BIST 9.658
DOLAR 34,64
EURO 36,49
ALTIN 2.931,20
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Çivisi Çıkmış Dünya’ya eleştiriler

Arap asıllı Fransız yazar Amin Maalouf, son kitabı 'Çivisi Çıkmış Dünya'da uyardı. "Batı'sıyla Doğu'suyla medeniyet çöküyor!"

Abone ol

Arap asıllı Fransız yazar Amin Maalouf, son kitabı ‘Çivisi Çıkmış Dünya’da, Batı uygarlığına yer yer sert eleştiriler getiriyor. Yazar’ın Türkiye hakkında yazdığı bölümlerde İstiklal Savaşı, devrimler ve Mustafa Kemal’e dair ilginç tespitler var.

Lübnan doğumlu Fransız yazar Amin Maaoluf, dünyanın hızla sürüklendiği açmazdan, bir yazar ve entelektüel olarak varolduğu Batı dünyasını sorumlu tutuyor. Doğu ve Batı uygarlığı arasındaki farklılıkları değerlendirirken, yıllarca dayatılan ‘Batı uygarlığı’ yerine yeni bir çözüm sunan Maaoluf, medeniyetlerin sonunun geldiği uyarısını yapıyor. Müslüman dünyaya da ağır eleştiriler yönelten yazar, Türkiye hakkında da ilginç fikirler öne sürüyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün, Batı’nın yenilmez ordularına karşı ortaya koyduğu zaferin, daha sonra kurulan cumhuriyete ve peş peşe gerçekleştirilen cumhuriyet devrimlerine meşruiyet kazandırdığını belirtiyor.

HALKINI GURURLANDIRDI

Türkiye ve Atatürk hakkında şöyle ifadeler bulunuyor: ‘... hem yenilmez olarak ün salmış düşmanlarına direnme gözüpekliğini sergilemesi, hem de bu savaşımdan galip çıkması- onun meşruiyet kazanmasına yol açmıştır. Kısa süre içinde, ‘ulusun kurucusu’ konumuna gelen eski subayın Türkiye’yi ve Türkleri istediği gibi yeniden biçimlendirmek için uzun süreli bir gücü vardır artık. Azimle işe koyulur. Osmanlı hanedanına son verir, halifeliği kaldırır, din ile devlet işlerini birbirinden ayırır, sıkı bir laik sistem kurar... (Bütün bunlar olurken) Halkı da onu izlemiştir.

Çok da şikáyet etmeden, gelenekleri ve inanışları altüst etmesine izin vermiştir, çünkü halkını tekrar gururlandırmıştır. Halka haysiyetini geri veren kişi ona pek çok şeyi kabul ettirebilir. Ondan fedakárlıklar isteyebilir ve hatta buyurganca davranabilir; halk yine de sözünü dinleyecektir; sonsuza dek değil, ama uzun süreliğine...’ (Soner Can)