Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından açıklama yaptı. Erdoğan Ayasofya'nın camiye dönüştürülmesine ilişkin, "Hiç kimse merak etmesin Ayasofya'nın kültürel miras vasfını koruyacağız" dedi. Türkiye'nin salgının zirve noktasını geride bıraktığını belirten Erdoğan, kısıtlamaların ise bir süre daha devam edeceğini ifade etti.
Abone olErdoğan, Ayasofya ile ilgili olarak yaptığı açıklamada, ''Burada bir kez daha Ayasofya'nın kiliseden değil müzeden camiye dönüştürüldüğünün altını çizmek istiyorum'' ifadesini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ermenistan'ın 11 Azerbaycan askerini şehit ettiği saldırılara da tepki gösterdi. Söz konusu saldırıyı şiddetle kınayan Cumhurbaşkanı, "Hiç şüphesiz bu saldırı Ermenistan'ın çapını aşan bir hadisedir" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından koronavirüs salgını ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şu şekildeydi:
Son toplantımızın ardından kabinemizin ikinci yılını doldurması vesilesiyle bugün kapsamlı bir icraat değerlendirilmesi yapacağımızı ifade etmiştik. Gündemin yoğunluğu sebebiyle bu değerlendirmeyi önümüzdeki hafta yapmayı kararlaştırdık.
Vaka ve ölüm sayılarının yeniden aşağı yöne girmiş olması sevindirici
Gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kaldıkları kriz konularının sağlam altyapı ve dikkatli organizasyonumuz sayesinde kolayca üstesinden geliyoruz. Milletimizden ricamız bu güzel tablonun sürmesi, dikkati, kuralları riayeti elden bırakmamasıdır. Baş harflerinden ilhamla tamam diye ifade ettiğimiz temizlik, maske ve mesafenin ötesinde alınabilecek tedbir yoktur. Vaka ve ölüm sayılarının yeniden aşağı yöne girmiş olması sevindiricidir. Biraz daha gayret ve fedakarlıkla bu sayıları safıra yaklaştırmalıyız.
"Salgında zirve noktasını geride bıraktık"
Türkiye koronavirüsle mücadelede dünyaya örnek olan başarılı bir mücadele ortaya koymuştur. Milletimizin tüm ihtiyaçlarını karşılayan bir sistemle süreci yönettik. Ne hastanelerde, ne ilaçlarda ne de güvenlik de zaafiyete ve mağduriyete meydan verdik. Hamdolsun salgının zirvesini geride bıraktık.
Terör örgütünün inşa ettirmemek için uğraştığı eseri millete kazandırdık
Birkaç gün önce ülkemizin en yüksek köprüsü olan Botan çayı üzerine inşa edilen en dik köprüsünü ve güzergahındaki yolları hizmete açtık. Terör örgütünün inşa ettirmemek için on yıllardır uğraştığı bu eseri milletimize kazandırmış olmaktan memnuniyet duyuyoruz.
Baro yönetimleriyle ilgili kanun yargı camiamıza hayırlı olsun
Önümüzde uzunca bir açılış listesi var. Bu açılışları bir kısmını bizzat yerinde bir kısmını telekonferansla gerçekleştireceğiz. Meclis kısa bir ara dışında çalışmalarına devam etti. Meclisimizin yeni yönetimini bu vesile ile tekrar tebrik ediyorum. Geçtiğimiz hafta kabul edilen baro yönetimleriyle ilgili kanun değişiklikleriyle ülkemize ve yargı camiamıza hayırlı olmasını diliyorum.
Özel sektörün çarkları döndürme gayretini takdirle izliyoruz. Tarımda, sanayide, ihracatta yaşanan olumlu gelişmelerden memnuniyet duyuyoruz. Turizm sektörümüzün de en kısa sürede beklediği çıtayı yakalayacağına inanıyorum. Suriye, Kuzey Irak ve Libya'da ortaya koyduğumuz iradenin salgın döneminde kesintisiz sürmesini sağladık. Bu faaliyetlerimizi hedeflerimize ulaşana kadar sürdüreceğiz.
Ayasofya kiliseden değil müzeden camiye dönüştürüldü
Son günlerdeki önemli bir gelişme de Ayasofya'nın statüsü konusunda yaşandı. Müzeden camiye döndürülerek vakfiyesindeki amaca uygun şekilde hizmet verecek olması hepimizi sevindirmiştir. Burada bir kez daha Ayasofya'nın kiliseden değil müzeden camiye dönüştürüldüğünün altını çizmek istiyorum.
