Cumhurbaşkanı danışmanı Mehmet Uçum'dan 'Kürtlere statü' isteyen DEM Parti'ye yanıt
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, "Kürt halkına statü hakkının verilmesi" çağrısı yapan DEM Parti yöneticilerine isim vermeden yanıt verdi. Uçum, "Kürtleri devlet arayışına yönelten ya da Kürtlere devlet vadeden ve Türkiye'yi bölmeyi hedefleyen emperyalist projedir. Devlet bu konuda inisiyatif almıştır. Bu projeyi bütün yönleriyle ve kökten çöpe atacak bir süreç yürütecektir." dedi.
Abone olUçum, Anadolu Yayıncılar Federasyonunun "Anadolu Sohbetleri" etkinliğinde medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi, soruları yanıtladı.
"Terörsüz bir Türkiye hedefine nasıl ulaşılacak?" sorusu üzerine Uçum, "1 Ekim'den itibaren başlayan bir dönem var. Bu dönemin ne olduğu şeklinde birçok tartışma yapılıyor. Devletin aldığı bir inisiyatiften söz ediyoruz. Bu eski tarzda ya da yeni versiyonda bir çözüm süreci değil." yanıtını verdi.
Devletin daha önce tecrübe ettiği ve sonuç alamadığı yöntemleri bir daha uygulamayacağının altını çizen Uçum, "terörsüz Türkiye" hedefinin, terörün siyaset, kültür, dil, temsil alanlarından, teröre meşruiyet kazandıracak kazandırabilecek her türlü mecradan tasfiyesi olduğunu söyledi.
Terör örgütünün baskısı, vesayeti altında siyaset yapan partilerin olduğuna dikkati çeken Uçum, bunların terör vesayetinden kurtulmasının son derece önemli olduğunu vurguladı.
Kesintisiz ve organik bütünlük ilkesine uygun terörle mücadelenin önemine işaret eden Uçum, şunları kaydetti:
"Artık önümüzdeki yıl ülke içinde ortada bir terör riski olmayacak. Çok az sayıya düşmüş teröristler de temizlenmiş olacak. Irak'ta, Suriye'de terörle mücadelenin birbirinden ayırt edilmeden yapılması... Çünkü Irak ve Suriye'deki terör örgütleri arasında bir organik bütünlük söz konusu, ortak yönetime sahip. Ortak perspektifle hareket ediyorlar. Dolayısıyla bunları ayırt ederek terörle mücadelede yeni konsept yaklaşımlarının gündeme getirilmesi Türkiye'nin kabul edebileceği bir şey değil. Bu konuda Cumhurbaşkanı'mız zaman zaman vurguyla 'bir terör yapılanmasına Suriye'de asla izin verilmeyeceğini, bir teröristan kurulmasına izin verilmeyeceğini' söylüyor."
Terörle mücadelede organik bütünlük ilkesinin, terör örgütlerine kadro, finans ve lojistik merkez gibi kullanılan yerel yönetimleri de kapsadığını aktaran Uçum, "Hiçbir yerel yönetim, belediye terör örgütüne kadro, finans, lojistik destek veremez. Vermesi de düşünülemez. Dolayısıyla onlara yönelik atılan adımların tartışılması aslında terörle mücadelede zaaf üretmeye dönük bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir." diye konuştu.
Uçum, organik bütünlük ilkesinin içinde kayyumlar konusunun da olduğunu belirterek, "Bununla ilgili süreç Cumhurbaşkanı'mızın yaptığı açıklamada da görüldüğü gibi devam edecektir." dedi.
"Kürt sorunu, emperyalizm tarafından üretilmiş bir sorun"
Bir yandan terörle mücadele kesintisiz devam ederken, öte yandan terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin dile getirdiği milli birlik ve kardeşliği güçlendirme yaklaşımının ısrarla sürdürüleceğini vurgulayan Uçum, burada birbiriyle uyumsuz iki sürecin söz konusu olmadığını söyledi.
Burada Türkiye'ye dayatılan meselenin "dış Kürt sorunu" olduğunu belirten Uçum, "Dışarıdaki Kürtler bizim için sorundur anlamında söylemiyorum bunu. Emperyalizm bir dış Kürt sorunu üretti. Niye bu dış? Çünkü bizim nesnelliğimizle, coğrafyamızla, kültürümüzle, toplumsal yapımızla ilgisi olmayan bir sorun. Bir proje Kürt sorunu, emperyalizm tarafından üretilmiş bir sorun." ifadelerini kullandı.
