Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Berlin dönüşünde medya mensuplarıyla bir söyleşi gerçekleştirdi. Erdoğan Berlin'de Libya'yla ilgili alınan kararlar başta olmak üzere bir çok konuda önemli açıklamalar yaptı.
Abone olAlmanya dönüşü uçakta soruları yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hafter'in metinlere imza atmamasının 'manidar' olduğunu söyledi. Moskova ve Berlin'de 'arabuluculuk' yapmadıklarının altını çizen Erdoğan, "Siyaset anlayışımda bir teröristle asla masaya oturmam" ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı, İdlib'den göçle ilgili sözleri üzerinden CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu da eleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, başta Libya olmak üzere gündemdeki birçok konuya ilişkin şu değerlendirmeleri yaptı:
55 maddelik zirve bildirgesini kabul ettik
Libya'da siyasi çözüm çabalarımızın bir parçası olarak Berlin'de düzenlenen Libya zirvesine katıldık. 55 maddelik zirve bildirgesini kabul ettik. Burada Birleşmiş Milletler çatısı altında bir yol haritası bulunuyor. Bizim Sayın Putin ile birlikte çağrısını yaptığımız ateşkese uyulması halinde siyasi sürecin de önü açılacaktır.
Sarrac ve Hafter komitesi önümüzdeki günlerde toplanacak
Zirvede aldığımız kararlar çerçevesinde Sarrac ve Hafter tarafından 5’er kişinin katılacağı askeri komite önümüzdeki birkaç gün içinde toplanacak. Buradaki kilit nokta Hafter’in saldırgan tutumunu sonlandırmasıdır. Nisan’dan bu yana tüm anlaşmaları ihlal eden ve meşru hükümete saldıran özellikle Hafter taraftarlarıdır. Toplantıda bu konuyu açıkça dile getirdim. Tabi kimse itiraz edemedi.
Attığımız adımlar sürece bir denge getirdi ve ateşkes zemini oluştu
Gerçek şu ki bizim Libya konusunda attığımız adımlar sürece bir denge getirdi ve ateşkes zemini oluştu. Hem sahada hem de masada pozisyonunuzu güçlü tutarak siyasi sürece destek olmaya devam edeceğiz. Libya'da Türkiye'nin mevcudiyeti barış umutlarını arttırmıştır. Biz Libya'da terörle mücadele kisvesi altında ne tür oyunların oynandığını da görüyoruz. Buna karşı meşru hükümetinin yanında durmaya devam edeceğiz.
Libya'nın siyasi, askeri ve ekonomik konuları ele alınacak
Özellikle bugün alınan kararları takip edecek bir mekanizma kurulacak ve aylık toplantılar yapılacak. BM çatısı altında yapılacak olan bu toplantılarda Libya’nın siyasi, askeri ve ekonomik konuları ele alınacak. Bu toplantılara bizim arkadaşlarımız da katılacaktır. Libya’nın yanı sıra bugün hem Sayın Putin ile görüşmemde hem de zirvede İdlib konusunu gündeme getirme fırsatını buldum. Bu arada Sarrac ile bir görüşmem oldu.
Çok açık net değerlendirme fırsatını bulduk
Cezayir Cumhurbaşkanı Sayın Abdulmecid Tebbun ile de bir görüşme yaptık. Sayın Putin ile yaptığımız görüşmede de gerekli mesajları kendisiyle paylaştım. Sayın Putin’le gerek Moskova’daki gerekse ondan sonraki süreçte bunları çok açık net değerlendirme fırsatını bulduk. Bu sürece olan yaklaşımı bazı gerçekleri görmesini bakımından lehte oldu.
Hafter’in metinlere imza atmaması manidardır
Ancak tabi Hafter’in şu ana kadar, ayrıldığımız zamana kadar metinlere imza atmaması manidardır. Hepsi sözdedir ve ben de kendilerine atalarımızın o sözü ile bir hatırlatmada bulundum; “söz uçar yazı kalır” dedim. Bunun imza ile teyit edilmesi gerekir dedik. Fakat tüm bunlara rağmen imza altına alınamadı. Olay tamamen sözlü olarak bütün katılımcıların şahit olması ile o şekilde kalmış oldu. İnşallah neticesi hayırlı olur. Erdoğan'ın sorulara verdiği yanıtlar ise şöyle:
Uymadıkları anda gereğini yapacağız
Biz bu süreçte üzerimize düşenleri yapmış olduk. Şu an itibarıyla geldiğimiz noktayı değerlendirme fırsatını bulduk ve söylenmesi gereken neyse bunları da kendilerine söyledik. Ama özellikle yol boyunca ne kadar uyarlar uymazlar bunu göreceğiz. Uymadıkları anda da gereğini yapacağız. Şu an itibarıyla bize “Niçin şunu yaptınız?” sorusunu pek soramıyorlar. En çok ve en ileri sordukları soru “Bundan sonra buraya siz askeri güç gönderecek misiniz?”
Türk askeri Libya'da ne yapacak?
