BIST 9.725
DOLAR 35,20
EURO 36,75
ALTIN 2.968,40
HABER /  GÜNCEL

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan hukuk çıkışı! Adalet dağıtmayan devlet yıkılır gider

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı Açılış Kongresi'ne katıldı ve önemli açıklamalarda bulundu. Bizim devlet geleneğimizin esası, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" dır diyen Erdoğan'ın "Adalet dağıtmayan devlet yıkılır gider "sözleri ise büyük alkış topladı.

Abone ol

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen İslam Dünyası Anayasa Yargısı Konferansı Açılış Kongresi'ne katıldı ve çok önemli mesajları verdi. "Devletin görevi, hepsi eşit haklara sahip insanlara güvenlikten temel ihtiyaçların karşılanmasına her anlamda birinci sınıf hizmet vermektir." diyen Erdoğan Batılı ülkelere de seslendi. Erdoğan, "Kendi sömürgeci geçmişleriyle yüzleşme erdemini gösteremeyenler ağızlarını her açtığında insan haklarından hukukun üstünlüğünden bahsediyorlar. Söz konusu kendi güvenlikleri olunca taş üstünde taş bırakmayanlar bizim hukuk ve adalet sistemimize laf söylüyor. Doğrudan insanı, insan onurunu milleti etkileyen konularda çifte standart uygulamak insan haklarına zarar vermektedir." dedi. 

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önemli açıklamaları

İslam İşbirliği Teşkilatı bünyesinde hayata geçirdiğimiz anayasa ve yargılar konferansının ilki bundan 4 yıl önce ülkemizde gerçekleşmişti. Bugün başlayan ve 2 gün boyunca devam edecek konferansta hukukun üstünlüğü ve insan hakları gibi konular konuşulacak. 

Özgürlük, güvenlik, bu dengeler üzerinde hak ve özgürlükleri ilgilendiren her meselede tavrımızı insan öncelikli olarak belirliyoruz. 

Bizim devlet geleneğimizin esası, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" dır. Devletin görevi, hepsi eşit haklara sahip insanlara güvenlikten temel ihtiyaçların karşılanmasına her anlamda birinci sınıf hizmet vermektir. Hizmetin kalitesini belirleyen kıstas ise devleti yönetenlerin becerisi, dirayetidir. Hiç şüphesiz devlette kendi içinde güçler dengesine sahiptir. 

"Yürütmenin krize girmesi topyekün sistemi tıkar"

Yasama, yürütyme, yargı arasındaki denge kadar bunların kendi içindeki uyum o kadar önemlidir. Yürütmenin krize girmesi topyekün sistemi tıkar. Yargının işleyişindeki aksaklıklar da sistemde hataya yol açar.

Hiç şüphesiz bu tablo içinde yargının ayrı bir önemi vardır. Üstelik Türkiye bu konuda çok kötü örnekler yaşamıştır. Devlet ancak ve ancak adalet üzerinde yükselir, gelişir, büyür. Adalet dağıtamayan, vatandaşına adaletle hükmedemeyen devlet, tıpkı temeli çürümüş yıkılmaya mahkum bir bina gibi gider. Türkiye olarak geçmişte yaşadığımız tecrübeler ışığında son 20 yılda adalet hizmetinin kapasitesini arttırdık.

"Tarihimizde ilk kez güçler ayrılığı sistemini tesis ettik"

Yargının bağımsızlığı ile birlikte tarafsızlığını da anayasal güvenceye alarak hukuk sistemimizin önemli bir eksiğini gidermiş olduk. Cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemine geçerek tarihimizde ilk kez güçler ayrılığı sistemini tesis ettik. Bu süreçte kamuoyunun farklı kesiminin takip ettiği kimi hadiseler tarafından tartışmalar olabiliyor. 

"Her eleştiriye her fikre de kulak veriyoruz"

Adalet hizmetleri ve insan hakları başlıkları altında yapılanlar ne kadar büyük olursa olsun hiçbir zaman yeterli değildir. Hayatın sürekli değiştiği bir iklimde hukuk sisteminin dışarıda kalması düşünülemez. Devletin bu hususlarda kendisini sürekli yenilemesi son derece mühimdir. Özgürlük, güvenlik, bu dengeler üzerinde hak ve özgürlükleri ilgilendiren her meselede tavrımızı insan öncelikli olarak belirliyoruz. Bu süreçte önümüzü açan her eleştiriye her fikre de kulak veriyoruz. Artık 20 yılı geride bırakan iktidar yıllarımızın hak ve özgürlük reform iradesini kaybetmemiş olmasıdır. Bunca yıldır bize rehberlik eden, reformcu ruhu güçlendirmekte kararlıyız.

Kendi sömürgeci geçmişleriyle yüzleşme erdemini gösteremeyenler ağızlarını her açtığında insan haklarından hukukun üstünlüğünden bahsediyorlar. Söz konusu kendi güvenlikleri olunca taş üstünde taş bırakmayanlar bizim hukuk ve adalet sistemimize laf söylüyor. Doğrudan insanı, insan onurunu milleti etkileyen konularda çifte standart uygulamak insan haklarına zarar vermektedir.

"Bu kriz karşısında maalesef insanlık iyi bir intiham veremedi"

Neredeyse 12. yılını tamamlamak üzere olan Suriye krizi bunun en acı örneği olarak karşımızda duruyor. Bu kriz karşısında maalesef insanlık iyi bir intiham veremedi. Türkiye'nin arasında bulunduğu bir avuç ülke dışında kimsenin umurunda olmadı. Ne Aylan bebeğin dramı, ne de bombalar altında can veren çocukların acıları Batı'lı ülkeleri harekete geçiremedi.