Uçum, 1980 darbesinin, ABD kontrolünde, NATO destekli "Türkiye'yi Batıcı projeler için hazırlamayı amaçlayan" bir darbe olduğuna işaret ederek, bu darbenin "Türkiye'de bir Kürt sorunu üretme projesi" olduğunu, Kürtleri, Türkiye Devleti'ne düşman etmek için her şeyin yapıldığını söyledi.
Bu projenin Türkiye'nin içindeki kısmı olan "iç Kürt sorunun" ise inkar ve ret politikaları olduğunu belirten Uçum, bu konuda 2002'den itibaren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yönetiminde somut adımlar atıldığını, bu politikaların tamamen bitirildiğini hatırlattı.
"Devletin aldığı güçlü bir inisiyatif var"
Başta ABD olmak üzere emperyalist güçlerin "Kürtlere ülke ve devlet vaadinde" bulunduğuna dikkati çeken Uçum, "Peki Türkiye'nin Kürtleri için bu doğru mu? Türkiye'nin Kürtleri kurtuluş ve kuruluşla birlikte bu sürece gönüllü katılarak kendi kaderlerini tayin etme hakkını kullanmıştır. Hem de ebediyete kadar kullanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti Kürtlerin milli devletidir. Türkiye, Kürtlerin ülkesidir. Kürtleri devlet arayışına yönlendirmek emperyalist bir projedir." dedi.
Kürtlere devlet vaadinin emperyalizmin Türkiye'yi bölme projesinin bir sonucu olduğuna işaret eden Uçum, "Türkiye'deki Kürtlerin statü ile ilgili bir sorunu yoktur. Sorunu olmayan bir konuda da bir haktan söz edilemez." ifadelerini kullandı.
Uçum, geçmişte dindarlara, Alevilere, Kürtlere yönelik sorunların olduğunu, bunlarda mesafe katedildiğini, şu anda sorun olarak ifade edilen konuların artık Türkiye halkının ortak sorunları olarak görüldüğünü belirterek, şunları kaydetti:
"Şimdi bizim kurucu ilkelerimizi dağıtmaya, tasfiyeye dönük bu projenin tamamen bitirilmesi aşamasındayız. Neydi bizim kurucu ilkemiz? Kurucu Lider Atatürk'ün dediği 'Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.' Buradaki Türkiye halkı kimi kapsıyor? Bütün kimlikleri kapsıyor. Türkiye halkı bir çeşitlilik ifadesidir. Türk milleti nedir? Bir birlik ifadesidir. Dolayısıyla kurucu ilkemiz budur. Bu ilkeyi sarsmaya, bizim Kürtlerimizi asli unsuru olduğu Türk milletinden koparmaya çalıştılar. 40 yıldır da bunun için çok yoğun çaba veriyorlar. Gelinen noktada artık bu projeleri tamamen ortadan kaldırmak, tamamen tasfiye etmek konusunda devletin aldığı güçlü bir inisiyatif var."
"Artık terör vesayetinde siyaset yapan bir parti olmayacak"
Türkiye Kürtlerinin ne Türk milletinin asli unsuru olması bakımından ne Türk vatandaşlığı hakları bakımından herhangi bir probleminin olmadığını, bu konuda herhangi bir ayrımcılığın bulunmadığını vurgulayan Uçum, "Bizim mücadele ettiğimiz konu 'Kürtlere statü hakkı' şeklinde ifade edilen, buradan yola çıkarak Kürtleri devlet arayışına yönelten ya da Kürtlere devlet vadeden ve Türkiye'yi bölmeyi hedefleyen emperyalist projedir. Devlet bu konuda inisiyatif almıştır. Bu projeyi bütün yönleriyle ve kökten çöpe atacak bir süreç yürütecektir." diye konuştu.
