Koalisyon güçleri ne yapacak? Sayın Putin’in buraya bundan sonraki yaklaşımı ne olacak? İdlib’te içeride muhaliflerin arasında bulunan terör gruplarına karşı hep birlikte adımları atalım, tedbirleri alalım. Ama bahane üreterek orayı bombalamak gibi bir adımın içinde de olmayalım.
"BU YÜKÜ PAYLAŞMALARI LAZIM"
Buradan çıkacak insanların geleceği yer de Türkiye. Buradan çıkıp İran’a gitmeyecek, Irak’a gitmeyecek, Rusya’ya, Almanya’ya, Fransa’ya gitmeyecekler. Herkesin geldiği yer Türkiye. Bu nedenle aslında Türkiye’ye yardım etmeleri, bu işin yükünü paylaşmaları lazım. Ama bu hususta yeterince duyarlı olduklarını söyleyemeyiz. O nedenle kusura bakmasınlar, biz de A’dan Z’ye kendi tedbirlerimizi almak durumundayız.
"HERKES PARSELASYONU YAPMIŞ"
Tablo ortada. Lafta herkes Suriye’nin toprak bütünlüğünden söz ediyor. Ama uygulamaya baktığınız zaman herkes parselasyonu yapmış. Bir ülkenin 22 üssü var, bir diğerinin 5 üssü var. Üsler kurulmuş. Türkiye olarak bizim ise öyle bir derdimiz yok. Parselasyon, şu, bu derdinde değiliz biz. Nihai düşüncemiz: Bir, anayasanın hazırlığı; ikincisi ise seçimlerin içeride ve dışarıda tüm Suriyelilerin katılımı ile yapılması. Bunun neticesinde orada kimler var ise gelin hep beraber Suriye’yi terk edelim. Bundan daha başka çıkış yolu olamaz.
"BİZ REJİMİ TANIMIYORUZ"
(ABD terk edecek mi?) Ne diyorum? Hep beraber. Bize diyorlar ki: ‘Bizi buraya rejim çağırdı.’ Biz de diyoruz ki: ‘Sizi rejim çağırdıysa bizi de buraya Suriye halkı çağırdı.’ Aramızdaki fark bu. Biz rejimi tanımıyoruz, Suriye devletini tanımıyoruz, onlar tanıyor. Biz Suriye halkını tanıyoruz. Onlar bizim kardeşlerimiz. Onlar bizi davet etti, biz de bu davet üzerine gittik. Şu anda kimse orada İdlib’te ellerinde Rus bayrakları ile dolaşmıyor, ABD bayrakları ile dolaşmıyor, Alman ya da Fransız bayrakları ile dolaşmıyor. Türk bayrakları ile dolaşıyor. Bunun bir anlamı var. Biz bu mağdur, mazlum insanları yalnız bırakamazdık, kaldı ki bunların birçoğu ile akrabalık ilişkimiz var, ilişkilerimiz bu kadar derin.
"SÖZÜMÜZDE DURDUK"
(ABD YPG’den vazgeçer mi?) Bizim tavrımız son derece net. Tavrımız ne ise böyle devam edecek. Niye geri adım atalım? Biz, iki ileri bir geri, böyle bir mantıkla hareket eden bir ülke değiliz. Biz Türkiye’yiz. Gereği neyse bunun gereğini yapacağız. Afrin’i malum o terör örgütlerinden temizledik. Bunun için kimseden izin almadık. Biz sadece Suriye halkının davetine icabet ettik. Şimdi de İdlib’de Rusya ile olumlu şekilde bunun ilk adımını Sayın Putin ile biz Hamburg’taki G-20 zirvesinde konuştuk. Şu ana kadar neyi konuştuysak harita üzerinde aynı istikamette yolumuza devam ettik. Sözümüz ne ise o sözümüzde durduk. Ne aldatan olacağız ne aldanan olacağız. Burada bir zulüm var, bu zulmün de karşısında duracağız.
"ALMANYA ZİYARETİNDEN ÜMİTLİYİM"
Almanya ile olan münasebetlerimizi, siyasi, askeri, ekonomik, ticari, her açıdan ele alacağız. Terörle mücadele de ele alacağımız konulardan bir tanesi olacak. Almanya bizler gibi bu işi çok ciddiye almış vaziyette. Uzun bir aradan sonra Almanya ile böyle bir görüşme bundan sonraki süreci inşallah çok daha olumlu etkileyecektir. Ben ümitliyim. Gerek Almanya Cumhurbaşkanı gerek Şansölye ile yaptığımız telefon görüşmelerinde de bu havayı gördüm. Süreç içerisinde özellikle Almanya’daki FETÖ ve PKK faaliyetlerini de değerlendirme imkanımız olacak. Orada büyük Alman şirketleriyle bir araya geleceğiz. Diyanet İşleri Başkanlığımız Köln’de güzel bir camii inşa etti. Bu camiinin açılışını da inşallah bu seyahatte yapacağız.
