Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hastayı kapıdan çeviren hem kamu hem de özel hastanelerin bunun bedelini ödeyeceklerini söyledi. Erdoğan, seçmene seslendi ve 24 Haziran'da mutlaka sandığa gitmelerini istedi.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Valiliğinin iftar programında yaptığı konuşmada sağlık sistemine değinerek "Şimdi sıkıysa herhangi bir hastane, hastayı kapıdan geri çevirsin. Böyle bir şey yok. Geri çeviremez. Bakın buna özeli de dahil, çeviremez. Eğer böyle bir muamele yapıyorsa bedelini öder" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Valiliği tarafından organize edilen iftar programında konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Dünyada en az gelişmiş ülkelere destekte bir numaralı ülke Amerika görünür fakat gayrisafi milli hasılaya göre dünyada bunun bir numarası Türkiye. Biz bir numarayız. Amerika gerimizde, İngiltere falan çok daha geride. Sizler böyle bir ülkenin evlatlarısınız. Bunu iyi bilmeniz lazım." diye konuştu.
Muhtarların mahallelerinde ve hayatın her alanında bu hizmetleri bizzat yaşayarak takip ettiklerini vurgulayan Erdoğan, ancak özellikle yaşı 30'un altındaki gençlerin, seçilme hakkı verilen 18 yaşındakilerin bugünleri geçmişle mukayese edemediğini dile getirdi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
"Sıkıntı burada. Biz eğitime önem verdik, derslik yaptık, üniversite açtık, harçları kaldırdık, yurt yaptık, okullarımızı en modern araçlarla donattık, öğretmen atadık diyoruz. Geçmişte benim sınıfım 75 kişiydi ama Anadolu'da 100'ü aşkın örencinin olduğu sınıflar vardı. Ders kitabı bulamazdık. Teksir kağıtlarıyla okuduk. Kırtasiyeci dükkanının önünde bir, iki hafta kuyruğa girerdik. Hatırlayın o günleri. Kırtasiyeci dükkanına gidersin, ders kitabını bulamazsın. Şimdi böyle bir sorun kaldı mı? Herkesin kitabı masasının üzerinde. Ama benim bu yavrularım bunun farkında değil. Bunun kadir kıymetini bilmiyor. Şimdi böyle bir sıkıntı artık yok. Balık deryanın içinde, ne zaman ki onu deryadan çıkarır karaya atarsın, o zaman denizin kıymetini anlar. Şimdi bu genç yavrular da herhalde bunun kıymetini öyle anlayacaklar."
Erdoğan, hastaneleri en modern cihazlarla donattıklarını, sağlık personelinin sayısını üç kata çıkardıklarını, şimdi şehir hastaneleri yapıldığını belirterek, eskiden bir röntgen için 7-8-9 ay sonraya gün verildiğini, şimdi böyle bir şey kalmadığını söyledi.
"MR mı vardı geçmişte, tomografi mi vardı, ultrasonografi mi vardı? Bütün bunların hepsi bizimle beraber ülkemizde şu anda var." diyen Erdoğan, geçmişte insanların sağlam girip hasta çıktığı, kapısından içeri giremediği, girse de doktor, ambulans, ilaç, şifa bulamadığı sağlık sistemini gençlerin havsalasının almadığını kaydetti.
"HASTAYI KAPIDAN ÇEVİREN BEDELİNİ ÖDER"
Erdoğan, Tokat'a giderken Gerede'den çıktıktan sonra kazaların olduğu, kışları tehlikeli olan bölgeden geçerken, içinde bulunduğu arabanın kaymaya başladığını anlatarak, şunları kaydetti:
"5 kişiyiz arabanın içinde. Karşı taraftan da Urfa Cesur otobüsü geliyor. Biz otobüse bindirdik. Bizi oradan aldılar fakat ambulans diye bir şey yok. Bizi alan ambulans balık istifi gibi doldurdu, doğru Gerede'ye götürdü. Gerede'de hastanede bizi Bolu'ya götürecek hemşire bile yok. En az yaralı olan arkadaşımız hemşire oldu. Serum şişelerini taktılar. Bir- iki serum şişesi de onun elinde kaldı. Bolu'ya geldik. Gittiğimiz ilk hastane devlet hastanesi. Devlet hastanesi emekli sandığı mı, SSK'lı mı, diye soruyor. O zamanlar ben ve arkadaşlarım SSK'lı. 'Alamayız' dediler. Bizi SSK hastanesine gönderdiler. Birkaç gün Bolu'da yattıktan sonra İstanbul'a geldik. Biz bunları yaşadık.