Ramazan ayında ve bayramlarda Ayasofya şehir hayatının merkezinde
Harap halde bir ana kubbe olarak teslim alınan Ayasofya külliye, minare, şadırvan, imaret, hamam, sıbyan mektebi, sebil, türbe, muvakkithane, hünkar mahfili ve nice eklemeleriyle tam anlamıyla bize ait bir eser haline dönüştürülmüştür. Ramazan ayında ve bayramlarda Ayasofya şehir hayatının merkezindedir.
Kimlerin 'zulüm 1453'de başladı' diye yazdığını milletimiz biliyor
Fetih'ten önceki haliyle tasavvur etmekte ısrar etmenin ardında gaflet yoksa başka şeyler aramak gerekir. Kimlerin duvarlara 'zulüm 1453'de başladı' diye yazanları milletimiz herhalde biliyor. Fethin sorgulanışının bir adım gerisi Söğüt, onun bir adım gerisi Malazgirt, İznik'tir.
Osmanlı'nın bıraktığı mirasın yok oluşlarına ettikleri tek söz duyulmadı
Bu milletin tarihine, kültürüne doğrudan saldırmaya çalışanlar sinsice kendilerine yol bulmaya çalışıyorlar. Aradıkları yolların hepsi milletimizin irfanına çarpıp, yerle yeksan olmuştur. Osmanlı'nın Balkanlar ve doğu Avrupa'da bıraktığı gözalıcı mirasın hoyratça yok oluşlarına ettikleri tek söz duyulmamıştır. Endülüs'ten Kırım'a kadar medeniyetimizin zirvesini teşkil eden eserlerin yıkılışlarına herhangi bir serzenişi vaki değildir.
İstanbul'da 435 kilise var
İstanbul'da 435 kilise var. Bunların bir kısmını devletimizin cebinden ihya ettik, restore ettik. En son Süryanilere ait Bakırköy'deki bir arsanın bizzat temelini ben gittim attım. Balat'ta aynı şekilde demir kilise diye anılan, ortodoks kilisesinin de açılışını Bulgaristan Başbakanı ve çeşitli dinlere mensup, patrik, papazla birlikte bizzat açılışını yaptım.
Bizim farklı dinin mensuplarına, mabetlerine karşı düşmanlığımız, hasımlığımız yok. Tam aksine bizde saygı var. Avrupa ülkelerinde müslümanlara düşen ibadet hane sayısı ile bizim ülkemizde gayrimüslime düşen ibadethane sayısında 4-5 kat fark vardır. Avrupa'daki kilise ve sinagogların önemli bir kısmının da harap vaziyette olduğunu en iyi orada yaşayanlar bilir.
İstanbul'daki 600'e yaklaşan hakimiyetimizi bırakmak niyetinde değiliz
Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul'u fethettiğinde hemen Ayasofya'yı imara başladı. Ondan 250 yıl önce Ayasofya'yı zapteden Haçlı ordusu vahşice yağmalamıştır. Bu dönemde yağmalanan eserler Avrupa'nın bazı yerlerinde hala sergileniyor. Coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, İstanbul'daki 600'e yaklaşan hakimiyetimizi bırakmak niyetinde değiliz. Ayasofya başta olmak üzere milletimizin varlığı, birliği, özgürlüğü ile ilgili konularda kararımızı kendimiz veririz. Ayasofya'yı yanlış bir kararla olsa müzeye biz çevirmiştik, yine biz camiye döndürüyoruz.
Türkiye'nin istiklal ve istikbal davası ilelebet devam edecektir
1934'de kimler müzeye çevirdi? Şimdi de biz aslına rücu ettiriyoruz. Bir yanlışı biz düzeltiyoruz. Olay bu kadar basit. Türkiye'nin istiklal ve istikbal davası her alanda ilelebet devam edecektir. Kadim dönemlerden beri tüm dünyanın gözbebeği bu coğrafyada yaşamayı tercih etmişsek bunun için gereken mücadeleyi vermeyi göze aldık demektir. Sultan Alparslan'dan beri bu mücadeleyi kesintisiz sürdürüyoruz. Tarih kitaplarında Avrupa'nın ortaçağ karanlığından çıkışının sembolü olarak İstanbul'un fethi gösterilir.
Avrupa Birliği'nde komik bahanelerle hep dışarıda tutulduk
Sadece 1. ve 2. Dünya Savaşlarında 100 milyonu aşkın insan hayatını kaybetmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak tarihi husumetleri ne kadar sabırla karşılarsak karşılayalım, çifte standarttan kurtulamamışızdır. Avrupa Birliği'nde komik bahanelerle hep dışarıda tutulduk. Salgın sonrası yaşanan normalleşme sürecinde benzer tavırlarla karşı karşıyayız.