KKTC’DE ÜS İHTİYACIMIZ YOK
(TSK’nın KKTC’de bir deniz üssü kurmak istediği iddiası) Bizim KKTC’de üs diye bir sorunumuz yok. Niye? Bizim topraklarımızdan oraya ulaşmak, Doğu Akdeniz’e varmak dakikalarla konuşulacak bir şey. Ama Yunanistan’ın oraya öyle bir yakınlığı yok. Dolayısıyla bizim orada üs kurma ihtiyacımız yok. Öyle bir sorunumuz yok. O işin sadece psikolojik boyutu var. Bu açıdan ihtiyaç duyacak olursak üs de kurabiliriz. Oradaki varlığımız önemli. Araç gereç konusunda da güçlü olmak durumundayız. Yok efendim neymiş, asker sayımızı azaltmalıymışız! Kusura bakmasınlar, biz orada asker sayımızı azaltmayacağız. Artıracağız, azaltmayacağız. Laf dinlemiyorlar; dinleselerdi Kofi Annan’la biz bu işi çözerdik. Annan Planında biz her şeyi kabul ettik, ama onlar sattı. Bundan sonra bizim için orada kendi ilan ettiğimiz reçete ne ise biz bu reçeteyi uygulamaya koyarız.
"ZARRAB’DA BAŞKA KELEPÇELER VAR"
(Zarrab’ın Newyork ta lokantada görüntülenmesi ve Amerikalı hukukçuların serbest kalmasının hukuken mümkün olmadığını söylemelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?) Demek ki o hukukçular bu işi iyi bilmiyor, çünkü görüntülendiği yanındaki bayan onun avukatı zaten.
(Serbest kalması) Tabii ki mümkün değil, mümkün olur mu? Bir taraftan öyle diyorlar, şu diyorlar, kelepçeli diyorlar ama demek ki orada bu kelepçelerin dışında başka kelepçeler de var.
"YERELDE İTTİFAK İÇİN ADAYLAR ÇOK ÖNEMLİ"
Daha yaptığımız hiçbir şey yok. Biz sadece gönlümüzden geçeni söylüyoruz. Biz her zaman bu tür ittifaka hazırız. Bu, belli yerlerde mi olur, bütünü ile mi olur, daha belli değil. Bu bir genel seçim değil, yerel seçim. Yerel seçimde özellikle adayların muhatabı ya da adayların durumu çok önemli. Şimdi böyle bir seçimde tabii ki Cumhur İttifakından yana olduğumuzu hep söyledim, hâlâ da söylüyorum. Ama bunu yaparken geçirdiğimiz seçimleri de göz önüne almalıyız. Geçirdiğimiz tüm bu seçimleri masaya yatırmak, adımları ona göre atmak lazım.”
"ATATÜRK'ÜN İŞ BANKASI HİSSESİ HAZİNEYE GEÇMELİ"
Bir TV kanalı açmış açmamış çok önemli değil. Partili birinin televizyonu da olabilir. Bunlar önemli değil. Ama daha önemli bir suç var. Siyasi partiler banka kurabilir mi? Hayır, kuramaz. Ama şu anda CHP, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü suistimal ederek, onun Cebi Hümayunundan dediğim, İş Bankası hisselerinin yüzde 28’inin sahibi durumunda. Oradan para alamıyor ama yönetim kurulunda dört üyesi var. Bu dört üye ne iş yapar? Buna bir bakılması lazım. Ben diyorum, bir defa Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bu tür bir varlığı herhangi bir siyasi partinin etiketi altına giremez. Girse girse Hazine’ye girer. Öyle mi? Vakıfbank’ta da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ciddi bir hissesi var. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün bu hissesini genel müdürlüğe aktarmak için gerekli talimatı verdik. Oradan gelecek gelir vakıf yatırımlarında kullanılsın. Zaten haram. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün haramla ne alakası olur? Olmaması lazım. Bunu Vakıf Katılım’a veya genel müdürlüğe vermesi lazım ki Vakıflar Genel Müdürlüğü bütün eserlerinde bu harcamaları yapsın. Bu çok çok ciddi bir imkan.”
Erdoğan hediye VIP uçağı açıkladı! Meğer Katar Emiri duyunca...
Erdoğan'a hediye edilen uçaktan 7 ülkenin filosunda var! İşte özellikleri...