Uyuşturucu ve madde kullanımı tüm dünyada her geçen gün hızla artıyor. Birleşmiş Milletler’in raporuna göre dünyada 29 milyon uyuşturucu bağımlısı var ve madde bağımlılığı yaşı 11’e kadar indi.
Abone olRapordaki dikkat çekici bir başka ayrıntı ise uyuşturucu ticaretinin % 50’ye yakınının internet üzerinden yapılıyor olması.
Madde kullanımı tehlikesine dair açıklamalar yapan Moodist Bağımlılık Merkezi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Kültegin Ögel ebeveynleri uyardı.
“Yaşam tarzı ve arkadaş seçimindeki değişiklikler, okul başarısındaki düşüş, aileyle çatışma, içe kapanıklık, fevrilik, çevreden kolay etkilenme, agresiflik, heyecanlı ya da asi tutumlar, sosyal değerleri sorgulama, davranış bozuklukları gibi belirtiler; sağlıklı ergenlerde de görülebilen ancak uyuşturucu/uyarıcı madde kullanımına başlanıldığından şüphelenmeyi gerektirebilecek göstergelerdir. Uyku bozukluğu, gözaltı morarması, kollarda iğne izi, burun akıntısı gibi fiziksel belirtiler ise bağımlılığın ileri boyutlarda olduğunu gösterir. Bu aşamaya gelene kadar durum fark edilmemiş olursa, tedavi iyice zorlaşır. Anne babaların bu noktada çocuklarını çok iyi gözlemlemesi gereklidir.
Çocuğunuzun madde kullandığından şüphe ediyorsanız…
Bu konuda fazla kaygılı olan bazı ebeveynler, çocuklarıyla çatışmaya girerek durumu içinden çıkılmaz bir hale sürükleyebiliyor. Böyle bir durumla karşılaşıldığında, yapıcı bir yol izlenmesi ve iletişim dengesinin iyi ayarlanması çok önemlidir.
Eğer madde kullandığına dair ispatınız yoksa çocuğunuza kendisinden şüphelendiğinizi asla hissettirmeyin. Madde kullanımına dair açık bir bulgu varsa; eşyalarının arasından bazı haplar - otlar bulmuşsanız, yakın arkadaşlarından bilgi gelmişse açık bir şekilde çocuğunuzla konuşmalı ve durumla ilgili kaygılarınızı paylaşmalısınız.
Ebeveynlerin, madde kullanan çocuğunu bağımlı olduğuna ya da tedaviye ikna etmesi genellikle sonuç vermez. Ailenin yapması gereken vakit kaybetmeden çocuğunu tarafsız ve profesyonel bir uzman ile görüşmeye ikna etmektir.
İstediğim zaman bırakırım!
Bağımlılar içinde bulundukları durumu kabullenmezler. Hepsinin ortak bir savunması vardır; bağımlı olmadıklarını, keyif aldıkları için kullandıklarını ve istedikleri zaman bırakabileceklerini söylerler. Böylece kendilerini kandırarak, durumun daha kötüye gitmesine neden olurlar.
Aile içi iletişim, eğlence kültürü ve yaşam tarzı, arkadaş etkisi de bağımlık gelişiminde etkilidir. Çünkü bağımlılık, sadece sorunlu ve travmatik çocukluk geçiren kişilerde görülen bir durum değildir. Herkesi bu yola sürükleyen etmenler farklıdır. Yaşam stresleri, madde kullanan arkadaş grupları içinde olmak, okul döneminde çalışmak zorunda kalmak, göç yaşamak, cinsel ya da fiziksel taciz, işsizlik, düşük sosyoekonomik düzey madde kullanmayı kolaylaştıran sosyal faktörlerdendir. Kaybedecek fazla bir şeyi olmadığını hisseden bir insan daha kolay madde kullanabilir.