BIST 9.227
DOLAR 34,37
EURO 36,51
ALTIN 2.873,30
HABER /  DÜNYA

Çocukların yüzde 90’ı hareketsiz büyüyor

Uzmanlara göre, son yıllarda adı sıkça duyulan hareketsizliğe bağlı ölüm sendromu Türkiye’yi de etkisi altına alırken, çocukların yüzde 90’ı...

Abone ol

Uzmanlara göre, son yıllarda adı sıkça duyulan hareketsizliğe bağlı ölüm sendromu Türkiye’yi de etkisi altına alırken, çocukların yüzde 90’ının gün içerisinde istenen adım sayısının çok altında adım attığı tespit edildi.
Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi ve Aktif Yaşam Derneği’nin ortaklaşa yürüttüğü araştırmaya göre Türkiye’de ilköğretim çağındaki çocukların yüzde 90’ının gün içerisinde istenen adım sayısının çok altında adım attığı tespit edildi. Aktif Yasam Derneği Başkanı ve Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Haydar Demirel, çocuk yaşta başlayan hareketsiz yaşamın pek çok kronik hastalığa yol açtığını belirtirken, Spor Hekimleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Ülkar ise hareketsiz yaşama bağlı ölüm sendromunun çoktan Türkiye’nin kapısından içeriye girdiğini ve halkı olumsuz etkilemeye başladığını söyledi.

“ERKEK ÇOCUKLARI 15 BİN KIZ ÇOCUKLARI 12 BİN ADIM ATMALI”
Hacettepe Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi ve Aktif Yaşam Derneği’nin ortaklaşa yürüttüğü araştırma kapsamında Ankara, İstanbul ve İzmir’de 7-11 yaş grubu 600 öğrencinin günlük aktivite düzeylerinin ölçüldüğünü, 5 bine yakın öğrenciyle de doğrudan görüşme yapıldığını belirten Prof. Dr. Ali Haydar Demirel şöyle konuştu: “Bizim çocuklarımız günlük adım sayısı açısından beklenen adım sayısının altında kalıyorlar. Erkek çocukları gün içerisinde 10 bin 800, kız çocukları 9 bin 800 adım atıyor. Erkek çocukları için 15 bin, kız çocukları içinse 12 bin adım beklenen adım sayısıdır. Bu araştırma erkek çocuklarının yüzde 94’ünün, kız çocuklarının ise yüzde 85’inin toplamda çocukların yüzde 90’ının yeterli adım atmadığını gösteriyor.”

“ÇOCUKLAR OKUL GÜNLERİ DAHA AKTİF”
Yapılan araştırmada, çocukların okul günleri daha aktif olduğunu kaydeden Demirel, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çocuklar hafta sonları, yani evde oldukları dönem daha inaktifler. Bu yüzden ailelere büyük görevler düşüyor. İnaktivite kronik hastalıkların oluşmasında zemin oluşturuyor. Çocukların daha hareketli olması son derece önemli. Çocukluk obezitesi giderek artan bir sağlık problemi olmaya başlıyor. Çocuk yaşlardan itibaren tip 1 tip 2 diyabet gözlemlenmeye başlanıyor. Yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’nin en inaktif grubu 15-18 yaş arası. Öğrenciler lise-1’den itibaren üniversite sınavına, orta-1’den itibaren SBS’ye hazırlanıyorlar. İlkokul çağlarında zaten yeterince harekete sevk edilmiyorlar. Aileler de zamanlarını televizyon ve bilgisayar başında geçiriyor. Bütün bunlar üst üste gelince kronik hastalıklar küçük yaşlardan itibaren gözlemlenmeye başlanıyor.”

“UZUN SÜRE TELEVİZYON KARŞISINDA DURULMASIN”
Çocukların hareketsiz yaşam göstermelerinde internet ve televizyonun önemli bir faktör olduğunu ifade eden Demirel, “Çocuklar önemli bir zaman dilimini televizyon ve bilgisayar karşısında geçiriyorlar. Bu da çocukların inaktif olmalarında çok önemli faktörlerden birisi. Çocukların önemli kısmının günde 2 saatten daha fazla televizyon karşısında zaman geçirdikleri gözleniyor. Hareketsiz bir şekilde televizyon karşısında uzun zaman geçirilmesini kesinlikle önermiyoruz. Hareketsiz yaşama bağlı oluşan kronik hastalıkların yaşı giderek küçülüyor” dedi.

HAREKETSİZLİĞE BAĞLI ÖLÜM SENDROMU
Spor Hekimleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Ülkar ise çağın vebası olarak adlandırılan obezitenin kötü beslenme ve hareketsiz yaşam nedeniyle ortaya çıktığını belirterek, şunları kaydetti: “Uygun beslenme ve daha hareketli yaşam sağlayarak bu vebadan kurtulmak gerekiyor. Kötü beslenme ve hareketsiz yaşama bağlı oluşan obezite sanki bir mıknatıs gibi kanser, yüksek tansiyon, diyabet gibi bütün kronik hastalıkları kendisine çekiyor. Hareketsiz yaşama bağlı ölüm sendromu diye tanımlanmış bir hastalık var. Son 10-20 yılın çok popüler bir hastalığı. Bu çok çarpıcı bir şey. Hareket etmeye başlayarak ölümden kurtulmaya çalışmak, daha da önemlisi ölmeden önce kaliteli yaşamak çok önemli.”

“OBEZİTE YÜZDE 36’LARDA”
Ülkar, konuşmasına şöyle devam etti: “15 yıl önce yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’deki yetişkin nüfusta obezite oranının yüzde 25-30 arasında olduğunu biliyoruz. Aynı çalışma 2010’da tekrar yapıldı. Obezitenin yüzde 36’ları geçtiğini görüyoruz şu anda. Obezitenin bu kadar hızla artıyor olması hareketsizliğe bağlı ölüm sendromunun bizim kapımızdan çoktan içeriye girmiş olduğunun ve halkımızı olumsuz etkilediğini gösteriyor. Günümüzün 8 saatini oturarak işimizde geçiriyorsak, bu 8 saatin içerisinde 5’er dakikalık hareket etmek bile, bizi hareketsiz yaşama bağlı ölüm sendromundan yüzde 25-30 oranında koruyabiliyor.”
(İHA)