Uzmanlar, ailelerin çalışma hayatı nedeniyle çocuklarına en fazla birkaç dakika ayırdıklarını belirtiyor.
Abone olUzmanlar, ailelerin ''en değerli varlık'' olarak görmelerine karşın, çalışma hayatı ve günlük işler nedeniyle çocuklarına günde en fazla birkaç dakika
ayırdıklarını belirtiyor.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Eğitim Fakültesi Okul Öncesi Öğretmenliği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yaşare Aktaş Arnas, günlük yaşamın koşuşturmasında anne ve babaların çocuklarıyla yeterince ilgilenmemesinin, çocukların gelişimini olumsuz etkilediğini söyledi.
Annenin mutfak işiyle ilgilenirken, babaların TV izlediğini ya da gazete okuduğunu, bu durumda ebeveynlerin ''ayak altında dolaşmasın'' düşüncesiyle çocukları ödevlerine, TV'ye ya da bilgisayara yönlendirdiğini kaydeden Arnas, şöyle dedi:
''Anne babaların çocukla iletişimi birkaç dakikalık hal hatır sormayla kalıyor. TV izlenirken bile evde birkaç TV varsa herkes kendi odasına gidip farklı bir kanalı izliyor. Çocuklarla ebeveynleri arasında duygusal paylaşım ve düşünce paylaşımı olmuyor. Farklı şekillerde zaman geçirildiği için sosyal izolasyon ve aile ilişkilerinde kopukluk başlıyor.''
-''TV PLANLANARAK İZLENMELİ''-
Çocukların duygu ve düşüncelerinin paylaşılması ve desteklenmesi için birlikte zaman geçirmenin şart olduğunu vurgulayan Arnas, şunları söyledi:
''Öncelikle TV'yi sağlıklı izlemek gerekli. Ailenin birlikte izleyeceği programlar seçilerek izlenmeli ve bunun için belli bir saat belirlenmeli. Saat dolunca TV kapatılıp, izlenen programlar üzerine ya da başka konularda konuşulabilir. Anne ve babayla ortak sinema, tiyatro, konser ya da maç gibi etkinlikler planlanabilir. Çocuğun özel bir hobisi varsa bunu desteklemek için birlikte zaman geçirilebilir. Anne ve baba ev işlerini dönüşümlü olarak yaparsa, diğer ebeveyn çocukla birlikte vakit geçirebilir. Kısaca, etkinlikler ve zaman planlanarak değerlendirilmelidir.''
-''TEK BAŞINA BIRAKMAK TEHLİKELERE AÇIK BIRAKMAKTIR''-
Çocuğu tek başına bırakmanın, tehlikelere de açık bırakmak anlamına geleceğini ifade eden Arnas, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Anne babası kendisiyle ilgilenmeyince, duygusal yoksunluk yaşayan çocuk, TV ve bilgisayar oyunlarına yöneliyor ve oradan da yanlış insan modellerini ve şiddet uygulayanları kendisiyle özdeşleştirmeye başlıyor.
Şiddeti kanıksıyorlar ve konuşarak problem halledilebileceğini öğrenemiyorlar. Hatta anne-babaları bu tür kahramanların oyuncaklarını ve kostümlerini alarak, uyguladıkları şiddeti de onaylamış oluyorlar. Bilgisayar oyunları da aynı. En masum araba yarışında bile, 'rakiplerini ekarte edip kazanacaksın' mesajı veriliyor. Oysa anne babalar çocukla birlikte vakit geçirse ve 'kavga ediyorlar ama sorunları konuşarak da çözebilirlerdi' deseler, çocukların iç dünyasında çok şeyi değiştirmiş olacaklar.''
Yaşanan durumun, uzun vadede çok kötü sonuç doğurabileceğini ve şimdiden liselerdeki şiddet olaylarıyla etkisi göstermeye başladığını
ifade eden Arnas, aileler başta olmak üzere basın ve tüm kuruluşların bu konuda duyarlı olması ve şiddeti özendirici olmaktan kaçınması gerektiğini belirtti.