Polis-adliye muhabirliği, gazeteciliğin en zor işlerinden biri. Emin Çölaşan, bu zorluğu Nurettin Kurt'un yazdığı yeni kitapla dile getirdi. Çölaşan'ın bir mesajı daha var.
Abone ol Emin Çölaşan, Nurettin Kurt'un yazdığı kitabı herkese önerdi. Fakat Çölaşan, yazısında önemli bir mesaj verdi. "Gazetecilerin her bildiğini yazamayacağına" değinen Çölaşan, şimdilik "Kurt’un kitabı"nı tanıtmakla yetindi.YAZI: Emin ÇÖLAŞAN
KAYNAK: www.hurriyetim.com.tr
NURETTİN Kurt bizim gazetenin Ankara Bürosu’nda polis-adliye muhabiri. Gerçek bir basın emekçisi. Gün olur gazeteye geldiğinde bir bakarız, adliyede yediği dayak sonrasında yüzü gözü şişmiştir.
Gün olur polis tarafından kovalanmıştır. Polis-adliye muhabirleri bizim basının en zor işini yapan emekçi arkadaşlarımızdır. Nurettin de onlardan biridir.
Her gazeteci ilginç olaylar yaşar. Ama çoğu gazeteci -pek çoğumuz- onları asla unutmayacağımızı zannederiz. Günlük koşturmaca içerisinde not almayı ihmal ederiz... Ve sonuçta, yaşadığımız pek çok olayı unutur gideriz.
Nurettin’le laflarken başına gelenleri anlatır, güleriz, eğleniriz, şaşırırız. Pek çok genç gazeteci arkadaşıma yaptığım gibi, onu da kitap yazması için epeyce zorladım. Oturdu, yazmaya başladı... Ve çok şükür, kitabı çıktı:
‘Olay-Polis-Adliye. Gerilim Üçgeninde Kurt Gazeteci.’ (Ümit Yayıncılık)
***
Bu üçlü, gerçekten de özellikle polis-adliye muhabirleri için gerilim üçgenidir. Olay olur, sonrasında polise, en sonunda adliyeye gidilir. Eğer hadise Ankara’da ise Nurettin Kurt’u her üç yerde de mutlaka görürsünüz.
Haberi kotarmadan gazeteye geldiği pek görülmemiştir. Bununla da yetinmez, en gizli bilgileri bulup getirir. Böyle nice gazetecilik olayı yaratmıştır. Neyse, kitabı çıktı. Mutlu olduk. Bana da imzalamış, getirdi:
‘Sevgili Emin Çölaşan ağabeyime. Yav abi, sana şimdi ben nasıl teşekkür edeceğim? Sayende sınıf atlayıp yazarlar sınıfına katıldım! Daha benim için ne yapacaksın. Parmağım yoruldu, zira kitap imzalamaya alışkın değil... Saygılarımla.’
Bu adam tam bir espri küpüdür. Son kitabım ‘Şu Benim Gazetecilik. Yaşadıklarım’ çıkmıştı. Kapağında benim kocaman bir fotoğrafım. O sırada Nurettin’in kitabı baskıya girmek üzere. Bizim büroda çalışan arkadaşlar beni işletecekler, aşağıya çağırdılar. İlan tahtasına bir kitap kapağı yapıştırmışlar. Bilgisayarda tamamen aynı kapak yapılmış. Nurettin Kurt aynı pozu vermiş... Ve kitabının ismi: ‘Bu da Benim Gazetecilik. Yaşadıklarım.’ Yine çok gülmüştük.
***
Nurettin Kurt kitabında olay yerlerinde, poliste, karakollarda, sokakta ve adliyede yaşadıklarını ve başına gelenleri anlatıyor. Okuyanlara ‘olmaz böyle bir şey’ dedirtiyor ama hepsi gerçek. Örneğin İran hükümeti, Nurettin’i şikáyet etmek için Türk hükümetine resmi nota vermiştir!
Bu kitabı okumanızı öneriyorum. Herkes, özellikle gazeteciler ve hele hele gazetecilik öğrencileri mutlaka okumalı... Çünkü içinde büyük ve önemli dersler var.
Bir gazetecinin yaşadıkları, yaşadığı tehlikeler, mesleğini zaman zaman kelle koltukta nasıl yaptığı, pek çok acı ve tatlı olay, her şey kitabın içinde.
Okurken belki aklınıza gelir de sorarsınız!
‘Acaba yaşadığı ve yazması gereken bütün ilginç olayları yazmış mı?’
Hayır! Hiçbir gazeteci kitabında her şeyi yazamaz. Bazı olaylar vardır, perde arkasını çok kısıtlı sayıda kişi bilir. O ‘meslek sırlarını’ belki yakın çevrenize, çok güvendiğiniz dostlarınıza anlatırsınız ama yazamazsınız... Çünkü yazdığınız takdirde hem kendinizin, hem de başkalarının başını derde sokabilirsiniz. Ya da bazılarını daha sonraki yıllarda yazmayı düşünürsünüz. Onları yazmak için zaman henüz erkendir!
Ama birazı eksik bile olsa bizim yaşadıklarımız da, yazdıklarımız da ilginçtir. Yazamadığımız bölümler iyisi ve kötüsüyle hep bize kalır!
Nurettin güzel bir iş başardı, ortaya güzel bir kitap koydu.
Tanıdığım ve tanımadığım bütün gazeteci arkadaşlarıma ve bütün meslek kesimlerine aynı şeyi söylüyorum ve özellikle meslektaşlarıma şimdi bir kez daha sesleniyorum: ‘Yaşadıklarınızı not alın. Sonra unutuluyor. Elinize fırsat geçince bunları kitap yapın. İsterse çok az kişi okusun. Yeter ki geleceğe bir eser bırakın.’
Sevgili arkadaşım Nurettin Kurt’u bu güzel kitabı için kutluyorum, ‘ellerine sağlık, daha nicelerine’ diyorum.