Şimdi sıkıysa herhangi bir hastane, hastayı kapıdan geri çevirsin. Böyle bir şey yok. Geri çeviremez. Bakın buna özeli de dahil, çeviremez. Eğer böyle bir muamele yapıyorsa bedelini öder. Eğer biz devletsek bu ülkedeki bütün bu kurumlar, milletin evlatlarına en azından ilk müdahaleyi yapmak zorundadırlar."
"NEREDEN NEREYE GELDİK"
Konuşmada, ulaşım, bölünmüş yol, hızlı tren, havalimanı, köprü, tünel dediklerini dile getiren Erdoğan, geçmişte insanların tek şerit gidiş, tek şerit geliş olan yollarda İstanbul'dan, Türkiye'nin 80 vilayetine ulaşmaya çalıştığını söylediklerinde, uçağı ancak havada görebildiklerini anlattıklarında gençlerin kendilerine inanmaz gözlerle baktıklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda artık uçağa binmenin lüks olmaktan çıktığını ifade ederek, "Artık lüks otobüs fiyatına uçağa biniyoruz. Bu hale döndük. Allah rahmet etsin, babacığım benim uçağa falan binemedi ama şimdi bizler rahatlıkla biniyoruz. Nereden nereye geldik." diye konuştu.
Erdoğan, her alanda benzer bir tabloyla karşılaştıklarını, şimdi dev İstanbul havalimanını yaptıklarını kaydetti.
"Dünyanın ilk üçü içerisinde ve 29 Ekim'de açılışını yapacağız. İlk etapta 90 milyon yolcu kapasiteli olacak yılda. 2023, 150 milyon, buraya çıkacağız. Artık dünyada havalimanımızın hamd olsun benzeri yok. İlk üç içinde. Buraya geldik." diyen Erdoğan, Atatürk Havalimanı'nı da Millet Bahçesi yapacaklarını ifade etti.
Artık "Bizim böyle bir bahçemiz yok" denilmeyeceğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Gülhane var ama burada da Atatürk Havalimanı, muhteşem projeyle orayı Millet Bahçesi yapıyoruz. Çoluğu, çocuğu hep gelsin oralarda sere serpe yuvarlansınlar. Bu nereden geldi, ya havalimanından çıktık, iftara geliyoruz buraya. Gelirken sahil tabii iftar saatinde her iki taraf tıklım tıklım dolu. Arkadaşlara dedim ki 'Şöyle bir kenara çekin de bir grubun yanına gidelim.' Gittik, hepsi zaten mangal yapmaya başlamışlar, hazırlık yapıyorlar iftara. Şimdi onu görünce dedik ki 'Artık İstanbul'a bunların hepsini de kapsayacak devasa bir Millet Bahçesi yapmamız lazım.' Yani İngiliz'in Hyde Park'ı varsa ki 170 bin metrekare falandır, Amerika'nın Central Park'ı varsa ki o da 2-3 civarındadır. Bizim onlardan daha büyüğü niye olmasın? Burası 12 milyon metrekare. Burayı yapacağız. Türk milleti için, bu millet için evelallah hepsi haktır, olacak."