Türkiye'yi dışarıda bırakanların zihinlerindeki saplantılarla hareket ettikleri ortadadır. Suriye'de, Libya'da bunu görüyoruz. Ülkemiz üzeriden Suriye'deki milyonlarca mazlum ve mağdura yardım ulaştırılmasıyla ilgili programlar sırf halkın Türkiye'ye muhabbetini kırmak için engellenmiştir. Libya'da meşru hükümet Türkiye destekliyor diye yıpratılmaya çalışılmaktadır.
Hele hele Fransa'yı görmemek mümkün mü?
Biz ecdadımızdan tevarüs ettiğimiz şekilde yaptığımız her şeyi Allah rızası için yapıyoruz. Tarihinde sömürge ve katliam lekesi bulunmayan bir ülke olarak aynı anlayışla çalışmamızı sürdüreceğiz. Cezayir'e, Ruanda'ya bakın. Orada insanları katleden kimler olduğunu basın mensupları olarak sizler biliyorsunuz. Hele hele Fransa'yı görmemek mümkün mü? Ayak bastığımız her yerde yaşatmanın, inşa etmenin, ihyanın gayreti içinde olmakta kararlıyız.
15 Temmuz darbe girişiminin 4. yıldönümü
Bugüne kadar içeride ve dışarıda oluşturduğumuz muhabbet hanesi bu gayretlerin boşa gitmediğinin ispatıdır. Kimi ülkelerin yönetimleri Türkiye düşmanlığı yapıyorsa da halkların gözündeki yerimizi gayet iyi biliyoruz. Yarın 15 Temmuz darbe girişiminin 4. yıldönümüdür.
FETÖ terör örgütü mensuplarına kahramanca karşı koyarken şehit edilen 251 vatandaşımıza Allah'tan rahmet, gazilerimize sağlık ve afiyet diliyorum. Milletimiz tarihin en büyük imtihanlardan biri hamdolsun alnının akıyla vermeyi başarmıştır.Uçağa, helikoptere, tanka sadece kalbindeki imandan aldığı güçle karşı koyan milletimiz gün ağırmadan darbecileri hüsrana uğratmıştır.
Seviye kaybı yaşayan ana muhalefet lideri
Türkiye'de devletin sahibinin de istiklal ve istikbalimizin teminatının da milletimiz olduğunu 15 Temmuz'da bir kez daha gördük. Tankların koruması altında, o gece belediye başkanının evine giden bir ana muhalefet başkanı vardı. Orada kahvesini yudumlarken, Atatürk Havalimanı'nda neler oluyor onu izleyen bir ana muhalefet başkanı vardı. Kendisine 'tankların arasından nasıl gittiniz' deyince 'haberim olsaydı ben de gelirdim' diye cevaplayacak kadar seviye kaybı yaşayan ana muhalefet lideri.
Bu saldırı Ermenistan'ın çapını aşan bir hadisedir
Ermenistan ve Azerbaycan arasında da devam eden bir sıkıntı var. Bu sıkıntıyla ilgili de birkaç kelam etmeden sözlerimi bitiremeyeceğim. Ecdadın asırlar boyunca bu görevi Kafkaslar'da neyse yine yerine getirmeye devam edeceğiz. Dost ve kardeş Azerbaycan'a karşı Ermenistan tarafından yapılan saldırıları şiddetle kınadığımızı söylemek istiyorum. Şehit olanlara Allah'tan rahmet yaralananlara şifalar diliyorum. Karabağa'da Ermenistan'ın pervasız saldırılarıyla çatışmaya dönüşmesinden şüpheliyiz. Bu durum olayın herhangi bir sınır ihlali çatışması değil, doğrudan Azerbaycan'a yönelik doğrudan taarruz olduğunu göstermektedir. Bu saldırı Ermenistan'ın çapını aşan bir hadisedir.
Türkiye kadim dostluk bağları ve kardeşlik ilişkileri bulunduğu Azerbaycan'a her türlü saldırı karşısında yer almakta asla tererdüt göstermeyecektir. Dünyadaki bütün ilişkilerimizi bu doğrultuda seferber etmek boynumuzun borcudur. Kendi toprakları içindeki siyasi, ekonomik, koronavirüs salgınından kaynaklanan sağlık, altyapı gibi çok sayıda sorununu çözemeyen ülkenin böyle bir saldırganlığa girmesi herşeyden önce kendi halkına saygısızlıktır. Ülkemizde çalışan binlerce Ermeni'nin bu tutumdan rahatsız olduklarına inanıyorum.