BIST 9.430
DOLAR 34,56
EURO 36,03
ALTIN 3.003,49
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

Çukurova'daki son yörükler konuştu: Şehre giden gelmiyor

Yörükler sosyal ve ekonomik şartların değişmesiyle göçebe yaşamı terk ederek yerleşik hayata geçmeye başladıkları için göçebe kültürünü yaşatanların sayısı günden güne azalıyor.

Abone ol

Yaylak ve kışlak hayatı yaşayan, kıl çadırlarda geleneksel hayat tarzını sürdüren Yörükler, besledikleri koyun ve keçilerden elde ettikleri süt, peynir, yün ve eti satarak geçimini sağlıyor.

Teknolojik kolaylıklar sağlayan hayat koşulları nedeniyle yeni nesiller eğitim ve çalışma amacıyla şehirlerde yaşamayı tercih ediyor. Bu nedenle konar-göçer Türkmen kültürünün bir iki kuşak sonra sona ereceğine inanılıyor.

Çukurova’da sayıları parmakla sayılacak kadar azalan göçebe Yörükler, kış aylarını Çukurova’nın meralarında, yaz aylarını ise Torosların uzantısı Aladağların yaylalarında konar-göçer kültürlerini devam ettiriyor.

"Şehre giden gelmiyor, biz son Yörükleriz"
Yörük Türkmenlerden Duman ailesinin reisi 58 yaşındaki Mehmet Duman, göçebe yaşam tarzının yüzlerce yıldır nesilden nesile aktarıldığını belirterek, "Koyunların, keçilerin peşinden yürüye yürüye bir ömür geçirdik. Çadırda doğdum, evlendim, hayatımı çadırda noktalayacağım" diye konuşuyor.

İki eşi olan 10 çocuk sahibi----- Mehmet Duman “Biz son Yörükleriz, bizden sonra bu kültür yaşamaz. Çocuklarımızın gözü şehirlerde. Buradaki yaşam zor geliyor, şehre giden gelmiyor” ifadelerini kullanıyor.

Mehmet Duman şöyle konuşuyor:

"Çocuklarımızın bazısı okudu, hakim, avukat, asker ve polis oldu. Okuyamayanlar çalışmak için büyük kentlere gitti, oralarda ev, bark kurdu. Biz iki kardeş olarak eşlerimiz ve küçük yaşta çocuklarımızla kaldık. Yaşam biçimimizden memnunuz. Bizi dört duvarlı bir eve koysalar, yaşayamayız. Burada kalan çocuklarımız bizden sonra bu zahmetli hayatı sürdürür mü, bilemem ama bu işin, bizim neslimizle biteceğine inanıyorum."

"Sürümüzü otlatacak çoban bulamıyoruz"

Göçebe Yörük kültürünün parçası hayvanları otlatacak çoban bulamamaktan da yakınan Mehmet Duman, şunları aktarıyor:

"Paramızla çoban bulamıyoruz. Bulduklarımız 4-5 bin liradan aşağı çalışmak istemiyor. Hayvancılığın başta çoban maaşı, yem, veteriner, ilaç ve nakliye gibi giderleri var. Süt, yoğurt ve peyniri muhafaza edemediğimiz için toptan pazarlayamıyoruz. Hayvan ve yün satarak para kazanıyoruz. Meralık alanlar gittikçe azalıyor, hayvanlarımızın sayısı her geçen yıl düşüyor. Yaşadığımız sürece kar da zarar da etsek bu yaşam tarzını sürdürmeye devam edeceğiz."

"Bizden sonrası yok, bu iş biter"

Evin küçük annesi Hayriye Duman (52) da göçebe kültürünün zorlukları olsa da bu şekilde yaşamaktan memnun olduğunu, yaz aylarında yaylalarda geçirdikleri zamandan keyif aldıklarını söylüyor.

Gün doğmadan uyandıklarını, hayvanlara yem ve su verdikten sonra ailece kahvaltı sofrasına oturduklarını anlatan Hayriye Duman, odun ateşinde ısıtılan su ile bulaşık ve çamaşır yıkıyor.

Göçebe yaşam kültürünün zamanla biteceğini ifade eden Hayriye Duman,

"Kara çadırda doğdum, büyüdüm, kara çadıra gelin gittim, çocuklarımı da kara çadırlarda dünyaya getirdim ve büyüttüm. Ben okur yazar olamadım fakat çocuklarımız okula gidiyor. Bugünlere böyle geldik, çocuklarımız gelecekte ne yapar, nasıl yaşar, bilemem ama bizden sonrası yok, bu iş biter. Biz son Yörükleriz" diye konuşuyor.

"Şehir hayatı cazip geliyor"

Ailenin ortanca çocuklarından Zekeriya Duman ise, göçebe yaşam tarzının oldukça zor olduğunu belirterek, dedelerinden gelen kültürün kendi ve kardeşlerinde son bulacağını ifade ediyor.

Zekeriya Duman, “Yayla ya da meralarda kıl çadırlar içinde dünyaya geldik. Kardeşlerimle doğup büyüdüğümüz bu dünyadan ayrılmak istiyoruz. Hayat hızlı değişiyor, şehirlerin imkânları artıyor, eğitim için gittiğimiz şehirlere yerleşiyor iş buluyor ve hayatımızı burada sürdürmek istiyoruz. Hayvanların peşinde bayır bucak gezerek hayat yaşamak gibi bir gayemiz yok” şeklinde konuşuyor.

Kaynak: Euronews