'Çooook güzel şeyler olacak!'
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın nimetlerinden yararlanan sadece Önder Aytaç değil. AK Parti'nin yeminli düşmanlarından Emre Uslu da bu nimetlerden bol bol yararlanmış!
AK Parti İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürge, avukatı
aracılığıyla bana bir açıklama göndermiş.
Yazdıklarımdan sonra beni "Hikaye yazmakla ve senaryo
üretmekle" suçlayan sefiller bence bu açıklamayı çok iyi
okumalı. Çünkü Sayın Bürge yazdıklarımın bir senaryo olmadığını bir
şamar gibi yüzlerine çarpıyor.
Açıklamada deniyor ki:
"Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın evinde
yapılan aramada el konulan bir miktar para, müvekkil vakıfça,
Uluslararası Balkan Üniversitesinin İnşaatında kullanılmak üzere
temin edilen bağış paraları olup, müvekkil vakfın yönetim kurulu
başkanı ve İstanbul milletvekilimiz sayın Hüseyin Bürge tarafından
müvekkil vakfın merkezinin bulunduğu Makedonya Cumhuriyeti Üsküp’te
bulunan Halk Bankası hesaplarına aktarılmak üzere Halk Bankası
Genel Müdürü Süleyman Aslan'a teslim edilmiştir. Bu bağış
bedellerinin geri alınması içinde Üsküp Eğitim ve Kültür Vakfı
Türkiye Temsilciliği adına hukuki girişimde bulunduğumuzu bu
başvuruların akıbetinin de tüm kamuoyu ile paylaşacağımızı hem
şahsınıza hem de tüm kamuoyuna duyurmaktayız."
Açıklamada, 25 Aralık 2013 tarihinde Hüseyin Bürge'nin bir basın
toplantısı yaptığı ve bu açıklamanın Anadolu Ajansı tarafından tüm
abonelere servis edildiği de ayrıca belirtiliyor.
Anlamayan ve anlamak istemeyenler için Türkçe'nin mealini
yapayım.
Sayın Bürge diyor ki, "Evet yazdıklarınız doğru. O para
bizim tarafımızdan bizzat Süleyman Aslan'a teslim edildi. O para
bizim de içinde bulunduğumuz bir grup hayırsever tarafından
vakfımıza bağışlandı. Savcılar o paraya haksızca el koydu. Biz de
26 Aralık tarihinde paramızı geri almak için hukuki süreç
başlattık."
Açıklamanın ikinci kısmını ise Hakan Şükür'ün kardeşi Gökhan
Şükür'le olan ortaklık iddiam oluşturuyor.
O kısımda da şunları söylüyor Sayın Bürge:
"İstanbul Milletvekilimiz Hüseyin Bürge’nin Gökhan
Şükür adlı şahıs ile herhangi bir ticari veya şahsi ilişkisi
bulunmamakta olup ayrıca Üsküp Eğitim ve Kültür Vakfı’nın da
bahsedilen şahıs ile bir ilgisi bulunmamaktadır."
Benim Gökhan Şükür ile Üsküp Eğitim ve Kültür Vakfı’nın bir
ilişkisi olduğunu yönünde zaten bir iddiam yoktu. Ancak Sayın
Hüseyin Bürge Gökhan Şükür'le ticari ilişkisi olmadığını söylüyorsa
durum vahim! O zaman benim şu soruları hepinizin huzurunda sormam
gerekiyor:
1- Sayın Bürge. Kendisine gönderdiğinizi
açıkladığınız 1 milyon 950 bin euro, Süleyman Aslan'ın evine bizzat
oğlunuz C. Bürge tarafından mı götürüldü?
2- Oğlunuz bu paraları bankaya mı götürdü, yoksa
bizzat Süleyman Aslan'ın evine mi teslim etti? Süleyman Aslan ile
bu paraların evine gönderildiği bilgisini telefonda verdiniz mi
vermediniz mi?
3- Bu paralar, operasyon sabahı televizyonlarda
hep beraber izlediğimiz "ayakkabı kutuları"na
benzer kutuların içinde mi gönderildi. Şayet bu şekilde
gönderildiyse neden özellikle "Ayakkabı kutuları?"
4- Hakan Şükür'ün kardeşi Gökhan Şükür ile bir
ticari hukukunuz olmadığını söylüyorsunuz. Açıklamanızdaki,
"Bahsedilen şahıs" ifadesine bakılırsa, kendisini
tanımıyorsunuz. Peki ticari ilişkinizin olmadığı, hatta
tanımadığınız bir şahısla aynı ofisi kullanıyor musunuz,
kullanmıyor musunuz?
Bu sorulara vereceğiniz cevapları noktasına virgülüne dokunmadan
yayınlayacağıma emin olabilirsiniz!
*****
Gel gelelim ikinci meseleye...