Bizim de onlara verdiğimiz cevap şu oldu; “Biz buraya şu anda askeri güç göndermiyoruz. Biz sadece eğitmen olarak, eğitici olarak buraya bir kadro gönderdik o kadar. Bunlar da orada eğitim yaptılar. Ama öbür tarafta Wagner burada 2.500 güvenlik gücü ile var. Onları niçin masaya yatırmıyorsunuz?” Böyle söyleyince ona da bir şey diyemiyorlar. Kaldı ki sadece Wagner değil, mesela orada Sudan'dan 5.000 civarında asker var. Bunun yanında Çad’dan var, Nijer’den var.
Onlar da bize “hayır” diyemediler
Malum Abu Dabi yönetimi nereden bulursa alıyor. Hakeza Mısır'da bu tür askeri güçler az değildir. Ama tüm bunların dışında üzerinde durulması gereken başka bir konu var. Savunma sistemleri noktasında, hava kuvvetleri vesaire, buralarda özellikle Rusların, Abu Dabi yönetiminin vermiş olduğu desteklerdir. Biz buradan kendilerine yüklenmek suretiyle “Bu konularda biz sizden hassasiyet bekliyoruz” dedik. Onlar da bu konularda bize “hayır” diyemediler ve başta Merkel olmak üzere bunu kabullendiler.
Bize verilen sözler eğer yerine gelirse...
Bize verilen sözler eğer yerine gelirse, biz de bunlara karşı örneğin ateşkes hususunda kesinlikle Sarrac’ı hiçbir şeye zorlamayız. Ama biz Sarac’ı şöyle görüyoruz. Sarrac, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin kabul ettiği bir liderdir. Hafter’in böyle bir özelliği yok. Bununla ilgili de özellikle Merkel hiçbir aksi bir ifade kullanmadı. Tablo böyle olunca, bizi oraya davet eden meşru bir hükümetin başı, diğeri ise gayrimeşru. Gayrimeşru bir kişinin davetine icabet edenler mi bizim için önem arz eder, yoksa meşru bir yönetimin davetine icabet eden mi?
Libya halkının huzuru bizim için çok çok önemli
Biz meşru olanı yaptığımıza göre atılması gereken adımlar da yeri geldiği zaman rahatlıkla atılabilir ve bu konuda bizim önümüz açık. Kaldı ki biz burada önemli bir adım daha attık. Nedir o? Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden bununla ilgili yasal düzenleme yaparak bunu da geçirdik. Sayın Putin’e soruyorum, onlarda böyle bir şey söz konusu değil. Biz işin yasal sürecini de en ideal şekilde yapmışız ve adımlarımızı da buna göre atmışız. Dolayısıyla bu adımların neticesini de biz Libya’da göreceğiz. Libya halkının huzuru bizim için çok çok önemli.
Bu tür şeylerde de bu tür talepler karşısında geri durmamız mümkün değil
Şu anda eğer biz bir güçlü devlet isek, bir güçlü devlet olarak bizden birçok beklentiler var. Bu beklentiler karşısında eli kolu bağlı durmak mümkün değil ama bunları da uluslararası hukuk çerçevesinde her zaman hayata geçirmemiz lazım. Bu tür şeylerde de bu tür talepler karşısında geri durmamız mümkün değil. Wagner diyoruz. Sudan’dan gelenler var. Ve bunlar da paralı tipler. Bu paranın kaynağı neresi Abu Dabi. Para da bol ama lafa gelince de “Ben yokum bu işlerin içerisinde” diyor. Biz bu gerçekleri de görüyoruz. Dolayısıyla bir yerde mazlum varsa, bir yerde mağdur varsa biz burada onlara yardımcı olmanın gayreti içerisinde olacağız.
Putin ile etraflıca uzun uzadıya İdlib konuştuk
Mesela biz bugün sadece Libya’yı işlemedik, İdlib’i de işledik. İdlib konusunu hem Libya ile ilgili yaptığım konuşmada işledim hem de Sayın Putin ile etraflıca uzun uzadıya İdlib konuştuk. Kendisine durumu anlattık. Kendisi de “İlgili arkadaşlarımız dışişleri, savunma, istihbarat bu ilişkilerini süratle devam ettirsinler” dedi. Onlar şimdi “kendilerinin canını yaktığını söyledikleri” bizim ise “ılımlı muhalif” olarak baktığımız kişilere terörist olarak bakıyorlar. Ben kendisine şunu söyledim “Bunlara terörist diyorsunuz da Esed devlet terörü estiriyor. Bu adam yüzbinlerce insan öldürdü ve hala şu anda İdlib’de bombalar yağdırılıyor.” Tabi bunu kabul edemiyor.
Türkiye barışın anahtarıdır
Elimizden geldiği kadarıyla bunları yapıp ona göre altyapısını da yapacağız ve oralara bunları inşallah yerleştirelim diyoruz. Bir kere daha söylüyorum; Türkiye barışın anahtarıdır.
Kılıçdaroğlu, Fizan çöllerinde askerimizin ne işi var demişti
Fizan’ın yerini de bilmez. Biz Fizan’a göndermiyoruz ki Trablus’a gönderiyoruz.