"Bu süreçte DEM Parti ve PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'dan ne bekleniyor?" sorusu üzerine Uçum, şunları ifade etti:
"Cumhurbaşkanı'mız dün de açıkladı, geçmişte de demişti. Silahlar gömülecek, silah bırakılacak, Türkiye'ye yönelik terör pratikli süreçler sonlandırılacak. Türkiye'yi tehdit eden sınır ötesi silahlı gruplar, paralı askerler, paramiliter güçler Türkiye'ye tehdit olmaktan çıkacak. Biz somut olarak bunları istiyoruz. TBMM çatısı altında artık terör vesayetinde siyaset yapan bir parti olmayacak. Ya bunlar bunu bir iradeyle, kendi tercihleriyle, geliştirecekleri politikalarla hayata geçirecekler ya da gerekirse her türlü hukuki tedbir alınacak. Terörle mücadelenin askıya alınması diye bir şey tamamen gerçek dışı bir iddia. 1 Ekim'den sonra yaşananları görüyorsunuz. Hangi noktada devlet taviz vermiş? Kayyumlar sürecinde mi teröre yönelik operasyonda mı taviz vermiş? Terörle organik bütünlük ilkesi çerçevesinde mücadelede mi taviz vermiş? Irak'a gitmiş, Suriye'yi mi bırakmış? Bu da yok. Gerçekliğe aykırı bu iddiaların anlamlı görünmesi de ayrı bir sorun. Ne istediğimiz çok açık, terörsüz Türkiye hedefinde terörü Türkiye'nin sosyal, siyasal, kültürel yaşamından tamamen tasfiye etmek. Aynı zamanda pratik olarak da tamamen sıfırlamak. Sınır ötesinde de kalıcı güvenliği sağlayabilecek tedbirleri almak."
"Öcalan ile örgüt arasındaki durumun teşhiri için önemli"
"Cumhurbaşkanı Erdoğan yaşanan süreçle ilgili 'umutkar görmüyorum' ifadelerini kullandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Uçum, "Cumhurbaşkanı'mızın çok umutkar görmüyorum mealinde söylediği laf, devletin bu terörsüz Türkiye hedefine yönelik aldığı inisiyatifle alakalı bir şey değil. Buna destek vermesi gerekenlerin tutumuyla alakalı. Yani DEM ve diğerleriyle alakalı, belki Öcalan'la alakalı. Ama orada da Cumhurbaşkanı'mız, 'devlet her türlü imkanı ve aracı kullanır' diyor." yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu konuda ilerlenmeyeceği şeklinde bir kanaat belirtmediğini ifade eden Uçum, "Terörsüz Türkiye hedefine destek vermesi gereken aktörler, terör vesayetinden kurtulması gereken aktörler bu konuda üzerlerine düşeni yapmasalar bile, devlet bu inisiyatifini sonuna kadar sürdürecek. Burada artık yepyeni bir paradigma var." dedi.
Uçum, DEM Parti'nin Öcalan ile yapacağı görüşmeye değinerek, "Mesele görüşme yapılması değil, görüşmenin içeriğidir. Öcalan yeğenine 'ben, terörsüz Türkiye hedefine her türlü katkıyı yaparım' dedi. DEM de terörsüz Türkiye hedefine katkı yapacağını düşünüyorsa, terör vesayetinden kurtulmak istiyorsa, o zaman Öcalan ile görüşmeyi bu içerikte yapmaları, bir mutabakat sağlamaları, bununla ilgili de adım atmaları gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
"Abdullah Öcalan üzerinden geçmişte çağrılar yapıldı, Öcalan yazılı açıklamalar gönderdi. O dönemde Kandil ve yandaşları 'bu tutsaktır, tutsak olan kişi iradesini yansıtamaz' diyerek bunu kabul etmedi. Şimdi bu süreçte Kürt vatandaşlara 'biz, her türlü adımı atıyoruz, sizin adınıza hareket edenlerin ne kadar samimiyetsiz olduklarını görün' mesajı mı veriliyor?" sorusu üzerine Uçum, şunları ifade etti:
"Geçmişte devlet Öcalan'ın mesajlarını okuttu Nevruz'larda. Ama geçmişteki süreçlerde bir tür müzakere havası da vardı. Bu devlet inisiyatifinde müzakere, mütareke yok. Dolayısıyla geçmiştekinin aynısı değil. Geçmişte Öcalan'la görüşmeler o müzakere havası içerisinde karşılıklı değerlendirmelere dayalı görüşmelerdi. Bugün Öcalan'dan sadece ne yapması gerektiğine ilişkin bir yaklaşım bekleniyor. Yani onun ileri süreceği unsurlar, şunlar, bunlar karşılık bulacak bir pozisyonda değil. Ya bunu yapacak ya yapmayacak. Yaparsa etkisi olur mu olmaz mı, o da ayrı bir konu. Öcalan'ı kendi örgütü, emperyalist güçler hepsi istismar ediyor. 'İstismar ediyorlarsa da etsinler bize ne sonuçta o da terörist başı' denebilir. Ama bir realite de var, kendi örgütü Öcalan'a 'irade' diyor, ama bu iradenin göstermelik olduğu şeklinde birçok pratikle karşılaştık. Dolayısıyla bu olay aynı zamanda Öcalan ile örgüt arasındaki durumun da teşhir edilmesi bakımından son derece önemli."
