İzmir'in Karabağlar ilçesinde, boş arazide oynarken 1,5 metre derinliğindeki içi su dolu çukura düşen Yusuf Tencirlioğlu (7) ile kardeşi Ali Tencirlioğlu'nun (5) yaşamını yitirdiği olayla ilgili tutuksuz 5 sanığın yargılandığı davaya devam edildi. Olayla ilgili hazırlanan yeni bilirkişi raporuna göre davaya iki sanık daha eklendi.
Abone olKarabağlar ilçesinde Yusuf ile kardeşi Ali Tencirlioğlu, geçen yıl 14 Ocak'ta zaman zaman hayvan satış pazarının da kurulduğu, Uzundere mevkisinde, otoyol kenarındaki boş arazide oynarken içi su dolu 1,5 metrelik çukura düştü. Aynı bölgede oyun oynayan diğer çocuklar, Tencirlioğlu kardeşlerin yakınlarına haber verdi. Çocukların teyzeleri, suya girip, dipteki çamura saplanan iki kardeşi çıkardı. Aile üyelerinin çağırdığı sağlık ekibinin ilk müdahalesini yaptığı kardeşler, kaldırıldıkları Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi ile Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, tüm çabalara karşın kurtarılamadı. Tencirlioğlu Ailesi'nin, kış aylarında Kahramanmaraş'tan İzmir'e geldiği, Uzundere bölgesinde çadırda kaldığı, hurda toplayıp bu sayede gelir elde ettiği ortaya çıktı. Çukurun, bölgede inşaat yapan firma tarafından yağmur suyunun burada toplanması için açıldığı belirlendi. Kahramanmaraş'a götürülen iki kardeş yan yana toprağa verildi.
Olayla ilgili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen soruşturma kapsamında hazırlanan ve İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen iddianamede, tutuklu sanıklar asıl işveren firmanın saha sorumlusu Z.D. ile taşeron firmanın saha sorumlusu M.K., tutuksuz sanıklar kepçe operatörü Ç.A., asıl işveren firmanın teknik işlerden sorumlu inşaat mühendisi D.B. ve asıl işveren firma çalışanı M.B. hakkında 'taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma' suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istendi. Yargılama devam ederken, ailenin şikayetini geri almasıyla tutuklu sanıklar tahliye edildi.
Davanın bugün görülen duruşmasına tutuksuz sanıklar yer almazken, sanık avukatları ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı vekili avukat Müjgan Bilgen Özen katıldı. Mahkeme heyeti, olayla ilgili hazırlanan ikinci bilirkişi raporunun mahkemeye ulaştığını belirtti. İlk bilirkişi raporunda asıl işveren firma, firmanın saha sorumlusu M.K., taşeron firmanın saha sorumluları sanıklardan Z.D. ile sanıklar arasında yer almayan A.D., asli kusurlu bulunurken, ikinci bilirkişi raporunda, M.K.’nin asli kusurlu olduğu, Z.D.’nin tali kusurlu olduğu, D.B., Ç.A. ve M.B.’nin kusurunun bulunmadığı ifade edildi. Yeni bilirkişi raporunda sanıklar arasında bulunmayan bölgede kazı ve dolgu işlerini yapan alt taşeron firmanın sahibi A.D. ve asıl işveren firmanın sahibi inşaat mühendisi C.B.’nin de kusurlu olduğu belirtildi. Ancak bilirkişi raporunda A.D. ve C.B.’nin kusur oranı belirtilmedi.
Duruşma savcısı, A.D. ve C.B. hakkında açılan davanın bu davayla birleştirilmesini ve yeni rapora göre kusur oranları belirlenmeyen iki sanığın kusur oranlarının belirlenmesi için bilirkişi raporunu hazırlayan kuruldan görüş alınması yönünde mütalaa verdi. Mütalaaya katıldıklarını ifade eden bakanlık avukatı Özen, sanıkların kusur oranlarının belirlenmesinin doğru olacağını dile getirdi. Mahkeme heyeti, savcının mütalaasını kabul ederek, A.D. ve C.B. hakkında açılan davanın bu davayla birleştirilmesine ve kusur oranlarının belirlenmesi amacıyla kuruldan görüş alınmasına karar vererek duruşmayı erteledi.