BIST 9.636
DOLAR 34,66
EURO 36,35
ALTIN 2.932,88
HABER /  MEDYA

Cizre'de Şeyh Sait Seriyyeleri

Milliyet yazarı Aslı Aydıntaşbaş, son bir aydır savaş alanına dönen Cizre'de nelerin olup bittiğini yazdı.

Abone ol

Bölgeye giden Hüseyin Yayman'ın izlenimlerini köşesine taşıyan Milliyet gazetesi yazarı Aslı Aydıntaşbaş, "Herkesin ayrı hesabı var. Ama ne devlet, ne Kandil, ne de İmralı tam olarak duruma hâkim. Ciddi bir sürükleniş var ama bunu durdurmak için kuvvetli bir irade yok." diye yazdı.

Cizre'de neredeyse olaysız gün geçmiyor. Faili meçhul ölümler, hendekler, protestolar... İnsansız hava araçlarıyla denetleme... Sahi Cizre'de ne oluyor?

Karmayık durumu "Cizre’ye gel Cizre’ye" başlıklı yazısında ele alan yazar Aslı Aydıntaşbaş, Vatan yazarı Hüseyin Yayman'ın çarpıcı tespitlerini paylaştıktan sonra çözüm sonra çözüm süreciyle ilgili görüşlerini aktarıyor:

ÇÖZÜM SÜRECİNİN KIRILGANLIĞININ TEST EDİLDİĞİ YER

“Ortada cevapsız sorular var. Cizre emniyet müdürü neden bu kadar değişiyor? Paralel yapı iddiaları neden araştırılmıyor? Hendekler açılmadan önce neden gerekli tedbirler alınmadı? Sadece son bir ayda dört çocuk hayatını kaybetti. Emniyet bu ölümlerin sorumlusunun kendileri olmadığını söylüyor. Peki, tamam da fail kim? Bu failleri kim bulacak? Polis araçları neden plakasız dolaşıyor? 90’lı yıllarda olduğu gibi kimliği belirsiz kişiler akşam karanlığında ortaya çıkıyor. Şeyh Sait Seriyyeleri diye yeni bir grup çıktı. Bu grup kim? Kimse bilmiyor.”

Tüm bunlar, kaygılanmamız için yeterli sanırım. Benim Hüseyin Yayman’dan anladığım, Cizre, tam anlamıyla bir “90’lı yıllara dönüş” provası. Çözüm sürecinin kırılganlığının test edildiği yer. Herkesin ayrı hesabı var. Ama ne devlet, ne Kandil, ne de İmralı tam olarak duruma hâkim. Ciddi bir sürükleniş var ama bunu durdurmak için kuvvetli bir irade yok.
Aslında “o irade”, ancak “çözüm sürecinin” ilerlemesiyle oluşabilir. İşte sıkıntı da tam burada. Süreç, çok yavaş ve cılız. Süreç için kurulan mekanizma da hakeza. Yeterince derinlikli ve kurumsal değil. İptidai. Orta Doğu’nun bu konjonktüründe, Kürt sorunu artık ayda bir kaç defa İmralı’ya gidip sohbet ederek çözülecek bir mesele olmaktan çıktı.
Herkes çözüm istese de, bu cılız mekanizma, bu ölçüde devasa bir yük ve beklentinin altında, ezilip kalıyor...