Konya'da çocukken gazete satarken gittiği terzi dükkanında ustanın 'gel seni terzi yapalım' davetiyle mesleğe adımını atan 63 yıllık terzi Aziz Güleç, önceleri dükkanın çok kalabalık olduğunu ve iş yetiştirmeye çalıştıklarını ama şimdilerde çoğu terzinin yanında kalfası bile olmadığını belirtti.
Abone olKonya Terziler ve Konfeksiyoncular Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Aziz Güleç (75), 1960'lı yıllarda gazete satarken terzi bir esnafa gazete verdiği sırada terzilik mesleği ile tanıştı.
Terzilik mesleğine adım atan Güleç, ustasının yanında çalışmaya başladı ve daha sonra İstanbul'a giderek 7 sene terzilik yaptı. O zamanlarda işlerin çok yoğun olduğunu, 15-20 kişi ile birlikte 24 saat bile çalıştıklarını ifade eden Güleç, 7 yıl İstanbul'da çalıştıktan sonra Konya'ya geldiği söyledi. Güleç, önceleri terzi dükkanlarında 20 kişiye kadar çalışan olduğunu, şimdilerde ise bir çok terzinin yanında kalfası bile olmadığını, gençlerin çalışmak istemediğini söyledi.
"1961-1968 yılları arasında 7 sene İstanbul'da İstiklal Caddesi'nde terzilik yaptık"
1960 yılından beri terzilik mesleğiyle uğraştığını anlatan Konya Terziler ve Konfeksiyoncular Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Aziz Güleç, "1960 yıllarında terziliğe başladım. Terzilikten önce gazete satardım. Yengem beni gazete satmaya gönderirdi. Bir gün Yusuf Arısoy adında bir terzi vardı. Ona da gazete götürürdüm. 'Gel seni de terzi yapayım' dedi, 'olur usta' dedim.
Dayıma sordum 'Konya'nın en iyi ustası; git oğlum, sen terzi olursun, iyi olur' dedi. Babama da sordum ‘dayın bilir' dedi. Sonrasında dükkana giderek terzilik mesleğine başladım. Bir süre çalıştıktan sonra ustam kurs görmeye Fransa'ya gitti. Beni de İstanbul'a götürdü. 1961-1968 yılları arasında 7 sene İstanbul'da terzilik yaptım. İstiklal Caddesi'nde Galatasaray Lisesinin tam karşısında orada terzilik yaptık. Sonrasında tekrar Konya'ya geldim, dükkan açmaya karar verdim. Bir yer bulduk, yerimizi açtık, mesleğimizi devam ettirmeye başladık" dedi.
"İşleri yetiştirmek için 15-20 kişi, 24 saat çalışırdık"
Meslek hayatında unutamadığı bir anısını anlatan Aziz Güleç, "O zamanlar çok kalabalık olurdu dükkanlarımız, şimdiki gibi değildi. 800-900 takım iş olurdu. Yetiştirmek için 15-20 kişi, hatta 24 saat çalışırdık. En iyi müşterilerimden biri çıktı geldi. Bayrama da 3-4 gün kalmıştı. Benden 1 tane pantolon dikmemi istedi. Ben de 'yoğun olduğu için dikemeyeceğimi' söyledim. Müşterim de ısrar etti dikmem için, ben de pantolon 100 liraysa 200 liraya derim diktirmekten o zaman vazgeçer dedim.
O da direkt 200 lirayı verdi bana. Sonrasında diktik, pantolonu verdik. 3-4 gün huzursuz oldum, namaza giderim namazda rahatım yok, yemek yerim rahatım yok, su içerim rahatım yok. Bir türlü kafamdan çıkmadı. Bayram bittikten sonra hemen adamın yanına gittim. Durumu adama anlatım, adamsa 'pazarlık yaptık aldım senden ne olacak bundan' dedi. Ben de 'yok benim hakkım değil bu para' dedim. Ben sonrasında parayı vermek istedim ama almadı. O zaman birine hayra verelim bu parayı, para senin ise hayır senin, benimse benim olsun, Allah bilir bunu dedik" şeklinde konuştu.
Gençlere tavsiyelerde bulunan 63 yıllık terzi Aziz Güleç, gençlerin çok çalışmasını istedi. Çoğu gencin boş gezdiğini ve her tarafta iş olduğunu söyleyen Güleç, terzilikte kalfa bulamadıklarını, odalarına kayıtlı bin 300 üye varsa bunlardan 50 terzinin yanında kalfası olmadığını söyledi.