Bir önceki yazımı, "Cemaati savunan
bazı yazarlarla, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın ilişkileri mercek
altına alınırsa, sanırım altından çok şey çıkacak! Özellikle
Ertuğrul Günay'ın bakanlık yaptığı dönemden bahsediyorum! O dönemde
kimlerin bu bakanlıktan nemalandığı, yolsuzluğu lanetleyen hangi
yazarların bu bakanlık üzerinden cebini doldurduğu sanırım o zaman
ortaya çıkacak." diyerek bitirmiştim.
Nedenini anlatayım...
Cemaati savunan Önder Aytaç'ın 2007 yılında Ertuğrul Günay
tarafından Kültür Bakanlığı Müsteşarlığına "Görevlendirme
yöntemiyle" atandığını, ancak bakanlıkla ilişiği
kesildikten sonra da VİP hizmetinden yararlandığını ortaya çıkarmış
ve bunun normal olmadığını belirtmiştim.
Abowww!
Sen misin bunu soran?
"Bay VİP" bu soruya cevap vermek yerine, twitter'i
ateşe verdi resmen! Kendisine hayran takipçi kitlesiyle beraber bir
saldırı ki Allah düşmanıma vermesin!
Baktı geri adım atmıyorum, uçaksız uçuşa geçti anlayacağınız!
"Çuvalladın Süleyman. Eskiden müsteşarlık yapan herkes bu
haktan yararlanabiliyor. Ama AKP cellatları bunu da elimden
hukuksuzca aldılar" dedi. Ben, "Kanun sadece bu
görevlerden emekli olanlar yararlanabilir" deyince bu kez
180 derece döndü, "Ben VİP'i hiç kullanmadım. İspatla
hadi!" demeye başladı. Kendisinin itiraf ettiğini yine
kendisi inkar etti iyi mi! Finali, "Seni mahkemeye
vereceğim" diye yaptı.
Davayı Bolu'dan açarsa yandık!
Malum, Zekeriya Öz oraya atandı. Durduk yere Ergenekoncu ilan
edilip "Silivri zindanlarına" atılırsam şaşırmam!
Kemal Kılıçdaroğlu beni de ziyaret eder mi acaba? İçeri girersem
size, "Bu yaz çok sıcak geçecek" diye haber gönderirim! Gerçi
Zekeriya beyle benim soyadımız aynı harflerle başlıyor.. Belki,
"Durun, esasen bu hapis cezası uygulanamaz. Biz
akrabayız" diyerek yırtarım ha?
Kafamda deli sorular!
Neyse, bu sonranın hikayesi... Biz konumuza dönelim.
"Bay VİP"i kırmadım, araştırdım. Mesela
kendisiyle ilgili "Müsteşarlık Kararnamesi"ni
Resmi gazetede bulamadım. Çünkü "görevlendirme"
kendisine "vekaletle" verilmiş! Yani anlayacağınız
müsteşar vekili olarak atanmış Ertuğrul Günay tarafından. Yani hiç
müsteşar olmadığı halde kendisine "Müsteşar"
imtiyazıyla uçuşlarını gerçekleştiriyormuş!
Sonrası daha önemli!
"Bay VİP" bazen kendi özel işleri için, bazen de
görev yaptığı Malatya Polis Okulu'na gidep gelirken bu hizmetten
yararlanıyormuş meğer! "AKP cellatları VİP'i elimden
aldı" diyor ama polis okulundaki görevinin cellatlara
rağmen nasıl devam ettiğine bir açıklama getiremiyor haliyle...
Araştırdığımda gördüm ki, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın
nimetlerinden yararlanan sadece Önder Aytaç değil. AK Parti'nin
yeminli düşmanlarından Emre Uslu da bu nimetlerden bol bol
yararlanmış!
Kültür hizmeti verirken "Çooook, ama çoook güzel"
projeler için anlaşmalar yapmış. Hem de "çooook güzel
bedeller" karşılığında...
Şimdi Emre Uslu'ya "Kültür ve Turizm Bakanlığı ile hangi
anlaşmalar karşılığında, yurt içinde ve yurt dışında iş yaptın? Bu
hizmetlerinin karşılığında ne kadar para aldın?" diye
sorsak fena olmaz değil mi?
Cevap verir mi dersiniz?
Hiç sanmıyorum!
O açıklamazsa, Kültür ve Turizm Bakanlığı açıklar herhalde!
Sayın Kültür ve Turizm Bakanlığı yetkilileri...
Bakanlığınızın Ertuğrul Günay döneminde Taraf Gazetesi yazarı Emre
Uslu'ya havale ettiği projeler ihale yöntemiyle mi, yoksa doğrudan
temin yöntemiyle mi yapıldı? Bu projeler karşılığında bakanlıktan
ne kadar para çıktı? Uslu'ya verilen projelerin akıbeti nedir?
Tamamlandı mı, tamamlanmadı mı?
Bu soruların cevabını kamuoyuna açıklarsanız "Çooook güzel
şeyler olacak çoooook"