BIST 9.949
DOLAR 35,24
EURO 36,71
ALTIN 2.981,60
HABER /  GÜNCEL

Clinton'ın merak ettiği Gülen soruları

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton'ın Gülen hareketi ve tarikatlarla ilgili soruları oldukça ilginç.

Abone ol

Wikileaks Türkiye belgelerini yayınlamaya devam eden Taraf gazetesi bugün de ABD'nin cemaatlere, dindan Kürtlere ve dine bakışını anlatan yazışmalara yer verdi.

ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 2009'da dönemin Ankara Büyükelçisinden cevabını istediği Gülen, Kürtler ve tarikatlara ilişkin sorduğu sorular hayli ilginç...

18 Kasım 1996'da dönemin ABD Ankara Büyükelçisi Marc Grosman'ın onayıyle Wasihngton'a gönderilen telgrafta Refah Partisi'nin Kürt kökenli milletvekili Mehmet  Fuat Fırat'ın görüşleri yer alıyor. İşte o yazışmalardan bazı bölümler:

İNTİKAM YEMİNİ

Fırat genç bir adamken, yazıları mistik Nurcu Hareketi'nin temelini oluşturan Said Nursi (Said Kürdi diye de bilinir) ile karşılaştırmasını da anlattı. Fırat'a göre, Nursi, İslam ve Kürt kültürel özerkliği yararına etkinlikeri nedeniyle Mustafa Kemal tarafından hapse attırlmıştı. Nursi, 1960'daki ölümünden önce de, Fırat'ın da aralarında bulunduğu bir grup Kürt ileri geleninin önünde, Kürtlerin "Kemalistlerden intikamını alacağı" üzerine and içmişti.

TÜRKİYE İLE TALİBAN ARASINDA FARK YOK

14 Kasım'da Siyasi Müsteşar ve INR memurları Diyanet İşleri Başkanlığı Araştırma Dairesi Başkanı Niyazi Kahveci'yi ziyaret ettiler. Bir İslam bilgini olan Kahveci, Ortaçağ'dan bu yana İslami Doktrininde pek az değişiklik olduğunu söyledi. Dolayısıyla Sünni İslam'ın Türkiye'deki şekliyle Afganistan'da Taliban'ın uyguladığı şekli arasında temelde bir fark yok. Müslamanlar Kuran'ın sözüyle bağlı olduklarına inanıyorlar. Kahveci ve akademideki bazı meslektaşları İslami prensiplerde modern demokratik dünyaya uyum sağlayacak şekilde "reform" yapmaya çalışsalar da, Türk ilahiyatçıların çoğu, mesleklerini "Cezayir ya da Mısır'da" öğrenmişler.

ŞERİATI İSTEYEN KÜÇÜK BİR AZINLIK

Bizim algımıza göre, Şeriat'ı yeniden kurmayı destekleyenler, hatırı sayılır ve sayıları giderek artan bir grup da olsalar hala küçük bir azınlık. Daha önemlisi, (nadiren kişisel dini bir azınlık. Daha önemlisi, (nadiren kişisel dini vecibelerini yerine getirseler bile) kararlı biçimde laik ve inanmış biçimde dindar/İslamcı olan yurttaşları birbirinden ayıran çizgiler kuvvetleniyor. Özellikle üniversite kampüslerinde şiddet olaylarının başgöstermesi pekala mümkün.

350 BİNDEN FAZLA POTONSİYEL TERÖRİST

Büyükelçiliğin ilişkide olduğu kişiler ısrarla, Tük vatandaşlarının sadece çok küçük bir bölümünün İslam'ın aşırı, radikal ya da şiddet yanlısı biçimlerini benimsediğini söylüyorlar. Önde gelen bir Türk ulusal güvenlik analisti, Türk vatandaşlarının sadece yüzde 7'sinin İslam'n radikal biçimlerini desteklediği tahmininde bulunuyor. ANAR'ın (iktidardaki AKP'nin kamuoyu araştırması şirketi) Genel Müdürü İbrahim Uslu ise, Türklerin sadece yüzde 5'inin radikal İslamcı olduğunu iddia ediyor. Ama yaklaşık 70 milyonluk bir ülkede sadece yüzde yarım bile El Kaide tarzı terörizme destek verse bu 350 binden fazla potansiyel terörist olacağı anlamına geliyor.

22 Temmuz 2009'da ABD Dışişleri Bakanı Clinton'un onayıyla Washington'dan Ankara Büyükelçiliği'ne gönderilen telgrafta tarikatlar, Kürtler, İslam ve Türkiye'de azınlık dinleri konusunda bilgi talep ediyor. İşte Clinton'ın soruları:

TARİKATLAR

Bugün Türkiye'de üye sayıları ve siyasi kudretleri bakımından en güçlü İslami cemaatler ya da tarikatlar hangileri? 

Tarikat üyeliğinin mesela oy kullanma tercihleri gibi siyasi eylemlerle arasındaki ilişki ne? Tarikatlar hangi işlevi görüyor?

Bu gruplara üyelik nasıl işliyor? Dışarıdan birileri de bir gruba yaklaşıp katılmak isteyebilir mi, yoksa üyeler tarafından davet edilmeleri mi gerekir? İnsanlar hiç tarikatlarından ayrılırlar mı? Tarikatlar birbirleriyle nasıl geçinir ya da ilişki kurarlar ve bunu niçin yaparlar?

Bir tarikatın bünyesinde İslami kuralların farklı geleneklerine ya da ekollerine mensup olmak cemaatin genel dinamiğini nasıl etkiler? Tarikatların önde gelen üyleri, hamilik ilişkisi dışında da, özellikle gündem belirlemek açısından bu gruplara göre mi hareket ederler?

KÜRTLER VE İSLAM

Türkiye'deki tarikatların üyelerinin ne kadarı Kürtlerden oluşuyor?

Fethullah Gülen'in takipçileri de dahil olmak üzere Nurcu hareketine Kürtlerin katılımı ne düzeyde? Kürtler genel olarak Gülen'e nasıl bakıyorlar?

Nakşibendi ve diğer geleneksel tasavvufi gruplar, özellikle Gülen hareketi ile nasıl bir ilişki ve/veya rekabet içindeler?

Tarikatar/Nurcu örgütler dindar Türklerle dindar Kürtler arasında ne ölçüde köprü oluşturuyor? Öte yandan, tarikatlar/Nurcu örgütler, Diyanet'in geleneksel Hanefi dışlayıcılığına kızarak ve kısmen de Kürt kimlik bilincinin/etnik Kürt ayrılıkçılığının körüklemesiyle, ne ölçüde retçi, "ayrılıkçı" bir İslam'ın üretildiği yerler haline geldi? Kongra-Gel (KGK) ve Demokratik Toplum Partisi (DTP) gibi laik örgütler bu eğilimlerin ne kadar farkında ve ne ölçüde bunlaır istismar etmeye ya da bunlara karşı harekete geçmeye çalışıyor?

Hizbullah'ın çeşitli cephelerde yeniden ortaya çıkması, ne ölçüde Gülen'in ve/veya AKP hükümetinin "reformist" tacizlerine karşı bir İslami Kürt reddedişi temsil ediyor yada yansıtıyor? Hizbullah'ın "İlim" ve (geleneksel olarak şiddet uygulamayan) "menzil" kollarınının yükselişinin nedeni ne? Kürtler, Ergenekon/Derin Devlet örgütlenmeleriyle mücadele çabaları kapsamında Hizbullah'ın ve çeşitli unsurlarının geri dönüşünü nasıl görüyor?