Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK için "Ya bunlar hain. Böyle ihanet olur mu?" sözleriyle yüklendi.
Abone olCumhurbaşkanı Erdoğan, Hakkari'deki bir hastanenin açılışında kadın bir doktorla olan anısını anlattı. Doktorun terörden korktuğunu ifade eden Erdoğan, "Sayın Başbakanım ben nasıl şehir merkezine gideceğim? Biz korkuyoruz. Bize burada bir lojman yapın... Ya bunlar hain. Böyle ihanet olur mu?" diye sordu.
PKK'nın Hakkari havaalanının bitirilmesine izin vermediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Havaalanı yaptırıyoruz. İzin vermiyorlar. Müteahhitleri tehdit ediyorlar. Onlar istese de istemese de biz orayı bitireceğiz" dedi.
Bezmialem Vakıf Üniversitesi 2014- 2015 Akademik Yıl Açılış Töreni'nde konuşan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları şöyle:
75 KİŞİLİK SINIFLARDA OKUDUM
Bezmialem farkını ortaya koymaya başladı. Bu sene 2 bin öğrencisiyle önemli işlere imza atıyor. Bezmialem'in dev bir kampüs haline gelmesi tıp alanında çok değerli araştırmalar yapılacak.
İktidara geldiğimizden beri eğitime büyük katkı sağladık. Eksiklerimiz fazla. 12 yıl öncesini düşünün. Bugüne bakmayın. Vakıf Gureba'nın öğrencilik yıllarımdaki halini bilirim. Nereden nereye? Yarınlar daha iyi olacak. Türkiye'nin her yerinde okul açtık. Eğitimi fiziki olarak engelleri ortadan kaldırdık.
Ben 75 kişilik sınıflarda okudum. Şimdi 30 kişilik sınıflar var. Maddi imkansızlıkları kaldırdık. Çocuklarını okutan ailelere maddi destek sağladık. 175 üniversite var. Akademisyeniniz var mı? dediler. O da olacak dedik. Hocalarımız yetiştirecek biz de onları istihdam edeceğiz. Üniversitelerimiz bir yarış halinde olmalı. Tıp'ta açığımız var mı? Var! Gelin Sağlık Bilimleri Üniversite'sini kuralım. İlk adımı Bezmialem'le attık. Şimdi Sağlık Bilimleri Üniversitesi kuruluyor. Doktor konusunda açığımız var.
SOĞAN BİR ALTIN DAHİ OLSA...
Rektörlerle yaptığımı toplantıda hocalara sordum. Devlet hastanelerinde doktorlar, uzman dokorlar var. Bu doktorlarımıza doçentlik, prof veremez miyiz? Veririz. Bunun önünü açalım. Bizim doktorlarımız arasında rekabeti arttırır. Bu sistem araştırma hastanelerinde gelişir.
Büyük sıçrama gösteren üniversitelerimiz var. Sağlıkta büyük bir dönüşümü gerçekleştirdik. Bezmialem valide sultan rüyasında 200 kişinin bir ömür boyu dua ettiğini görür. Sonra hemen 200 yataklı Vakıfgureba hastanesini yaptırır. Valide sultan şunu demiştir " Soğan bir altın dahi olsa hastanın iaşesinden kesilmeyecek, tedavisi devam edilecek" der.
Bezmialem'de de para almamalı. Size de büyük görev düşüyor. Bunu bu millet bu devlet halleder.
O zamanlar tedavi ayrı bir dert, hastaneye gelip hasta olmak ayrı bir çileydi.
Doktora geldim. Bana 5 ilaç verdi. Reçeteyi uzattım bana 2 ilaç verdi. 3'ünü de eczaneden aldık. İlk göreve geldiğimizde bunları çözdük.
12 yıllık süreçte sağlık sistemini yeniden kurduk.
BUNLAR HAİN!
Hakkari'de çok modern bir hastane açtık. Açılışını da ben yaptım.
Genç bir hanım doktor geldi. Dedi ki, Sayın Başbakanım ben nasıl şehir merkezine gideceğim. Biz korkuyoruz. Bize burada bir lojman yapın.
Bunlar hain yaa. Bunlar kendi halklarına hainlik içindeler. Sonra barış diyorlar. Bakın havaalanı yapıyoruz onu bile yaptırmıyorlar. Müteahitler tehdit ediliyor. Size hizmet verecek yahu. Kürt kardeşlerim diyor yalan. Bırak da bitirelim şu havalimanını. Tamam bitir diyorlar, çalışıyoruz yine gelip makineleri yakıyorlar. İsteseler de bitireceğiz, istemeseler de bitireceğiz o havalimanını.
MURSİ FARKLI BİR İNSANDI
16 gazeteci öldürüldü Gazze’de. Dünya medyasının sesi çıkmıyor. Türkiye’de olsa dünya medyası kıyameti koparır. Polisimizin en ufak ihlalini günlerce dillerine dolayanlar Mısır’da olanlar ses çıkarmazlar.
