Ekonominin gittikçe düzeldiğini ve turizm gelirlerinin artamı ile bütçe açığının azalacağını öne sürdü.
Abone olSanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, Türkiye'nin bugün, çok yüksek borçlu bir ülke olmadığını söyledi. Bakan Coşkun, Almanya'nın başkenti Berlin'de Metro Grubu'nun yıllık toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'de, bölgeler arası gelir dağılımı farklılığının, nüfusun yüzde 40'ının köylerde yaşamasından ileri geldiğini, tarımla uğraşan kesimin nüfus olarak oldukça yüksek olduğuna dikkati çekti. Coşkun, ''Bu bakımdan özel sektör öncülüğünde sanayileşmeyi, biz kalkınmanın itici gücü olarak benimsemiş bulunuyoruz. Türkiye bugün, kabul edilmiş gerçekler karşısında çok yüksek borçlu bir ülke değildir. Oysa Türkiye'de bu yanlış yorumlanmaktadır. Türkiye'ye, borçlu bir ülke gözüyle bakılmaktadır'' dedi. Türkiye'nin potansiyel ekonomik gücünün tüm bu sorunları kısa zamanda çözecek durumda olduğunu ifade eden Coşkun, şöyle devam etti: ''Türk ekonomisini baskı altına alan enflasyon biz iktidara geldiğimizde yüzde 68 buçuk civarındaydı. Hedefimiz birinci yılda yirmili, ikinci yılda onlu, üçüncü yılda da tekli rakamlara ulaşmaktı. 2003 yılının sonunda yüzde 18,4'e indi. Türkiye'de 2004 yılı Mart ayında daha üçüncü yıl gelmeden tekli rakamları bulduk. İstikrarlı bir şekilde ekonomi büyürken, enflasyonu kontrol altına almak iktisadi kavramlar bakımından da bir reform niteliğindedir. Dolayısıyla 2005 yılında tekli rakamlara inecek ve 2007 yılında Maastricht kriterlerinin hedeflediği yüzde 3 ya da 4 aralığına yerleşecektir.'' Türkiye'nin, enflasyon olgusundan çıkmak üzere olduğunu ifade eden Coşkun, Merkez Bankası'nın son bir yıl içinde faiz oranlarını enflasyona hedefleyerek 8 kez düşürdüğünü, Maastricht kriterlerine göre 2007 yılında yüzde 4 ya da 5'e getirilmesi için her türlü çalışmanın yapılmakta olduğunu ifade etti. Coşkun, ihracat ve ithalat rakamlarının da 2002 ve 2003 yıllarında Türk ekonomisinin güçlenmesi yönünde ümit verici bir seviyeye çıktığını belirtti. ''DALGALI KUR EMNİYET SUPABIDIR'' Bakan Coşkun, küreselleşme sonucu dünyanın küresel bir tek pazar haline gelmeye başladığına dikkati çekerek, şunları söyledi: ''Ayakta kalmanın tek şartı rekabet gücünün yüksek olmasıdır. ABD'nin faiz oranlarını artıracağı yönündeki söylentiler piyasalarda yaşanan hareketlenmeye ve fon çıkışlarına yol açmıştır. Bu dalgalanma tabii ki Türkiye'de de küçük esintiler yaratmıştır. Ancak rekabete açık ve piyasa koşullarını benimsediğimiz için ekonomi kendi dinamiklerini oluşturmuş, kendi dengelerini kurmuştur ve dolayısıyla bu esen rüzgarlardan fazlaca etkilenmemektedir. Çünkü uygulanan dalgalı kur politikası bir emniyet supabıdır. Dış ticaret açığı giderek düzelmektedir. Bu yıl 4 mevsimi aynı zamanda yaşayan tarih kültür ve tabiat zengini ülkemizde turizm gelirlerinde yüzde 40 gibi bir gelişme olmuştur ve bu yıl turizm gelirlerimizin 10 milyar doları bulacağı beklenmektedir. Ayrıca Türk ekonomisi yapısal olarak çok güçlenmiştir'' Türkiye'de 34 anayasa maddesinin değiştirildiğini hatırlatan Coşkun, ''Bu 34 anayasa maddesine uyum sağlamak için yüzlerce yasada da değişiklik yapılmış ya da yeni yasalar çıkartılmıştır. 2004 yılı sonunda 4 Aralık'ta Avrupalı dostlarımızın kabulüyle başlayacağına inandığımız müzakere tarihi sonunda bizim için 2005 yılında Kopenhag kriterlerine uyumla ilgili bir sorun kalmayacaktır'' dedi. Bu müzakere tarihi başladığı takdirde hükümetin hedefinin, 2007 yıllarında Maastricht kriterlerini gerçekleştirmek olduğunu ifade eden Coşkun, ''Türkiye için 2010 yılı tüm bu şartların yerine getirileceği bir yıl olarak hükümetimizce hedeflenmektedir. Türkiye, genç nüfusu, 77 üniversitesinden her yıl mezun olan 1 buçuk milyon nitelikli iş gücüyle rekabetçi piyasa ekonomisi ve çok önemli coğrafi konumuyla AB'nin küresel rekabet gücüne güç katacağına inanmaktayım'' diye konuştu. Bakan Coşkun, Türkiye ile Almanya arasındaki iyi ilişkilerin her alanda olduğu gibi ekonomik alanda da kendini gösterdiğini kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı: ''Almanya geleneksel olarak Türkiye'nin en büyük ticari ortağıdır. 2003 yılı ticaret rakamları, ortak ticaret hacmimizi göstermesi açısından oldukça sevindiricidir. Almanya'ya olan ihracatımızın toplam ihracatımızdaki payı yüzde 15,8, Almanya'dan toplam ithalatımız içindeki payı ise yüzde 13,7'dir. Özellikle 1980 yılından sonra ülkemizde yatırım yapan Alman yatırımcıların sayısındaki artış da memnuniyet vericidir.'' Milliyet/Evren Aydemir