"ARAMIZDAKİ FARK BU"
Gençlerin Türkiye'nin hep böyle olduğunu sandıklarını, halbuki bunun böyle olmadığını en iyi muhtarların bileceğini dile getiren Erdoğan, "Bunun için muhtarlarımızdan rica ediyorum, mahallelerinizdeki gençlerimize, eski Türkiye'yi, eski İstanbul'u lütfen anlatın. Çöp dağlarının olduğu İstanbul'u anlatın. Hava kirliliğinin olduğu İstanbul'u anlatın. O susuzluğun hakim olduğu İstanbul'u anlatın. Bunlardan nasıl kurtulduğumuzu lütfen anlatın. Bunu en iyi siz biliyorsunuz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'a belediye başkanı seçildiğinde şehrin sokaklarının çöp dağları tarafından işgal edildiğini aktararak, Ümraniye'de yaşanan çöp patlamasını hatırlatarak, burada 39 vatandaşın hayatını kaybettiğini söyledi.
Ancak kendilerinin o patlayan çöplüğün olduğu yere spor tesisleri yaptıklarını aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz buyuz ya aramızdaki fark bu. Dünyanın en güzel şehri, pisliğe, susuzluğa, hava kirliliğine, kötü kokuya, bakımsızlığa mahkum edilmişti. Musluklardan su akmadığı için mahallelerde su istasyonları açılmıştı. İnsanlar tankerlerle getirilen suları, buralardan doldurup, ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlardı. Haliç'in yanından ancak burnumuzu tutarak geçebiliyorduk. Ben aslında Haliç'in kenarında, Kasımpaşa'da doğdum büyüdüm. Haliç'in ne olduğunu çok iyi bilirim ama orayı temizlemek de elhamdülillah bize nasip oldu. Haliç'i biz temizledik. Peki bütün bu sorunlar gençler tarafından biliniyor mu? Herhalde sihirli bir değnek geldi İstanbul'a dokundu ama Türkiye'ye dokunmadı. Bütün bu sorunlar bizim ve ekibimizin gayretleriyle, çalışmalarıyla, projeleriyle hamd olsun, yatırımlarıyla çözüldü. Ülkemizi bugünlere getirebilmek için gerçekten çok çalıştık. Önümüze vesayet güçlerinden terör örgütlerine, darbecilerden uluslararası güçlere kadar nice engeller kondu."
"SANDIĞA GİDİP İRADENİZİ YANSITIN"
Haliç'ten 2,5 milyon metreküp çamuru çıkardıklarını, 9 kilometre ötede Alibeyköy'de bir taş ocağına taşıdıklarını hatırlatan Erdoğan, şu anda da üzerinde Vialand'ın bulunduğu alanın bu çamurla doldurulduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bak şimdi orada ne yaptık? Tüm ülkemin insanları, çocukları için devasa bir oyun parkı meydana çıktı. İş bilenin, kılıç kuşanın. Bunlar yapmadan olmuyor. Şimdi tüm bu yaptıklarımızın adeta taçlandırılması olarak görebileceğimiz yeni bir dönemin eşiğine geldik. İnşallah 24 Haziran'da bugüne kadar olduğu gibi bir kez daha milletimizden icazet alacak, 2023 hedeflerimizi gerçekleştirme yolunda çalışmaya devam edeceğiz." diye konuştu.
Bayramı takip eden pazar günü seçim olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini "Buradan sizlerle birlikte tüm milletime çağrı yapıyorum, aman ha memleket ziyaretini veya tatili uzatıp da sandıkları boş bırakmayın. Oy vererek sadece ülkeye cumhurbaşkanı ve milletvekili seçmiyorsunuz. Aynı zamanda geleceğinizin kararını veriyorsunuz. Bunun için mutlaka sandığa gidip iradenizi yansıtın. Allah göstermesin bir aksilik olursa o ahların, vahların, keşkelerin hiç kimseye faydası olmaz. Milletimize en büyük bayramı hep birlikte inşallah 24 Haziran akşamı yaşatacağız. Ama o güne kadar durmadan, duraksamadan, yorulmadan çalışacağız." diyerek tamamladı.