Niye? Çünkü Mursi farklı bir insandı, onların dünyalarının insanı değildi. Egemen güçlerin istediği demokrasi değil. Geçen BM’de bizi bir masaya oturtacaklar. Devlet büyükleri orada. Getirin bakayım şu listeyi kimler var dedim.
Baktım Sisi’de orada. Dedim ben bu masada oturmam. Ve tabii katılmadım benim sandalyem orada boş kaldı. Birileri değişik şeyler söyleyebilir ben haktan yanayım.
EKMEK ALMAYA GİTTİ DİYORLAR...
Gezi olaylarında hayatını kaybeden bir çocuğu, hakkında senaryolar yazarak reklam malzemesi yaparak, aylarca istismar konusu yaptılar. Yalan söylüyorlar. 'Ekmek almaya gitti' diyorlar. Yalan. Ne ekmek almaya? Çocukcağızı terörün içine ittiler. Sapanlarla, maskelerle resmi var. Bunların hepsi tespit edilmiş vaziyette. Fakat, bunun için kıyametleri koparanlar Diyarbakır'da alçakça, vahşice 3 kattan aşağı atılan Yasin ile ilgili onu arabayla çiğnedikleri halde bunu asla gündeme getirmediler. Yasin Börü ve arkadaşlarını görmediler, görmezden geldiler. Niye? Çünkü Yasin Börü, inancını yaşayan bir delikanlıydı. Yani bu vahşet anlayışını anlamak mümkün değil.
Arkadaşlar, tüm bu ve buna benzer tavırlar son derece kasıtlı, son derece bilinçli, Türkiye'ye yönelik algı operasyonlarının parçası olarak ortaya konan tavırlardır. Bu çifte standart aslında 100 yıllık bir Batı alışkanlığıdır. 100 yıl önce 1. Dünya Savaşı başlamış, savaşın silahlı cepheleri ama siyasi, psikolojik, sosyolojik cepheleri 100 yıl sonra bugün dahi kapanmamıştır. Şu anda da dikkat edin, Batı medyasında Türkiye'ye karşı tamamen yalan haberlerle örülmüş bir psikolojik saldırının olduğunu görürsünüz."
TUTUKLU GAZETECİ SAYISI 7
Kendisine ziyarete gelen uluslararası bir heyetle yaptığı konuşmaları da aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
Ellerinde adeta otomota bağlanmış siparişler var. Konuyu açtılar, açtıktan sonra sordum; 'Size bunu hangi gazeteciler söyledi, hangi gazeteyle görüştünüz?' İsim de vermiyor, veremiyor. 'İsim vermezsen ben sağlıklı cevap veremem ama kimlerle görüştüğünü söylersen ben sana o zaman çok daha net cevap veririm, belgelerle veririm. Bana bunu söyle'...
İnanır mısınız bunları söyleyemedi ama 'Siz şu kadar gazeteciyi içeri attınız, şöyle yaptınız, böyle yaptınız' deyince, 'Size bunları kimin söylediğini biliyorum, farkındayım, fakat, sizin söylediğiniz gibi içeride şu an 100 tane gazeteci filan yok. İçeride şu anda olan gazeteci sayısı 7 kişidir. Adalet Bakanlığının belgeli olarak kendisine rakamlarını verdim. Bu 7'nin hepsinin de kendisine suçlarının neler olduğunu anlattım. Bunlar terörist. Bekçi öldürmüş, gazeteci kimliği var. Öbürü, kaçak silahla yakalanmış. Bunların da mahkumiyetleri hep kesinleşmiş. Kimisi asker öldürmüş, kimisi banka soymuş, bankaların malum para çekilen kasalarını yakmışlar filan. Bunlar gazeteci kimliği ile bunu yapıyor. 'Siz bunlara gazeteci mi diyorsunuz? Kusura bakmayın, eğer bunlar gazeteci ise siz de bunları savunuyorsanız biz sizle anlaşamayız. Ben de size o yaklaşımda bulunduğunuz kişiler sebebiyle samimi davranamam. Şimdi Adalet Bakanımıza gideceksiniz, o size belgeleri verir' dedim."
"Yeniden yargılamaları mümkün değil mi?" diye sorulduğunu ifade eden Erdoğan, "Cezaları bunların kesinleşmiş, zaten kaç senedir yatıyorlar. Niye yeniden yargılanacaklar? Hukukta böyle bir şey var mı? Sizin ülkelerinizde, bizim vatandaşlarımıza yönelik bir şey olduğunda ben sizin devlet başkanlarınızla, başbakanlarınızla konuştuğumda verilen cevap 'Yargı bağımsızdır'... Ben de size diyorum ki yargı bağımsızdır' bitti bu iş. Olay bu" dedi.