"Mardin'e kayyum Ahmet Türk'ü de kurtarmıştır"
"ABD'de Donald Trump'ın başkan seçilmesi, Suriye'deki teröristan projesi bizi nasıl etkileyecek?" sorusuna Uçum, "Küresel sistemdeki gelişmeler, dinamikler, güçlerin yeniden dağılması, Orta Doğu'ya ilişkin hesabı olan güçler, bunları devlet dikkate alıyor, değerlendiriyor. Ama çok net, bize bir bölünme projesi dayatılmış. Biz, savaşmadan böyle bir projeyi kabul edemeyiz. O geliyor, bu geliyor diye bu mücadeleden vazgeçemeyiz. 'Güvenli bölgeyi size garanti edelim ama daha aşağılarda bir yapı kurulsun, siz de onlara izin verin, hatta hamisi olun' gibi Amerikancı projeleri kabul edemeyiz." cevabını verdi.
Türkiye'ye birçok şeyin dayatıldığını ve meşrulaştırılmaya çalışıldığını belirten Uçum, "Biz de ne yapacağız? Dünyada farklı dinamikler oluyor, o geliyor, bu geliyor diye... O zaman sonuna kadar savaşırız. Kazanır mıyız, kazanmaz mıyız o hesabı olanlar düşünsün. Türkiye şu anda gücünün zirvesinde bir noktada. Bu tip inisiyatifleri aldığında geçmişte olduğu gibi devlet içinde birbiriyle çatışan odaklar, devlet içine çöreklenmiş çeteler gibi sorunlarımız yok." dedi.
Uçum, devletin bu inisiyatifine toplumun sessiz bir onayının bulunduğunu, bunun sese ve söze dönüşeceği günlerin yakın olduğunu söyledi.
"Öcalan'a çağrıyı da kastederek soruyorum, bu işin başlangıcı Sayın Devlet Bahçeli'nin çağrısı mıdır? Bir yaklaşım farkı var mıdır? Buna bir örnek de Ahmet Türk konusu. Kayyumlar konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan çok net tutum alırken, Ahmet Türk ile ilgili Devlet Bahçeli daha ılımlı mesajlar veriyor." sorusunu Uçum, "Bir yaklaşım farkı yok. Sayın Bahçeli, Ahmet Türk ile ilgili yaptığı açıklamada 'Ahmet Türk istismar edilmiştir' dedi. Kim etmiş Ahmet Türk'ü istismar? Terör örgütü. Mardin'e kayyum görevlendirilmesi Ahmet Türk'ü de kurtarmıştır. Sayın Bahçeli de bundan son derece memnundur. Mardin'e kayyum görevlendirilmesiyle ilgili Sayın Bahçeli'nin farklı görüşü söz konusu değil." yanıtını verdi.
"Kayyumlara ilişkin" bir soru üzerine Uçum, "Ben terörle mücadelede kayyum süreçlerini şöyle yapıyım da terörsüz Türkiye hedefine DEM'i şöyle zorlayım diye bir ilişki yok. Bu inisiyatif alınmasaydı da kayyum süreçleri devam edecekti. Bundan sonra devam edip etmeyeceği o belediyelerin terör örgütüne kadro, finans ve lojistik merkezi olarak kullanılıp kullanılmayacaklarına bağlı." dedi.
DEM'in dilinden düşürmediği "statü"
DEM Parti yöneticileri, her fırsatta her platformda Kürtlere kimliğin yasal güvenceye alınması ve "statü" hakkının verilmesi çağrısını yineliyor.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakır, geçtiğimiz aylarda partisinin bir grup toplantısında "Demokratik bir ülke için Kürt halkının statüsünü tanıyan, eşit yurttaşlığı esas alan ve herkesi kapsayan bir Türkiyelilik tek çözüm yoludur. Tekrar ediyorum: Demokratik bir ülke için Kürt halkının statüsünü tanıyan, eşit yurttaşlığı esas alan, herkesi kapsayan bir Türkiyelilik tek çözüm yoludur. " ifadelerini kullanmıştı.